|
- When you go to Boston, where do you plan to stay?
- Boston'a gittiğinizde, nerede kalmayı planlıyorsunuz?
- I wish we were still in Boston.
- Keşke biz hâlâ Boston'da olsak.
- I'm not going to go to Boston with you.
- Boston'a seninle gitmeyeceğim.
- Tom probably thought I was going to Boston with him next weekend.
- Tom muhtemelen gelecek hafta sonu onunla Boston'a gideceğimi düşündü.
- Tom won't need to go to Boston this month.
- Tom'un bu ay Boston'a gitmesine gerek kalmayacak.
- Tom might've been in Boston at the same time Mary was.
- Tom, Mary ile aynı zamanda Boston'da olmuş olabilir.
- Tom is going back to Boston soon.
- Tom yakında Boston'a geri gidiyor.
- I guess Tom was in Boston.
- Sanırım Tom Boston'daydı.
- I think I'll go to Boston next month.
- Sanırım gelecek ay Boston'a gideceğim.
- Tom is in Boston, isn't he?
- Tom Boston'da, değil mi?
- Tom and Mary were both in Boston last week.
- Tom ve Mary geçen hafta Boston'daydı.
- Tom says he doesn't know much about Boston.
- Tom, Boston hakkında fazla bilgisi olmadığını söylüyor.
- I didn't want Tom to go to Boston with me.
- Tom'un benimle Boston'a gelmesini istemedim.
- Tom will be leaving for Boston in an hour.
- Tom bir saat içinde Boston'a gidiyor olacak.
- I've been in Boston since October.
- Ekim'den beri Boston'dayım.
- I thought Tom was going to Boston with you.
- Tom'un seninle birlikte Boston'a gideceğini sanıyordum.
- How long did you say you were in Boston?
- Ne kadar süredir Boston'da olduğunu söyledin?
- Tom and Mary both want to go to Boston.
- Tom ve Mary Boston'a gitmek istiyorlar.
- Tom can't come with me to Boston.
- Tom benimle Boston'a gelemez.
- I'm not going to take you back to Boston with me.
- Seni benimle Boston'a geri götürmeyeceğim.
- They went to Boston with Mary.
- Mary ile Boston'a gittiler.
- It is a four-hour drive from New York to Boston.
- New York'tan Boston'a arabayla dört saatte gidilir.
- Why did Tom need to go to Boston?
- Tom'un neden Boston'a gitmesi gerekiyordu?
- Almost everyone I know has been to Boston at least once.
- Tanıdığım neredeyse herkes en az bir kez Boston'a gitmiştir.
- Tom stayed in Boston for three months.
- Tom Boston'da üç ay kaldı.
- Tom will be arriving in Boston this evening.
- Tom bu akşam Boston'a geliyor olacak.
- My parents would never allow me to go to Boston with you.
- Ailem seninle Boston'a gitmeme asla izin vermezdi.
- Did you go to Boston that day?
- O gün Boston'a gitmiş miydiniz?
- What happened to him in Boston?
- Boston'da ona ne oldu?
- Do you still think Tom would like to go to Boston with us?
- Hâlâ Tom'un bizimle Boston'a gitmek istediğini düşünüyor musun?
- Tom and Mary both live in Boston.
- Tom ve Mary Boston'da yaşıyor.
- How long did you stay in Boston?
- Boston'da ne kadar kaldın?
- I hate places like Boston, Chicago, etc.
- Boston, Şikago gibi yerlerden nefret ediyorum.
- I don't often come to Boston anymore.
- Artık Boston'a pek sık gelmiyorum.
- I was arrested in Boston.
- Boston'da tutuklandım.
- Tom is coming up to Boston for a visit.
- Tom bir ziyaret için Boston'a geliyor.
- Would you go back to Boston if you could?
- Eğer gidebilirsen Boston'a geri gider misin?
- Everyone I know has left Boston.
- Tüm tanıdıklarım Boston'dan ayrıldı.
- Tom and Mary have lived in Boston since they got married.
- Tom ve Mary evlendiklerinden beri Boston'da yaşıyorlar.
- Tom wouldn't like Boston.
- Tom Boston'ı sevmezdi.
- Are you still living in Boston?
- Hala Boston'da mı yaşıyorsun?
- I'm sure Tom will be able to persuade Mary to go to Boston with him.
- Eminim Tom, Mary'yi onunla Boston'a gitmeye ikna edebilecektir.
- Tom said he's driving to Boston on Monday.
- Tom Pazartesi günü Boston'a gideceğini söyledi.
- I thought Tom was living in Boston.
- Tom'un Boston'da yaşadığını sanıyordum.
- I rarely go to Boston.
- Boston'a nadiren giderim.
- I assume that Tom would like to go to Boston with us.
- Tom'un bizimle Boston'a gitmek isteyeceğini varsayıyorum.
- Are Tom and Mary in Boston now?
- Tom ve Mary şimdi Boston'da mı?
- Tom has to go back to Boston.
- Tom Boston'a dönmek zorunda.
- It looks like I may have to go to Boston next summer.
- Gelecek yaz Boston'a gitmek zorunda kalabilirim gibi görünüyor.
- That's why you came back to Boston, right?
- Boston'a geri gelmenin sebebi bu, değil mi?
- I used to hate Boston.
- Boston'dan nefret ederdim.
- I thought we'd visit Boston after we got married.
- Evlendikten sonra Boston'u ziyaret edeceğimizi düşündüm.
- I wish I had gone to Boston with Tom.
- Keşke Tom ile Boston'a gitmiş olsaydım.
- I got to go to Boston last week.
- Geçen hafta Boston'a gitmek zorunda kaldım.
- I'm going to spend the weekend in Boston.
- Hafta sonunu Boston'da geçireceğim.
- I knew that Tom was from Boston.
- Tom'un Boston'lu olduğunu biliyordum.
- I just came by to tell you I'm moving to Boston.
- Sana Boston'a taşınacağımı söylemek için uğradım sadece.
- I went to Boston by plane.
- Boston'a uçakla gittim.
- I've been in Boston for three months.
- Üç aydır Boston'dayım.
- They announced that they were planning to live in Boston.
- Boston'da yaşamayı planladıklarını açıkladılar.
- We won't be able to get back to Boston until next Monday.
- Önümüzdeki pazartesiye kadar Boston'a dönemeyeceğiz.
- We want to go to Boston and Chicago.
- Boston'a ve Chicago'ya gitmek istiyoruz.
- That show was filmed in the Boston area.
- O şov Boston bölgesinde çekildi.
- He loved Boston.
- O Boston'u sevdi.
- I'd like to go to Boston with Tom.
- Tom'la Boston'a gitmek isterdim.
- Tom will go to Boston with me.
- Tom benimle Boston'a gelecek.
- I have family in Boston.
- Boston'da bir ailem var.
- I still have many friends in Boston.
- Boston'da hâlâ çok arkadaşım var.
- Boston is almost three hours from here.
- Boston buradan neredeyse üç saat.
- When I was in Boston, I'd play tennis with Tom quite often.
- Boston'da iken Tom'la oldukça sık tenis oynardım.
- Tom's family lives in Boston.
- Tom'un ailesi Boston'da yaşıyor.
- Tom went to Boston the day after Thanksgiving.
- Tom, Şükran Günü'nden sonraki gün Boston'a gitti.
- I go back home to Boston every three months.
- Her üç ayda bir eve Boston'a geri gidiyorum.
- This isn't the first time that it's snowed in Boston on Christmas Day.
- Noel günü Boston'da ilk kez kar yağmadı.
- Tom doesn't know who Mary is going to go to Boston with.
- Tom, Mary'nin Boston'a kiminle gideceğini bilmiyor.
- Tom said he had a terrible experience in Boston.
- Tom Boston'da korkunç bir deneyim yaşadığını söyledi.
- I didn't know Tom had never been to Boston before.
- Tom'un daha önce Boston'a hiç gitmediğini bilmiyordum.
- I have never been to Boston.
- Boston'a hiç gitmedim.
- I'm planning to visit Boston.
- Boston'u ziyaret etmeyi planlıyorum.
- Tom and Mary shared stories about their life in Boston.
- Tom ve Mary Boston'daki hayatları hakkında hikayeler paylaştılar.
- Tom knows Mary would rather not go to Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'a gitmek istemediğini biliyor.
- At the time of his arrest, Tom was living in Boston.
- Tom tutuklandığı sırada Boston'da yaşıyordu.
- Everyone went to Boston except Tom.
- Tom hariç herkes Boston'a gitti.
- I met them in Boston last week.
- Onlarla geçen hafta Boston'da tanıştım.
- I'll still call Boston home.
- Yine de Boston'a evim diyeceğim.
- Tom goes to Boston three times a month.
- Tom ayda üç kez Boston'a gidiyor.
- Tom is a journalist based in Boston.
- Tom Boston'da yaşayan bir gazeteci.
- You've chosen a good time to visit Boston.
- Boston'u ziyaret etmek için iyi bir zaman seçmişsiniz.
- All of my children go to school in Boston.
- Çocuklarımın hepsi Boston'da okula gidiyor.
- Tom made it as far as Boston.
- Tom Boston'a kadar gitmiş.
- I thought you were in Boston with Tom.
- Tom'la Boston'da olduğunu sanıyordum.
- I want you to take me back to Boston.
- Beni Boston'a geri götürmeni istiyorum.
- I came back from Boston a few days ago.
- Birkaç gün önce Boston'dan döndüm.
- Tom said he'd never been to Boston.
- Tom Boston'da hiç bulunmadığını söyledi.
- Tom bought some land near Boston.
- Tom Boston yakınlarında bir arazi satın aldı.
- I shouldn't have gone to Boston last weekend.
- Geçen hafta sonu Boston'a gitmemem gerekirdi.
- Does Tom still want to go to Boston?
- Tom hâlâ Boston'a gitmek istiyor mu?
