|
- School books still use terms such as 'unbelievers' to describe both Jews and Christians.
- Okul kitaplarında hem Yahudileri hem de Hıristiyanları tanımlamak için hâlâ 'kâfirler' gibi terimler kullanılıyor.
- No sign of anti-Semitic content has been found in these new books.
- Bu yeni kitaplarda antisemitik içeriğe dair herhangi bir işaret bulunmamıştır.
- It could undermine the free intra-Community trade of books, in particular via the Internet.
- Bu durum, özellikle internet aracılığıyla, Topluluk içi serbest kitap ticaretini baltalayabilir.
- It is perhaps a little like the story of the Sybilline Books.
- Bu belki de biraz Sybilline Kitapları'nın hikayesine benziyor.
- I am sure I would be in the Commission's bad books by so doing.
- Eminim ki böyle bir şey yaparsam Komisyon'un kötü kitaplarına girmiş olurum.
- Both books are published by legal publishing houses and, obviously, in Chinese.
- Her iki kitap da yasal yayınevleri tarafından ve tabii ki Çince olarak yayımlanmıştır.
- Software is not an invention and is already protected under copyright law, just like books, films and music.
- Yazılım bir icat değildir ve tıpkı kitaplar, filmler ve müzik gibi telif hakkı yasası kapsamında zaten korunmaktadır.
- School books still use terms such as 'unbelievers' to describe both Jews and Christians.
- Okul kitaplarında hem Yahudileri hem de Hristiyanları tanımlamak için hâlâ 'kâfirler' gibi terimler kullanılıyor.
- Even if the European Union does not pay for these books directly, it certainly pays for the teaching.
- Avrupa Birliği bu kitaplar için doğrudan ödeme yapmasa bile, öğretim için kesinlikle ödeme yapmaktadır.
- It could undermine the free intra-Community trade of books, in particular via the Internet.
- Özellikle internet aracılığıyla Topluluk içi serbest kitap ticaretini baltalayabilirdi.
- He has displayed great dignity throughout his life and he was not even allowed books in prison.
- Hayatı boyunca büyük bir asalet sergilemiştir ve hapishanede kitap okumasına bile izin verilmemiştir.
- The school books are nothing to write home about.
- Okul kitapları hakkında yazılacak bir şey yok.
- One such category could, for instance, be books, CDs and DVDs.
- Bu kategorilerden biri örneğin kitaplar, CD'ler ve DVD'ler olabilir.
- My last three books were written as fast drafts.
- Bu nedenle son üç kitabım acele karalamalar şeklindeydi.
- The books that are mentioned previously were all written by foreign writers.
- Daha önce bahsedilen kitapların hepsi yabancı yazarlar tarafından yazılmıştı.
- I want it to be a safe space where we can read these books comfortably.
- Bu kitapları rahatça okuyabileceğimiz güvenli bir alan olmasını istiyorum.
- You can see some of my work in books such as "Around the World in 80 Days".
- Çalışmalarımdan bazılarını "80 Günde Devri Alem" gibi kitaplarda görebilirsiniz.
- I want it to be a safe space where we can read these books comfortably.
- Bu kitapları rahat bir şekilde okuyabileceğimiz güvenli bir ortam olmasını istiyorum.
- You don't have to buy all these books at once.
- Tüm bu kitapları bir kerede almak zorunda değilsiniz.
- This leaves purchasing the books from black market sources as the only option.
- Bu da kitapları karaborsadan satın almayı tek seçenek olarak bırakıyor.
- My last three books were written as fast drafts.
- Son üç kitabım acele karalamalar halinde yazıldı.
- I want it to be a safe space where we can read these books comfortably.
- Bu kitapları rahatça okuyabileceğimiz güvenli bir alan olsun istiyorum.
- The books that are mentioned previously were all written by foreign writers.
- Daha önce bahsedilen kitapların tamamı yabancı yazarlar tarafından yazılmıştır.
- We went to the local library to check out some books.
- Bazı kitaplara bakmak için yerel kütüphaneye gittik.
- No human being would stack books like this.
- Hiçbir insan kitapları bu şekilde istiflemez.
- My last three books were written as fast drafts.
- Son üç kitabım acele taslaklar olarak yazıldı.
- And, of course, I can't do this for my own books.
- Ve tabii ki bunu kendi kitaplarım için yapamam.
- What books did you check out from the library this week?
- Bu hafta kütüphaneden hangi kitapları ödünç aldınız?
- Can I check these books out, or are they reference only?
- Bu kitapları ödünç alabilir miyim, yoksa sadece referans için mi?
- She tries to read as many books as she can.
- Elinden geldiğince çok kitap okumaya çalışır.
- Tom has even more books than I do.
- Tom'un benden daha çok kitabı var.
- These books are not fit for young readers.
- Bu kitaplar genç okuyucular için uygun değil.
- I read one or two books every week.
- Her hafta bir veya iki kitap okurum.
- He has more books than I do.
- Benden daha fazla kitabı var.
- I have three times as many books as Tom.
- Benim Tom'dan üç kat fazla kitabım var.
- I've read all the books on this shelf.
- Bu raftaki tüm kitapları okudum.
- Tom has written several other books.
- Tom birkaç kitap daha yazdı.
- She also loves books.
- Kitapları da çok sever.
- Students don't read many books because of TV and comics.
- Öğrenciler televizyon ve çizgi romanlar yüzünden pek kitap okumuyor.
- I must return some books to the library.
- Bazı kitapları kütüphaneye iade etmeliyim.
- Two of my books have been taken.
- Kitaplarımın ikisi alındı.
- The box was full of books.
- Kutu kitaplarla doluydu.
- Tom has read a lot more books than I have.
- Tom benden çok daha fazla kitap okumuştur.
- I'll return your books as soon as possible.
- Mümkün olan en kısa sürede kitaplarınızı iade edeceğim.
- I have two books.
- İki kitabım var.
- Tom went on a binge of reading books.
- Tom kafasını kitaplara gömdü.
- I have very few books in English.
- Çok az İngilizce kitabım var.
- I've read many books on that subject.
- Bu konuda birçok kitap okudum.
- I must return some books to the library.
- Bazı kitapları kütüphaneye iade etmem gerekiyor.
- Do these books belong to you or to me?
- Bu kitaplar sana mı yoksa bana mı aittir?
- She doesn't have many books.
- Çok kitabı yok.
- Nobody wants your books!
- Kimse senin kitaplarını istemiyor!
- Does Tom have many books?
- Tom'un çok kitabı var mı?
- Where can I go to buy art books and catalogs?
- Sanat kitapları ve katalogları almak için nereye gidebilirim?
- About how many books do you have?
- Yaklaşık kaç tane kitabın var?
- We have a lot of English books in the library.
- Kütüphanede bir sürü İngilizce kitabımız var.
- Many consumer reviews of books on Amazon are fake.
- Amazon'daki kitapların birçok tüketici yorumu sahtedir.
- She also likes books.
- O da kitapları seviyor.
- I've already read both of these books.
- O kitapların ikisini de önceden okudum.
- Read such books as will be useful in later life.
- İleride işinize yarayacak kitapları okuyun.
- Tom reached for one of the books on the top shelf.
- Tom en üst raftaki kitaplardan birine uzandı.
- The bookseller reads a lot of books.
- Kitapçı çok kitap okur.
- I'd like to borrow some books to take to Tom in the hospital.
- Hastanedeki Tom'a götürmek için birkaç kitap ödünç almak istiyorum.
- Tom sent some books to Mary.
- Tom bazı kitapları Mary'ye yolladı.
- You can't take away these books.
- Bu kitapları götüremezsiniz.
- Tom wants to buy some books.
- Tom birkaç kitap satın almak istiyor.
- I don't read as many books as I'd like.
- İstediğim kadar çok kitap okumuyorum.
- The price of books is getting higher these days.
- Bugünlerde kitapların fiyatı giderek artıyor.
- I devour books.
- Kitapları yalayıp yutarım.
- I've got two books.
- İki kitabım var.
- They furnished the library with many books.
- Kütüphaneyi birçok kitapla donattılar.
- These books are not fit for young readers.
- Bu kitaplar, genç okuyucular için uygun değildir.
- A lot of books are published every year.
- Her yıl çok sayıda kitap yayınlanıyor.
- Tom promised to return the books I lent him.
- Tom ona ödünç verdiğim kitapları geri getirmeye söz verdi.
- They advise us to read their books.
- Bize kitaplarını okumamızı tavsiye ediyorlar.
- I brought you some more books to read.
- Okuman için biraz daha kitap getirdim.
- We wrote three books.
- Üç kitap yazdık.
- Tom gave me several books.
- Tom bana çeşitli kitaplar verdi.
- Tom often borrows books from me.
- Tom benden sık sık kitap ödünç alır.
- Which one of those books did you give to Tom?
- Tom'a o kitaplardan hangisini verdin?
- Tom has dozens of French books.
- Tom'un düzinelerce Fransızca kitabı var.
- We should read as many books as possible.
- Mümkün olduğu kadar çok kitap okumalıyız.
- This is on the list of banned books.
- Bu, yasaklanmış kitaplar listesinde.
- This box must be large enough for all these books.
- Bu kutu tüm bu kitapları alacak kadar büyük olmalı.
- Where would I find books?
- Kitapları nerede bulacaktım?
- She spends most of her income on books.
- Gelirinin çoğunu kitaplara harcar.
- With some books, the more I read them, the less I understand them.
- Bazı kitapları ne kadar çok okursam o kadar az anlıyorum.
- You may borrow any of these books.
- Bu kitaplardan herhangi birini ödünç alabilirsin.
- Books occupy most of his room.
- Kitaplar onun odasının çoğunu meşgul ediyor.
- My father has many books.
- Babamın birsürü kitabı var.
- I've already returned the books to the library.
- Kitapları çoktan kütüphaneye iade ettim.
- All members have access to these books.
- Tüm üyelerin bu kitaplara erişimi var.
- She has more books.
- Daha çok kitabı var.
- I'll read both books.
- İki kitabı da okuyacağım.
- He borrowed two books.
- O iki kitap ödünç aldı.
- Where are the books?
- Kitaplar nerede?
- His books are heavier.
- Kitapları daha ağır.
- Tom has written a couple of books.
- Tom birkaç kitap yazdı.
- I bought a lot of books.
- Bir sürü kitap aldım.
- It's not important which of the two books you pick.
- İki kitaptan hangisini seçeceğin önemli değil.
- I want to buy some books.
- Birkaç kitap almak istiyorum.
- How many books can I borrow?
- Kaç kitap ödünç alabilirim?
- When Tom was in the hospital, he read a lot of books.
- Tom hastanedeyken çok kitap okurdu.
- Tom has written over thirty books.
- Tom, otuzdan fazla kitap yazdı.
- Sami's books are selling like hot cakes.
- Sami'nin kitapları peynir ekmek gibi satıyor.
- There are no books in Russian here, we should go to another store in the center of the city.
- Burada Rusça kitap yok, şehrin merkezindeki başka bir mağazaya gitmeliyiz.
- They sell used books in this store.
- Bu dükkanda kullanılmış kitaplar satıyorlar.
- Tom is the author of several books.
- Tom birçok kitabın yazarıdır.
- When I was young, I tried to read as many books as I could.
- Gençken, okuyabildiğim kadar fazla kitap okumayı denedim.
- They furnished the library with new books.
- Kütüphaneyi yeni kitaplarla donattılar.
- His books are almost useless.
- Kitapları neredeyse işe yaramaz.
- Are these all your books, Tom?
- Bunların hepsi senin kitapların mı, Tom?
- They knocked my books out of my hands.
- Kitaplarımı elimden aldılar.
- I've read both these books.
- Bu kitapların her ikisini de okudum.
- There are a great many books in this library.
- Bu kütüphanede çok sayıda kitap var.
- Here are their books.
- İşte onların kitapları.
- You have two books.
- İki kitabın var.
- Tom bought me the books I needed.
- Tom bana ihtiyacım olan kitapları aldı.
- Tell me where to put these books.
- Bu kitapları nereye koyacağımı söyle.
- These books are all Tom's and mine.
- Bu kitapların hepsi Tom'un ve benim.
- Where are my books?
- Kitaplarım nerede?
- Will you lend me the books by Osame Tezuka for about a week?
- Osame Tezuka tarafından yazılmış kitapları bana yaklaşık bir haftalığına ödünç verir misin?
- We arranged the books according to size.
- Kitapları büyüklüklerine göre düzenledik.
- Those books are theirs.
- O kitaplar onların.
- How many books have you got?
- Kaç kitabın var?
- Like his father, he has many books.
- Babası gibi onun da birçok kitabı var.
- What should I do with the books on the table?
- Ben masanın üstündeki kitaplarla ne yapmalıyım?
- I haven't got books.
- Ben kitaplara sahip değilim.
- Tom has read a lot of books in French.
- Tom bir sürü Fransızca kitap okudu.
- These books are yours.
- Bu kitaplar senin.
- What kind of books don't you like?
- Ne tür kitapları sevmezsin?
- Foreign books are sold at the shop.
- Dükkânda yabancı kitaplar satılıyor.
- Do you have any books in Russian?
- Rusça kitabınız var mı?
- There are not many books on these shelves.
- Bu raflarda çok fazla kitap yok.
- I have promised myself to read more books.
- Daha fazla kitap okumak için kendime söz verdim.
- How did you come by these books?
- Bu kitapları nasıl edindin?
- He wrote a lot of books on China.
- Çin hakkında birçok kitap yazdı.
- I own two books.
- Benim iki kitabım var.
- I gave him a couple of books.
- Ona birkaç kitap verdim.
- The money was put into a special fund to buy books for the school library.
- Okul kütüphanesine kitap satın almak için para özel bir fona kondu.
- More than half of my books were destroyed by the fire last night.
- Kitaplarımın yarısından fazlası dün geceki yangın tarafından yok edildi.
- They exposed the books to the sun.
- Kitapları güneşe maruz bıraktılar.
- How many books are there on the table?
- Masanın üzerinde kaç tane kitap var?
- I have sold my books at a good price.
- Kitaplarımı iyi bir fiyata sattım.
- Tom doesn't read many non-fiction books.
- Tom çok fazla kurgusal olmayan kitap okumaz.
- Do you have any Russian-language books?
- Hiç Rusça kitabınız var mı?
- If it were not for books, each generation would have to rediscover for itself the truths of the past.
- Eğer kitaplar olmasaydı, her nesil geçmişin gerçeklerini kendisi için yeniden keşfetmek zorunda kalacaktı.
- At this library, you can borrow up to three books at a time.
- Bu kütüphanede bir seferde en fazla üç kitap ödünç alabilirsiniz.
- I translate books in my spare time.
- Boş zamanlarımda kitaplar çeviriyorum.
- I borrowed three books from the library.
- Kütüphaneden üç kitap ödünç aldım.
- I have read three books since this morning.
- Bu sabahtan beri üç kitap okudum.
- Books such as these are too difficult for him.
- Bu gibi kitaplar onun için çok zor.
- Too many books to read is a good thing.
- Okumak için çok fazla kitap olması iyi bir şeydir.
- Tom has written over thirty books.
- Tom otuzdan fazla kitap yazdı.
- When I was young, I tried to read as many books as I could.
- Gençken okuyabildiğim kadar çok kitap okumaya çalışırdım.
- Tom reads at least three books a month.
- Tom bir ayda en az üç kitap okur.
- All books may be divided into two classes.
- Tüm kitaplar iki sınıfa ayrılabilir.
- Nature and books belong to the eyes that see them.
- Doğa ve kitaplar onları gören gözlere aittir.
- Where can one buy books?
- Nereden kitap alınabilir?
- Today, I bought ten books in all.
- Bugün toplam olarak on kitap satın aldım.
- Sami's books are selling like hot cakes.
- Sami'nin kitapları peynir ekmek gibi satılıyor.
- They exposed the books to the sun.
- Onlar kitapları güneşe maruz bıraktılar.
- Both children and adults enjoy his books.
- Hem çocuklar hem de yetişkinler onun kitaplarından keyif alır.
- Newly printed books smell good.
- Yeni basılmış kitaplar güzel kokar.
- What's the name for an author who writes books or speeches for other people?
- Başkaları için kitap ya da konuşma yazan yazarlara ne ad verilir?
- Did you take back the books?
- Kitapları geri aldın mı?
- They want to buy books.
- Kitap almak istiyorlar.
- I am finished reading all of the books in this library.
- Bu kütüphanedeki tüm kitapları okumayı bitirdim.
- You have too many books on that shelf.
- O rafta çok fazla kitabın var.
- Just your friends steal your books.
- Sadece arkadaşların kitaplarını çalıyor.
- The price of books is getting higher these days.
- Kitapların fiyatı bugünlerde artıyor.
- Please classify these books by subject.
- Lütfen bu kitapları konuya göre sınıflandırın.
- Ken has no more than ten books.
- Ken'in en fazla on kitabı var.
- Some of his books are difficult to read.
- Bazı kitaplarını okumak zor.
- It's important to read a lot of books.
- Çok kitap okumak önemlidir.
- Can you give those books to me?
- O kitapları bana verebilir misin?
- Read the kinds of books that you find interesting.
- İlginç bulduğunuz kitapları okuyun.
- I ordered several books from England.
- İngiltere'den birkaç kitap ısmarladım.
- I know what those books are like.
- Ben o kitapların neye benzediğini biliyorum.
- I've already published three books.
- Şimdiden üç kitap yayınladım.
- I have tons of books at the office.
- Ofiste bir sürü kitabım var.
- These books are new.
- Bu kitaplar yeni.
- She has many valuable books.
- Birçok değerli kitabı var.
- Her library has 3,500 books and includes many first editions.
- Kütüphanesinde 3,500 kitap var ve birçoğu ilk baskı.
- I'm using the same books as you are.
- Ben seninle aynı kitapları kullanıyorum.
- She tries to read as many books as she can.
- Okuyabildiği kadar çok kitap okumaya çalıştı.
- I ordered those books from Germany.
- Şu kitapları Almanya'dan sipariş verdim.
- I have got a lot of books.
- Benim birsürü kitabım var.
- I have only half as many books as you do.
- Benim senin yarısı kadar kitabım var.
- If it were not for books, each generation would have to rediscover for itself the truths of the past.
- Kitaplar olmasaydı, her nesil kendisi için geçmişin gerçeklerini yeniden keşfetmek zorunda kalacaktı.
- One of the books is in French, and the other is in German.
- Kitaplardan biri Fransızca ve diğeri Almancadır.
- What did you do with those books?
- O kitaplarla ne yaptın?
- You have many books.
- Çok sayıda kitabın var.
- I am interested in books.
- Ben kitaplarla ilgileniyorum.
- What is the good of reading such books?
- Böyle kitaplar okumanın ne faydası var?
- I've read all the books that you recommended me.
- Bana önerdiğin bütün kitapları okudum.
- I don't have anything except for ten books.
- On kitap dışında hiçbir şeyim yok.
- I like the Harry Potter books.
- Harry Potter kitaplarını severim.
- I have many books that I haven't read.
- Okumadığım bir sürü kitabım var.
- Tom can't read all these books in one day.
- Tom bütün bu kitapları bir günde okuyamaz.
- Tom grew up surrounded by books.
- Tom kitaplarla çevrili bir ortamda büyüdü.
- How many books do you have in your bag?
- Çantanda kaç tane kitap var?
- Young people like his books.
- Gençler onun kitaplarını sever.
- I want to look at the reference books.
- Referans kitaplarına bakmak istiyorum.
- She has a lot of history books.
- Çok sayıda tarih kitabı var.
- We can't afford all these books.
- Tüm bu kitapları karşılayamayız.
- In books lies the soul of the whole past time.
- Kitaplarda tüm geçmiş zamanın ruhu yatar.
- She sells books.
- O kitap satıyor.
- About how many books did you read last year?
- Geçen yıl yaklaşık kaç kitap okudun?
- He has a lot of books.
- Bir sürü kitabı var.
- In books lies the soul of the whole past time.
- Kitaplarda bütün geçmiş zamanın ruhu yatıyor.
- Have you read any interesting books lately?
- Son zamanlarda ilginç bir kitap okudun mu?
