| 1 |
blueprint |
plan |
n. |
|
- The police asked for a blueprint for the school.
- Polisler okulun bir planını istedi.
- This period may be brief, but the rapporteur has already provided the blueprint for the proposal in this report.
- Bu süre kısa olabilir ancak raportör bu raporda önerinin planını zaten sunmuştur.
- The nation-state of the nineteenth century is not the blueprint for Europe's architecture in the twenty-first century.
- On dokuzuncu yüzyılın ulus-devleti, yirmi birinci yüzyılda Avrupa'nın mimarisinin planı değildir.
- This report strikes us as an excellent piece of forward-thinking, a blueprint for the WTO of tomorrow.
- Bu rapor bize mükemmel bir ileri görüşlülük örneği, yarının DTÖ'sü için bir plan olarak görünmektedir.
- We now have a comprehensive blueprint for the way in which cultural policy could operate in the Union.
- Artık kültür politikasının Birlik içerisinde nasıl işleyebileceğine dair kapsamlı bir plana sahibiz.
- As architects, we had to check out the original blueprints.
- Mimarlar olarak orijinal planları kontrol etmemiz gerekiyordu.
- I brought the blueprints.
- Ben planları getirdim.
- I brought the blueprints.
- Planları getirdim.
- Tom wanted a closer look at the blueprints.
- Tom planlara daha yakından bakmak istedi.
Show More (6)
|
| 2 |
blueprint |
yol haritası |
n. |
|
- The government does not have a blueprint for an agricultural revolution.
- Hükümetin tarım devrimi konusunda bir yol haritası yok.
Show More (-2)
|
| 3 |
blueprint |
harita |
n. |
|
- DNA carries the genetic blueprint which determines how the organism builds itself.
- DNA, organizmanın kendisini nasıl inşa edeceğini belirleyen bir genetik harita taşır.
Show More (-2)
|
| 4 |
blueprint |
proje |
n. |
|
- These measurements conform to the blueprints.
- Bu ölçümler projelere uygundur.
Show More (-2)
|
| 5 |
blueprint |
şablon |
n. |
|
- These measurements conform to the blueprints.
- Bu ölçüler şablonlara uygun.
Show More (-2)
|