- I didn't go to Boston last week either.
- Ben de geçen hafta Boston'a gitmedim.
- I loved Boston.
- Boston'ı sevdim.
- I'm going to Boston in October.
- Ekim'de Boston'a gidiyorum.
- Do you come to Boston often?
- Boston'a sık sık geliyor musun?
- I should've told Tom to stay in Boston.
- Tom'a Boston'da kalmasını söylemeliydim.
- You never told me that you didn't like Boston.
- Boston'u sevmediğini bana hiç söylemedin.
- Tom doesn't like Boston at all.
- Tom Boston'dan hiç hoşlanmıyor.
- It seems Tom and I are the only ones here from Boston.
- Görünüşe göre Tom ve ben Boston'dan gelen tek kişileriz.
- Tom isn't going to go to Boston with us, is he?
- Tom bizimle Boston'a gitmeyecek, değil mi?
- Another store will be opened in Boston soon.
- Yakında Boston'da bir mağaza daha açılacak.
- I'm thinking of going to Boston.
- Boston'a gitmeyi düşünüyorum.
- I think it's time for me to return to Boston.
- Sanırım Boston'a dönmemin zamanıdır.
- Tom has several friends in Boston.
- Tom'un Boston'da birkaç arkadaşı var.
- Why would I want to go to Boston with you?
- Neden seninle Boston'a gitmek isteyeyim?
- Tom wanted Mary to go to Boston to visit her uncle.
- Tom Mary'nin amcasını ziyaret etmek için Boston'a gitmesini istedi.
- Tom is now living in Boston.
- Tom şimdi Boston'da yaşıyor.
- Is Tom in Boston?
- Tom Boston'da mı?
- I might not be in Boston next week.
- Gelecek hafta Boston'da olmayabilirim.
- You won't find them at this price anywhere else in Boston.
- Onları Boston'da başka bir yerde bu fiyata bulamayacaksın.
- I want to visit Boston sometime.
- Bir ara Boston'u ziyaret etmek istiyorum.
- Tom will love Boston.
- Tom Boston'a bayılacak.
- Do you know whether or not Tom is going to Boston next summer?
- Tom'un gelecek yaz Boston'a gidip gitmeyeceğini biliyor musun?
- Tom and I have decided to go to Boston next summer.
- Tom ve ben önümüzdeki yaz Boston'a gitmeye karar verdik.
- Tom is a flâneur in the streets of Boston.
- Tom Boston sokaklarında gezen bir serseri.
- She made friends with him in Boston.
- Onunla Boston'da arkadaş oldu.
- Tom will be back from Boston next Monday.
- Tom gelecek pazartesi Boston'dan dönmüş olacak.
- Will you go to Boston by plane?
- Boston'a uçakla mı gideceksiniz?
- Tom is a reporter based in Boston.
- Tom, Boston muhabiri.
- Tom was in Boston last year.
- Tom geçen sene Boston'daydı.
- In 2013, Tom married Mary and moved to Boston.
- 2013'te Tom, Mary ile evlendi ve Boston'a taşındı.
- Does this mean that you're not going to go to Boston?
- Bu, Boston'a gitmeyeceğiniz anlamına mı geliyor?
- I have no desire to live in Boston.
- Boston'da yaşamak istemiyorum.
- I thought that Tom was still living in Boston.
- Tom'un hâlâ Boston'da yaşadığını düşündüm.
- Tom and I used to live in Boston.
- Tom ve ben eskiden Boston'da yaşardık.
- Tom spent a week with Mary in Boston.
- Tom, Mary ile Boston'da bir hafta geçirdi.
- They miss Boston.
- Boston'u özlüyorlar.
- Tom lives in a small town not too far from Boston.
- Tom Boston'dan çok uzak olmayan küçük bir kasabada yaşıyor.
- I lived in Boston for only about three months.
- Boston'da sadece yaklaşık üç ay yaşadım.
- Neither Tom nor Mary lives in Boston.
- Ne Tom ne de Mary Boston'da yaşıyor.
- Tom was convinced that he'd be happier if he moved to Boston.
- Tom, Boston'a taşınırsa daha mutlu olacağına inanıyordu.
- Tom and I are planning on visiting Boston together.
- Tom ve ben birlikte Boston'u ziyaret etmeyi planlıyoruz.
- About how many days will you be in Boston?
- Boston'da kaç gün kalacaksın?
- I was in Boston most of the summer.
- Yazın çoğunu Boston'da geçirdim.
- Tom is about to leave for Boston.
- Tom Boston'a gitmek üzeredir.
- Tom doesn't live here in Boston.
- Tom burada, Boston'da yaşamıyor.
- You used to live in Boston, didn't you?
- Eskiden Boston'da yaşıyordun, değil mi?
- Tom went back to Boston yesterday.
- Tom dün Boston'a geri döndü.
- Tom plans to catch a flight back to Boston this evening.
- Tom bu akşam Boston'a geri dönmek için uçağa yetişmeyi planlıyor.
- They lived in Boston.
- Boston'da yaşıyorlardı.
- I'm looking forward to visiting Boston.
- Boston'u ziyaret etmek için sabırsızlanıyorum.
- Tom spent several months in Boston.
- Tom Boston'da birkaç ay geçirdi.
- What is the frequency for Tatoeba Radio in Boston?
- Radyo Tatoeba, Boston'da hangi frekanstan yayın yapıyor?
- Tom sold his farm and moved to Boston.
- Tom çiftliğini sattı ve Boston'a taşındı.
- I spent a week in Boston.
- Boston'da bir hafta geçirdim.
- Tom is having a good time in Boston.
- Tom Boston'da iyi vakit geçiriyor.
- All of my ex-girlfriends live in Boston.
- Eski kız arkadaşlarımın hepsi Boston'da yaşıyor.
- Tom may not have to go back to Boston.
- Tom Boston'a geri dönmek zorunda kalmayabilir.
- Tom wondered how difficult it would be to find a job in Boston.
- Tom Boston'da bir iş bulmanın ne kadar zor olabileceğini merak etti.
- I knew we should've stayed in Boston.
- Boston'da kalmamız gerektiğini biliyordum.
- Is Tom living in Boston?
- Tom Boston'da mı yaşıyor?
- I'm glad I visited Boston.
- Boston'a gittiğime memnunum.
- Did Tom actually go to Boston?
- Tom gerçekten Boston'a gitti mi?
- Don't go to Boston.
- Boston'a gitme.
- Shouldn't Tom be in Boston this week?
- Tom'un bu hafta Boston'da olmaması mı gerek?
- Tom never really wanted to leave Boston.
- Tom gerçekten Boston'u hiç terk etmek istemedi.
- We picked a hitchhiker up on the way to Boston.
- Boston'a giderken bir otostopçu aldık.
- Tom made a six-figure donation to help the earthquake victims in Boston.
- Tom, Boston'daki depremzedelere yardım etmek için altı rakamlı bir bağış yaptı.
- Do you think Tom knows I want to go to Boston?
- Sence Tom Boston'a gitmek istediğimi biliyor mudur?
- Did you know Tom had relatives in Boston?
- Tom'un Boston'da akrabaları olduğunu biliyor muydun?
- Why did Tom have to go to Boston?
- Tom neden Boston'a gitmek zorundaydı?
- I'm going to Boston again next weekend.
- Gelecek hafta sonu yine Boston'a gideceğim.
- I thought Tom was going to Boston with you.
- Tom'un seninle Boston'a gideceğini sanıyordum.
- Tom seemed to like Boston.
- Tom Boston'dan hoşlanıyor gibiydi.
- Tom will be in Boston the week after next.
- Tom öbür hafta Boston'da olacak.
- I went to Boston to do that.
- Onu yapmak için Boston'a gittim.
- It's hard to believe that Tom really wants to go to Boston.
- Tom'un gerçekten Boston'a gitmek istediğine inanmak zor.
- It was founded in 2013 in Boston.
- 2013 yılında Boston'da kuruldu.
- I'm excited about going to Boston.
- Boston'a gideceğim için heyecanlıyım.
- I missed you a lot while you were in Boston.
- Sen Boston'dayken seni çok özledim.
- I hear Boston is hot this time of year.
- Boston'un yılın bu zamanında sıcak olduğunu duydum.
- A year ago Monday, Tom moved to Boston.
- Bir yıl önce Pazartesi, Tom Boston'a taşındı.
- I don't remember much about Boston.
- Boston hakkında pek bir şey hatırlamıyorum.
- You're probably the only person in Boston who has never been to this park before.
- Muhtemelen Boston'da bu parka daha önce hiç gitmemiş tek kişi sizsiniz.
- Prices are lower in Boston.
- Fiyatlar Boston'da daha düşük.
- Tom bragged about what happened in Boston.
- Tom Boston'da ne olduğu hakkında övündü.
- What was the name of the hotel where you stayed in Boston last year?
- Geçen yıl Boston'da kaldığınız otelin adı neydi?
- I wish we could go to Boston and visit Tom.
- Keşke Boston'a gidip Tom'u ziyaret edebilseydik.
- It happened when Tom was in Boston.
- Tom Boston'dayken oldu.
- Obviously, I'd love to be in Boston.
- Açıkçası, Boston'da olmayı çok isterdim.
- I lost my way in Boston.
- Boston'da yolumu kaybettim.
- Tom is now either in Boston or Chicago.
- Tom şimdi ya Boston'da ya da Şikago'da.
- Tom should've arrived in Boston by now.
- Tom şimdiye kadar Boston'a varmalıydı.
- I had to get out of Boston.
- Boston'dan gitmeliydim.
- Who are you planning on going to Boston with?
- Boston'a kiminle gitmeyi planlıyorsun?
- Boston is the largest city I've ever visited.
- Boston şimdiye kadar ziyaret ettiğim en büyük kent.
- Tom went to Boston without even telling me he was planning to go there.