- Wang Xiaoming speaks English, but doesn't have a lot of English books.
- Wang Xiaoming İngilizce konuşuyor ama çok fazla İngilizce kitabı yok.
- I got some good second-hand books today.
- Bugün güzel ikinci el kitaplar aldım.
- So valuable were books that the greatest care was taken of them.
- Kitaplar o kadar değerliydi ki onlara büyük bir titizlikle bakıldı.
- Do you have any foreign books?
- Hiç yabancı kitaplarınız var mı?
- If these books were stolen, then don't give them to me.
- Eğer bu kitaplar çalındıysa, onları bana vermeyin.
- Here are their books.
- İşte kitapları.
- Books are to the mind what food is to the body.
- Yemek vücut için neyse, kitaplar da zihin için odur.
- The library has many books.
- Kütüphanede çok kitap var.
- We bought those books for them.
- Bu kitapları onlara aldık.
- Put away your books and notebooks.
- Kitaplarınızı ve defterlerinizi kaldırın.
- Books have a fate of their own.
- Kitapların kendilerine ait bir kaderi var.
- A number of books were stolen.
- Birkaç kitap çalındı.
- It is important for you to read many books.
- Çok kitap okumanız sizin için önemlidir.
- Foreign books are sold at the shop.
- Mağazadaki yabancı kitaplar satılıyor.
- I don't have many books.
- Fazla kitabım yok.
- He is holding his books under his arm.
- Kitaplarını kolunun altında tutuyor.
- None of those books are useful.
- O kitapların hiçbiri işe yaramaz.
- I gave some books to him.
- Ona bazı kitaplar verdim.
- Her books sell pretty well.
- Kitapları oldukça iyi satıyor.
- You may take either of the two books.
- İki kitaptan herhangi birini alabilirsin.
- Tom said he didn't have any books in French.
- Tom, hiç Fransızca kitabı olmadığını söyledi.
- Tom has too many books.
- Tom'un çok fazla kitabı var.
- They sell used books in this store.
- Onlar bu dükkanda kullanılmış kitap satarlar.
- Do you think that e-books will replace paper books?
- E-kitapların kağıt kitapların yerini alacağını düşünüyor musunuz?
- Tom wouldn't lend Mary the books she wanted.
- Tom, Mary'ye istediği kitapları ödünç vermeyecek.
- Aren't these your books?
- Bunlar senin kitapların değil mi?
- Did you return Tom's books?
- Tom'un kitaplarını geri verdin mi?
- I must write books.
- Ben kitap yazmalıyım.
- I don't need to add these books to my library.
- Bu kitapları kütüphaneme eklememe gerek yok.
- I borrow books from the library.
- Kütüphaneden kitap ödünç alırım.
- Tom has read a lot of books.
- Tom çok kitap okumuş.
- Where did she buy books?
- Kitapları nereden aldı?
- He's brought the books that I needed.
- İhtiyacım olan kitapları getirdi.
- I've read some of these books.
- Bu kitaplardan bazılarını okudum.
- She's only interested in selling books.
- O sadece kitapların satışıyla ilgileniyor.
- Where do you see the books?
- Kitapları nerede görüyorsun?
- Does he have many books?
- Onun çok sayıda kitapları var mı?
- How many books do you have?
- Kaç tane kitabın var?
- They read newspapers and books.
- Gazete ve kitap okudular.
- Are these your own books?
- Bunlar senin kitapların mı?
- This library has no books that are not in English.
- Bu kütüphanenin İngilizce olmayan kitapları yok.
- You have few books.
- Az sayıda kitabınız var.
- How many books can I take out at one time?
- Bir seferde kaç kitap çıkarabilirim?
- I ordered some new books from America.
- Amerika'dan yeni kitaplar sipariş ettim.
- This store sells old books.
- Bu dükkanda eski kitaplar satılıyor.
- Tom prefers the company of cats and books over people.
- Tom kedilerin ve kitapların arkadaşlığını insanlara tercih ediyor.
- A scientist will read dozens of books in his lifetime, but still believe he has a lot more to learn.
- Bir bilim insanı hayatı boyunca onlarca kitap okur ama yine de öğrenecek daha çok şeyi olduğuna inanır.
- Tom read thirty books last year.
- Tom geçen yıl otuz kitap okudu.
- Take the books away from the table, please.
- Kitapları masadan kaldırın lütfen.
- What books have you read in English?
- İngilizce olarak hangi kitapları okudun?
- These books used to be mine.
- Bu kitaplar eskiden benimdi.
- Who is the author of these books?
- Bu kitapların yazarı kimdir?
- Fabre wrote books about insects.
- Fabre böcekler hakkında kitaplar yazdı.
- There were no more than two books on the desk.
- Masanın üzerinde ikiden fazla kitap yoktu.
- I have three times more books than Tom has.
- Tom'un sahip olduğundan üç kat daha fazla kitabım var.
- I learned a lot from his books.
- Onun kitaplarından çok şey öğrendim.
- He allowed his books to fall on the floor.
- Kitaplarının yere düşmesine izin verdi.
- I have as many books as Tom does.
- Benim de Tom'unki kadar kitabım var.
- I haven't read any of his books.
- Onun hiçbir kitabını okumadım.
- Put your books in order.
- Kitaplarınızı düzeltin.
- Read the kind of books that are useful to you.
- Sizin için yararlı olan kitapları okuyun.
- Do you read lots of books?
- Çok kitap okur musun?
- He has written lots of books about his experience abroad.
- Yurtdışı deneyimleriyle ilgili birçok kitap yazdı.
- Did you happen to see my German books?
- Benim Almanca kitaplarımı gördün mü?
- All those books are mine.
- Bütün bu kitaplar benim.
- In this attic there are all sorts of books, waiting to be read.
- Bu tavan arasında okunmayı bekleyen her türde kitap vardır.
- I came to give you back the books I borrowed.
- Ödünç aldığım kitapları sana geri vermek için geldim.
- Books add to the pleasures of life.
- Kitaplar hayatın zevklerine katkıda bulunur.
- When my mother arrives, she will give me some money to buy the books.
- Annem geldiğinde, kitapları almam için bana biraz para verecek.
- She is buying books in the bookstore.
- O, kitapçıdan kitap satın alıyor.
- He wants to get rid of his books.
- Kitaplarından kurtulmak istiyor.
- How many books have you read?
- Kaç tane kitap okudun?
- I'm not tall enough to reach the books on the top shelf.
- Üst raftaki kitaplara ulaşacak kadar uzun değilim.
- Haven't you returned those books yet?
- O kitapları hala iade etmedin mi?
- Were I free from work, I could read these books.
- İşim olmasaydı, bu kitapları okuyabilirdim.
- We have a lot of English books in the library.
- Kütüphanede çok sayıda İngilizce kitabımız var.
- The teacher has three times as many books as I do.
- Öğretmenimin benden üç kat fazla kitabı var.
- He always connects to his childhood in his books.
- O her zaman kitaplarında çocukluğu ile bağlantı kurar.
- In order to improve your language skills, try to find books written in the language you are learning.
- Dil becerilerinizi geliştirmek için, öğrenmekte olduğunuz dilde yazılmış kitaplar bulmaya çalışın.
- She spends a lot of money on books.
- Kitaplara çok para harcıyor.
- I read several books last week, including yours.
- Geçen hafta, seninkiler de dahil, çeşitli kitaplar okudum.
- Tom has been hitting the books.
- Tom kitaplara gömüldü.
- The books were taken away by the students.
- Kitaplar öğrenciler tarafından götürüldü.
- Sorry, but I don't want to lend you my books.
- Üzgünüm ama kitaplarımı size ödünç vermek istemiyorum.
- Leave the books here.
- Kitapları burada bırak.
- Books have a fate of their own.
- Kitapların kendi kaderleri vardır.
- He has a large number of books on his bookshelf.
- Onun kitaplığında çok sayıda kitabı var.
- Tom prefers the company of cats and books over people.
- Tom kedileri ve kitapları insanlara tercih eder.
- Not all of those books are useful.
- Bu kitapların hepsi yararlı değil.
- She has already published two books.
- Şimdiden iki kitap yayınladı.
- There are a great many books in this library.
- Bu kütüphanede çok fazla kitap var.
- Tom checked out three books from the library.
- Tom kütüphaneden üç kitap aldı.
- I've read many kinds of books.
- Birçok kitap okudum.
- Tom borrowed some books from the library to read over the weekend.
- Tom hafta sonu okumak için kütüphaneden birkaç kitap ödünç aldı.
- I am interested in books.
- Kitaplarla ilgileniyorum.
- All of these books were written by Tom.
- Bu kitapların hepsi Tom tarafından yazıldı.
- He has more books than he can read in his entire life.
- Hayatı boyunca okuyamayacağı kadar çok kitabı var.
- Does Tom read many books?
- Tom çok kitap okuyor mu?
- Begin with books that are easy to understand.
- Anlaşılması kolay kitaplarla başlayın.
- There were no more than two books on the desk.
- Masanın üstünde ikiden daha fazla kitap yoktu.
- It's not important which of the two books you pick.
- Aldığın iki kitaptan hangisi önemli değil.
- All of the books are good, but none as good as this one.
- Bütün kitaplar iyidir ama hiçbiri bunun kadar iyi değildir.
- Tom has written three books.
- Tom üç kitap yazdı.
- There were books lying here and there in the room.
- Odada orada burada duran kitaplar vardı.
- How many books do you have in your bag?
- Çantanda kaç tane kitabın var?
- Do you have any other books?
- Başka kitapların var mı?
- I'd like to spend my holidays reading history books or classics.
- Tatillerimi, tarih kitapları veya klasikler okuyarak geçirmek istiyorum.
- Tom seldom reads books written in French.
- Tom Fransızca yazılmış kitapları nadiren okur.
- Tom lent me three books.
- Tom bana üç kitap ödünç verdi.
- There aren't any books on the shelf.
- Rafta hiç kitap yok.
- There are some things you can't learn from books.
- Kitaplardan öğreneceğiniz bazı şeyler var.
- How many books do you read a month?
- Bir ayda kaç tane kitap okursun?
- I only have ten books.
- Sadece 10 kitabım var.
- I gave Tom some books to read.
- Ben Tom'a okumak için bazı kitaplar verdim.
- I want to read as many English books as possible this year.
- Ben bu yıl mümkün olduğu kadar çok İngilizce kitap okumak istiyorum.
- These aren't Tom's books.
- Bunlar Tom'un kitapları değil.
- Don't handle my books with dirty hands.
- Kitaplarımı kirli ellerle tutmayın.
- She advised him to read those books.
- O kitapları okumasını tavsiye etti.
- None of the books are instructive.
- Kitaplardan hiçbiri eğitici değil.
- Sami has read every one of those books.
- Sami bu kitapların her birini okudu.
- I have many books.
- Benim bir sürü kitabım var.
- The librarian classified the books according to subject.
- Kütüphaneci kitapları konularına göre sınıflandırdı.
- I have fewer books than you.
- Senden daha az kitabım var.
- The books are covered in dust.
- Kitaplar toz içinde.
- Are there any books under the desk?
- Masanın altında hiç kitap var mı?
- Choose books carefully.
- Kitapları dikkatli seçin.
- You'll find both of the books interesting.
- Her iki kitabı da ilginç bulacaksın.
- I love books.
- Kitapları severim.
- Tom collected his books.
- Tom kitaplarını topladı.
- He has just as many books as his father does.
- Babasının sahip olduğu kadar çok kitabı var.
- How many books did you read last year?
- Geçen yıl kaç tane kitap okudun?
- We derive a lot of pleasure from books.
- Kitaplardan çok zevk alıyoruz.
- You should read the kind of books that will be useful to you later in life.
- Hayatınızın ilerleyen dönemlerinde size faydalı olacak türden kitaplar okumalısınız.
- About how many books do you own?
- Yaklaşık kaç kitabınız var?
- Tom bought me the books I needed.
- Tom bana ihtiyacım olan kitapları satın aldı.
- Please return these books by Saturday.
- Lütfen bu kitapları cumartesiye kadar geri getirin.
- Books are sources of knowledge.
- Kitaplar bilgi kaynağıdır.
- I read a lot of books last summer.
- Geçen yaz çok kitap okudum.
- Tom has at least 300 books.
- Tom'un en az 300 kitabı var.
- I am happy to spend money on books.
- Kitaplara para harcadığım için mutluyum.
- Tom has a lot of religious books, but he has never read them.
- Tom'un bir sürü dini kitabı var ama onları hiç okumadı.
- He sells books.
- O kitap satıyor.
- She's got more books.
- Daha çok kitabı var.
- She has written several books.
- Birkaç kitap yazdı.
- There are almost no books.
- Neredeyse hiç kitap yok.
- My basket is full of books.
- Benim sepet kitaplarla dolu.
- The books they gave me as a gift are great.
- Bana hediye olarak verdikleri kitaplar harika.
- I want to buy some books.
- Bazı kitaplar almak istiyorum.
- All of her books are written in Italian.
- Bütün kitapları İtalyanca.
- If you need books, make the most of the books in the library.
- Eğer kitaplara ihtiyacın olursa, kütüphanedeki kitaplardan azami derecede yararlan.
- I have twice as many books as he.
- Onun sahip olduğunun iki katı kadar kitabım var.
- The books are ours.
- Kitaplar bizim.
- He wrote a lot of books on China.
- Çin hakkında çok sayıda kitap yazdı.
- We must digitize these books.
- Bu kitapları dijital ortama aktarmalıyız.
- Old books are for writers, new ones for readers.
- Eski kitaplar yazarlar içindir, yeniler okuyucular için.
- Try to estimate how much you spent on books.
- Kitaplara ne kadar harcadığını tahmin etmeye çalış.
- All I have is books.
- Sadece kitaplarım var.
- They borrow books from the teachers' library.
- Öğretmenlerin kütüphanesinden ödünç kitap alıyorlar.
- This library contains books specifically for blind children.
- Bu kütüphanede özellikle kör çocuklar için kitaplar var.
- Don't take out the books on this shelf.
- Bu raftaki kitapları almayın.
- Among all his books, he liked that one the best.
- Bütün kitapları arasında en çok bunu sevdi.
- He knocked my books off my desk.
- Kitaplarımı masamdan düşürdü.
- We have a wide choice of books.
- Geniş bir kitap yelpazemiz var.
- Tom says he's read all of these books.
- Tom bu kitapların hepsini okuduğunu söylüyor.
- I don't like books with more than five hundred pages.
- Sayfa sayısı 500'den fazla olan kitaplardan hoşlanmıyorum.
- There are books about art on the table.
- Masanın üzerinde sanatla ilgili kitaplar var.
- All books can be divided into two categories.
- Bütün kitaplar iki kategoriye ayrılabilir.
- Dan's books have been translated in more than twenty languages.
- Dan'in kitapları yirmiden fazla dile çevrilmiştir.
- Tom has written several cook books.
- Tom birkaç yemek kitabı yazdı.
- Neither of those books is interesting.
- Bu kitapların hiçbiri ilginç değil.
- Tom reached into the box and pulled out a couple of books.
- Tom kutuya uzandı ve birkaç kitap çıkardı.
- I saw you carrying Mary's books for her.
- Mary'nin kitaplarını onun için taşıdığını gördüm.
- He has dozens of books about Japan.
- Japonya hakkında düzinelerce kitabı var.
- We bought three books.
- Üç kitap aldık.
- He has more books than he can read.
- Onun okuyabileceğinden daha çok kitabı var.
- It is better to read a few books carefully than to read many at random.
- Birkaç kitabı dikkatle okumak, birçok kitabı rastgele okumaktan daha iyidir.
- How many books do you read per month?
- Her ay kaç tane kitap okursun?
- I want a complete list of your books.
- Kitaplarınızın tam bir listesini istiyorum.
- This is the bookstore where I buy most of my books.
- Burası kitaplarımın çoğunu aldığım kitapçı.
- Tom wasn't able to carry all of the books.
- Tom bütün kitapları taşıyamadı.
- I bought a lot of books.
- Ben bir sürü kitap aldım.
- All my books are gone.
- Tüm kitaplarım kayıp.
- He's written ten books, but hasn't published any of them.
- On kitap yazdı ama hiçbirini yayınlamadı.
- Shall I send a few books for her?
- Ona birkaç kitap göndereyim mi?
- Tom has at least as many books as me.
- Tom'un en az benim kadar kitabı var.
- Up to now, how many books do you think you've read?
- Şu ana kadar sence kaç kitap okumuşsundur?
- I have to return some books to the library.
- Bazı kitapları kütüphaneye iade etmem gerekiyor.
- She likes books too.
- O da kitapları seviyor.
- When were your books delivered?
- Kitapların ne zaman teslim edildi?
- In this attic there are all sorts of books, waiting to be read.
- Bu tavan arasında okunmayı bekleyen bir sürü kitap var.
- He bought many books at the bookstore.
- Kitapçıdan birçok kitap aldı.
- He lent me two books.
- Bana iki kitap ödünç verdi.
- I have no time to put my books in order before I go.
- Gitmeden önce kitaplarımı düzenleyecek zamanım yok.
- Tom is the author of several books.
- Tom birkaç kitap kaleme aldı.
- Nowadays anybody can get books.
- Günümüzde herkes kitap alabilir.
- You should read a lot of books while you're young.
- Gençken çok sayıda kitap okumalısın.
- Some books are on the table.
- Bazı kitaplar masanın üstündeler.
- You should begin with books you can easily understand.
- Kolayca anlayabileceğin kitaplarla başlamalısın.
- Tom has quite a few books.
- Tom'un birkaç kitabı var.
- Read the sort of books that you can easily understand.
- Kolayca anlayabileceğiniz türden kitaplar okuyun.
- Tom spends a lot of money on books.
- Tom kitaplara çok para harcar.
- John used to sell books.
- John eskiden kitap satardı.
- I don't have any books in French.
- Hiç Fransızca kitabım yok.
- What kind of books do you read?
- Ne tür kitaplar okuyorsun?
- Some of his books are difficult to read.
- Onun kitaplarından bazılarını okumak zor.
- You had better read a lot of books while you are young.
- Gençken bir sürü kitap okusan iyi olur.
- I need to read but I don't have books!
- Okumam lazım ama kitabım yok!
- Where does she buy books?
- Kitapları nereden alıyor?
- The books in this room aren't mine.
- Bu odadaki kitaplar benim değil.
- I have bought a lot of books.
- Bir sürü kitap aldım.
- His books sell millions of copies.
- Kitapları milyonlarca satıyor.
- There are a lot of French books in the library.
- Kütüphanede bir sürü Fransızca kitap var.
- These books have defined and shaped our culture.
- Bu kitaplar kültürümüzü tanımladı ve şekillendirdi.
- I have a lot of history books.
- Bir sürü tarih kitabım var.
- She saw some books lying on the piano.
- Bazı kitapların piyanonun üstünde durduğunu gördü.
- He has written lots of books about his experience abroad.
- O, yurt dışındaki deneyimi hakkında çok sayıda kitaplar yazdı.
- These books aren't for children.
- Bu kitaplar çocuklar için değil.
- Tom has already published three books.
- Tom daha önce üç kitap yayımladı.
- His books are liked by young people.
- Kitapları gençler tarafından seviliyor.
- She owns few books.
- Çok az kitabı var.
- I didn't like any of these books.
- Bu kitapların hiç birinden hoşlanmadım.
- Have you read any books by Agatha Christie?
- Agatha Christie'nin herhangi bir kitabını okudun mu?
- Tom gave all his books to the city library.
- Tom bütün kitaplarını şehir kütüphanesine verdi.
- This author's books don't suit me because the erotic descriptions are too perverted.
- Bu yazarın kitapları bana uymuyor çünkü erotik betimlemeler çok sapkın.
- I've read all of these books several times each.
- Bu kitapların hepsini birkaç kez okudum.
- I gave Tom some books to read.
- Tom'a okuması için birkaç kitap verdim.
- Tom read a lot of books.
- Tom çok kitap okurdu.
- There are hundreds of books in his studio.
- Atölyesinde yüzlerce kitap var.
- They were only interested in selling books.
- Onlar sadece kitap satışıyla ilgileniyordu.
- Tom opened his locker and took out his books.
- Tom kilitli dolabını açtı ve kitaplarını çıkardı.
- I haven't read very many books in French.
- Çok fazla Fransızca kitap okumadım.
- You have some books.
- Birkaç kitabın var.
- I only have three books.
- Sadece üç kitabım var.
- I love old books.
- Eski kitapları severim.
- There are a few books in the backpack.
- Sırt çantasında birkaç kitap var.
- I have hardly any French books.
- Neredeyse hiç Fransızca kitabım yok.
- You have a lot of books.
- Senin bir sürü kitabın var.
- Tom got rid of all the books.
- Tom tüm kitaplardan kurtuldu.
- I have many books that I haven't read.
- Okumadığım çok kitabım var.
- Dad bought me books.
- Babam bana kitap aldı.
- Tom borrowed some books from the library to read over the weekend.
- Tom hafta sonu boyunca okumak için kütüphaneden bazı kitaplar ödünç aldı.
- Where should I go to buy art books and catalogs?
- Sanat kitapları ve katalogları almak için nereye gitmeliyim?
- I have not read all the books.
- Bütün kitapları okumadım.
- I shall return the books to him even though he doesn't need them.
- İhtiyacı olmadığı halde kitapları ona geri vereceğim.
- What books did you buy?
- Hangi kitapları satın aldın?
- Tom checked three books out from the library.
- Tom kütüphaneden üç tane kitap aldı.
- We love your books.
- Kitaplarınızı seviyoruz.
- How many books can I take out at one time?
- Bir seferde dışarıya kaç kitap çıkarabilirim?
- He likes to read the Chinese books his father wrote in the U.S.
- Babasının ABD'de yazdığı Çince kitapları okumaktan hoşlanır.
- Where did she buy books?
- O, kitapları nerede satın aldı?
- The books are covered in dust.
- Kitaplar tozla kaplı.
- I don't have books.
- Benim kitaplarım yok.
- Man is the only animal that writes books.
- İnsan, kitaplar yazan tek hayvandır.
- I didn't like either of these books.
- Bu iki kitabı da sevmedim.
- These books are ours.
- Bu kitaplar bizimdir.
- I can't reach any of the books on the top shelf.
- Üst raftaki kitapların hiçbirine ulaşamıyorum.
- Please put the books in order.
- Lütfen kitapları sıraya koyun.
- Tom gave Mary one of the books that John had given him.
- Tom, John'un verdiği kitaplardan birini Mary'ye verdi.
- Where can I buy books?
- Nereden kitap alabilirim?
- Tom checked out a few books from the school library a few days ago.
- Tom birkaç gün önce okul kütüphanesinden birkaç kitap aldı.
- You should read many books when you are young.
- Gençken çok kitap okumalısın.
- Tom said Mary didn't have any books in French.
- Tom, Mary'nin hiç Fransızca kitapları olmadığını söyledi.
- If you are going to the library this afternoon, would you please return two books for me whilst you are there?
- Bu öğleden sonra kütüphaneye gidersen, lütfen oradayken benim için iki kitabı iade eder misin?
- I have to take these books back to the library.
- Bu kitapları kütüphaneye geri götürmek zorundayım.
- I have ten times as many books as you have.
- Senden on kat fazla kitabım var.
- I don't have any books in my room.
- Odamda hiç kitap yok.
- She has a lot of English books.
- Onun bir sürü İngilizce kitabı var.
- There aren't any books on the shelf.
- Rafta herhangi bir kitap yok.
- The books were tied up in a bundle.
- Kitaplar bir demet halinde bağlanmıştı.
- He bought us nice books.
- O bize güzel kitaplar satın aldı.
- Tom borrowed three books from Mary.
- Tom Mary'den üç kitap ödünç aldı.
- Tom put the books on a table.
- Tom, kitapları bir masanın üzerine koydu.
- Those books are yours.
- O kitaplar senindir.
- He gathered his books together.
- Kitaplarını bir araya topladı.
- Do you want any of these books?
- Bu kitaplardan herhangi birini istiyor musun?
- I have a lot of books in my room.
- Odamda bir sürü kitap var.
- For many books, the covers are too far apart.
- Birçok kitabın kapakları birbirinden çok uzak.
- The man lent me two books this morning.
- Bu sabah adam bana iki kitap ödünç verdi.
- Did you return Tom's books?
- Tom'un kitaplarını iade ettin mi?
- I'll give these books to whoever wants them.
- Bu kitapları onları kim isterse vereceğim.
- They read newspapers and books.
- Onlar gazeteleri ve kitapları okudular.
- What books do you recommend?
- Hangi kitapları önerirsin?
- Put your books in your locker.
- Kitaplarını dolabına koy.
- Books for young people sell well these days.
- Gençler için kitaplar bugünlerde iyi satıyor.
- Tom just lent me some books.
- Tom bana birkaç kitap ödünç verdi.
- Tom, are all these books yours?
- Tom, bu kitapların hepsi senin mi?
- Those books are theirs.
- Şu kitaplar onların.
- I can't promise that you'll like these books but I think it would be a good idea to at least look them over.
- Bu kitapları seveceğinize söz veremem ama en azından bir göz atmanızın iyi bir fikir olacağını düşünüyorum.
- Are there books in your house?
- Evinizde kitap var mı?
- There are some things you can't learn from books.
- Kitaplardan öğrenemeyeceğin bazı şeyler vardır.
- What kind of books have you got?
- Ne tür kitaplarınız var?
- Are these books Tom's or mine?
- Bu kitaplar Tom'un mu benim mi?
- Are these your books?
- Bunlar senin kitapların mı?
- Mary has written three books.
- Mary üç kitap yazdı.
- These books are worth reading at least once.
- Bu kitaplar en az bir kez okumaya değerdir.
- We wrote three books.
- Biz üç kitap yazdık.
- She has a lot of books.
- Onun birçok kitabı var.
- The author of these books is very well-known in Brazil.
- Bu kitapların yazarı Brezilya'da çok iyi tanınmaktadır.
- He has dozens of books about Japan.
- Onun Japonya hakkında düzinelerce kitabı var.
- He has not less than 1,000 books in his study.
- Çalışma odasında en az 1000 kitap var.
- It's time to hit the books.
- Kitaplara gömülme zamanı.
- May I see your collection of old books?
- Senin eski kitap kolleksiyonunu görebilir miyim?
- These books are all Tom's.
- Bu kitapların hepsi Tom'un.
- What have you done with the books?
- Kitaplarla ne yaptın?
- Tom has a lot of history books.
- Tom'un bir sürü tarih kitabı var.
- Take a look at the books I bought.
- Aldığım kitaplara bir bak.
- Here, the books are only in German.
- Burada kitaplar sadece Almancadır.
- I have very few books in English.
- Çok az sayıda İngilizce kitabım var.
- I'm trying to sell all my old books.
- Bütün eski kitaplarımı satmaya çalışıyorum.
- I've read both books.
- Her iki kitabı da okudum.
- Not all of those books are useful.
- Bu kitapların hepsi kullanışlı değil.
- You shouldn't read such useless books.
- Böyle gereksiz kitapları okumamalısınız.
- I bought some Romanian books for the students.
- Öğrenciler için bazı Romence kitaplar aldım.
- I can't carry all of these books.
- Bütün bu kitapları taşıyamam.
- I didn't like any of these books.
- Bu kitapların hiçbirini beğenmedim.
- These are my books, and those are his books.
- Bunlar benim kitaplarım, bunlar da onun kitapları.
- Try to read as many books as possible.
- Mümkün olduğunca çok kitap okumaya çalışın.
- Where can I go to buy art books and catalogs?
- Sanat kitapları ve kataloglar almak için nereye gidebilirim?
- I want to buy Tom some books.
- Tom'a kitap almak istiyorum.
- I've read both books.
- Bu kitapların her ikisini de okudum.
- You had better read a lot of books while you are young.
- Gençken çok kitap okusanız iyi olur.
- These shelves cannot support so many books.
- Bu raflar bu kadar kitabı taşıyamaz.
- She has 2,000 books.
- 2,000 kitabı var.
- Read as many books as you can while you are a student.
- Bir öğrenciyken okuyabildiğin kadar çok kitap oku.
- Carry these books back to the bookshelf.
- Bu kitapları kitaplığa geri taşı.
- Tom wanted to buy some books.
- Tom birkaç kitap almak istedi.
- I've read all the books in Tom's library.
- Tom'un kütüphanesindeki tüm kitapları okudum.
- Some books are worth reading over and over again.
- Bazı kitaplar tekrar tekrar okunmaya değer.
- One of the books is in French, and the other is in German.
- Kitaplardan biri Fransızca, diğeri Almanca.
- Tom has more books than Mary does.
- Tom'un Mary'ninkinden daha fazla kitabı var.
- Sami buried himself in books.
- Sami kendini kitaplara gömdü.
- Tom's books have been translated into many languages.
- Tom'un kitapları birçok dile çevrildi.
- Tom wrote all of these books.
- Tom bu kitapların hepsini yazdı.
- We should read as many books as possible.
- Mümkün olduğunca çok kitap okumalıyız.
- Tom was carrying an armful of books.
- Tom bir kucak dolusu kitap taşıyordu.
- Do you have any Russian-language books?
- Rus dili kitapların var mı?
- He reads as many as twenty books every week.
- Her hafta yirmi kadar kitap okuyor.
- We have a wide choice of books.
- Bizim geniş bir kitap seçeneğimiz var.
- Don't put your books on the dining room table.
- Kitaplarını yemek masasının üzerine koyma.
- There aren't many books on the shelf.
- Rafta pek çok kitap yok.
- The books that I bought haven't been delivered to me yet.
- Satın aldığım kitaplar henüz bana teslim edilmedi.
- About how many books did you read last year?
- Geçen sene yaklaşık kaç tane kitap okudun?
- The books that I bought were delivered to me this morning.
- Satın aldığım kitaplar bu sabah bana teslim edildi.
- Tom opened his bag to put his books in.
- Tom kitaplarını koymak için çantasını açtı.
- He has more books than I do.
- Benden daha çok kitabı var.
- All books can be divided into two categories.
- Tüm kitaplar iki kategoriye ayrılabilir.
- Where can I go to buy art books and catalogues?
- Sanat kitapları ve kataloglar satın almak için nereye gidebilirim?
- Books are the paper memory of mankind.
- Kitaplar insanlığın kağıt hafızasıdır.
- We want to buy books.
- Kitaplar satın almak istiyoruz.
- Tom Jackson's books have been translated into many languages.
- Tom Jackson'ın kitapları pek çok dile çevrildi.
- I'll lend you some books to read.
- Okumak için sana birkaç kitap ödünç vereceğim.
- What a lot of books he has!
- Onun ne de çok kitabı var!
- What is important is not how many books you read, but what books you read.
- Önemli olan kaç kitap okuduğunuz değil, hangi kitapları okuduğunuzdur.
- He has all kinds of books.
- Onun her çeşit kitapları var.
- It would be better for you to read more books.
- Daha fazla kitap okuman senin için daha iyi olurdu.
- I wish you would make a list of the newly published books.
- Keşke yeni basılmış kitapların bir listesini yapsan.
- Lend me some books to read.
- Okumam için bana birkaç kitap ödünç ver.
- I am leaving the books here.
- Kitapları burada bırakıyorum.
- I've read some of these books.
- Bu kitapların bazılarını okudum.
- There are books about art on the table.
- Masada sanatla ilgili kitaplar var.
- These are very old books.
- Bunlar çok eski kitaplar.
- Yesterday I sold two books.
- Dün iki kitap sattım.
- Are all these books yours?
- Bütün bu kitaplar senin mi?
- She doesn't own many books.
- O çok kitap sahibi değil.
- Tom wrote all of these books.
- Bu kitapların hepsini Tom yazdı.
- Professors should explain everything in detail, not be succinct and always tell students to go home and read their books.
- Profesörler, her şeyi detaylı bir şekilde açıklamalılar, kısa ve öz olmamalılar ve her zaman öğrencilere eve gitmelerini ve kitaplarını okumalarını söylemeliler.
- His books have been translated into several languages.
- Kitapları birçok dile çevrildi.
- Tom has even more books than I do.
- Tom'un benden bile daha çok kitabı var.
- They bought quite a few books.
- Onlar bir hayli çok kitap satın aldılar.
- I read several books last week, including yours.
- Geçen hafta birkaç kitap okudum, sizinki de dahil.
- Tom gave Mary one of the books that John had given him.
- Tom, John'un ona verdiği kitaplardan birini Mary'ye verdi.
- Tom doesn't read many non-fiction books.
- Tom çok sayıda kurgusal olmayan kitap okumaz.
- I bought lots of books.
- Bir sürü kitap aldım.
- I don't often read non-fiction books.
- Kurgusal olmayan kitapları pek okumam.
- Let's send these books to Tom.
- Bu kitapları Tom'a gönderelim.
- I have only half as many books as he does.
- Benim onun yarısı kadar kitabım var.
- I have no more than ten books.
- On taneden fazla kitabım yok.
- I didn't like either of these books.
- Bu kitapların ikisini de beğenmedim.
- He has half as many books as me.
- Kitaplarımın yarısı kadar kitabı var.
- I like your books.
- Kitaplarını seviyorum.
- You should read a lot of books while you're young.
- Gençken çok kitap okumalısın.
- He has more than a thousand books.
- Onun binden fazla kitabı var.
- Which books should I read?
- Hangi kitapları okumalıyım?
- He lent me two books.
- O bana iki kitap ödünç verdi.
- Which one of those books did you give to Tom?
- Şu kitaplardan hangisini Tom'a verdin?
- I've been going over your books.
- Kitaplarını inceliyorum.
- I want some of these books.
- Bu kitaplardan istiyorum.
- These books are mine.
- Bu kitaplar benim.
- What kind of books do you like?
- Ne tür kitaplardan hoşlanırsın?
- I got rid of all the books.
- Bütün kitaplardan kurtuldum.
- None of these books are useful.
- Bu kitapların hiçbiri işe yaramaz.
- These books are old.
- Bu kitaplar eski.
- I have at least ten books.
- En az on kitabım var.
- For many books, the covers are too far apart.
- Birçok kitap gereğinden uzun tutulmuştur.
- She spends most of her income on books.
- Gelirinin çoğunu kitaplara harcıyor.
- I've written three books.
- Üç kitap yazdım.
- I bought some Romanian books for the students.
- Öğrenciler için bazı Romence kitaplar satın aldım.
- You can't have both books.
- İki kitabı birden alamazsınız.
- He uses the same books as you use.
- Sizin kullandığınız kitapların aynısını kullanıyor.
- Which books are you talking about?
- Hangi kitaplardan bahsediyorsun?
- These books are very precious to us.
- Bu kitaplar bizim için çok değerli.
- I didn't read any of these books.
- Bu kitaplardan hiçbirini okumadım.
- Have you read any interesting books recently?
- Son zamanlarda hiç ilginç bir kitap okudun mu?
- She has plenty of books.
- Onun bol kitapları var.
- Maybe you know where my books are?
- Belki kitaplarımın nerede olduğunu biliyorsundur?
- This publisher has put out some very good books.
- Bu yayıncı çok iyi bazı kitaplar koydu.
- When was the last time you borrowed books from the library?
- En son ne zaman kütüphaneden kitap ödünç aldın?
- She has a few books.
- Birkaç kitabı var.
- You should read as many books as you can.
- Okuyabildiğiniz kadar çok kitap okumalısınız.
- There aren't many books on the shelf.
- Rafta fazla kitap yok.
- I'm using the same books as you are.
- Ben de seninle aynı kitapları kullanıyorum.
- As a new father, I gave my first child plenty of books.
- Yeni bir baba olarak, ben ilk çocuğuma pek çok kitap verdim.
- What did you do with those books?
- Şu kitaplarla ne yaptın?
- I must write books.
- Kitap yazmalıyım.
- Do Tom and Mary read the same kind of books?
- Tom ve Mary aynı tür kitapları okuyor mu?
- There aren't any books in French in the library.
- Kütüphanede hiç Fransızca kitap yok.
- I haven't read any of these books.
- Bu kitapların hiçbirini okumadım.
- This library contains books specifically for blind children.
- Bu kütüphane, özellikle kör çocuklar için kitaplar içerir.
- There are two thousand books.
- İki bin kitap var.
- I've read all of those books.
- O kitapların hepsini okudum.
- Here are the books you asked for.
- İstediğiniz kitaplar burada.
- Whose books are those?
- Şunlar kimin kitapları?
- I've read about a hundred books so far.
- Ben şimdiye kadar yaklaşık yüz tane kitap okudum.
- There are a lot of books in his room.
- Onun odasında bir sürü kitap var.
- These books are better than those ones.
- Bu kitaplar şunlardan daha iyidir.
- You talk like someone who's learned the language from books.
- Dili kitaplardan öğrenmiş biri gibi konuşuyorsun.
- These types of books have almost no value.
- Bu çeşit kitapların neredeyse hiçbir değeri yok.
- How many books are on the shelf?
- Rafta kaç tane kitap var?
- I haven't yet read all of these books.
- Henüz bu kitapların hepsini okumadım.
- Small children often like books about dragons and other monsters.
- Küçük çocuklar genellikle ejderhalar ve benzeri canavarlar hakkındaki kitapları severler.
- I've read hundreds of books.
- Ben yüzlerce kitap okudum.
- Tom put the books on a table.
- Tom kitapları masanın üzerine koydu.
- Tom has written a lot of books, but only three of them have been published.
- Tom pek çok kitap yazdı ama sadece üç tanesi basıldı.
- Do Tom and Mary like to read the same kind of books?
- Tom ve Mary aynı tür kitapları okumayı seviyorlar mı?
- All of my books are digital.
- Bütün kitaplarım dijital.
- How many books did you read?
- Kaç tane kitap okudun?
- Tom has been hitting the books.
- Tom kitaplara gömülmüş.
- Open your books at page 42.
- Kitaplarınızın 42. sayfasını açın.
- Tom has read a lot of French books.
- Tom çok fazla Fransızca kitap okudu.
- He doesn't have as many books as she does.
- Onun kadar çok kitabı yok.
- Will that briefcase hold many books?
- Bu çanta çok kitap alır mı?
- Tom just lent me some books.
- Tom sadece bana bazı kitapları ödünç verdi.
- Some of these books aren't mine.
- Bu kitapların bazıları benim değil.
- I really like to buy books.
- Kitap satın almaktan gerçekten hoşlanırım.
- You sent the books from your house.
- Kitapları evinden gönderdin.
- I have no more room for new books.
- Yeni kitaplar için fazla yerim yok.
- Of all the books published recently, only a few are worth reading.
- Son günlerde yayınlanan tüm kitaplardan sadece birkaçı okumaya değer.
- Newly printed books smell good.
- Yeni basılmış kitaplar güzel kokuyor.
- How many books do you possess?
- Kaç tane kitabınız var?
- This is the bookstore where I buy most of my books.
- Kitaplarımın çoğunu aldığım kitapçı burası.
- Some of these books aren't mine.
- Bu kitaplardan bazıları benim değil.
- I'd lend you some of my brother's books.
- Kardeşimin kitaplarından bazılarını sana ödünç verebilirim.
- I borrow books from the city library.
- Şehir kütüphanesinden ödünç kitap alıyorum.
- Tom has many books.
- Tom'un bir sürü kitabı var.
- I can't read paper books because I have bad eyesight.
- Görüşüm bozuk olduğu için kağıt kitap okuyamıyorum.
- Our school library has many books.
- Okul kütüphanemizde çok sayıda kitap var.
- I have borrowed two books.
- İki tane kitap ödünç aldım.
- She loves to read Chinese books.
- Çince kitaplar okumayı seviyor.
- Tom bought a couple of books and gave them to Mary.
- Tom birkaç kitap satın aldı ve onları Mary'ye verdi.
- They aren't my books.
- Onlar benim kitaplarım değil.
- He also likes books.
- O da kitapları sever.
- Those books are yours.
- O kitaplar senin.
- You have many books.
- Bir sürü kitabınız var.
- He has more books than he can read.
- Okuyabileceğinden daha fazla kitabı var.
- Up to now, how many books do you think you've read?