- Tom Boston'a gitmeyi planladığını bana bile söylemeden gitti.
- How long do you intend to stay in Boston?
- Boston'da ne kadar kalmayı planlıyorsun?
- Tom succeeded in finding a new job in Boston.
- Tom Boston'da yeni bir iş bulmayı başardı.
- Finally, we got to Boston.
- Sonunda Boston'a vardık.
- Tom will go to Boston next summer.
- Tom gelecek yaz Boston'a gidecek.
- I got lost in Boston.
- Boston'da kayboldum.
- You're my only friend in Boston.
- Boston'daki tek arkadaşım sensin.
- We'll still be in Boston on Monday.
- Pazartesi günü hâlâ Boston'da olacağız.
- You've been to Boston, haven't you?
- Boston'da bulundun, değil mi?
- Tom went to Boston by car last week.
- Tom geçen hafta arabayla Boston'a gitti.
- Do we really have to go to Boston?
- Gerçekten Boston'a gitmek zorunda mıyız?
- Next week, Tom and I are going to Boston.
- Önümüzdeki hafta Tom ve ben Boston'a gidiyoruz.
- Will you go to Boston with her?
- Onunla Boston'a gidecek misin?
- Tom has plenty of friends in Boston.
- Tom'un Boston'da bir sürü arkadaşı var.
- I can't believe Tom really doesn't want to go to Boston.
- Tom'un gerçekten Boston'a gitmek istemediğine inanamıyorum.
- I think that Tom went to Boston.
- Tom'un Boston'a gittiğini düşünüyorum.
- Tom and Mary are getting married in Boston.
- Tom ve Mary Boston'da evleniyorlar.
- Tom spent a few years in Boston when he was in college.
- Tom üniversitedeyken Boston'da birkaç yıl geçirdi.
- We're actually on our way to Boston.
- Esasında Boston'a doğru yola çıktık.
- I haven't been to Boston in a long time.
- Uzun süredir Boston'a gitmedim.
- This happened last week in Boston, too.
- Bu da geçen hafta Boston'da oldu.
- Why aren't you in Boston anymore?
- Neden artık Boston'da değilsin?
- How are you going to get to Boston?
- Boston'a nasıl gideceksin?
- Tom is from Boston, isn't he?
- Tom Boston'dan, değil mi?
- I'll be going to Boston next week, but I'm not really looking forward to it.
- Gelecek hafta Boston'a gideceğim fakat bunu dört gözle beklemiyorum.
- I still want to go to Boston with you.
- Ben hâlâ seninle Boston'a gitmek istiyorum.
- Tom rents an apartment in Boston.
- Tom Boston'da bir daire kiralamaktadır.
- It's possible that we won't be able to get to Boston in time for the wedding.
- Düğün için zamanında Boston'a varamayacağımız olasıdır.
- Tom said Mary wasn't in Boston now.
- Tom, Mary'nin şimdi Boston'da olmadığını söyledi.
- Tom moved here from Boston three years ago.
- Tom üç yıl önce Boston'dan buraya taşındı.
- I think Tom could go to Boston with you.
- Bence Tom seninle Boston'a gidebilir.
- Will you be in Boston next week, too?
- Gelecek hafta da Boston'da olacak mısın?
- Tom found a job in Boston.
- Tom Boston'da bir iş buldu.
- Tom and Mary grew up in Boston.
- Tom ve Mary Boston'da büyüdüler.
- I hope I get the chance to go to Boston.
- Umarım Boston'a gitme şansım olur.
- Neither Tom nor Mary lives in Boston.
- Ne Tom ne Mary Boston'da yaşıyor.
- I was living in Boston at the time.
- O zaman Boston'da yaşıyordum.
- Tom wondered what Boston would be like.
- Tom Boston'un nasıl olacağını merak ediyordu.
- I don't think Tom will go to Boston next weekend.
- Tom'un önümüzdeki hafta sonu Boston'a gideceğini düşünmüyorum.
- Do Tom and Mary still live in Boston?
- Tom ve Mary hâlâ Boston'da mı yaşıyor?
- I thought you said Tom didn't live in Boston anymore.
- Tom'un artık Boston'da yaşamadığını söylediğini sanıyordum.
- Tom hates coming to Boston.
- Tom Boston'a gelmekten nefret ediyor.
- Tom is enjoying his life in Boston.
- Tom Boston'daki hayatının tadını çıkarıyor.
- You were in Boston last year, weren't you?
- Geçen sene Boston'daydın, değil mi?
- I think Tom used to live in Boston.
- Sanırım Tom eskiden Boston'da yaşıyordu.
- We're the only ones here from Boston.
- Burada Boston'dan sadece biz varız.
- I regret coming to Boston.
- Boston'a geldiğime pişmanım.
- Tom went back to Boston in order to be with Mary.
- Tom, Mary ile birlikte olmak için Boston'a geri döndü.
- That picture was taken in Boston.
- Bu resim Boston'da çekildi.
- I suspect Tom and Mary have to go to Boston.
- Tom ve Mary'nin Boston'a gitmesi gerektiğinden şüpheleniyorum.
- Tom surprised all of us when he went to Boston.
- Tom, Boston'a gittiğinde hepimizi şaşırttı.
- Tom told Mary that he never wanted to go back to Boston.
- Tom, Mary'ye Boston'a asla geri dönmek istemediğini söyledi.
- What were you doing in Boston?
- Boston'da ne yapıyordun?
- How long did it take you to get to Boston?
- Boston'a varmak ne kadar zamanını aldı?
- I'm heading to Boston.
- Boston'a gidiyorum.
- Both Tom and Mary were happy in Boston.
- Hem Tom hem de Mary Boston'da mutluydu.
- It was raining hard in Boston.
- Boston'da çok yağmur yağıyordu.
- Are you saying Tom isn't from Boston?
- Tom'un Boston'dan olmadığını mı söylüyorsun?
- I haven't been to Boston lately.
- Son zamanlarda Boston'da bulunmadım.
- Tom was living in Boston.
- Tom Boston'da yaşıyordu.
- Tom had to go to Boston on business.
- Tom iş için Boston'a gitmek zorunda kaldı.
- Are you in Boston right now?
- Şu anda Boston'da mısın?
- I got back to Boston last night.
- Dün gece Boston'a geri döndüm.
- I think Boston is the best city in the world.
- Boston'un dünyadaki en iyi şehir olduğunu düşünüyorum.
- I think Tom might be in Boston right now.
- Bence Tom şu anda Boston'da olabilir.
- I was surprised when Tom said he was planning to go to Boston.
- Tom Boston'a gitmeyi planladığını söylediğinde şaşırmıştım.
- I'm not moving to Boston.
- Boston'a taşınmıyorum.
- He has come from Boston.
- Boston'dan geldi.
- Were you born in Boston?
- Boston'da mı doğdun?
- Tom really should be in Boston now.
- Tom'un şimdi gerçekten Boston'da olması gerekir.
- Both Tom and Mary have Boston addresses, even though they don't live there now.
- Şu anda orada yaşamasalar da Tom ve Mary'nin Boston'da adresleri var.
- I'll definitely stay in Boston for a few days.
- Kesinlikle birkaç günlüğüne Boston'da kalacağım.
- We were in Boston together.
- Boston'da beraberdik.
- How many days will you stay in Boston?
- Boston'da kaç gün kalacaksın?
- Do you think Tom wants to live in Boston?
- Sence Tom Boston'da mı yaşamak istiyor?
- Tom plans to stay in Boston for three weeks.
- Tom Boston'da üç hafta kalmayı planlıyor.
- We were supposed to leave that in Boston.
- Bunu Boston'da bırakmamız gerekiyordu.
- A year ago Monday, Tom moved to Boston.
- Bir yıl önce Pazartesi günü, Tom Boston'a taşındı.
- Tom has many friends in Boston.
- Tom'un Boston'da birçok arkadaşı var.
- We don't want to go back to Boston.
- Boston'a geri dönmek istemiyoruz.
- Tom comes to Boston a lot.
- Tom Boston'a çok sık gelir.
- Tom lives on a farm with his wife, Mary, not too far from Boston.
- Tom karısı Mary ile birlikte Boston'dan çok uzakta olmayan bir çiftlikte yaşıyor.
- Tom spent the next three years in Boston.
- Tom sonraki üç yılını Boston'da geçirdi.
- I went to Boston a year ago.
- Bir yıl önce Boston'a gittim.
- I've been in Boston since Monday morning.
- Pazartesi sabahından beri Boston'dayım.
- Tom wanted Mary to come to Boston for Christmas.
- Tom Mary'nin Noel için Boston'a gelmesini istedi.
- You realize Tom lives in Boston now, right?
- Tom'un artık Boston'da yaşadığının farkındasın, değil mi?
- I'm staying in Boston.
- Boston'da kalıyorum.
- Tom asked Mary about her new job in Boston.
- Tom, Mary'ye Boston'daki yeni işini sordu.
- I'm currently located in Boston.
- Şu anda Boston'da bulunuyorum.
- Boston was a lot colder than I expected.
- Boston beklediğimden çok daha soğuktu.
- I still want to go to Boston with you.
- Hala seninle Boston'a gitmek istiyorum.
- Why would you want to live in Boston?
- Neden Boston'da yaşamak istiyorsun?
- Do you still live in Boston?
- Hâlâ Boston'da mı yaşıyorsun?
- How many days were you in Boston?
- Boston'da kaç gün kaldınız?
- You and I should go to Boston together sometime.
- Sen ve ben bir ara Boston'a gitmeliyiz.
- I'm going to be in Boston all summer.
- Bütün yaz Boston'da olacağım.
- Tom and Mary flew to Boston yesterday.
- Tom ve Mary dün Boston'a uçtular.
- I have an interest in my uncle's business in Boston.
- Amcamın Boston'daki işine ilgi duyuyorum.
- Tom needed to stay in Boston.
- Tom'un Boston'da kalması gerekiyordu.
- Tom said he thought Mary was in Boston.
- Tom Mary'nin Boston'da olduğunu düşündüğünü söyledi.
- I thought you just came from Boston.
- Boston'dan yeni geldiğini sanıyordum.
- My cousin from Boston, Tom, is here today.
- Boston'dan kuzenim Tom bugün burada.
- You live in Boston now, don't you?
- Şimdi Boston'da yaşıyorsun, değil mi?
- Do you feel safe in Boston?
- Kendini Boston'da güvende hissediyor musun?
- We've never been back to Boston since then.
- O zamandan beri hiç Boston'a geri dönmedik.
- The first person I met in Boston was Tom.
- Boston'da ilk tanıştığım kişi Tom'du.
- Tom might possibly have a house in Boston.
- Tom muhtemelen Boston'da bir eve sahip olabilir.
- I might go to Boston, too.
- Ben de Boston'a gidebilirim.
- You should see my uncle's house in Boston.
- Amcamın Boston'daki evini görmelisin.
- I wonder whether or not Tom likes Boston.
- Tom'un Boston'dan hoşlanıp hoşlanmadığını merak ediyorum.
- Tom wants me to go to Boston with him to visit Mary.
- Tom, Mary'yi ziyaret etmek için onunla birlikte Boston'a gitmemi istiyor.
- I got back to Boston yesterday.
- Dün Boston'a geri döndüm.
- When you were in Boston, you worked with Tom, right?
- Boston'dayken Tom'la çalışıyordun, değil mi?
- I'm flying back to Boston tomorrow night.
- Yarın gece Boston'a geri dönüyorum.
- What were you and Tom doing in Boston?
- Tom ve sen Boston'da ne yapıyordunuz?
- Tom still goes to Boston every summer.
- Tom hala her yaz Boston'a gidiyor.
- Should I go to Boston?
- Boston'a gitmeli miyim?
- I was born and raised in the Boston area.
- Boston bölgesinde doğup büyüdüm.
- Tom returned to Boston to be with Mary.
- Tom, Mary ile birlikte olmak için Boston'a döndü.
- I haven't been to Boston, but Tom has.
- Boston'a gitmedim ama Tom gitti.
- Tom was raised in Boston.
- Tom Boston'da büyüdü.
- I'm going with them to Boston.
- Onlarla Boston'a gidiyorum.
- I left Boston three years ago.
- Üç yıl önce Boston'dan ayrıldım.
- I heard you moved to Boston.
- Boston'a taşındığını duydum.
- I met him in Boston last week.
- Geçen hafta Boston'da tanıştım.
- Tom isn't very likely to go to Boston next summer.
- Tom'un gelecek yaz Boston'a gitmesi pek olası değil.
- Tom has been in Boston twice.
- Tom iki kez Boston'a gitti.
- Tom might possibly have stayed in Boston.
- Tom muhtemelen Boston'da kalmış olabilir.
- I study at a university in Boston.
- Boston'daki bir üniversitede okuyorum.
- Isn't Tom from Boston?
- Tom, Bostonlu değil mi?
- Please stay in Boston for a few more days.
- Lütfen Boston'da birkaç gün daha kal.
- Tom will probably never go to Boston again.
- Tom muhtemelen bir daha Boston'a gitmeyecek.
- Have you thought about what time of year you want to visit Boston?
- Boston'ı yılın hangi zamanında ziyaret etmek istediğinizi düşündünüz mü?
- I thought you lived in Boston.
- Ben senin Boston'da yaşadığını sanıyordum.
- Almost everyone I know has been to Boston.
- Neredeyse bildiğim herkes Boston'daydı.
- Tom wished he was with Mary back in Boston.
- Tom tekrar Mary ile Boston'da olmayı diledi.
- Tom told me he first met Mary in Boston.
- Tom bana Mary ile ilk kez Boston'da tanıştığını söyledi.
- I thought that you lived in Boston.
- Senin Boston'da yaşadığını düşündüm.
- I enjoy coming to Boston.
- Boston'a gelmekten zevk alıyorum.
- How much longer is Tom going to be in Boston?
- Tom daha ne kadar Boston'da kalacak?
- We raised our children in Boston.
- Çocuklarımızı Boston'da yetiştirdik.
- I have an older brother who lives in Boston.
- Boston'da yaşayan bir ağabeyim var.
- I went home and told my wife about the job in Boston.
- Eve gittim ve karıma Boston'daki işten bahsettim.
- Tom didn't want to move to Boston.
- Tom Boston'a taşınmak istemedi.
- I left Boston three years ago.
- Boston'dan üç yıl önce ayrıldım.
- We were on a plane flying to Boston at that time.
- O sırada Boston'a uçan bir uçaktaydık.
- Tom suggested we visit Boston.
- Tom Boston'u ziyaret etmemizi önerdi.
- I work in Boston a lot.
- Boston'da çok çalışırım.
- Tom is the best drummer in Boston.
- Tom Boston'daki en iyi davulcu.
- Do you feel safe walking in Boston after dark?
- Karanlıktan sonra Boston'da yürürken güvende hissediyor musun?
- Can I stop over in Boston?
- Boston'da mola verebilir miyim?
- Tom is going to be in Boston for a week.
- Tom bir haftalığına Boston'da olacak.
- Tom works for a big advertising firm in Boston.
- Tom Boston'da büyük bir reklam firması için çalışıyor.
- I lived in Boston when I was your age.
- Senin yaşındayken Boston'da yaşadım.
- I plan on going to Boston.
- Boston'a gitmeyi planlıyorum.
- Did you know that Tom was going to be in Boston next October?
- Tom'un gelecek Ekim'de Boston'da olacağını biliyor muydun?
- Tom died while in Boston.
- Tom Boston'dayken öldü.
- Tom says he's planning to go to Boston this winter.
- Tom bu kış Boston'a gitmeyi planladığını söylüyor.
- Is it true that Tom has been to Boston?
- Tom'un Boston'a gittiği doğru mu?
- It's hot and humid here in Boston.
- Boston'da hava sıcak ve nemli.
- Tom will love being in Boston.
- Tom Boston'da olmayı sevecek.
- I want to return to Boston.
- Boston'a dönmek istiyorum.
- We're flying back to Boston on the 20th.
- Ayın 20'sinde Boston'a dönüyoruz.
- You really want to move back to Boston, don't you?
- Gerçekten Boston'a geri taşınmak istiyorsun, değil mi?
- You're from Boston, aren't you?
- Sen Bostonlusun, değil mi?
- We're from Boston.
- Biz Bostonluyuz.
- I was in Boston for a few days.
- Birkaç gün için Boston'daydım.
- Tom didn't think he'd ever get used to living in Boston.
- Tom Boston'da yaşamaya alışabileceğini hiç sanmıyordu.
- Many people have asked me if I think Boston is a safe city.
- Birçok insan bana Boston'un güvenli bir şehir olup olmadığını sordu.
- How many flights to Boston do you offer a day?
- Boston'a bir günde kaç uçuşunuz var?
- I want to know how much it's going to cost me to go to Boston with you.
- Seninle Boston'a gitmenin bana ne kadara mal olacağını bilmek istiyorum.
- I no longer want to visit Boston.
- Artık Boston'u ziyaret etmek istemiyorum.
- I'd like to visit Boston in the spring.
- İlkbaharda Boston'u ziyaret etmek isterim.
- Tom plans to stay with us when he comes to Boston.
- Tom, Boston'a geldiğinde bizimle kalmayı planlıyor.
- When was the last time you went to Boston with Tom?
- Tom ile Boston'a en son ne zaman gittiniz?
- Tom will be in Boston for three weeks.
- Tom üç hafta Boston'da olacak.
- Tom asked Mary why she liked Boston.
- Tom Mary'e neden Boston'ı sevdiğini sordu.
- I'll be flying to Boston.
- Boston'a uçacağım.
- Tom is the president of a small company in Boston.
- Tom Boston'da küçük bir şirketin başkanı.
- I own a house in Boston.
- Boston'da bir evim var.
- I've already told Tom that I plan on staying in Boston for another three weeks.
- Tom'a Boston'da üç hafta daha kalmayı planladığımı söyledim.
- Let me show you where Boston is on the map.
- Boston'un haritada nerede olduğunu göstereyim.
- Tom and Mary are probably halfway to Boston by now.
- Tom ve Mary şu an muhtemelen Boston’a yarı yoldadır.
- Tom never told me that he was from Boston.
- Tom bana Bostonlu olduğunu hiç söylemedi.
- We didn't stay in Boston.
- Biz Boston'da kalmadık.
- Tom has lived in Boston for more than a year.
- Tom bir yıldan daha fazla süredir Boston'da yaşamaktadır.
- I'm in Boston.
- Ben Boston'dayım.
- Tom came back to Boston last October.
- Tom geçtiğimiz Ekim ayında Boston'a döndü.
- I didn't know you used to live in Boston.
- Eskiden Boston'da yaşadığınızı bilmiyordum.
- How is the weather in Boston?
- Boston'da hava durumu nasıl?
- We flew from Boston that night.
- O gece Boston'dan uçtuk.
- Tom went to visit relatives in Boston.
- Tom Boston'daki akrabalarını ziyarete gitti.
- I heard that Tom wanted to go to Boston with us.
- Tom'un bizimle Boston'a gitmek istediğini duydum.
- I'm in Boston for the weekend.
- Hafta sonu için Boston'dayım.
- Tom said he'd never go back to Boston.
- Tom Boston'a asla geri dönmeyeceğini söyledi.
- The people in Boston are very friendly.
- Boston'daki insanlar çok arkadaş canlısıdır.
- Is it true that Tom used to live in Boston?
- Tom'un önceden Boston'da yaşadığı doğru mu?