- Şu ana kadar sizce kaç kitap okudunuz?
- Ken has no more than ten books.
- Ken'in en fazla on kitabı vardır.
- You have too many books on that shelf.
- O rafta çok fazla kitap var.
- I have three times as many books as you do.
- Senin sahip olduğunun üç katı kadar çok sayıda kitabım var.
- He put the books on the shelf out of order.
- O, kitapları kitaplığa karmakarışık koydu.
- He showed little interest in books or music.
- Kitaplara ya da müziğe az ilgi gösterdi.
- I borrow books from the city library.
- Kitapları şehir kütüphanesinden ödünç alırım.
- I have only 10 books.
- Yalnızca on tane kitabım var.
- There are only books on the shelf.
- Rafta sadece kitaplar var.
- There are more than 50,000 books in this library.
- Bu kütüphanede 50.000'den fazla kitap var.
- Tom doesn't want to buy any books.
- Tom kitap almak istemiyor.
- Tom has quite a few books.
- Tom'un birçok kitabı var.
- All these books are mine.
- Bütün bu kitaplar benim.
- This library has no non-English books.
- Bu kütüphanede İngilizce olmayan kitap yok.
- No one wants to talk about books anymore.
- Artık kimse kitaplar hakkında konuşmak istemiyor.
- There are many books, aren't there?
- Bir sürü kitap var, değil mi?
- He has books galore.
- Bolca kitabı var.
- I carried three books.
- Üç kitap taşıdım.
- I have few English books.
- Birkaç İngilizce kitabım var.
- How many books have you written?
- Kaç kitap yazdın?
- Could you choose a couple of books for me to read?
- Okumam için birkaç kitap seçebilir misin?
- Tom read a lot of books.
- Tom çok kitap okudu.
- Do you want any of these books?
- Bu kitaplardan istiyor musun?
- Tom reads at least three books a month.
- Tom ayda en az üç kitap okur.
- I've read hundreds of books.
- Yüzlerce kitap okudum.
- Tom borrowed three books from me last week.
- Tom geçen hafta benden üç kitap ödünç aldı.
- Here are the books you asked for.
- İşte istediğiniz kitaplar.
- Students should make use of the books in the library.
- Öğrenciler kütüphanedeki kitaplardan yararlanmalıdır.
- Every year, the organisation organises a number of meetings of volunteers who go door-to-door to sell Frisian books.
- Organizasyon her yıl kapı kapı dolaşıp Frizce kitaplar satan gönüllülerden oluşan bir dizi toplantı düzenliyor.
- Do Tom and Mary like to read the same kind of books?
- Tom ve Mary aynı tür kitapları okumayı sever mi?
- He wants to dispose of his books.
- O kitaplarını elden çıkarmak istiyor.
- I put my books in my pack.
- Kitaplarımı sırt çantama koydum.
- Books intended for young people will sell well.
- Genç insanlara yönelik kitaplar iyi satacaktır.
- I have a lot of books about astronomy.
- Astronomi hakkında bir sürü kitabım var.
- Tom has read every one of these books.
- Tom bu kitapların hepsini okudu.
- My father's little library consisted chiefly of books on polemic divinity, most of which I read.
- Babamın küçük kütüphanesi çoğunlukla polemik ilahiyat kitaplarından oluşuyordu ve ben bunların çoğunu okudum.
- I'm looking for books on Roman history.
- Roma tarihi ile ilgili kitaplar arıyorum.
- These books and clothes are all yours.
- Bu kitap ve giysilerin hepsi senin.
- Tom left some books for you on that table over there.
- Tom oradaki masanın üstünde senin için bazı kitaplar bıraktı.
- Please classify these books by subject.
- Lütfen bu kitapları konularına göre sınıflandırın.
- Tom came in carrying a stack of books.
- Tom elinde bir yığın kitapla içeri girdi.
- He bought books at random.
- O, rastgele kitap satın aldı.
- They are my grandfather's books.
- Onlar büyükbabamın kitapları.
- You have too many books on the shelf.
- Rafta çok fazla kitabınız var.
- Those books that are in the box have all been read.
- O kutudakilerin hepsi okunmuş kitaplardır.
- She's got more books.
- Onun daha çok kitabı var.
- All of the books are good, but none as good as this one.
- Bütün kitaplar iyi, ama hiçbiri bunun kadar iyi değil.
- He assigned me three books to read.
- Bana okumam için üç kitap verdi.
- I only have a few books.
- Sadece birkaç kitabım var.
- It's one of the greatest books of all time.
- Tüm zamanların en iyi kitaplarından biri.
- Tom has hundreds of books.
- Tom'un yüzlerce kitabı var.
- I like your books.
- Ben senin kitaplarını beğeniyorum.
- People used to write books using typewriters.
- İnsanlar eskiden daktilo kullanarak kitap yazarlardı.
- He borrowed two books.
- İki kitap ödünç aldı.
- She read all my books by herself.
- Bütün kitaplarımı tek başına okudu.
- I used to read three or four books a week.
- Eskiden haftada üç ya da dört kitap okurdum.
- We gathered all the books together and put them in the spare room.
- Bütün kitapları bir araya topladık ve boş odaya koyduk.
- All of these books are mine.
- Bütün bu kitaplar benim.
- Those are my books.
- Onlar benim kitaplarım.
- Reading a lot of books is a good thing.
- Çok kitap okumak iyi bir şeydir.
- Don't open your books.
- Kitaplarınızı açmayın.
- Bread feeds the body, and books feed the mind.
- Ekmek vücudu besler, kitaplar ise zihni.
- Have you read any books by Agatha Christie?
- Agatha Christie'nin hiç kitabını okudun mu?
- I gave some books to Tom.
- Tom'a bazı kitaplar verdim.
- I don't have any more room on my shelves for any more books.
- Raflarımda daha fazla kitap için yer kalmadı.
- My sister has three times as many books as I do.
- Kız kardeşimin benim üç katım kadar kitabı var.
- Tom gave me several books.
- Tom bana birkaç kitap verdi.
- Tom reads almost no books at all.
- Tom neredeyse hiç kitap okumuyor.
- He has a large number of books on his bookshelf.
- Kitaplığında çok sayıda kitap var.
- My books are in Romanian; hers are in English.
- Benim kitaplarım Romence, onunkiler İngilizce.
- What kind of books does Tom read?
- Tom ne tür kitaplar okuyor?
- These are my books, those are his.
- Bunlar benim kitaplarım, onlarsa onun.
- These are Tom's books.
- Bunlar Tom'un kitaplarıdır.
- After reading his books I feel I can construct a house.
- Onun kitaplarını okuduktan sonra bir ev inşa edebileceğimi hissediyorum.
- I have hardly any English books.
- Neredeyse hiç İngilizce kitabım yok.
- History is nothing like what you read in history books.
- Tarih, tarih kitaplarında okuduğunuz gibi değildir.
- I read as few books as possible.
- Mümkün olduğunca az kitap okurum.
- The library obtained many new books.
- Kütüphane birçok yeni kitap aldı.
- What kind of books do you need?
- Senin ne tür kitaplara ihtiyacın var?
- You can't read too many books.
- Çok fazla kitap okuyamazsın.
- Tom wants to know which of the books is the most interesting.
- Tom hangi kitabın en ilginç olduğunu bilmek istiyor.
- Tom has read every one of these books.
- Tom bu kitapların her birini okudu.
- These books are better than those ones.
- Bu kitaplar onlardan daha iyi.
- I can't carry all of these books.
- Bu kitapların hepsini taşıyamam.
- Tom saw some books lying on the ground.
- Tom yerde yatan bazı kitaplar gördü.
- Tom said he read three books last week.
- Tom geçen hafta üç kitap okuduğunu söyledi.
- She has a lot of history books.
- Onun bir sürü tarih kitabı var.
- He has a large number of books.
- Onun çok sayıda kitabı var.
- These books will make your work easier.
- Bu kitaplar işinizi kolaylaştıracak.
- Those are our books.
- Onlar bizim kitaplarımız.
- This store sells used books.
- Bu mağaza, kullanılmış kitapları satıyor.
- In order to improve your language skills, try to find books written in the language you are learning.
- Dil becerilerinizi geliştirmek için, öğreniyor olduğunuz dilde yazılmış kitapları bulmaya çalışın.
- I work among friends, and I live among books.
- Ben arkadaşlar arasında çalışırım ve kitaplar arasında yaşarım.
- You should read as many books as possible.
- Mümkün olduğunca çok kitap okumalısın.
- I read a lot of books.
- Çok kitap okudum.
- I like books which have happy endings.
- Mutlu sonla biten kitapları severim.
- Books are scattered around the room.
- Kitaplar odanın etrafına dağılmıştı.
- Those books look as if they're going to topple over any minute.
- Bu kitaplar her an devrilecekmiş gibi görünüyor.
- I gave him a few books.
- Ona birkaç kitap verdim.
- Tom has a lot more books than Mary does.
- Tom'un Mary'ninkinden çok daha fazla kitabı var.
- The teacher told him not to forget his books.
- Öğretmen ona kitaplarını unutmamasını söyledi.
- Tomorrow, I'll take the books to the library.
- Yarın, kitapları kütüphaneye götüreceğim.
- He has at least one thousand books.
- En az bin kitabı var.
- I plan to try reading some other books.
- Diğer bazı kitapları okumaya çalışmayı planlıyorum.
- Images are the books of the illiterate.
- Görüntüler okuma yazma bilmeyenlerin kitaplarıdır.
- What books have you read in English?
- İngilizce hangi kitapları okudunuz?
- I have only 10 books.
- Sadece 10 kitabım var.
- She has read a lot of Tagalog books.
- Bir sürü Tagalog kitabı okumuş.
- You should start from books similar to the ones you can already understand easily.
- Kolaylıkla anlayabileceğin kitaplardan başlamalısın.
- I've read a lot of books on that subject.
- Bu konuda birçok kitap okudum.
- I haven't read either of those books yet.
- O kitaplardan ikisini de henüz okumadım.
- Tom didn't want to buy any books.
- Tom hiç kitap almak istemedi.
- The books are on the table.
- Kitaplar masanın üzerinde.
- There are some books on the table.
- Masanın üzerinde birkaç kitap var.
- Professors should explain everything in detail, not be succinct and always tell students to go home and read their books.
- Öğretmenler, her şeyi detaylı bir şekilde açıklamalılar, kısa ve öz olmamalılar ve her zaman öğrencilere eve gitmelerini ve kitaplarını okumalarını söylemeliler.
- The more books you read, the more you'll know.
- Ne kadar çok kitap okursan, o kadar çok bilirsin.
- It's one of the best known books in Brazilian literature.
- Brezilya edebiyatının en bilinen kitaplarından biridir.
- I appreciate sweet things and books.
- Tatlı şeyler ve kitaplardan zevk alırım.
- Tom has sold the rest of his books.
- Tom kitaplarının geri kalanını sattı.
- Tom has written lots of books.
- Tom bir sürü kitap yazdı.
- The author of these books is very well-known in Brazil.
- Bu kitapların yazarı Brezilya'da çok iyi tanınıyor.
- What kind of books does Tom read?
- Tom ne tür kitaplar okur?
- These books are Tom's.
- Bu kitaplar Tom'un.
- If there were no books, life would no doubt be very dull.
- Eğer kitaplar olmasaydı, şüphesiz hayat çok sıkıcı olurdu.
- Do you have two books?
- İki kitabınız var mı?
- I don't lend books to friends or enemies.
- Dostlarıma ve düşmanlarıma ödünç kitap vermem.
- He has half as many books as me.
- Onun benim yarım kadar kitabı var.
- Up to now, how many books do you think you've read?
- Şu ana kadar sence kaç kitap okudun?
- He read his books until midnight.
- Gece yarısına kadar kitaplarını okudu.
- Tom's books have been translated into many languages.
- Tom'un kitapları birçok dile çevrilmiştir.
- When was it you last borrowed books from the library?
- Kütüphaneden en son ne zaman kitap ödünç aldın?
- How did you find the time to read so many books?
- Bu kadar çok kitap okuyacak zamanı nasıl buldun?
- She has two thousand books.
- İki bin kitabı var.
- Small children often like books about dragons and other monsters.
- Küçük çocuklar genellikle ejderhalar ve diğer canavarlar hakkında kitapları sever.
- Images are the books of the illiterate.
- Görüntüler okuma yazması olmayanların kitaplarıdır.
- Banned books are books to which free access is not permitted.
- Yasaklı kitaplar, ücretsiz erişime izin verilmeyen kitaplardır.
- Tom wasn't able to carry all of the books.
- Tom kitapların hepsini taşıyamadı.
- I've never seen so many books in one place.
- Hiç bu kadar çok kitabı bir arada görmemiştim.
- Maybe it would be better if I threw away all these books, kissed your little nose, and forgot all my worries and hardships.
- Belki de, bütün bu kitapları çöpe atsam, küçük burnunu öpsem, tüm endişelerimi ve zorluklarımı unutsam daha iyi olurdu.
- I translate only articles, not books.
- Ben sadece makale çeviriyorum, kitap değil.
- Tom took one of the books off the shelf.
- Tom raftan bir kitap aldı.
- Some books are on the table.
- Masanın üzerinde bazı kitaplar var.
- There are hundreds of books in his study.
- Çalışma odasında yüzlerce kitap var.
- Put your books aside.
- Kitaplarınızı bir kenara koyun.
- They advise us to read their books.
- Kitaplarını okumamızı tavsiye ettiler.
- Tom's grades have been slipping, so he really needs to hit the books.
- Tom'un notları düşüyordu, bu yüzden gerçekten kitaplara sarılması gerekiyordu.
- She likes books also.
- O da kitapları sever.
- The firm publishes educational books.
- Firma eğitim kitapları yayınlamaktadır.
- All of my books are digital.
- Tüm kitaplarım dijital.
- I shall return the books to him even though he doesn't need them.
- Onlara ihtiyacı olmasa bile kitapları ona iade edeceğim.
- There aren't many books on the shelves.
- Raflarda fazla kitap yok.
- All of her books are written in Italian.
- Onun kitaplarının hepsi İtalyanca yazılır.
- These are the only books I have.
- Elimdeki tek kitaplar bunlar.
- You should start from books similar to the ones you can already understand easily.
- Zaten kolayca anlayabildiğiniz kitaplara benzer kitaplardan başlamalısınız.
- I know what those books are like.
- O kitapların neye benzediğini biliyorum.
- She has plenty of books.
- Çok sayıda kitabı var.
- There are not many books on these shelves.
- Bu raflarda çok kitap yok.
- The professor ordered some new books from New York.
- Profesör New York'tan bazı yeni kitaplar sipariş etti.
- The books are small.
- Kitaplar küçük.
- My son likes books about animals.
- Oğlum hayvanlarla ilgili kitaplardan hoşlanır.
- Tom has twice as many books as Mary.
- Tom'un Mary'den iki kat fazla kitabı var.
- She owns few books.
- Onun birkaç kitabı var.
- Dad bought me books.
- Babam kitaplarımı satın aldı.
- This store sells used books.
- Bu dükkanda elden düşme kitaplar satılıyor.
- What kind of books did you buy?
- Ne tür kitaplar aldınız?
- I don't lend books to friends or enemies.
- Dostlarıma ya da düşmanlarıma kitap ödünç vermem.
- You have too many books on the shelf.
- Rafta çok fazla kitabın var.
- Tom picked up his books.
- Tom kitaplarını aldı.
- Tom has written a lot of books.
- Tom çok sayıda kitap yazdı.
- These books can be borrowed from the library for one week.
- Bu kitaplar kütüphaneden bir haftalığına ödünç alınabilir.
- The boys bring their books every day.
- Çocuklar her gün kitaplarını getirirler.
- Father bought me some books.
- Babam bana bazı kitaplar satın aldı.
- He has many books.
- Çok kitabı var.
- There are a lot of English books in this library.
- Bu kütüphanede bir sürü İngilizce kitap var.
- I like to download books.
- Kitap indirmeyi seviyorum.
- He publishes books in Italy.
- O, İtalya'da kitap yayınlar.
- Open your books to page one hundred.
- Kitaplarınızın yüzüncü sayfasını açın.
- I've read about a hundred books so far.
- Şimdiye kadar yaklaşık yüz kitap okudum.
- I only have 10 books.
- Sadece 10 kitabım var.
- I read a few books last week.
- Geçen hafta birkaç kitap okudum.
- I have many language books.
- Birçok dil kitabım var.
- I want a complete list of your books.
- Kitaplarının tam listesini istiyorum.
- You should read as many books as possible.
- Mümkün olduğunca çok kitap okumalısınız.
- Books are made out of paper.
- Kitaplar kağıttan yapılırlar.
- Tom is the author of several books.
- Tom birçok kitap kaleme aldı.
- This is one of the shortest books I've read.
- Bu okuduğum en kısa kitaplardan biri.
- I didn't read any books yesterday.
- Dün hiç kitap okumadım.
- I only have ten books.
- Sadece on kitabım var.
- Her books sell pretty well.
- Onun kitapları oldukça iyi satıyor.
- Books are scattered around the room.
- Kitaplar odanın her tarafına dağılmış.
- You can borrow three books at a time.
- Bir seferde üç kitap ödünç alabilirsin.
- She has hundreds of books.
- Yüzlerce kitabı var.
- He gave me some books.
- Bana birkaç kitap verdi.
- We are passionate about books.
- Kitaplar hakkında tutkuluyuz.
- She has more books than she can read.
- Okuyabileceğinden fazla kitabı var.
- I have three times as many books as Tom does.
- Benim Tom'dan üç kat fazla kitabım var.
- I'll return your books as soon as possible.
- Kitaplarınızı en kısa zamanda geri getireceğim.
- Tom wouldn't lend Mary the books she wanted.
- Tom, Mary'ye istediği kitapları vermedi.
- Tom reads a lot of books.
- Tom çok kitap okur.
- Up to now, how many books do you think you've read?
- Şimdiye kadar kaç kitap okuduğunu düşünüyorsun?
- I think those are Tom's books.
- Sanırım bunlar Tom'un kitapları.
- They wrote three books.
- Üç kitap yazdılar.
- He has books galore.
- Onun çok miktarda kitabı var.
- You should read as many books as you can.
- Okuyabildiğin kadar çok sayıda kitap okumalısın.
- He writes books.
- Kitaplar yazıyor.
- I've never seen any newspapers or books at Tom's.
- Tom'larda hiç gazete veya kitap görmedim.
- He always connects to his childhood in his books.
- Kitaplarında hep çocukluğuyla bağlantı kurar.
- He has a fine library of books on art.
- Sanat üzerine kitapları olan hoş bir kütüphanesi var.
- There are themes that are always present in his books.
- Onun kitaplarında her zaman mevcut olan temalar vardır.
- You may take either of the two books.
- İki kitaptan birini alabilirsin.
- Read such books as will be useful in later life.
- İleride işine yarayacak kitapları oku.
- He has too many books.
- Çok fazla kitabı var.
- We donated more than a hundred books to the school library.
- Okul kütüphanesine yüzden fazla kitap bağışladık.
- Are there books in your house?
- Senin evinde kitaplar var mı?
- I gave some books to Tom.
- Tom'a birkaç kitap verdim.
- I didn't read any of these books.
- Bu kitapların hiçbirini okumadım.
- Tom wasn't tall enough to reach the books on the top shelf.
- Tom'un boyu üst raftaki kitaplara ulaşacak kadar uzun değildi.
- Does Tom read many books?
- Tom çok kitap okur mu?
- You sent the books from your house.
- Kitapları evinizden göndermişsiniz.
- He arrived with a trunk full of books.
- O, kitap dolu bir bavulla geldi.
- Do you know what kind of books Tom likes to read?
- Tom'un ne tür kitaplar okumayı sevdiğini biliyor musun?
- Books are to the mind what food is to the body.
- Kitaplar zihnin gıdasıdır.
- If I had to choose between those two books, I would choose the one with the yellow cover.
- Bu iki kitap arasında seçim yapmak zorunda kalsaydım, sarı kapaklı olanı seçerdim.
- You can borrow three books at a time.
- Bir defada üç kitap ödünç alabilirsin.
- The books are on the bench.