- I hope Tom didn't go to Boston with Mary.
- Umarım Tom, Mary ile Boston'a gitmemiştir.
- I wonder if Tom likes Boston.
- Acaba Tom Boston'u seviyor mu?
- I used to work in Boston.
- Boston'da çalışırdım.
- Tom doesn't have to go to Boston next week.
- Tom gelecek hafta Boston'a gitmek zorunda değil.
- Tom asked Mary why she was in Boston.
- Tom Mary'ye neden Boston'da olduğunu sordu.
- Tom told me he wanted to visit Mary in Boston.
- Tom bana Boston'da Mary'yi ziyaret etmek istediğini söyledi.
- I have some business to do in the Boston office.
- Boston ofisinde yapacak biraz işim var.
- How would you like to live in Boston?
- Boston'da nasıl yaşamak istersin?
- Tom told me that you've been to Boston before.
- Tom senin daha önce Boston'da bulunduğunu söyledi bana.
- I hardly ever go to Boston.
- Boston'a neredeyse hiç gitmem.
- I'm hoping to go to Boston.
- Boston'a gitmeyi umuyorum.
- We have a 50-minute layover in Boston.
- Boston'da elli dakikalık bir konaklamamız var.
- Tom is no longer living in Boston.
- Tom artık Boston'da yaşamıyor.
- Life was not easy in Boston.
- Boston'da hayat kolay değildi.
- I thought you'd be in Boston this week.
- Bu hafta Boston'da olacağını düşündüm.
- I haven't been in Boston long.
- Boston'a geleli çok olmadı.
- I thought you moved to Boston.
- Boston'a taşındığını düşünmüştüm.
- How long ago did Tom move to Boston?
- Tom ne kadar zaman önce Boston'a taşındı?
- We'll be moving to Boston in a year.
- Bir yıl içinde Boston'a taşınacağız.
- Tom had a wonderful time when he went to Boston.
- Tom Boston'a gittiğinde harika vakit geçirdi.
- Why did you go to Boston?
- Neden Boston'a gittin?
- Tom has visited Boston once.
- Tom Boston'u bir kez ziyaret etti.
- I assume you still live in Boston.
- Hâlâ Boston'da yaşadığını sanıyordum.
- Tom thinks Mary is in Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'da olduğunu düşünüyor.
- Tom wasn't in Boston last year.
- Tom geçen sene Boston'da değildi.
- The exhibit is in Boston for three weeks.
- Sergi, üç hafta boyunca Boston'dadır.
- Do you think Tom wants to live in Boston?
- Tom'un Boston'da yaşamak istediğini düşünüyor musun?
- You should visit Boston.
- Boston'u ziyaret etmelisin.
- Tom has an apartment in Boston.
- Tom'un Boston'da bir dairesi var.
- Tom didn't have to go to Boston last week.
- Tom geçen hafta Boston'a gitmek zorunda değildi.
- What food is Boston famous for?
- Boston hangi yemekleriyle ünlüdür?
- Neither Tom nor Mary has come to Boston.
- Ne Tom ne de Mary Boston'a gelmedi.
- Tom doesn't want to live in Boston for more than a year.
- Tom Boston'da bir yıldan fazla yaşamak istemiyor.
- You're the only person I know that has ever visited Boston.
- Şu ana kadar Boston'u ziyaret eden bildiğim tek kişisin.
- We went as far as Boston together.
- Boston'a kadar beraber gittik.
- One of Tom's daughters lives in Boston and the other one lives in Chicago.
- Tom'un kızlarından biri Boston'da yaşıyor, diğeri ise Chicago'da yaşıyor.
- Tom knows more about Boston than me.
- Tom Boston hakkında benden daha çok şey biliyor.
- I've got to go to Boston.
- Boston'a gitmek zorundayım.
- Tom will come back from Boston this week or next week.
- Tom Boston'dan bu hafta ya da gelecek hafta gelecek.
- I go to Boston once a week.
- Haftada bir kez Boston'a giderim.
- I had an accident in Boston.
- Boston'da bir kaza geçirdim.
- I plan to go to Boston next week.
- Gelecek hafta Boston'a gitmeyi planlıyorum.
- When is Tom going to go to Boston?
- Tom Boston'a ne zaman gidecek?
- We went to Boston to visit them.
- Onları ziyaret etmek için Boston'a gittik.
- I'm going to take a trip to Boston.
- Boston'a bir gezi yapacağım.
- I'm really starting to hate Boston.
- Boston'dan gerçekten nefret etmeye başlıyorum.
- I went to Boston last fall.
- Geçen sonbahar Boston'a gitmiştim.
- I don't have many friends in Boston.
- Boston'da çok arkadaşım yok.
- Are there any direct flights between Boston and Sydney?
- Sidney ve Boston arasında doğrudan uçuş var mı?
- Tom went to Boston to meet someone.
- Tom biriyle buluşmak için Boston'a gitti.
- Tom said he really wanted to be here, but he had to stay in Boston.
- Tom burada olmayı çok istediğini ama Boston'da kalmak zorunda olduğunu söyledi.
- Tom was in Boston three months ago.
- Tom üç ay önce Boston'daydı.
- What country is Boston in?
- Boston hangi ülkede?
- Tom thought that Mary would want to know that John was planning to be in Boston next week.
- Tom John'un önümüzdeki hafta Boston'da olmayı planladığını Mary'nin bilmek isteyeceğini düşündü.
- Tom stole a car in Boston.
- Tom Boston'da bir araba çaldı.
- Tom has returned from Boston.
- Tom Boston'dan döndü.
- I drove Tom to Boston.
- Tom'u Boston'a ben götürdüm.
- Does it rain a lot in Boston?
- Boston'da çok yağış oluyor mu?
- Why don't you go back to Boston?
- Neden Boston'a geri dönmüyorsun?
- How many hours does it take to get to Boston by plane?
- Uçakla Boston'a gitmek kaç saat sürer?
- We could go to Boston with you if you want us to.
- Eğer isterseniz sizinle Boston'a gidebiliriz.
- Tom likes Boston, doesn't he?
- Tom Boston'u sever, değil mi?
- Tom has been staying with his uncle in Boston.
- Tom Boston'da amcasıyla kalıyor.
- We might come to Boston next week.
- Gelecek hafta Boston'a gelebiliriz.
- Tom says he has never been to Boston.
- Tom hiç Boston'a gitmediğini söylüyor.
- You visited Boston, didn't you?
- Boston'u ziyaret ettin, değil mi?
- I really should've stayed in Boston longer.
- Aslında Boston'da daha uzun kalmam gerekirdi.
- I don't think Tom lives in Boston anymore.
- Tom'un artık Boston'da yaşadığını sanmıyorum.
- I was still living in Boston at that time.
- O zamanlar hala Boston'da yaşıyordum.
- I'm eager to go to Boston.
- Boston'a gitmek için sabırsızlanıyorum.
- I've got to go back to Boston tomorrow.
- Yarın Boston'a geri gitmek zorundayım.
- Tom has just come back from Boston.
- Tom Boston'dan yeni döndü.
- Tom is going back to Boston soon.
- Tom yakında Boston'a dönecek.
- Tom hopes that he can visit Boston before he dies.
- Tom, ölmeden önce Boston'u ziyaret edebileceğini umuyor.
- Tom told me Boston was his favorite city.
- Tom bana Boston'un en sevdiği şehir olduğunu söyledi.
- Tom was successful in finding a new job in Boston.
- Tom Boston'da yeni bir iş bulmayı başardı.
- I didn't know that Tom was from Boston.
- Tom'un Boston'lu olduğunu bilmiyordum.
- I certainly didn't expect to see you here in Boston.
- Seni burada Boston'da görmeyi kesinlikle beklemiyordum.
- Tom is probably already in Boston.
- Tom muhtemelen çoktan Boston'dadır.
- Tom almost did that when he was in Boston.
- Tom Boston'dayken bunu neredeyse yapıyordu.
- Do both Tom and Mary live in Boston?
- Tom ve Mary Boston'da mı yaşıyor?
- Tom tried to persuade his father to let him go to Boston by himself.
- Tom, Boston'a kendi başına gitmesine izin vermesi için babasını ikna etmeye çalıştı.
- Why should we go to Boston?
- Neden Boston'a gitmeliyiz?
- We had a wonderful time in Boston.
- Boston'da harika bir zaman geçirdik.
- Tom said that he thought that it could happen in Boston, too.
- Tom bunun Boston'da da olabileceğini düşündüğünü söyledi.
- Tom is going to love it in Boston.
- Tom Boston'u çok sevecek.
- Tom decided that he wanted to live in Boston.
- Tom Boston'da yaşamak istediğine karar verdi.
- She loved Boston.
- O Boston'ı seviyordu.
- I've never been to Boston before.
- Daha önce hiç Boston'a gitmedim.
- Boston is one of the cities I visited last year.
- Boston geçen sene ziyaret ettiğim kentlerden biridir.
- Tom is one of the most eligible bachelors of Boston high society.
- Tom Boston yüksek sosyetesinin en gözde bekârlarından.
- Do you know anyone who's been to Boston?
- Boston'a gitmiş birini tanıyor musun?
- The negotiations took place in Boston.
- Müzakereler Boston'da gerçekleşti.
- Tom will go to Boston next year.
- Tom gelecek yıl Boston'a gidecek.
- Tom doesn't want to go to Boston with me.
- Tom benimle Boston'a gitmek istemiyor.
- I almost wish that I were going to Boston with you.
- Seninle Boston'a gelebilseydim hiç fena olmazdı.
- I'm better off in Boston.
- Boston'da daha iyiyim.
- We won't go back to Boston.
- Biz Boston'a geri gitmeyeceğiz.
- Would you like me to tell you about Boston?
- Sana Boston'u anlatmamı ister misin?
- I stayed at Tom's while I was in Boston.
- Boston'dayken Tom'un yanında kaldım.