- Kitaplar bankın üstünde.
- Excuse me, but may I put my books here?
- Affedersiniz ama kitaplarımı buraya koyabilir miyim?
- He has a lot of books on history.
- Tarihle ilgili bir sürü kitabı var.
- We can't afford all these books.
- Bütün bu kitapları alamam.
- Tom has many books.
- Tom'un birçok kitabı var.
- What kind of books have you got?
- Ne tür kitapların var?
- There are several books on the desk.
- Masanın üzerinde birkaç kitap var.
- I have got a lot of books.
- Benim birçok kitabım var.
- These books are mine and those books are his.
- Bu kitaplar benim ve şu kitaplar onun.
- How did you come by these books?
- Bu kitapları nasıl buldun?
- I often borrow books from Tom.
- Tom'dan sık sık kitap ödünç alırım.
- Since this morning I've read three books.
- Bu sabahtan beri üç kitap okudum.
- I only have 10 books.
- Benim sadece 10 kitabım var.
- I read all kinds of books.
- Her tip kitabı okurum.
- I'd like to spend my holidays reading history books or classics.
- Tatillerimi, tarih kitapları veya klasikleri okuyarak geçirmek istiyorum.
- He showed little interest in books or music.
- Kitaplara ya da müziğe çok az ilgi gösterdi.
- Tom came in carrying a stack of books.
- Tom bir kitap yığını taşıyarak içeri girdi.
- Leave the books and magazines as they are.
- Kitapları ve dergileri oldukları gibi bırakın.
- What a lot of books he has!
- Ne kadar çok kitabı var!
- These are the only books I have.
- Bunlar sahip olduğum tek kitaplar.
- We wrote many books about China.
- Çin hakkında birçok kitap yazdık.
- Tom wanted to buy some books.
- Tom bazı kitaplar satın almak istedi.
- These books have defined and shaped our culture.
- Bu kitaplar kültürümüzü tanımlamış ve şekillendirmiştir.
- I am usually able to read eight books in a month.
- Genellikle bir ay içinde sekiz kitap okuyabiliyorum.
- There are a few books, but they have some misprints.
- Birkaç kitap var ama onlarda bazı baskı hataları var.
- He is glad about his son's love of books.
- Oğlunun kitap sevgisine çok sevinmiş.
- Tom asked Mary what kind of books she liked to read.
- Tom, Mary'ye ne tür kitaplar okumaktan hoşlandığını sordu.
- Tom shoved his books into his backpack.
- Tom kitaplarını sırt çantasına tıkıştırdı.
- She has 3,500 books in her library and many of them are first editions.
- Kütüphanesinde 3.500 kitap var ve bunların çoğu ilk baskı.
- The last books were sold a week ago.
- Son kitaplar bir hafta önce satıldı.
- Are these books Kenji's?
- Bu kitaplar Kenji'nin mi?
- Tom reads three or four books a month.
- Tom bir ayda üç ya da dört kitap okur.
- I wish you would make a list of the newly published books.
- Keşke yeni yayınlanan kitapların bir listesini yapsanız.
- I am usually able to read eight books in a month.
- Genellikle ayda sekiz kitap okuyabilirim.
- My life would be very dull without books.
- Hayatım kitaplar olmadan çok sıkıcı olurdu.
- Choose three books at random.
- Rastgele üç kitap seç.
- Neither of those books is interesting.
- O kitaplardan hiçbiri ilginç değil.
- We want to buy books.
- Kitap almak istiyoruz.
- He has any number of books.
- Çok sayıda kitabı var.
- Where can I go to buy art books and catalogues?
- Sanat kitapları ve katalogları almak için nereye gidebilirim?
- Tom Jackson's books have been translated into many languages.
- Tom Jackson'ın kitapları birçok dile tercüme edilmiştir.
- Tom promised to return the books I lent him.
- Tom ona ödünç verdiğim kitapları geri getireceğine söz verdi.
- There are some books on the table.
- Masanın üstünde bazı kitaplar var.
- I have tons of books at the office.
- Ofiste tonlarca kitabım var.
- Tom got rid of all the books.
- Tom bütün kitaplardan kurtuldu.
- This library has no books that are not in English.
- Bu kütüphanede İngilizce olmayan hiçbir kitap yok.
- Books occupy most of his room.
- Kitaplar odasının çoğunu kaplıyor.
- Tom has read a lot of books about that.
- Tom bu konuda bir sürü kitap okumuş.
- Tom has several thousand books.
- Tom'un binlerce kitabı var.
- There are many books on this subject.
- Bu konuda birçok kitap var.
- I read all kinds of books.
- Her türlü kitabı okudum.
- Read such books as will be useful in later life.
- Gelecek hayatında faydalı olacak kitaplar oku.
- I haven't got books.
- Kitaplarım yok.
- Will you lend me the books by Osame Tezuka for about a week?
- Osame Tezuka'nın kitaplarını bana bir haftalığına ödünç verir misiniz?
- Tom wrote two books.
- Tom iki kitap yazdı.
- You have few books.
- Çok az kitabınız var.
- Tom and others digitized about 200 books and put them online for free access.
- Tom ve diğerleri yaklaşık 200 kitabı dijital ortama aktardı ve ücretsiz erişim için internete koydu.
- When Tom was in the hospital, he read a lot of books.
- Tom hastanedeyken çok kitap okudu.
- When you are cheerful, books can increase your happiness; when you are sad, books can lessen your sorrow.
- Neşeli olduğunuzda kitaplar mutluluğunuzu artırabilir; üzgün olduğunuzda kitaplar kederinizi azaltabilir.
- He has more books than I do.
- Onun benden daha fazla kitabı var.
- Tom has published three books.
- Tom'un üç kitabı yayınlandı.
- Carry these books back to the bookshelf.
- Bu kitapları kitaplığa geri götürün.
- You must not read such books as will do you harm.
- Size zarar verecek böyle kitaplar okumamalısınız.
- He likes to read the Chinese books his father wrote in the United States.
- Babasının Birleşik Devletler'de yazdığı Çince kitapları okumayı seviyor.
- The money was put into a special fund to buy books for the school library.
- Para, okul kütüphanesine kitap almak için özel bir fona kondu.
- Tom has read a lot of books about that.
- Tom o konuda bir sürü kitap okudu.
- What kind of books do you have?
- Ne tür kitapların var?
- My English teacher advised me to read these books.
- İngilizce öğretmenim bu kitapları okumamı tavsiye etti.
- I translate books in my spare time.
- Boş zamanımda kitapları tercüme ederim.
- Nowadays, books are accessible to everyone.
- Günümüzde, kitaplar herkes için erişilebilir.
- I've read all of those books.
- Bütün o kitapları okudum.
- Mary wanted Tom to carry her books.
- Mary, Tom'dan kitaplarını taşımasını istedi.
- Don't park your books on the table.
- Kitaplarını masaya koyma.
- Dad wouldn't let me read books in bed.
- Babam kitapları yatakta okumama izin vermedi.
- Have you read all of these books?
- Bu kitapların hepsini okudun mu?
- Who is the author of these books?
- Bu kitapların yazarı kim?
- Tom has three thousand books.
- Tom'un üç bin kitabı var.
- The Lebanese student and her friends wrote books.
- Lübnanlı öğrenci ve arkadaşları kitap yazdılar.
- I've already published three books.
- Ben zaten üç kitap yayınladım.
- What books have you read in French?
- Fransızca hangi kitapları okudun?
- I hate people who just parrot things they've learned from books.
- Kitaplardan öğrendikleri şeyleri papağan gibi tekrarlayan insanlardan nefret ediyorum.
- Self-help books are very popular in America.
- Kendi kendine yardım kitapları Amerika'da çok popüler.
- None of the books are instructive.
- Kitapların hiçbiri öğretici değil.
- There are hardly any books in this room.
- Bu odada neredeyse hiç kitap yok.
- Tom Jackson has published many books.
- Tom Jackson birçok kitap yayınladı.
- Tom reads three or four books a month.
- Tom ayda üç ya da dört kitap okuyor.
- Tom gave me some books.
- Tom bana bazı kitaplar verdi.
- A library is the best resource for books.
- Bir kütüphane kitaplar için en iyi kaynaktır.
- I read some books.
- Birkaç kitap okudum.
- Which of the two books did you like better?
- İki kitaptan hangisini daha çok beğendin?
- Do you have any foreign books?
- Hiç yabancı kitabınız var mı?
- At this library, you can borrow up to three books at a time.
- Bu kütüphaneden bir defada en çok üç kitap ödünç alabilirsiniz.
- Tom read lots of books.
- Tom çok kitap okudu.
- Were I free from work, I could read these books.
- İşim olmasa, bu kitapları okuyabilirdim.
- My boss has the ability to read books very fast.
- Patronum kitapları çok hızlı okuma yeteneğine sahiptir.
- I have hardly any French books.
- Hemen hemen hiç Fransızca kitabım yok.
- Open your books to page 30.
- Kitaplarınızın 30. sayfasını açın.
- He published two books in Finnish.
- Fince iki kitap yayınladı.
- His next two books were novels.
- Onun sonraki iki kitabı romandı.
- What have you done with the books?
- Kitaplara ne yaptın?
- In France, we study men, in Germany, books.
- Biz Fransa'da insanları, Almanya'da kitapları araştırıyoruz.
- They furnished the library with many books.
- Kütüphaneyi bir sürü kitapla donattılar.
- I've finished reading all the books you lent me.
- Bana ödünç verdiğin tüm kitapları okumayı bitirdim.
- He arrived with a trunk full of books.
- Bir sandık dolusu kitapla geldi.
- The Nazis burned books.
- Naziler kitapları yaktı.
- These books used to be mine.
- Bu kitaplar benimdi.
- These books are my best friends.
- Bu kitaplar benim en iyi arkadaşlarım.
- Tom doesn't like to lend his books to Mary.
- Tom kitaplarını Mary'ye ödünç vermekten hoşlanmıyor.
- Put the books in the bookcase.
- Kitapları kitap dolabına koy.
- Here are our books.
- İşte bizim kitaplarımız.
- He knows how to bind books.
- Kitapları nasıl ciltleyeceğini bilir.
- Tom has a lot of books.
- Tom'un bir sürü kitabı var.
- I want some of these books.
- Ben bu kitaplardan bazılarını istiyorum.
- The Lebanese student and her friends wrote books.
- Lübnanlı öğrenci ve arkadaşları birçok kitap yazdı.
- As far as I know, there are no good books on the theory.
- Bildiğim kadarıyla, teori üzerine iyi bir kitap yok.
- Tom gathered his books together.
- Tom kitaplarını derledi.
- I have three times more books than you do.
- Senden üç kat fazla kitabım var.
- He wrote three books in three years.
- O, üç yıl içinde üç tane kitap yazdı.
- Should I throw away all these books?
- Bütün bu kitapları atmalı mıyım?
- Tom hasn't yet read any of these books.
- Tom henüz bu kitaplardan hiçbirini okumadı.
- I bought many books.
- Birçok kitap aldım.
- We bought those books for them.
- Bu kitapları onlar için satın aldık.
- I've read all those books.
- Bütün o kitapları okudum.
- I have no time to put my books in order before I go.
- Gitmeden önce kitaplarımı düzenlemek için vaktim yok.
- You shouldn't read such useless books.
- Böyle faydasız kitapları okumamalısın.
- Tom has co-written three books.
- Tom üç kitap yazdı.
- Have you read these books, Tom?
- Bu kitapları okudun mu Tom?
- Tom has written hundreds of articles and several books.
- Tom yüzlerce makale ve birkaç kitap yazdı.
- Do you have any books about Armenia?
- Ermenistan hakkında bir kitabınız var mı?
- If you are going to the library this afternoon, would you please return two books for me?
- Eğer bu öğleden sonra kütüphaneye gidecekseniz, lütfen benim için iki kitap iade eder misiniz?
- Tom put his books in his locker.
- Tom kitaplarını kilitli dolabına koydu.
- He gathered his books together.
- O, kitaplarını bir araya topladı.
- There are few books without misprints.
- Yanlış basılmamış çok az kitap vardır.
- He has a lot of books.
- Onun bir sürü kitabı var.
- They said that these books were stolen from a library.
- Bu kitapların bir kütüphaneden çalındığını söylediler.
- He has dozens of English books.
- Onun düzinelerce İngilizce kitapları var.
- I have three times as many books as he does.
- Ondan üç kat fazla kitabım var.
- I'm planning to read as many books as I can this year.
- Bu yıl okuyabildiğim kadar çok kitap okumayı planlıyorum.
- Can I take books out?
- Kitapları çıkarabilir miyim?
- Tom has at least as many books as me.
- Tom'un en az benimki kadar çok kitabı var.
- Today, I bought ten books in all.
- Bugün toplam on kitap aldım.
- I will lend you the books, which I have at my disposal, on condition that you keep them clean.
- Elimdeki kitapları temiz tutmanız şartıyla size ödünç vereceğim.
- How many books do you think you have read so far?
- Şimdiye kadar kaç tane kitap okuduğunuzu düşünüyorsunuz?
- They want to buy books.
- Onlar kitaplar satın almak istiyorlar.
- Haven't you returned those books yet?
- Kitapları daha iade etmedin mi?
- I love your books.
- Kitaplarına bayılıyorum.
- She doesn't own many books.
- Çok fazla kitabı yok.
- She lent me two books; I still haven't read any of them.
- Bana iki kitap ödünç verdi; hala hiçbirini okumadım.
- Sami grabbed some books from the Islamic center and read them all.
- Sami İslam merkezinden bazı kitaplar alıp hepsini okudu.
- Tom has edited many books.
- Tom birçok kitap düzenledi.
- Tom wants to buy some books.
- Tom kitap almak istiyor.
- He dropped his books on the floor.
- Kitaplarını yere düşürdü.
- I bought lots of books.
- Birçok kitap aldım.
- Students don't read many books because of TV and comics.
- Öğrenciler televizyon ve çizgi roman yüzünden, çok kitap okumazlar.
- Do you think that e-books will replace paper books?
- E-kitapların, kağıt kitapların yerini alacağını düşünüyor musunuz?
- I've read a lot of books.
- Çok kitap okudum.
- I have some books that you might like to read.
- Okumak isteyebileceğin bazı kitaplarım var.
- I'm not buying two books, just one.
- İki kitap almayacağım, sadece bir tane.
- Sami threw Layla's books away.
- Sami, Layla'nın kitaplarını attı.
- Read as many books as you can while you are a student.
- Öğrenciyken okuyabildiğiniz kadar çok kitap okuyun.
- He has written two books.
- O iki kitap yazdı.
- The books are on the bench.
- Kitaplar bankın üzerinde.
- Up to now, how many books do you think you've read?
- Şimdiye kadar kaç kitap okumuşsundur?
- So I should throw away all these books?
- Yani bütün bu kitapları atmam mı gerekiyor?
- You should begin with books you can easily understand.
- Sen kolayca anlayabileceğin kitaplarla başlamalısın.
- Tom hasn't read any of these books.
- Tom bu kitapların hiçbirini okumadı.
- Begin with books that are easy to understand.
- Anlaması kolay olan kitaplarla başla.
- If you need Vietnamese learning books, please contact me.
- Vietnamca öğrenme kitaplarına ihtiyacınız varsa, lütfen benimle bağlantı kurun.
- None of these books were very interesting.
- Bu kitapların hiçbiri çok ilginç değildi.
- These books are all Tom's and mine.
- Bu kitapların hepsi Tom ve benim.
- During the 60s and 70s, she published her most famous books.
- 60'lı ve 70'li yıllarda en ünlü kitaplarını yayınladı.
- I don't often read non-fiction books.
- Genellikle kurgusal olmayan kitapları okumam.
- Don't put books on the table.
- Kitapları masanın üstüne koyma.
- Put all the books about computers together.
- Bilgisayarlarla ilgili tüm kitapları bir araya getirin.
- You have many books.
- Bir sürü kitabın var.
- These are my books and those are his books.
- Bunlar benim kitaplarım ve bunlar da onun kitapları.
- He grouped his books into five categories.
- Kitaplarını beş kategoriye ayırdı.
- Mary wants to buy books.
- Mary kitap almak istiyor.
- Read the kinds of books that you can easily understand.
- Kolayca anlayabileceğiniz türden kitaplar okuyun.
- He wrote three books in three years.
- Üç yılda üç kitap yazdı.
- Do Tom and Mary read the same kind of books?
- Tom ve Mary aynı tür kitapları mı okuyorlar?
- Read as many books as you can.
- Okuyabildiğiniz kadar çok kitap okuyun.
- Some people write books for money, others for pleasure.
- Bazı insanlar para için kitap yazar, bazıları da zevk için.
- How many books did you buy last year?
- Geçen yıl kaç kitap aldın?
- Here, the books are only in German.
- Burada kitaplar sadece Almanca.
- There are plenty of books in his study.
- Çalışma odasında bir sürü kitap var.
- My books sell very well.
- Kitaplarım çok iyi satıyor.
- In France, we study men, in Germany, books.
- Fransa'da erkekleri inceleriz, Almanya'da kitapları.
- She studied Chinese in order to translate her books into this language.
- Kitaplarını bu dile çevirmek için Çince öğrendi.
- She showed him several books that were on the shelf.
- Ona raftaki birkaç kitabı gösterdi.
- Why are you burying these books?
- Neden bu kitapları gömüyorsunuz?
- Here are my books.
- İşte benim kitaplarım.
- Because of my bad eyesight, I can only read digital books with very large font sizes.
- Görme bozukluğum nedeniyle sadece çok büyük puntolarla yazılmış dijital kitapları okuyabiliyorum.
- Do you have any books written in French?
- Hiç Fransızca yazılmış kitabın var mı?
- I was buying some books from the bookstore.
- Kitapçıdan bazı kitaplar alıyordum.
- He's read a lot of books.
- O bir sürü kitap okudu.
- Tom loves books.
- Tom kitapları sever.
- She has about 2,000 books.
- Yaklaşık 2,000 kitabı var.
- Where should I put these books?
- Bu kitapları nereye koymalıyım?
- Some of the books that he has are English novels.
- Sahip olduğu kitaplardan bazıları İngilizce romanlardır.
- You've got two books?
- İki kitabın mı var?
- I gave him a couple of books.
- Ben ona birkaç kitap verdim.
- She likes books also.
- O da kitapları seviyor.
- Tom has more books than I do.
- Tom'un benim sahip olduğumdan daha fazla kitabı var.
- She has 2,000 books.
- Onun 2.000 kitabı vardır.
- Choose books carefully.
- Kitapları dikkatlice seçin.
- I asked Mary to send me books to learn German.
- Mary'den Almanca öğrenmek için bana kitap göndermesini istedim.
- My life would be very dull without books.
- Kitaplar olmasa hayatım çok sıkıcı olurdu.
- These are my books, those are his.
- Bunlar benim kitaplarım, bunlar da onun.
- I have a few English books.
- Birkaç İngilizce kitabım var.
- I really like to buy books.
- Kitap almayı gerçekten severim.
- I want to buy Tom some books.
- Tom'a birkaç kitap almak istiyorum.
- Last year I read more than five hundred books.
- Geçen yıl beş yüzden fazla kitap okudum.
- I have some French books.
- Bazı Fransızca kitaplarım var.
- I came to give you back the books I borrowed.
- Ödünç aldığım kitapları sana geri vermeye geldim.
- All books may be divided into two classes.
- Bütün kitaplar iki sınıfa ayrılabilir.
- I'm looking for books on Roman history.
- Roma tarihi üzerine kitaplar arıyorum.
- Your shelf is full of books.
- Rafın kitaplarla dolu.
- Could you choose a couple of books for me to read?
- Okumam için birkaç kitap seçer misin?
- I gave her a couple of books.
- Ona birkaç kitap verdim.
- If you were stranded on a desert island, what books would you want to have with you to read?
- Issız bir adaya düşseydin okumak için yanında hangi kitapların olmasını isterdin?
- You have two books.
- Sizin iki kitabınız var.
- Tom gathered his books together.
- Tom kitaplarını bir araya topladı.
- Which do you prefer among these books?
- Bu kitaplardan hangisini tercih edersin?
- I want to buy books.
- Kitap almak istiyorum.