- You never really wanted to go to Boston, did you?
- Boston'a gitmeyi esasında hiç istemedin, değil mi?
- You did that in Boston last summer, didn't you?
- Bunu geçen yaz Boston'da yaptın, değil mi?
- Tom will come back from Boston this week or next week.
- Tom bu hafta ya da gelecek hafta Boston'dan dönecek.
- I should come to Boston to visit you sometime.
- Bir ara seni ziyaret etmek için Boston'a gelmem gerek.
- Tom is going back to Boston.
- Tom Boston'a geri gidiyor.
- I haven't yet met the family Tom lived with in Boston.
- Tom'un Boston'da yaşadığı aile ile henüz tanışmadım.
- Will you be going to Boston with us next year?
- Gelecek yıl bizimle Boston'a gidecek misin?
- I don't know anyone who lives in Boston.
- Boston'da yaşayan birini tanımıyorum.
- Did you visit Boston, too?
- Boston'u da ziyaret ettiniz mi?
- Tom asked Mary if she had been to Boston.
- Tom Mary'ye Boston'a gidip gitmediğini sordu.
- It's humid now in Boston.
- Boston'da şimdi nemli.
- I have a few friends living in Boston.
- Boston'da yaşayan birkaç arkadaşım var.
- Tom is back in Boston visiting his family.
- Tom Boston'da ailesini ziyaret ediyor.
- Are you sure you don't want to move to Boston?
- Boston'a taşınmak istemediğinden emin misin?
- Have you gone to places like Boston and Chicago?
- Boston ve Şikago gibi yerlere gittin mi?
- How much does it cost to fly to Boston?
- Boston'a uçmak ne kadara mal olur?
- I've never lived anywhere except Boston.
- Ben asla Boston dışında herhangi bir yerde yaşamadım.
- Tom wanted to move to Boston.
- Tom Boston'a taşınmak istiyordu.
- I bought this when I was in Boston.
- Bunu geçen ay Boston'dayken aldım.
- Tom wants to come with us to Boston.
- Tom bizimle birlikte Boston'a gelmek istiyor.
- Getting to Boston took a long time.
- Boston'a gitmek uzun zaman aldı.
- It's been a long time since I've been to Boston.
- Boston'a gitmeyeli uzun zaman oldu.
- I wish I had visited Boston.
- Keşke Boston'u ziyaret etseydim.
- Many people have asked me if I think Boston is a safe city.
- Birçok kişi bana Boston'ın güvenli bir şehir olup olmadığını sordu.
- Why don't we go to Boston?
- Neden Boston'a gitmiyoruz?
- Tom isn't the only friend Mary has in Boston.
- Mary'nin Boston'daki tek arkadaşı Tom değil.
- How long will you be away from Boston?
- Boston'dan ne kadar süre uzak kalacaksın?
- It's a long way to Boston.
- Boston'a uzun bir yol var.
- I think you ought to let Tom go to Boston by himself.
- Bence Tom'un tek başına Boston'a gitmesine izin vermelisin.
- Aren't you still based in Boston?
- Hâlâ Boston'da yaşamıyor musun?
- Do you know anybody in Boston?
- Boston'da birisini biliyor musun?
- I want to visit Boston sometime.
- Bir ara Boston'u gezip görmek istiyorum.
- She went with him to Boston.
- Onunla Boston'a gitti.
- Tom says he'll never go back to Boston.
- Tom asla Boston'a gitmeyeceğini söylüyor.
- Tom and I are both in Boston.
- Tom ve ben her ikimiz de Boston’dayız.
- You haven't ever been to Boston, have you?
- Hiç Boston'a gitmedin değil mi?
- I enjoy visiting exciting cities like New York, Chicago, and Boston.
- New York, Chicago ve Boston gibi heyecan verici şehirleri ziyaret etmekten hoşlanıyorum.
- What's your favorite restaurant in Boston?
- Boston'daki favori restoranınız nedir?
- Let me show you around Boston.
- Sana Boston'u gezdireyim.
- Tom doesn't want Mary to go to Boston without him.
- Tom, Mary'nin Boston'a onsuz gitmesini istemiyor.
- I'm stuck in Boston.
- Ben Boston'da sıkışıp kaldım.
- Can you tell me why Tom is in Boston?
- Tom'un neden Boston'da olduğunu söyleyebilir misiniz?
- Tom went to a boarding school in Boston.
- Tom Boston'da yatılı bir okula gitmişti.
- Someone told me Tom has moved to Boston.
- Biri bana Tom'un Boston'a taşındığını söyledi.
- Don't you want to go to Boston with us?
- Bizimle Boston'a gitmek istemez misin?
- It's unlikely to be sold in Boston.
- Boston'da satılması pek mümkün değil.
- Tom visited Boston.
- Tom Boston'u ziyaret etti.
- Tom is still living in Boston, isn't he?
- Tom hâlâ Boston'da yaşıyor, değil mi?
- I think Tom moved to Boston.
- Bence Tom Boston'a taşındı.
- I want you to take me to Boston.
- Senin beni Boston'a götürmeni istiyorum.
- I enjoy going to Boston.
- Boston'a gitmekten hoşlanıyorum.
- Tom will leave for Boston first thing tomorrow morning.
- Tom yarın sabah ilk iş Boston'a gidecek.
- Isn't Tom from Boston?
- Tom Boston'dan değil mi?
- I didn't know your grandchildren lived in Boston.
- Torunlarının Boston'da yaşadığını bilmiyordum.
- Tom went to Boston to meet Mary.
- Tom Mary ile buluşmak için Boston'a gitti.
- We'll have a great time in Boston.
- Boston'da harika zaman geçireceğiz.
- Is it true that you bought a house in Boston?
- Boston'da bir ev satın aldığın doğru mu?
- I come to Boston three times a year.
- Ben yılda üç kez Boston'a gelirim.
- It took me three hours to drive here from Boston.
- Boston'dan buraya arabayla gelmem üç saat sürdü.
- We've decided to leave Boston.
- Boston'dan gitmeye karar verdik.
- Tom seldom comes to Boston.
- Tom Boston'a nadiren gelir.
- I've heard that Boston is a very expensive place to live.
- Boston'un yaşamak için çok pahalı bir yer olduğunu duydum.
- Tom said he would visit Mary in Boston every weekend.
- Tom her hafta sonu Boston'da Mary'yi ziyaret edeceğini söyledi.
- I'm pretty sure that Tom doesn't want to go to Boston with Mary.
- Tom'un Mary ile Boston'a gitmek istemediğinden oldukça eminim.
- Tom never really wanted to leave Boston.
- Tom hiçbir zaman Boston'dan ayrılmak istemedi.
- When are you going to return from Boston?
- Boston'dan ne zaman döneceksin?
- Tom and Mary flew to Boston.
- Tom ve Mary, Boston'a uçtular.
- I was in Boston all weekend.
- Bütün hafta sonu Boston'daydım.
- Our headquarters will remain in Boston.
- Genel Merkezimiz Boston'da kalacak.
- Tom didn't need to go to Boston last week.
- Tom'un geçen hafta Boston'a gitmesi gerekmiyordu.
- I should've let Tom go to Boston with you.
- Tom'un seninle Boston'a gitmesine izin vermeliydim.
- Is that why you went to Boston?
- Boston'a gitme nedenin bu mu?
- Tom still lives in Boston with his parents.
- Tom hâlâ Boston'da ailesiyle birlikte yaşıyor.
- I'll leave Boston on Monday.
- Pazartesi günü Boston'dan ayrılacağım.
- I was in Boston last week with my wife.
- Geçen hafta eşimle Boston'daydım.
- Tom didn't go to Boston.
- Tom Boston'a gitmedi.
- Tom intends to return to Boston.
- Tom, Boston'a dönmek istiyor.
- I didn't have any friends in Boston.
- Boston'da hiç arkadaşım yoktu.
- I didn't go to Boston last week either.
- Geçen hafta da Boston'a gitmedim.
- Tom stayed in Boston last year.
- Tom geçen yıl Boston'da kaldı.
- Tom knew why Mary wanted to go to Boston.
- Tom Mary'nin neden Boston'a gitmek istediğini biliyordu.
- I hope I get a chance to visit Boston.
- Umarım Boston'u ziyaret etme şansım olur.
- Will you go to Boston with us?
- Bizimle Boston'a gelir misin?
- Tom has been in Boston for three months.
- Tom üç aydır Boston'da.
- Tom and Mary are leaving Boston next Monday.
- Tom ve Mary önümüzdeki pazartesi Boston'dan ayrılıyor.
- I think you've been in Boston a little too long.
- Bence Boston'da biraz çok uzun kaldın.
- I asked Tom when he was planning to go to Boston.
- Tom'a ne zaman Boston'a gitmeyi planladığını sordum.
- What I really want to do is go to Boston to visit Tom.
- Gerçekten yapmak istediğim şey Tom'u ziyaret etmek için Boston'a gitmek.
- We should go to Boston next spring.
- Gelecek baharda Boston'a gitmeliyiz.
- I bought a house in Boston.
- Boston'da bir ev satın aldım.
- Tom was sent by his company to Boston.
- Tom şirketi tarafından Boston'a gönderildi.
- Tom told me he didn't really want to go to Boston.
- Tom bana aslında Boston'a gitmek istemediğini söyledi.
- Last summer we went to Boston.
- Biz geçen yaz Boston'a gittik.
- I still want to go to Boston someday.
- Bir gün Boston'a gitmeyi hâlâ isterim.
- I'm going with her to Boston.
- Boston'a onunla gidiyorum.
- How much do you know about Boston?
- Boston hakkında ne kadar biliyorsun?
- Tom wondered why Mary had stayed in Boston.
- Tom Mary'nin neden Boston'da kaldığını merak ediyordu?
- Tom is in Boston with his parents.
- Tom Boston'da ailesiyle birlikte.
- We're planning a trip to Boston.
- Boston'a bir gezi planlıyoruz.
- Many famous artists live in Boston.
- Boston'da birçok ünlü sanatçı yaşıyor.
- Both Tom and Mary lived in Boston when they were kids.
- Hem Tom hem de Mary çocukken Boston'da yaşıyorlardı.
- I enjoy visiting exciting cities like New York, Chicago, and Boston.
- New York, Chicago ve Boston gibi heyecan verici şehirleri ziyaret etmekten zevk alıyorum.
- Who has to go to Boston?
- Kim Boston'a gitmek zorunda?
- Tom lives in the southern part of Boston.
- Tom Boston'un güney kesiminde yaşıyor.
- I'd rather not go to Boston with you.
- Seninle Boston'a gitmemeyi tercih ederim.
- She sent him a postcard from Boston.
- Ona Boston'dan bir kartpostal gönderdi.
- Tom left Boston three months ago.
- Tom üç ay önce Boston'dan ayrıldı.
- I don't want you driving all the way from Boston by yourself.
- Boston'dan o kadar yolu tek başına gelmeni istemiyorum.
- Tom is still working in Boston, isn't he?
- Tom hâlâ Boston'da çalışıyor, değil mi?
- Tom and his family have just moved to Boston.
- Tom ve ailesi Boston'a taşındı.
- Almost everyone I know has been to Boston at least once.
- Tanıdığım herkes neredeyse en az bir kez Boston'a geldi.
- How did you know I was in Boston?
- Boston'da olduğumu nereden biliyorsun?
- Tom needs to stay in Boston.
- Tom'un Boston'da kalması gerekiyor.
- When was the last time you were in Boston?
- Boston'a en son ne zaman gittin?
- I've had a great time in Boston.
- Boston'da harika zaman geçirdim.
- I'll never go to Boston with Tom.
- Tom'la Boston'a asla gitmeyeceğim.
- What do you know about Boston?
- Boston'la ilgili ne biliyorsun?
- Why are Tom and Mary in Boston?
- Tom ve Mary neden Boston'dalar?
- I want to move to Boston.
- Boston'a taşınmak istiyorum.
- Tom and I drove to Boston together.
- Tom ve ben Boston'a birlikte gittik.
- Tom didn't know who Mary was planning to see in Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'da kimi görmeyi planladığını bilmiyordu.
- When was the last time you were in Boston?
- En son ne zaman Boston'daydın?
- Tom just returned from Boston.
- Tom az önce Boston'dan döndü.
- Are there any military hospitals in Boston?
- Boston'da hiç askeri hastane var mı?
- Tom is going to meet Mary somewhere in Boston.
- Tom Boston'da bir yerde Mary ile buluşacak.
- How did you know I didn't want to go to Boston?
- Boston'a gitmek istemediğimi nereden bildin?
- Do you work in Boston?
- Boston'da mı çalışıyorsun?
- Tom wondered what Boston would be like.
- Tom, Boston'un nasıl olacağını merak ediyordu.
- We'll be in Boston all week.
- Bütün hafta Boston'da olacağız.
- Do you know Boston well?
- Boston'u iyi biliyor musun?
- Have you ever been to Boston before?
- Şimdiye kadar hiç Boston'da bulundun mu?
- I wish I lived in Boston.
- Keşke Boston'da yaşasaydım.
- All three of my sons were born in Boston.
- Oğullarımın üçü de Boston'da doğdu.
- I did know that Tom used to live in Boston.
- Tom'un eskiden Boston'da yaşadığını biliyordum.
- I really want to move back to Boston.
- Boston'a geri dönmeyi gerçekten istiyorum.
- Boston is very different from Chicago.
- Boston Şikago'dan çok farklı.
- Perhaps I shouldn't go to Boston this weekend.
- Belki de bu hafta sonu Boston'a gitmemeliyim.
- Tom and Mary live with their dad in Boston.
- Tom ve Mary babalarıyla Boston'da yaşıyorlar.
- We're not that far from Boston.
- Boston'dan o kadar uzakta değiliz.
- Tom may be living in Boston next year.
- Tom gelecek yıl Boston'da yaşıyor olabilir.
- Tom knew why Mary left Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'dan neden ayrıldığını biliyordu.
- I rarely come to Boston.
- Ben nadiren Boston'a gelirim.
- Tom isn't well-known in Boston.
- Tom Boston'da tanınmıyor.
- Tom stayed in Boston.
- Tom, Boston'da kaldı.
- Tom said he wasn't in Boston.
- Tom, Boston'da olmadığını söyledi.
- Tom is going to come to Boston next Monday.
- Tom önümüzdeki pazartesi günü Boston'a gelecek.
- I decided not to go back to Boston.
- Boston'a geri dönmemeye karar verdim.
- Tom was in Boston for several months.
- Tom birkaç ay Boston'daydı.
- Do you ever visit Boston?
- Hiç Boston'a gittin mi?
- I knew you wouldn't like Boston.
- Boston'u sevmediğini biliyordum.
- I go to Boston every year.
- Her yıl Boston'a giderim.
- Tom went to Boston for a funeral.
- Tom bir cenaze için Boston'a gitti.
- I'm not going to go to Boston with Tom.
- Tom ile Boston'a gitmeyeceğim.
- Tom is a wealthy Boston businessman.
- Tom Boston'lu varlıklı bir iş adamı.
- I'm going to Boston this winter.
- Bu kış Boston'a gidiyorum.
- Will Tom live in Boston next year?
- Tom gelecek yıl Boston'da yaşayacak mı?
- Tom says he'll never go back to Boston.
- Tom Boston'a asla geri dönmeyeceğini söylüyor.
- Has Tom come to Boston this year?
- Tom bu yıl Boston'a geldi mi?
- I met her in Boston.
- Onunla Boston'da tanıştım.
- Tom used to live in Boston.
- Tom eskiden Boston'da yaşardı.
- When are you leaving for Boston?
- Ne zaman Boston'a yola çıkıyorsun?
- Boston is a great place to visit, but I wouldn't want to live there.
- Boston ziyaret etmek için harika bir yer ama orada yaşamak istemezdim.
- Tom is coming to Boston with us.
- Tom bizimle birlikte Boston'a geliyor.
- I go to Boston all the time.
- Her zaman Boston'a giderim.
- It looks like I might have to go to Boston next Monday.
- Gelecek Pazartesi Boston'a gitmem gerekecek gibi görünüyor.
- You told me that you were in Boston last summer.
- Bana geçen yaz Boston'da olduğunu söylemiştin.
- Tom isn't the only one here that is from Boston.
- Burada Boston'dan gelen tek kişi Tom değil.
- Tom put off going to Boston.
- Tom Boston'a gitmeyi erteledi.
- Tom and Mary both work in Boston.
- Tom ve Mary Boston'da çalışıyorlar.
- Did you enjoy your trip to Boston?
- Boston seyahatinden keyif aldın mı?
- I bought this in Boston last month.
- Bunu geçen ay Boston'da aldım.
- I took a trip to Boston.
- Boston'a bir gezi yaptım.
- I love visiting Boston.
- Boston'u ziyaret etmeyi seviyorum.
- Find out what Tom is doing in Boston.
- Tom'un Boston'da ne yaptığını öğrenin.
- How many times did you go to Boston when you were in high school?
- Lisede iken Boston'a kaç kez gittiniz?
- People are a bit friendlier in Boston.
- İnsanlar Boston'da biraz daha samimi.
- I thought you said we weren't going to go to Boston with Tom.
- Tom ile Boston'a gitmeyeceği söylediğini düşündüm.
- Tom didn't plan on going back to Boston.
- Tom, Boston'a dönmeyi planlamıyordu.
- Tom didn't think Mary was in Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'da olduğunu düşünmemişti.
- I live in Boston, too.
- Ben de Boston'da yaşıyorum.
- Tom has left Boston.
- Tom Boston'dan ayrıldı.
- I'm on my way back to Boston.
- Ben Boston'a geri dönüyorum.
- You can't leave Boston today.
- Boston'dan bugün ayrılamazsınız.
- I sure hope Tom goes to Boston next month.
- Umarım Tom gelecek ay Boston'a gider.
- You didn't tell me Tom moved to Boston.
- Tom'un Boston'a taşındığını söylemedin.
- Tom married a woman from Boston.
- Tom Boston'dan bir kadınla evlendi.
- Tom stayed in Boston for a short while.
- Tom kısa bir süre Boston'da kaldı.
- I learned how to do that in Boston.
- Bunu nasıl yapacağımı Boston'da öğrendim.
- Tom said he'd go to Boston.
- Tom Boston'a gideceğini söyledi.
- Wasn't Tom just in Boston last week?
- Tom geçen hafta Boston'da değil miydi?
- Tom married a woman he met in Boston.
- Tom Boston'da tanıştığı bir kadınla evlendi.
- Tom used to hate Boston.
- Tom eskiden Boston'dan nefret ederdi.
- Tom owned a small shop in Boston.
- Tom'un Boston'da küçük bir dükkanı vardı.
- I know Boston inside out.
- Boston'u çok iyi bilirim.
- Where's your favorite place to eat in Boston?
- Boston'da yemek için en sevdiğin yer neresi?
- Tom didn't think Mary was in Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'da olduğunu sanmıyordu.
- Tom has decided to live in Boston for the rest of his life.
- Tom hayatının geriye kalan kısmında Boston'da yaşamaya karar verdi.
- How old were you when you moved to Boston?
- Boston'a taşındığında kaç yaşındaydın?
- Do you stay at Tom's when you're in Boston?
- Boston'dayken Tom'da kalır mısın?
- Tom wanted Mary and John to go to Boston with him.
- Tom, Mary ve John'un onunla Boston'a gitmesini istedi.
- Tom left Boston.
- Tom Boston'dan ayrıldı.