- I often borrow books from the library.
- Kütüphaneden sık sık kitap ödünç alırım.
- I never lend books or CDs to anyone.
- Ben kimseye kitap ya da CD ödünç vermem.
- I haven't read any of these books yet.
- Bu kitapların hiçbirini henüz okumadım.
- These are my books.
- Bunlar benim kitaplarım.
- Put all the books about computers together.
- Bilgisayar hakkındaki tüm kitapları bir araya topla.
- The books are organized by subject.
- Kitaplar konularına göre düzenlenmiştir.
- If you are going to the library this afternoon, would you please return two books for me whilst you are there?
- Bu öğleden sonra kütüphaneye gidersen, gitmişken benim için iki kitabı iade eder misin?
- I was surprised to learn that the library had only about four thousand books.
- Kütüphanede sadece dört bin kitap olduğunu öğrenince şaşırdım.
- Sami grabbed some books from the Islamic center and read them all.
- Sami İslam merkezinden bazı kitaplar aldı ve hepsini okudu.
- I've read a lot of books.
- Ben bir sürü kitap okudum.
- What should I do with the books on the table?
- Masanın üzerindeki kitapları ne yapmalıyım?
- Tom can't read all these books in one day.
- Tom bu kitapların hepsini bir günde okuyamaz.
- Whose books are these?
- Kimin kitapları bunlar?
- What books did you get?
- Hangi kitapları aldın?
- Do they sell books?
- Onlar kitap satıyor mu?
- You may take either of the books.
- Kitaplardan birini alabilirsiniz.
- I'll lend you some books of my brother's.
- Erkek kardeşimin bazı kitaplarını sana ödünç vereceğim.
- I read books aloud with great pleasure.
- Kitapları yüksek sesle büyük bir zevkle okurum.
- Tom has a lot more books than Mary does.
- Tom'un Mary'den çok daha fazla kitabı var.
- I have a lot of books about astronomy.
- Astronomiyle ilgili bir sürü kitabım var.
- I own all the books.
- Bütün kitaplara sahibim.
- Books must follow sciences, and not sciences books.
- Kitaplar bilimleri takip etmeli, bilimler kitapları değil.
- Do you have any other books?
- Başka kitabınız var mı?
- She has more books.
- Daha fazla kitabı var.
- I've already written three books.
- Şimdiden üç kitap yazdım bile.
- These types of books have almost no value.
- Bu tür kitapların neredeyse hiçbir değeri yok.
- I bought many books.
- Bir sürü kitap aldım.
- How did you come by those rare books?
- Bu nadir kitapları nereden buldun?
- I think the police should enforce the laws that are on the books.
- Bence polis kitaplardaki yasaları uygulamalı.
- Are there books on the table?
- Masada kitap var mı?
- Books are the offspring of one's mind.
- Kitaplar birinin aklının ürünleridir.
- I've already returned the books to the library.
- Daha önce kitapları kütüphaneye iade ettim.
- How many books does he have?
- Onun kaç tane kitabı vardır?
- I am reading some books.
- Kitap okuyorum.
- Our father has a lot of books.
- Babamızın bir sürü kitabı var.
- There are no books in Russian here, we should go to another store in the center of the city.
- Burada hiç Rusça kitap yok, şehrin merkezindeki başka bir dükkana gitmemiz gerek.
- I read a lot of books last summer.
- Geçen yaz bir sürü kitap okudum.
- Lay these books on my desk, if you don't mind.
- Sakıncası yoksa, bu kitapları masamın üstüne koyun.
- I want to buy Tom some books.
- Tom'a biraz kitap almak istiyorum.
- Sorry, but I don't want to lend you my books.
- Üzgünüm ama kitaplarımı sana ödünç vermek istemiyorum.
- She loves books too.
- O da kitapları seviyor.
- A lot of books are published every year.
- Her yıl bir sürü kitap basılır.
- He has as many books as his father does.
- Babası kadar çok kitabı var.
- These books were expensive.
- Bu kitaplar pahalıydı.
- I appreciate sweet things and books.
- Tatlı şeyleri ve kitapları takdir ediyorum.
- Tom doesn't own any books.
- Tom'un hiç kitabı yok.
- Where can you buy books?
- Nerede kitaplar satın alabilirsin?
- If these books were stolen, then don't give them to me.
- Bu kitaplar çalıntı ise o zaman onları bana verme.
- I've already read both of these books.
- Bu kitapların ikisini de okudum.
- Please don't touch those books.
- Lütfen o kitaplara dokunma.
- He reads as many as twenty books every week.
- O her hafta yirmi kadar çok sayıda kitap okur.
- As a new father, I gave my first child plenty of books.
- Yeni bir baba olarak, ilk çocuğuma bolca kitap verdim.
- Reading a lot of books is a good thing.
- Bir sürü kitap okumak iyi bir şeydir.
- Read as many books as you can while you are young.
- Gençken okuyabildiğiniz kadar çok kitap okuyun.
- There are themes that are always present in his books.
- Kitaplarında her zaman mevcut olan temalar var.
- Tom burned all of his old books.
- Tom eski kitaplarının hepsini yaktı.
- All of these books are mine.
- Bu kitapların hepsi benim.
- Books are my alternate reality.
- Kitaplar benim alternatif gerçekliğimdir.
- If the list of books is too long, please leave out all foreign books.
- Kitap listesi çok uzunsa, lütfen tüm yabancı kitapları hariç tutun.
- It is important for you to read many books.
- Çok kitap okumanız önemlidir.
- Tom reads lots of books.
- Tom çok kitap okur.
- Tom wrote two books.
- Tom, iki kitap yazdı.
- Tom bought a couple of books and gave them to Mary.
- Tom birkaç kitap aldı ve Mary'ye verdi.
- Tom has written a lot of books, but only three of them have ever been published.
- Tom bir sürü kitap yazdı ama sadece üç tanesi basıldı.
- These are our books.
- Bunlar bizim kitaplarımız.
- You'll find both of the books interesting.
- İki kitabı da ilginç bulacaksın.
- When was it you last borrowed books from the library?
- En son ne zaman kütüphaneden ödünç kitap aldın?
- None of these books are useful.
- Bu kitapların hiçbiri yararlı değil.
- I disposed of all the books.
- Tüm kitapları imha ettim.
- Put away your books and notebooks.
- Kitaplarınızı ve defterlerinizi yerine koyun.
- Tom has read a lot more books than I have.
- Tom, benim okuduğumdan çok daha fazla kitap okudu.
- Ken has many more books than you.
- Ken'in senden çok daha fazla kitabı var.
- You want to buy books.
- Kitap almak istiyorsun.
- I am downloading books.
- Kitap indiriyorum.
- I have bought a lot of books.
- Çok kitap aldım.
- I need to read but I don't have books!
- Okumam gerekiyor ama kitaplarım yok!
- About how many books do you have?
- Yaklaşık kaç kitabınız var?
- I have books that I've reread several times.
- Birkaç kez yeniden okuduğum kitaplarım var.
- Tom spends too much money on books.
- Tom kitaplara çok fazla para harcıyor.
- These books are very old.
- Bu kitaplar çok eski.
- Bob has a lot of books in his room.
- Bob'un odasında bir sürü kitap var.
- His next two books were novels.
- Sonraki iki kitabı romandı.
- I have a lot of French books.
- Bir sürü Fransızca kitabım var.
- How did you find the time to read so many books?
- Bu kadar çok kitabı okuyacak zamanı nasıl buldun?
- He has a large number of books.
- Çok sayıda kitabı var.
- Do you have any other books that I might like?
- Sevebileceğim başka kitapların var mı?
- Tom is trying to sell books.
- Tom kitap satmaya çalışıyor.
- He bought a number of books at the bookstore.
- Kitapçıdan birkaç kitap aldı.
- There are many books on this subject.
- Bu konuda bir hayli kitap var.
- You must not read such books as will do you harm.
- Size zarar verecek bu türden kitapları okumamalısınız.
- I have three times more books than you do.
- Senden üç kat daha fazla kitabım var.
- I bought a few books from the bookstore.
- Kitapçıdan birkaç kitap aldım.
- She/he has the books.
- Kitaplar onda.
- We ordered some new books from abroad.
- Yurt dışından bazı yeni kitaplar sipariş ettik.
- There are some books on the desk.
- Masanın üzerinde birkaç kitap var.
- None of these books are useful.
- Bu kitaplardan hiçbiri faydalı değildir.
- I'll lend you some books to read.
- Okuman için sana birkaç kitap ödünç vereceğim.
- These are my books, and those are his books.
- Bunlar benim kitaplarım ve şunlar onun kitapları.
- I don't read a lot of books.
- Çok kitap okumuyorum.
- Books fascinate me.
- Kitaplar beni büyülüyor.
- You have few books.
- Çok az kitabın var.
- She advised him on what books to read.
- Ona hangi kitapları okuması gerektiği konusunda tavsiyelerde bulundu.
- Do you have any good books for children to read?
- Çocukların okuyabileceği güzel kitaplarınız var mı?
- May I see your collection of old books?
- Eski kitap koleksiyonunuzu görebilir miyim?
- What kind of books does Tom like to read?
- Tom ne tür kitaplar okumayı sever?
- I have a few French books.
- Birkaç Fransızca kitabım var.
- I read a lot of books in French.
- Birçok Fransızca kitap okudum.
- Tom lost all his books.
- Tom bütün kitaplarını kaybetti.
- Tom hasn't read any of these books.
- Tom bu kitaplardan hiçbirini okumadı.
- I devour books.
- Kitapları adeta yalayıp yutarım.
- I like books which have happy endings.
- Mutlu sonları olan kitapları severim.
- I have lots of second-hand books for sale, all at affordable prices.
- Satılık çok sayıda ikinci el kitabım var, hepsi de uygun fiyatlı.
- I've read a lot of books on that subject.
- Bu konuda çok kitap okudum.
- Tom has read both of these books.
- Tom bu kitapların her ikisini de okudu.
- I didn't take any books from the library.
- Kütüphaneden hiç kitap almadım.
- Tom reached for one of the books on the top shelf.
- Tom üst raftaki kitaplardan birine uzandı.
- I read physical books, because I like the way they feel.
- Fiziksel kitaplar okuyorum, çünkü hissettirdikleri hoşuma gidiyor.
- You may take either of the books.
- Kitaplardan herhangi birini alabilirsin.
- Where should I put these books?
- Bu kitapları nereye koyayım?
- Tom has a lot of valuable books.
- Tom'un bir sürü değerli kitabı var.
- She has a lot of English books.
- Çok sayıda İngilizce kitabı var.
- These are Tom's books.
- Bunlar Tom'un kitapları.
- He has more than a thousand books.
- Binden fazla kitabı var.
- I have a lot of French books.
- Birçok Fransızca kitabım var.
- Which of the two books did you like better?
- İki kitaptan hangisini daha çok sevdin?
- Is it okay if I borrow these books?
- Bu kitapları ödünç alabilir miyim?
- Put the books in the bookcase.
- Kitapları kitaplığa koyun.
- These books aren't just for children.
- Bu kitaplar sadece çocuklar için değil.
- Tom doesn't want to buy any books.
- Tom hiç kitap satın almak istemiyor.
- Tom lost all his books.
- Tom tüm kitaplarını kaybetti.
- Do not put your books on the table.
- Kitaplarınızı masanın üzerine koymayın.
- He has written two books.
- İki kitap yazdı.
- Wang Xiaoming speaks English, but doesn't have a lot of English books.
- Wang Xiaoming İngilizce konuşuyor ama çok İngilizce kitabı yok.
- Tom sent some books to Mary.
- Tom, Mary'ye bazı kitaplar gönderdi.
- She advised him to read more books.
- Daha fazla kitap okumasını tavsiye etti.
- Young people like his books.
- Genç insanlar onun kitaplarından hoşlanıyorlar.
- Where do you see the books?
- Kitapları nerede görüyorsunuz?
- Tom reached into the box and pulled out a couple of books.
- Tom kutunun içine uzandı ve bir kaç kitap çıkardı.
- She lent me two books; I still haven't read any of them.
- O bana iki kitap ödünç verdi, henüz hiçbirini okumadım.
- Do you have any books on jazz?
- Caz üzerine hiç kitabın var mı?
- Are these all Tom's books?
- Bunların hepsi Tom'un kitapları mı?
- I have a lot of books.
- Bir sürü kitabım var.
- Tom checked out three books from the library.
- Tom kütüphaneden üç tane kitap aldı.
- Those are my sister's books.
- Onlar, kız kardeşimin kitapları.
- I have two English books.
- Benim iki İngilizce kitabım var.
- He has all kinds of books.
- Her türlü kitabı var.
- She owns two thousand books.
- İki bin kitabı var.
- They borrow books from the teachers' library.
- Öğretmenler kütüphanesinden kitap ödünç alıyorlar.
- I read all kinds of books.
- Her tür kitabı okudum.
- I've been going over your books.
- Kitaplarının üzerinden geçiyordum.
- How many books can I borrow?
- Kaç tane kitap ödünç alabilirim?
- There are many books in my room.
- Odamda birçok kitap bulunuyor.
- How many books does he have?
- Kaç tane kitabı var?
- Nowadays, books are accessible to everyone.
- Günümüzde kitaplara herkes ulaşabiliyor.
- Tom recommended these books to me.
- Tom bana bu kitapları tavsiye etti.
- He has a large number of books.
- Onun bir sürü kitabı var.
- Does he have many books?
- Çok kitabı var mı?
- You will find your toys and books.
- Oyuncaklarını ve kitaplarını bulacaksın.
- Books are to the mind what food is to the body.
- Vücut için gıda neyse; zihin için de kitap odur.
- Do you have any books about Armenia?
- Ermenistan hakkında hiç kitabınız var mı?
- There are few books that have no misprints.
- Yanlış baskısı olmayan çok az kitap vardır.
- I don't read a lot of books.
- Çok fazla kitap okumam.
- Those burly books were really expensive.
- O iri kitaplar gerçekten pahalıydı.
- I bought three books.
- Üç kitap aldım.
- He writes books.
- O kitaplar yazar.
- What kind of books did you buy?
- Ne tür kitaplar aldın?
- I put my books in my pack.
- Kitaplarımı çantama koydum.
- Tom has written lots of books.
- Tom çok sayıda kitap yazdı.
- Books add to the pleasures of life.
- Kitaplar yaşamın zevklerini artırır.
- Yumi has many books.
- Yumi'nin birçok kitabı var.
- We kept our books closed.
- Kitaplarımızı kapalı tuttuk.
- The books are organized by subject.
- Kitaplar konuya göre düzenlenir.
- Leave the books here.
- Kitapları burada bırakın.
- Do you have any books in French?
- Hiç Fransızca kitabın var mı?
- I have got some books.
- Benim birkaç kitabım var.
- Tom has published three books.
- Tom üç kitap yayınladı.
- Like his father, he has many books.
- Babası gibi, onun pek çok kitabı var.
- Tom often borrows books from Mary.
- Tom sık sık Mary'den kitap ödünç alır.
- Put your books away.
- Kitaplarını yerine koy.
- More than half of my books were destroyed by the fire last night.
- Dün gece çıkan yangında kitaplarımın yarısından fazlası yok oldu.
- Dan ordered two books from the publishing house.
- Dan yayın evinden iki tane kitap sipariş etti.
- I've only read a few of these books.
- Bu kitaplardan sadece birkaçını okudum.
- They have few books.
- Çok az kitabı var.
- Read as many books as you can while you are young.
- Gençken elinizden geldiğince çok kitap okuyun.
- He wants to dispose of his books.
- O, kitaplarını satmak istiyor.
- My mouth waters when I read cooking books.
- Yemek kitapları okuduğumda ağzım sulanıyor.
- Tom gave all his books to the city library.
- Tom tüm kitaplarını şehir kütüphanesine verdi.
- She has read a lot of Tagalog books.
- O birçok Tagalogca kitap okudu.
- He sometimes forgets to take books back to the library.
- O bazen kitapları kütüphaneye geri götürmeyi unutur.
- Too many books to read is a good thing.
- Okunacak çok kitap olması iyi bir şey.
- Those books were on display in the window.
- O kitaplar vitrinde sergileniyordu.
- These books are accessible to all students.
- Bu kitaplar tüm öğrenciler için ulaşabilir.
- If you were stranded on a desert island, what books would you want to have with you to read?
- Issız bir adada mahsur kalsaydınız, okumak için yanınızda hangi kitapları bulundurmak isterdiniz?
- I've read every one of those books.
- Bu kitapların her birini okudum.
- You may borrow any of these books.
- Bu kitaplardan herhangi birini ödünç alabilirsiniz.
- All of the books on the bookshelf have been read.
- Kitaplıktaki tüm kitaplar okunmuştu.
- I read a lot of books.
- Ben bir sürü kitap okudum.
- There are a lot of books in the library.
- Kütüphanede birçok kitap var.
- Ken has more books than you.
- Ken'in senden daha çok kitabı var.
- Tom grew up surrounded by books.
- Tom kitaplarla çevrili büyüdü.
- Those are my books.
- Şu kitaplar benim.
- I don't read as many books as I used to.
- Eskisi kadar çok kitap okumuyorum.
- All of a sudden, I remembered that I couldn't pay for so many books.
- Birdenbire, bu kadar çok kitabın parasını ödeyemeyeceğimi hatırladım.
- Tom recommended these books to me.
- Tom bu kitapları bana tavsiye etti.
- The books which are on that list will be difficult to find in Japan.
- O listedeki kitapları Japonya'da bulmak zor olacak.
- I've finished reading all the books you lent me.
- Bana ödünç verdiğiniz tüm kitapları okumayı bitirdim.
- Books intended for young people will sell well.
- Gençlere yönelik kitaplar iyi satar.
- By no means may you cut out the pictures from the books on the bookshelf.
- Hiçbir şekilde kitaplıktaki kitapların resimlerini kesemezsin.
- Leave the books and magazines as they are.
- Kitapları ve dergileri olduğu gibi bırakın.
- Books are for people who wish they were somewhere else.
- Kitaplar, başka bir yerde olmayı dileyen insanlar içindir.
- The bookseller reads a lot of books.
- Kitap satıcıları çok kitap okurlar.
- Tom stored his old books under his bed.
- Tom eski kitaplarını yatağının altında saklıyordu.
- Those books that are in the box have all been read.
- Kutudaki kitapların hepsi okunmuş.
- Tom reads lots of books.
- Tom çok kitap okuyor.
- I've never finished reading the books that I don't like.
- Sevmediğim kitapları okumayı hiç bitirmedim.
- We wrote many books about China.
- Biz Çin hakkında pek çok kitap yazdık.
- You will find your toys and books.
- Sen oyuncaklarını ve kitaplarını bulacaksın.
- He published two books in Finnish.
- O, Fince'de iki kitap yayınladı.
- Bob has too many books to read.
- Bob'un okuyacak çok fazla kitabı var.
- Her bag was very heavy because it was full of thick books.
- Onun çantası kalın kitaplarla dolu olduğu için çok ağrıdı.
- She has hundreds of books.
- Onun yüzlerce kitabı var.
- The books that I bought haven't been delivered to me yet.
- Aldığım kitaplar henüz bana teslim edilmedi.
- I sold my books at a reasonable price.
- Kitaplarımı makul bir fiyata sattım.
- I have no more than ten books.
- Ondan fazla kitabım yok.
- People used to write books using typewriters.
- İnsanlar kitapları daktilo kullanarak yazarlardı.
- He has written three books, two of which are best sellers.
- Üç kitap yazdı, ikisi en çok satanlar listesinde.
- I don't think TV will ever take the place of books.
- Televizyonun hiçbir zaman kitapların yerini alacağını sanmıyorum.
- My professor sneers at science books for the general public.
- Profesörüm halk için olan bilim kitaplarını küçümsüyor.
- Tell me whom these books belong to!
- Bu kitapların kime ait olduğunu söyle!
- Tom's books have sold millions.
- Tom'un kitapları milyonlarca sattı.
- You have a lot of books.
- Bir sürü kitabın var.
- The books are on a low shelf.
- Kitaplar alçak bir rafta.
- Tom has already published three books.
- Tom şimdiden üç kitap yayınladı.
- Tom checked three books out from the library.
- Tom kütüphaneden üç kitap aldı.
- They were only interested in selling books.
- Sadece kitap satmakla ilgileniyorlardı.
- He gave me some books.
- O bana bazı kitaplar verdi.
- I've read all the books in Tom's library.
- Tom'un kütüphanesindeki bütün kitapları okudum.
- He publishes books in Italy.
- İtalya'da kitap yayınlıyor.
- He wants to get rid of his books.
- O, kitaplarından kurtulmak istiyor.
- Books and friends should be few but good.
- Kitaplar ve arkadaşlar az ama iyi olmalıdır.
- Tom reads almost no books at all.
- Tomas neredeyse hiç kitap okumaz.
- Those burly books were really expensive.
- Şu kocaman kitaplar gerçekten pahalıydı.
- You can borrow these books from the library for a week.
- Bu kitapları kütüphaneden bir haftalığına ödünç alabilirsin.
- She wrote as many as ten books.
- On kadar kitap yazdı.
- These books are heavy.
- Bu kitaplar ağır.
- Tom buys and sells old books.
- Tom eski kitapları satın alır ve satar.
- How many books have you got?
- Kaç tane kitabın var?
- Dan's books have been translated in more than twenty languages.
- Dan'in kitapları yirmiden fazla dile tercüme edilmiştir.
- How many books have you read so far this summer?
- Bu yaz şimdiye kadar kaç kitap okudun?
- A woman wrote 30 books about how to become happy, and then committed suicide.
- Bir kadın nasıl mutlu olunacağı hakkında 30 kitap yazdı ve sonra intihar etti.
- Tom, are these books all yours?
- Tom, bu kitapların hepsi senin mi?
- This library has a large collection of Chinese books.
- Bu kütüphanenin büyük bir Çince kitap koleksiyonu var.
- What books did you buy?
- Hangi kitapları aldın?
- She has two thousand books.
- Onun iki bin kitabı var.
- You should read the kind of books that contain the kind of information that will be useful to you later in life.
- Hayatınızın ilerleyen dönemlerinde işinize yarayacak türden bilgiler içeren kitaplar okumalısınız.
- Those are their books.
- Şunlar, onların kitapları.
- She has a few books.
- Onun birkaç kitabı var.
- We have more than a hundred books at home.
- Evde yüzden fazla kitabımız var.
- He has three times as many books as I have.
- Benden üç kat fazla kitabı var.
- I translate only articles, not books.
- Sadece makaleleri çeviririm, kitapları değil.
- Because of my bad eyesight, I can only read digital books with very large font sizes.
- Görüşümün kötü olması yüzünden yalnızca çok büyük fontlu dijital kitapları okuyabilirim.
- The books were tied up in a bundle.
- Kitaplar bir bohça içinde bağlanmıştı.
- When my mother arrives, she will give me some money to buy the books.
- Annem geldiğinde, bana kitap satın almak için biraz para verecek.
- Don't park your books on the table.
- Kitaplarınızı masanın üzerine koymayın.
- I have read both of these books, but neither of them is interesting.
- Bu kitapların ikisini de okudum ama ikisi de ilginç değil.
- He bought us nice books.
- Bize güzel kitaplar aldı.
- Please return these books by Saturday.
- Lütfen bu kitapları cumartesiye kadar iade et.
- War and Peace is one of the greatest books of all time.
- Savaş ve Barış tüm zamanların en iyi kitaplarından biridir.
- I have twice as many books as he.
- Ondan iki kat daha fazla kitabım var.
- Here are our books.
- İşte kitaplarımız.
- These books belong to Tom.
- Bu kitaplar Tom'a ait.
- Tom has more books than Mary.
- Tom'un Mary'den daha çok kitabı var.
- So valuable were books that the greatest care was taken of them.
- Kitaplar o kadar değerliydi ki, onlara büyük özen gösterilirdi.
- I wasn't tall enough to reach the books on the top shelf.
- En üst raftaki kitaplara ulaşacak kadar uzun değildim.
- Do you have any books in Russian?
- Rusça kitapların var mı?
- Mary doesn't read any English-language books.
- Mary hiç İngilizce kitap okumuyor.
- There were many books inside of that box.
- O kutunun içinde birçok kitap vardı.
- I wasn't tall enough to reach the books on the top shelf.
- Üst raftaki kitaplara ulaşacak kadar uzun değildim.
- How many books are there on the table?
- Masanın üstünde kaç tane kitap var?
- Images are the books of the illiterate.
- Görüntüler cahilin kitaplarıdır.
- You have two books?
- İki kitabın mı var?
- All those books are mine.
- Bütün o kitaplar benim.
- How many books did you buy?
- Kaç tane kitap aldın?
- Mary wanted Tom to carry her books.
- Mary Tom'un kitaplarını taşımasını istedi.
- How many books do you read per month?
- Ayda kaç kitap okuyorsun?
- Tom has a lot of French books.
- Tom'un bir sürü Fransızca kitabı var.
- I've read many kinds of books.
- Birçok tür kitap okudum.
- The more books you read, the more you'll know.
- Ne kadar çok kitap okursanız, o kadar çok şey öğrenirsiniz.
- What kind of books do you need?
- Ne tür kitaplara ihtiyacın var?
- There are a few books in the bag.
- Çantada birkaç kitap var.
- I've read all of these books several times each.
- Bu kitapların hepsinin her birini birkaç kez okudum.
- Some of the books that he has are English novels.
- Ondaki kitaplardan bazıları İngilizce romanlar.
- Richard Roberts is the author of numerous books.
- Richard Roberts çok sayıda kitabın yazarıdır.
- Those are my sister's books.
- Onlar, benim kız kardeşimin kitaplarıdır.
- He has just as many books as his father does.
- Onun babasının sahip olduğu kadar çok kitapları var.
- Tom burned all of his old books.
- Tom bütün eski kitaplarını yaktı.
- I've read all the books on this shelf.
- Bu raftaki bütün kitapları okudum.
- I think those are Tom's books.
- Sanırım şunlar Tom'un kitapları.
- All my books are gone.
- Bütün kitaplarım gitmiş.
- She advised him to read more books.
- Ona daha fazla kitap okumasını tavsiye etti.
- I haven't read any of these books yet.
- Bu kitaplardan herhangi birini henüz okumadım.
- This library has a large collection of Chinese books.
- Bu kütüphanede Çince kitaplardan oluşan geniş bir koleksiyon var.
- I have numerous books on my bookshelf.
- Kitaplığımda bir sürü kitap var.
- What kind of books do you have?
- Ne tür kitaplarınız var?
- Tom has read both of these books.
- Tom bu kitapların ikisini de okumuş.
- Don't put books on the table.
- Masanın üzerine kitap koymayın.
- Tom doesn't read many books.
- Tom fazla kitap okumaz.
- She spends much money on books.
- Kitaplara çok para harcıyor.
- Tom reads more books than anyone else I know.
- Tom tanıdığım herkesten daha fazla kitap okuyor.
- Tom doesn't like to lend his books to Mary.
- Tom kitaplarını Mary'ye ödünç vermeyi sevmiyor.
- Tomorrow, I'll take the books to the library.
- Yarın kitapları kütüphaneye götüreceğim.
- Tom and I have written several books together.
- Tom ve ben birlikte birkaç kitap yazdık.
- You have a lot of books, don't you?
- Çok kitabın var, değil mi?
- My little sister can read books well now.
- Küçük kız kardeşim şimdi kitapları iyi okuyabiliyor.
- Did you take back the books?
- Kitapları geri götürdün mü?
- Ken has more books than you.
- Ken'in senden daha fazla kitabı vardır.
- I don't have books.
- Kitaplarım yok.
- There are no books under the desk.
- Masanın altında hiç kitap yok.
- I hate people who just parrot things they've learned from books.
- Kitaplardan öğrendikleri şeyleri papağan gibi tekrarlayan insanlardan nefret ederim.
- Take the books away from the table, please.
- Kitapları masadan alın, lütfen.
- There are books on my bookshelf that I haven't read.
- Kitaplığımda okumadığım kitaplar var.
- I have three times as many books as you do.
- Benim senden üç kat fazla kitabım var.
- For many books, the covers are too far apart.
- Birçok kitap için, kapaklar çok uzaktadır.
- I seldom read books written in French.
- Fransızca yazılmış kitapları nadiren okurum.
- Tom writes books for children.
- Tom çocuklar için kitap yazar.
- He has dozens of English books.
- Düzinelerce İngilizce kitabı var.
- I read four new books.
- Dört yeni kitap okudum.
- He bought books at random.
- Rastgele kitaplar satın aldı.
- I sold my books at a reasonable price.
- Makul bir fiyata kitaplarımı sattım.
- Tom has a lot of history books.
- Tom'un birçok tarihi kitabı var.
- Excuse me, but may I put my books here?
- Affedersiniz fakat kitaplarımı buraya bırakabilir miyim?
- It would be better if you read more books.
- Daha fazla kitap okursanız daha iyi olur.
- Which books do you like to read most?
- En çok hangi kitapları okumayı seviyorsun?
- He likes to read the Chinese books his father wrote in the United States.
- O, babasının Birleşik Devletlerde yazdığı Çince kitapları okumaktan hoşlanır.
- Tom has more books than Mary.
- Tom'un Mary'den daha fazla kitabı var.
- I've read all the books that you recommended me.
- Bana tavsiye ettiğin tüm kitapları okudum.
- She also loves books.
- O da kitapları seviyor.
- Take out your books and open them at page 42.
- Kitaplarınızı çıkarın ve 42. sayfadan itibaren açın.
- You have a lot of books, don't you?
- Bir sürü kitabınız var, değil mi?
- Do you have any books on jazz?
- Caz konusunda hiç kitabın var mı?
- How many books did you buy?
- Kaç tane kitap aldınız?
- I don't like books with more than five hundred pages.
- Beş yüz sayfadan fazla olan kitapları sevmiyorum.
- Old books are for writers, new ones for readers.
- Eski kitaplar yazarlar, yenileri ise okuyucular içindir.
- I have promised myself to read more books.
- Daha çok kitap okumak için kendime söz verdim.
- He's read a lot of books.
- Çok fazla kitap okumuş.
- Not all books are good books.
- Bütün kitaplar iyi değildir.
- I disposed of all the books.
- Ben tüm kitapları ortadan kaldırdım.
- It is better to read a few books carefully than to read many at random.
- Birkaç kitabı dikkatlice okumak, rastgele okumaktan daha iyidir.
- He wrote three books in as many years.
- Üç yıl içinde üç kitap yazdı.
- I read few books last week.
- Geçen hafta birkaç kitap okudum.
- I've read every one of these books.
- Bu kitapların her birini okudum.
- Tom has written many books.
- Tom çok sayıda kitap yazdı.
- I sold the books.
- Kitapları sattım.
- Tom grew up surrounded by books.
- Tom kitapların arasında büyüdü.
- Can I take books out?
- Kitapları alabilir miyim?
- She saw some books lying on the piano.
- Piyanonun üzerinde duran bazı kitaplar gördü.
- He has written many books about China.
- O, Çin hakkında birçok kitap yazdı.
- It's one of the best known books in Brazilian literature.
- Brezilya edebiyatındaki en tanınmış kitaplardan biri.
- This student's books are new.
- Bu öğrencinin kitapları yeni.
- I have no books to read.
- Okuyacak hiç kitabım yok.
- I bought several books to read while I'm on vacation.
- Tatildeyken okumak için birkaç kitap aldım.
- She doesn't own many books.
- Onun çok kitabı yok.
- How did you find the time to read so many books?
- Bu kadar çok kitabı okuyacak zamanı nereden buldun?
- They're my books.
- Onlar benim kitaplarım.
- Did you bring any books?
- Sen herhangi bir kitap getirdin mi?
- On Monday I have to take back the books to the library.
- Pazartesi günü kitapları kütüphaneye geri götürmek zorundayım.
- About how many books do you own?
- Yaklaşık kaç adet kitabın var?
- Read the kind of books that teach you something.
- Size bir şey öğreten kitap türünü okuyun.
- Both children and adults enjoy his books.
- Hem çocuklar hem de yetişkinler onun kitaplarından hoşlanıyorlar.
- Tom has written several books.
- Tom birkaç kitap yazdı.
- Here are the books.
- İşte kitaplar.
- Tom often borrows books from me.
- Tom sık sık benden kitaplar ödünç alır.
- I'm giving my old books away.
- Eski kitaplarımı veriyorum.
- Two of my books have been taken.
- İki kitabım çalındı.
- Where does she buy books?
- O, kitapları nereden satın alıyor?
- Tom's school books are very expensive.
- Tom'un okul kitapları çok pahalı.
- Have you read all of these books?
- Bütün bu kitapları okudun mu?
- These books are worth reading at least once.
- Bu kitaplar en az bir kez okunmaya değer.
- Don't handle my books with dirty hands.
- Kitaplarımı kirli ellerinle tutma.
- Books are children of the brain.
- Kitaplar zeki kimsenin çocuklarıdır.
- Leave the books as they are.
- Kitapları olduğu gibi bırak.
- Tom Jackson has written three books.
- Tom Jackson üç kitap yazdı.
- Not all of the books are instructive.
- Kitapların hepsi öğretici değil.
- Tom said Mary didn't have any books in French.
- Tom, Mary'nin hiç Fransızca kitabı olmadığını söyledi.
- Who are you going to give these books to?
- Bu kitapları kime vereceksin?
- Tom has a lot of books in his room.
- Tom'un odasında bir sürü kitap var.
- It's a good thing to read good books when you are young.
- Genç iken güzel kitapları okumak güzel bir şey.
- She's obsessed with the Harry Potter books.
- Harry Potter kitaplarına kafayı takmış.
- I never lend books or CDs to anyone.
- Ben asla hiç kimseye ödünç kitap ya da CD vermem.
- Do you like books written by Franz Kafka?
- Franz Kafka'nın kitaplarını sever misin?
- I have no books to read.
- Okuyacak kitabım yok.
- I got rid of a lot of my old books.
- Eski kitaplarımın çoğundan kurtuldum.
- All of them are good, so choose three books.
- Hepsi iyi, o yüzden üç kitap seç.
- There are books here.
- Burada kitaplar var.
- Do you have any books to read?
- Okumak için hiç kitabın var mı?
- None of those books is interesting.
- Bu kitapların hiçbiri ilginç değil.
- He has written many books about China.
- Çin hakkında birçok kitap yazdı.
- I disposed of all the books.
- Bütün kitapları attım.
- Tom writes books for children.
- Tom çocuklar için kitaplar yazıyor.
- My books are in Romanian; hers are in English.
- Benim kitaplarım Rumence, onunkiler ise İngilizce.
- He has as many books as his father does.
- En az babası kadar fazla kitabı var.
- They said that these books were stolen from a library.
- Onlar bu kitapların bir kütüphaneden çalındığını söylediler.
- How many books have you written?
- Kaç kitap yazdınız?
- She spends much money on books.
- Kitaplara çok para harcar.
- You have to make a careful choice of books.
- Kitap seçimini dikkatli yapmalısın.
- They have few books.
- Onların birkaç kitabı var.
- If it were not for books, life would be boring.
- Eğer kitaplar olmasaydı, hayat sıkıcı olurdu.
- He has any number of books.
- Onun çok sayıda kitabı vardır.
- She also likes books.
- O da kitapları sever.
- I read all of my books on my phone.
- Bütün kitaplarımı telefonumdan okuyorum.
- His books are interesting.
- Kitapları ilginç.
- She has a lot of books.
- Bir sürü kitabı var.
- There are many books in my room.
- Odamda bir sürü kitap var.
- Do you have any books written in French?
- Fransızca yazılmış kitabınız var mı?
- He wants to dispose of his books.
- Kitaplarından kurtulmak istiyor.
- He wrote three books in as many years.
- O kadar yıl içinde üç kitap yazdı.
- He's written ten books, but hasn't published any of them.
- O, on kitap yazdı ama onlardan hiçbirini yayınlamadı.
- He has a fine library of books on art.
- Sanat üzerine kitaplardan oluşan güzel bir kütüphanesi var.
- My basket is full of books.
- Sepetim kitaplarla dolu.
- Students should make use of the books in the library.
- Öğrenciler kütüphanedeki kitaplardan yararlanmalıdırlar.
- If it were not for books, life would be boring.
- Kitaplar olmasa hayat sıkıcı olurdu.
- What kind of books do you read?
- Ne tür kitaplar okursun?
- There are some books on the desk.
- Masanın üstünde bazı kitaplar vardır.
- Books are to the mind what food is to the body.
- Beden için yiyecekler neyse, kitaplar da zihin için odur.
- I borrow books from the library.
- Kütüphaneden ödünç kitap alıyorum.
- I'll lend you some books of my brother's.
- Sana kardeşimin bazı kitaplarını ödünç vereceğim.
- Books can transport you to faraway lands, both real and imagined.
- Kitaplar sizi uzak diyarlara götürebilir, hem gerçek hem de hayali.
- Tom has three thousand books.
- Tom'un üç bin kitabı vardır.
- The school supplies the students with books.
- Okul, öğrencilere kitap sağlıyor.
- Do you borrow books from this library?
- Bu kütüphaneden kitap ödünç alıyor musunuz?
- These books are ours.
- Bu kitaplar bizim.
- They bought quite a few books.
- Epeyce kitap aldılar.
- She read all my books by herself.
- O tek başına bütün kitaplarımı okudu.
- Here are my books.
- İşte kitaplarım.
- There are three books on Tom's desk.
- Tom'un masasında üç kitap var.
- You have few books.
- Az kitabın var.
- I've never seen any newspapers or books at Tom's.
- Tom'un dükkanında hiç gazete ya da kitap görmedim.
- The man lent me two books this morning.
- Adam bu sabah bana iki kitap ödünç verdi.
- I ordered some books from London.
- Londra'dan bazı kitaplar sipariş ettim.
- Tom doesn't have many books.
- Tom'un fazla kitabı yok.
- She is buying books in the bookstore.
- Kitapçıdan kitap alıyor.
- Where are my books?
- Benim kitaplarım nerede?
- Which books did you forget to bring with yourself?
- Yanında hangi kitapları getirmeyi unuttun?
- Did you happen to see my German books?
- Almanca kitaplarımı gördün mü?
- Tom was carrying an armful of books.
- Tom, bir kucak dolusu kitap taşıyordu.
- Put your books in order.
- Kitaplarınızı sıraya koyun.
- Don't move these books.
- Bu kitapların yerini değiştirme.
- She reads on average three or four books a week.
- O, haftada ortalama üç ya da dört kitap okur.
- I ordered those books from Germany.
- O kitapları Almanya'dan sipariş ettim.
- You have two books.
- Sende iki kitap var.
- So I should throw away all these books?
- Yani tüm bu kitapları atmalı mıyım?
- I don't want to buy any of these books.
- Bu kitaplardan hiçbirini almak istemiyorum.
- There are a lot of books in the library.
- Kütüphanede çok fazla kitap var.
- She owns two thousand books.
- Onun iki bin kitabı var.
- I haven't yet read all of these books.
- Ben henüz bu kitapların hepsini okumadım.
- I want to read as many English books as possible this year.
- Bu yıl mümkün olduğunca çok İngilizce kitap okumak istiyorum.
- Take any books that you want to read.
- Okumak istediğiniz herhangi bir kitabı alın.
- Zamenhof's books are not easily found.
- Zamenhof'un kitapları kolay bulunmaz.
- Tom returned the books that he borrowed from the library.
- Tom kütüphaneden ödünç aldığı kitapları geri verdi.
- My dad bought me books.
- Babam bana kitaplar almıştı.
- I have as many books as Tom does.
- Tom'un sahip olduğu kadar çok sayıda kitabım var.
- The books that I bought were delivered to me this morning.
- Aldığım kitaplar bu sabah bana teslim edildi.
- I have the same number of books as he has.
- Onunla aynı sayıda kitabım var.
- If you need Vietnamese learning books, please contact me.
- Eğer Vietnamca öğrenme kitaplarına ihtiyacınız varsa, lütfen bana ulaşın.
- Books fascinate me.
- Kitaplar beni büyüler.
- These books belong to me.
- Bu kitaplar bana ait.
- There are many books, aren't there?
- Çok sayıda kitap var, değil mi?
- They wrote three books.
- Onlar üç kitap yazdı.
- Should I throw away all these books?
- Tüm bu kitapları atmalı mıyım?
- She spends a lot of money on books.
- O, kitaplara çok para harcar.
- Books are children of the brain.
- Kitaplar beynin çocuklarıdır.
- They received a box of books.
- Bir kutu kitap aldılar.
- I haven't been reading any books or magazines lately.
- Son zamanlarda hiç kitap ya da dergi okumadım.
- I haven't read all of these books.
- Bu kitapların hepsini okumadım.
- You've read three books since this morning.
- Bu sabahtan beri üç kitap okudun.
- Read the kind of books that teach you something.
- Size bir şeyler öğretecek türden kitaplar okuyun.
- I don't own any physical books.
- Hiç basılı kitabım yok.
- I love your books.
- Ben senin kitaplarını seviyorum.
- Not all the books are worth reading.
- Tüm kitaplar okunmaya değer değildir.
- Tom wrote over thirty books in his lifetime.
- Tom ömrü boyunca otuzdan fazla kitap yazdı.
- There are only books on the bookshelf.
- Kitaplıkta sadece kitaplar var.
- These books and clothes are all yours.
- Bu kitaplar ve kıyafetler sizin.
- Choose three books at random.
- Rastgele üç kitap seçin.
- He left his books all around the house.
- O, kitaplarını evin her yerine bıraktı.
- Books should not be banned.
- Kitaplar yasaklanmamalıdır.
- Tom has twice as many books as I do.
- Tom'un benden iki kat fazla kitabı var.
- Man is the only animal that writes books.
- İnsan kitap yazan tek hayvandır.
- Tom doesn't read many books.
- Tom çok kitap okumaz.
- No matter what your main purpose is in reading, books should never fail to provide contentment and satisfaction.
- Okumaktaki temel amacınız ne olursa olsun, kitaplar memnuniyet ve tatmin sağlamada asla yetersiz kalmamalıdır.
- Tom doesn't own any books.
- Tom'un hiçbir kitabı yok.
- He has written lots of books about his experience abroad.
- Yurtdışı tecrübesi hakkında birçok kitap yazdı.
- I don't like this author's books.
- Bu yazarın kitaplarını sevmiyorum.
- Tom borrowed some books from the bookstore to read over the weekend.
- Tom hafta sonu okumak için kitapçıdan bazı kitaplar ödünç aldı.
- Tom has read all three of these books.
- Tom bu kitapların üçünü de okudu.
- Tom left some books for you on that table over there.
- Tom şuradaki masaya senin için birkaç kitap bıraktı.
- I've already written three books.
- Şimdiden üç tane kitap yazdım.
- We have a wide choice of books.
- Geniş bir kitap seçeneğimiz var.
- This isn't one of my books.
- Bu benim kitaplarımdan biri değil.
- Tom is the author of three books.
- Tom üç kitabın yazarıdır.
- I've read both books.
- İki kitabı da okudum.
- You talk like someone who's learned the language from books.
- Dili kitaplardan öğrenen biri gibi konuşuyorsun.
- You have two books.
- Senin iki kitabın var.
- I've read every one of those books.
- O kitapların hepsini okudum.
- Dan's books have been translated in more than twenty languages.
- Dan'in kitapları yirmiden fazla dile çevrildi.
- Tom has written many books.
- Tom birçok kitap yazdı.
- Are these your own books?
- Bunlar kendi kitapların mı?
- There are many books in my room.
- Benim odamda bir sürü kitap var.
- Tom has more books than Mary does.
- Tom'un Mary'den daha fazla kitabı var.
- Dan ordered two books from the publishing house.
- Dan yayınevinden iki kitap sipariş etti.
- These books are all mine.
- Bu kitapların hepsi benim.
- Tom wrote over thirty books in his lifetime.
- Tom hayatı boyunca otuzdan fazla kitap yazdı.
- There are a lot of English books in this library.
- Bu kütüphanede çok sayıda İngilizce kitap var.
- If I had to choose between those two books, I would choose the one with the yellow cover.
- Bu iki kitap arasında seçim yapmak zorunda kalsaydım sarı kapaklı olanını tercih ederdim.
- How many books are in your library?
- Kütüphanende kaç tane kitap var?
- Books are made out of paper.
- Kitaplar kağıttan yapılır.
- Can you tell me whose books these are?
- Bu kitapların kimin olduğunu söyleyebilir misin?
- How many arithmetic books are left?
- Kaç tane aritmetik kitabı kaldı?
- Put your books aside.
- Kitaplarını bir kenara koy.
- This box is full of books.
- Bu kutu kitaplarla dolu.
- Tell me where to put these books.
- Bana bu kitapları nereye koyacağımı söyle.
- Do these books belong to you or to me?
- Bu kitaplar sana mı ait yoksa bana mı?
- Put the books in the bookcase.
- Kitapları kitaplığa koy.
- Do you have two books?
- İki kitabın var mı?
- My dad bought me books.
- Babam bana kitaplar satın aldı.
- Tom has more books than I do.
- Tom'un benden daha çok kitabı var.
- I have lots of second-hand books for sale, all at affordable prices.
- Bir sürü satılık ikinci el kitabım var, hepsi uygun fiyatlarla.
- Whose books are those?
- Onlar kimin kitapları?
- He likes to read the Chinese books his father wrote in the U.S.
- Babasının ABD'de yazdığı Çince kitapları okumayı seviyor.
- He bought a number of books at the bookstore.
- Kitapçıda çok sayıda kitap aldı.
- I spent ten dollars on books.
- Kitaplara on dolar harcadım.
- He gave me several books.
- Bana birkaç kitap verdi.
- I've read both these books.
- Bu kitapların ikisini de okudum.
- He sometimes forgets to take books back to the library.
- Bazen kitapları kütüphaneye geri götürmeyi unutuyor.
- Clear off the shelf, and you can put your books there.
- Rafı temizleyin ve kitaplarınızı oraya koyabilirsiniz.
- Tom got rid of his old books.
- Tom eski kitaplarından kurtuldu.
- I have the same number of books as Tom has.
- Tom'la aynı sayıda kitabım var.
- How many books are in your library?
- Kütüphanenizde kaç kitap var?
- I read a lot of books in English.
- İngilizce bir sürü kitap okudum.
- I'll read both books.
- Her iki kitabı da okuyacağım.
- These books are mine and those books are his.
- Bu kitaplar benim, şu kitaplar da onun kitapları.
- Her bag was very heavy because it was full of thick books.
- Çantası çok ağırdı çünkü içi kalın kitaplarla doluydu.
- I read one or two books every week.
- Her hafta bir ya da iki kitap okuyordum.
- I have as many books as he does.
- Benim de onun kadar kitabım var.
- During the 60s and 70s, she published her most famous books.
- En tanınmış kitaplarını 60'lı ve 70'li yıllarda yayınladı.
- No one wants to talk about books anymore.
- Artık hiç kimse kitaplar hakkında konuşmak istemiyor.
- I don't want to buy any of these books.
- Bu kitapların hiçbirini almak istemiyorum.
- She loves to read Chinese books.
- O, Çince kitapları okumayı sever.
- Tom is the author of three books.
- Tom üç kitabın yazarı.
- He has a lot of books on history.
- Onun tarihle ilgili çok sayıda kitabı var.
- He left his books all around the house.
- Kitaplarını evin her yerinde bıraktı.
- His books are heavier.
- Onun kitapları daha ağır.
- I have got a lot of books.
- Bir sürü kitabım var.
- Bad books will do you harm.
- Kötü kitaplar sana zarar verir.
- Tom read lots of books.
- Tom çok kitap okur.
- I like to download books.
- Kitapları indirmeyi severim.
- If you were stranded on a desert island, what books would you want to have with you to read?
- Issız bir adada mahsur kalsaydınız, okumak için yanınızda hangi kitapların olmasını isterdiniz?
- Tom has written a lot of books, but none of them have ever been published.
- Tom bir sürü kitap yazdı ama hiçbiri basılmadı.
- I ordered some new books from America.
- Amerika'dan bazı yeni kitaplar ısmarladım.
- I'll give these books to whoever wants them.
- Bu kitapları kim isterse ona vereceğim.
- His books sell millions of copies.
- Onun kitapları milyonlarca kopya satar.
- I often borrow books from Tom.
- Ben sık sık Tom'dan kitap ödünç alırım.
- I have two English books.
- İki İngilizce kitabım var.
- I work among friends, and I live among books.
- Arkadaşlar arasında çalışıyorum ve kitaplar arasında yaşıyorum.
- How many books did you buy last year?
- Geçen yıl kaç tane kitap satın aldınız?
- I have got some books.
- Birkaç kitabım var.
- I found this letter among those books.
- Bu mektubu o kitapların arasında buldum.
- I have books that I've reread several times.
- Birkaç kez tekrar okuduğum kitaplarım var.
- Tom put his books in his locker.
- Tom kitaplarını dolabına koydu.
- This is on the list of banned books.
- Bu yasaklı kitaplar listesinde.
- He's brought the books that I needed.
- O ihtiyacım olan kitapları getirdi.
- These books are easier than those books.
- Bu kitaplar o kitaplardan daha kolay.
- The books they gave me as a gift are great.
- Bana hediye ettikleri kitaplar harikaydı.
- I read a lot of books in English.
- Birçok İngilizce kitap okudum.
- There are many books I should read, but haven't.
- Okumam gereken bir sürü kitap var ama okumadım.
- Tom has written a lot of books, but none of them have ever been published.
- Tom birçok kitap yazdı ama şimdiye kadar onlardan hiçbiri yayınlanmadı.
- Tom has read all three of these books.
- Tom bu üç kitabın üçünü de okudu.
- The books are on the table.
- Kitaplar masada duruyor.
- I have about three times as many books as Tom.
- Benim Tom'un üç katı kadar kitabım var.
- Tom buys and sells old books.
- Tom eski kitapları alıp satıyor.
- Did you bring any books?
- Hiç kitap getirdin mi?
- My books don't sell very well.
- Kitaplarım çok iyi satmıyor.
- These books are accessible to all students.
- Bu kitaplar tüm öğrencilerin erişimine açık.
- I read a lot of books in French.
- Fransızca çok kitap okurum.
- Books are ships which pass through the vast sea of time.
- Kitaplar, zamanın engin denizinden geçen gemilerdir.
- I don't have any books to read.
- Okuyacak hiç kitabım yok.
- My son likes books about animals.
- Oğlum hayvanlarla ilgili kitapları sever.
- Tom opened his bag to put his books in.
- Top kitaplarını içine koymak için çantasını açtı.
- There are many books I should read, but haven't.
- Okumam gereken ama okumadığım bir sürü kitap var.
- His books are interesting.
- Onun kitapları ilginç.
- Nobody wants your books!
- Hiç kimse senin kitaplarını istemez!
- Books are my alternate reality.
- Kitaplar benim alternatif gerçekliğim.
- Read the kind of books that are useful to you.
- Sana faydalı olan kitap türünü oku.
- Maybe it would be better if I threw away all these books, kissed your little nose, and forgot all my worries and hardships.
- Belki de tüm bu kitapları atsam, küçük burnunu öpsem ve tüm endişelerimi ve zorluklarımı unutsam daha iyi olurdu.
- The boys bring their books every day.
- Çocuklar her gün kitaplarını getiriyorlar.
- How many books did you read?
- Kaç kitap okudun?
- I have read hundreds of books.
- Yüzlerce kitap okudum.
- These books aren't just for children.
- Bu kitaplar sadece çocuklar için değildir.
- I have borrowed two books.
- İki kitap ödünç aldım.
- I ordered several books from England.
- İngiltere'den birkaç kitap sipariş ettim.
- Put your books away.
- Kitaplarını kaldır.
- I have no more room for new books.
- Yeni kitaplar için yerim kalmadı.
- He gave me several books.
- O bana birkaç kitap verdi.
- He has a large number of books.
- Bir sürü kitabı var.
- How many books do you think you have read so far?
- Şimdiye kadar kaç kitap okuduğunu düşünüyorsun?
- Up to now, how many books do you think you've read?
- Şimdiye kadar, kaç kitap okuduğunu düşünüyorsun?
- His books are liked by young people.
- Onun kitapları gençler tarafından sevilir.
- Nowadays anybody can get books.
- Bugünlerde herkes kitap alabiliyor.
- She's only interested in selling books.
- O sadece kitap satmakla ilgileniyor.
- He knows how to bind books.
- O, kitapları nasıl ciltleyeceğini bilir.
- I read all kinds of books.
- Her çeşit kitabı okumuşumdur.
- Of all the books published recently, only a few are worth reading.
- Son zamanlarda yayınlanan tüm kitaplardan sadece birkaçı okunmaya değer.
- Tom dropped his books on the floor.
- Tom kitaplarını yere düşürdü.
- Do you like books written by Franz Kafka?
- Franz Kafka tarafından yazılan kitapları sever misin?
- Tom gave me some books.
- Tom bana birkaç kitap verdi.
- This box must be large enough for all these books.
- Bu kutu tüm bu kitaplar için yeterince büyük olmalı.
- How many books do you read a month?
- Ayda kaç kitap okuyorsun?
- He reads a lot of books.
- O çok kitap okur.
- When were your books delivered?
- Kitaplarınız ne zaman teslim edildi?
- Tom has co-written three books.
- Tom'un birlikte yazılmış üç kitabı var.
- Those books look as if they're going to topple over any minute.
- Şu kitaplar her an devrileceklermiş gibi görünüyor.
- Some people write books for money, others for pleasure.
- Bazı insanlar para için , diğerleri zevk için kitap yazarlar.
- This is one of Tom's favorite books.
- Bu Tom'un en sevdiği kitaplardan biri.
- He has many books.
- Onun birçok kitabı vardır.
- He reads a lot of books.
- Çok kitap okuyor.
- My father has many books.
- Babamın birçok kitabı var.
- She doesn't have many books.
- Çok fazla kitabı yok.
- All of them are good, so choose three books.
- Onların hepsi iyi, bu yüzden üç kitap seçin.
- None of those books are interesting.
- Bu kitapların hiçbiri ilginç değil.
- He has written two books.
- O, iki kitap yazdı.
- She loves books too.
- O da kitapları sever.
- Books for young people sell well these days.
- Bugünlerde gençlere yönelik kitaplar çok satıyor.
- I don't have many books.
- Pek çok kitabım yok.
- I own all the books.
- Bütün kitaplar benim.
- He has written lots of books about his experience abroad.
- Yurtdışı deneyimi hakkında birçok kitap yazdı.
- Tom, are all these books yours?
- Tom, tüm bu kitaplar senin mi?
- I didn't read any of those books.
- O kitapların hiçbirini okumadım.
- There are a lot of books in his room.
- Odasında bir sürü kitap var.
- Tom said he didn't have any books in French.
- Tom hiç Fransızca kitabı olmadığını söyledi.
- There are hundreds of books in his studio.
- Stüdyosunda yüzlerce kitap var.
- Where can you buy books?
- Kitapları nereden alabilirsin?
- If you need books, make the most of the books in the library.
- Kitaplara ihtiyacınız varsa, kütüphanedeki kitaplardan en iyi şekilde yararlanın.
- Books are the offspring of one's mind.
- Kitaplar insanın zihninin ürünüdür.
- He spends a great deal of money on books.
- Kitaplara çok para harcar.
- I don't have books to read.
- Okuyacak kitabım yok.
- He handed down books from the shelf.
- Raftan kitapları indirdi.
- He has foreign books of a kind you can't find in Japan.
- Japonya'da bulamayacağınız türden yabancı kitapları var.
- The firm publishes educational books.
- Firma eğitsel kitaplar yayınlıyor.
- I have many books.
- Pek çok kitabım var.
- Books are the bees that carry pollen from one mind to another.
- Kitaplar bir zihinden diğerine polen taşıyan arılardır.
- There are several books on the desk.
- Masanın üstünde birkaç kitap var.
- There were no more than two books on the desk.
- Masada en fazla iki kitap vardı.
- Shall I send a few books for her?
- Ben onun için birkaç kitap göndereyim mi?
- Books are sources of knowledge.
- Kitaplar bilgi kaynaklarıdır.
- If the list of books is too long, please leave out all foreign books.
- Eğer kitapların listesi çok uzunsa lütfen bütün yabancı kitapları dışarıda bırak.
- Tom opened his locker and took out his books.
- Tom dolabını açtı ve kitaplarını çıkardı.
- Tom has written a lot of books.
- Tom çok fazla kitap yazdı.
- Tom has read a lot of books in French.
- Tom çok fazla Fransızca kitap okudu.
- He is holding his books under his arm.
- Kolunun altında kitaplarını tutuyor.
- Whose books are these?
- Bunlar kimin kitapları?
- Do they sell books?
- Kitap satıyorlar mı?
- These books are easier than those books.
- Bu kitaplar, o kitaplardan daha kolay.
- Tom doesn't have many books.
- Tom'un pek çok kitabı yok.
- He doesn't read many books.
- Çok fazla kitap okumuyor.
- This is one for the books.
- Bu kitaplara geçecek bir şey.
- I've got two books.
- Benim iki kitabım var.
- When was the last time you borrowed books from the library?
- Kütüphaneden en son ne zaman kitap ödünç aldınız?
- I like to download books.
- Kitap indirmeyi severim.
- These books are my books.
- Bu kitaplar benim kitaplarım.
- You can borrow these books from the library for a week.
- Bu kitapları bir haftalığına kütüphaneden ödünç alabilirsin.
- I have few books.
- Birkaç kitabım var.
- Tom hasn't yet read any of these books.
- Tom henüz bu kitapların hiçbirini okumadı.
- It matters not how many books one reads, but which books.
- İnsanın kaç kitap okuduğu değil, hangi kitapları okuduğu önemlidir.
- Which do you prefer among these books?
- Bu kitaplar arasında hangisini tercih edersin?
- It would be better if you read more books.
- Daha çok kitap okusan daha iyi olur.
- I plan to try reading some other books.
- Başka kitaplar okumayı denemeyi planlıyorum.
- I have many language books.
- Bir sürü dil kitabım var.
- All of these books were written by Tom.
- Bütün bu kitaplar Tom tarafından yazıldı.
- These books don't sell well.
- Bu kitaplar iyi satmıyor.
- Clear off the shelf, and you can put your books there.
- Rafı boşalt ve kitaplarını oraya koyabilirsin.
- There were books lying here and there in the room.
- Odada tek tük kitaplar vardı.
- Which books do you like to read most?
- En çok hangi kitapları okumaktan hoşlanırsın?
- I carried three books.
- Ben üç kitap taşıdım.
- Do you borrow books from this library?
- Bu kütüphaneden kitap ödünç alıyor musun?
- Tom has several thousand books.
- Tom'un birkaç bin kitabı var.
- Father bought me some books.
- Babam bana birkaç kitap aldı.
- She reads on average three or four books a week.
- Haftada ortalama üç ya da dört kitap okuyor.
- Open your books to page one hundred.
- Kitaplarınızda sayfa yüzü açın.
- How many books are on the shelf?
- Rafta kaç kitap var?
- All these books will be worth their weight in gold someday.
- Tüm bu kitaplar bir gün ağırlığınca altın değerinde olacak.
- Take out your books and open them at page 42.
- Kitaplarınızı çıkarın ve 42. sayfayı açın.
- None of these books were very interesting.
- Bu kitaplardan hiçbiri çok ilginç değildi.
- All members have access to these books.
- Bütün üyelerin bu kitaplara erişim hakkı var.
- He doesn't read many books.
- O, çok sayıda kitap okumaz.
- Tom spends a lot of money on books.
- Tom kitaplara çok para harcıyor.
- Read as many books as you can.
- Okuyabildiğin kadar çok sayıda kitap oku.
- Don't take out the books on this shelf.
- Bu raftaki kitapları çıkarmayın.
- How many books did you read last year?
- Geçen yıl kaç kitap okudun?
- Don't put your books on the dining room table.
- Kitaplarınızı yemek odası masasına koymayın.
Show More (1820)
|