- I'll fly to Boston.
- Boston'a uçacağım.
- Tom went to Boston to attend a conference.
- Tom konferansa katılmak için Boston'a gitti.
- Many Boston residents oppose the mayor's plan.
- Birçok Boston sakini belediye başkanının planına karşı çıkıyor.
- Tom moved out here from Boston.
- Tom Boston'dan buraya taşındı.
- I'm getting used to living in Boston.
- Boston'da yaşamaya alışıyorum.
- I'm happy to be moving to Boston.
- Boston'a taşınacağım için mutluyum.
- Tom isn't really in Boston now, is he?
- Tom şu an gerçekten Boston'da değil, değil mi?
- Tom called me from Boston.
- Tom beni Boston'dan aradı.
- I haven't been to Boston lately.
- Son zamanlarda Boston'a gitmedim.
- Tom just got back from Boston today.
- Tom bugün Boston'dan döndü.
- What was Tom doing in Boston?
- Tom Boston'da ne yapıyordu?
- Three years ago, we moved to Boston.
- Üç yıl önce Boston'a taşındık.
- Tom lives with his wife in Boston.
- Tom karısıyla birlikte Boston'da yaşamaktadır.
- I have some friends in Boston.
- Boston'da arkadaşlarım var.
- I'm studying in Boston.
- Ben Boston'da okuyorum.
- I took Tom to my favorite restaurant in Boston.
- Tom'u Boston'da en sevdiğim restorana götürdüm.
- I wasn't surprised when Tom told me he didn't want to go to Boston.
- Tom bana Boston'a gitmek istemediğini söylediğinde şaşırmadım.
- Don't you think you'll ever move back to Boston?
- Hiç Boston'a geri döneceğini düşünmüyor musun?
- I'll definitely go to Boston with Tom.
- Kesinlikle Tom'la Boston'a gideceğim.
- We've lived in Boston for a long time.
- Uzun zamandır Boston'da yaşıyoruz.
- Tom knows Boston well.
- Tom Boston'u iyi bilir.
- Tom may come back to Boston soon.
- Tom yakında Boston'a dönebilir.
- Tom didn't think that Mary was in Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'da olduğunu sanmıyordu.
- We might stay in Boston for another three days.
- Üç gün daha Boston'da kalabiliriz.
- Tom and I are going to Boston to study.
- Tom ve ben Boston'a okumaya gidiyoruz.
- I know why Tom came to Boston.
- Tom'un neden Boston'a geldiğini biliyorum.
- Tom is probably going to have to go to Boston next week.
- Tom muhtemelen gelecek hafta Boston'a gitmek zorunda kalacak.
- I think you should come back to Boston.
- Bence Boston'a dönmelisin.
- I live in Boston now, but I'm from Chicago.
- Ben şimdi Boston'da yaşıyorum.
- Why don't we try going to Boston this summer?
- Neden bu yaz Boston'a gitmeyi denemiyoruz?
- Tom called to say you can't stay with him next week when you visit Boston.
- Tom gelecek hafta sen Boston'u ziyaret ettiğinde onunla kalamayacağını söylemek için aradı.
- Tom is currently in Boston.
- Tom şu anda Boston'da.
- Tom and I are going to Boston next week.
- Tom ve ben haftaya Boston'a gidiyoruz.
- We finally got to Boston around midnight.
- Nihayet gece yarısı Boston'a vardık.
- Tom doesn't want to leave Boston.
- Tom Boston'dan ayrılmak istemiyor.
- We were supposed to leave Boston that night.
- Bizim o gece Boston'u terk etmemiz gerekiyordu.
- I don't know why Tom had to go back to Boston.
- Tom'un neden Boston'a dönmek zorunda kaldığını bilmiyorum.
- Will you go to Boston with him?
- Onunla Boston'a gider misin?
- Why does Tom have to go to Boston?
- Tom neden Boston'a gitmek zorunda?
- We are located in Boston.
- Boston'da bulunuyoruz.
- I arrived in Boston recently.
- Geçenlerde Boston'a geldim.
- I was in Boston a couple of weeks ago.
- Birkaç hafta önce Boston'daydım.
- I can't make it to Boston this weekend.
- Bu hafta sonu Boston'a gelemeyeceğim.
- We'll be in Boston all week.
- Biz bütün hafta Boston'da olacağız.
- I lived in Boston for a few years.
- Birkaç yıl Boston'da yaşadım.
- Tom is trying to get to Boston.
- Tom Boston'a gitmeye çalışıyor.
- I thought Tom had never been to Boston.
- Tom'un hiç Boston'a gitmediğini düşündüm.
- Tom used to work in Boston.
- Tom eskiden Boston'da çalışıyordu.
- Do you know anybody who lives in Boston?
- Boston'da yaşayan birini tanıyor musun?
- I've been to Boston several times.
- Boston'a birkaç kez gittim.
- Did Tom ask you to go to Boston with Mary?
- Tom, Mary ile Boston'a gitmenizi istedi mi?
- Tom returned to Boston.
- Tom Boston'a geri döndü.
- Tom is here in Boston now.
- Tom şu an Boston'da.
- I've got to leave Boston.
- Boston'dan ayrılmalıyım.
- Tom is visiting his family in Boston.
- Tom Boston'daki ailesini ziyaret ediyor.
- Tom and Mary told me they're going to Boston tomorrow.
- Tom ve Mary bana yarın Boston'a gideceklerini söylediler.
- I was a stranger in Boston.
- Ben, Boston'da bir yabancıydım.
- Tom has lived in Boston since then.
- Tom o zamandan beri Boston'da yaşıyor.
- I think you should come back to Boston.
- Bence Boston'a geri dönmelisin.
- I sent him home to Boston.
- Onu Boston'a eve gönderdim.
- I visited Tom in Boston.
- Tom'u Boston'da ziyaret ettim.
- Tom is either in Boston or in Chicago.
- Tom ya Boston'da ya da Şikago'da.
- I go to Boston every Monday.
- Her pazartesi Boston'a giderim.
- Tom won't be going back to Boston after this, will he?
- Tom bundan sonra Boston'a geri dönmeyecek, değil mi?
- It'll be great to be back in Boston.
- Tekrar Boston'da olmak harika olacak.
- How long does it take to get to Boston?
- Boston'a gitmek ne kadar sürer?
- Is Tom really going to Boston?
- Tom gerçekten Boston'a mı gidiyor?
- He went to Boston by car.
- O, araba ile Boston'a gitti.
- Are you telling me you've never been to Boston?
- Boston'a hiç gitmediğini mi söylüyorsun?
- Is it cold now in Boston?
- Şimdi Boston'da hava soğuk mu?
- Tom drove all night to get to Boston in time for today's meeting.
- Bugünkü toplantı için zamanında Boston'a varmak için Tom bütün gece araba sürdü.
- I'm moving back to Boston.
- Boston'a geri taşınıyorum.
- Has Tom been to Boston recently?
- Tom son zamanlarda Boston'a gitti mi?
- Maybe we shouldn't have stayed in Boston so long.
- Belki Boston'da bu kadar uzun kalmamalıydık.
- Tom should've told Mary not to stay in Boston.
- Tom, Mary'ye Boston'da kalmamasını söylemeliydi.
- Tom got into trouble with the Mob in Boston.
- Tom'un başı Boston'dayken Amerikan mafyasıyla belaya girdi.
- Tom never told me he used to live in Boston.
- Tom Boston'da yaşadığını bana hiç söylemedi.
- Tom knew he'd never come back to Boston again.
- Tom, Boston'a bir daha asla geri dönmeyeceğini biliyordu.
- Tom won't likely run into Mary in Boston.
- Tom muhtemelen Boston'da Mary ile karşılaşmayacak.
- I was in Boston today.
- Bugün Boston'daydım.
- Why should Tom stay in Boston?
- Tom neden Boston'da kalmalı?
- Tom and Mary couldn't decide whether to go to Boston or Chicago.
- Tom ve Mary Boston'a mı yoksa Chicago'ya mı gideceklerine karar veremediler.
- I wish I could go to Boston with you.
- Keşke seninle Boston'a gidebilseydim.
- I know a lot of people in Boston.
- Boston'da bir sürü insan tanıyorum.
- Tom thought that Mary was probably still somewhere in Boston.
- Tom Mary'nin muhtemelen hâlâ Boston'da bir yerde olduğunu düşündü.
- I need to get out of Boston.
- Boston'dan gitmeliyim.
- There's really no reason for you to go to Boston.
- Boston'a gitmen için sahiden hiçbir neden yok.
- I think Tom isn't in Boston now.
- Sanırım Tom şu anda Boston'da değil.
- Boston is beautiful at night.
- Boston gece güzeldir.
- I don't think Tom is back from Boston yet.
- Tom'un henüz Boston'dan döndüğünü sanmıyorum.
- I go to Boston three times a year.
- Yılda üç kez Boston'a giderim.
- Tom told Mary he didn't have many friends in Boston.
- Tom, Mary'ye Boston'da çok arkadaşı olmadığını söyledi.
- Do both Tom and Mary still live in Boston?
- Hem Tom hem de Mary hala Boston'da yaşıyorlar mı?
- Tom was in Boston last year.
- Tom geçen yıl Boston'daydı.
- Tom and Mary arrived in Boston at the same time.
- Tom ve Mary Boston'a aynı anda geldiler.
- You loved Boston, didn't you?
- Sen Boston'u sevdin, değil mi?
- Instead of going to Boston, I'm going to Chicago.
- Boston'a gitme yerine Chicago'ya gidiyorum.
- I thought you said Tom didn't live in Boston anymore.
- Tom'un artık Boston'da yaşamadığını söylediğini düşündüm.
- We're not living in Boston anymore.
- Artık Boston'da yaşamıyoruz.
- Who did Tom go to Boston with?
- Tom Boston'a kimle gitti?
- We've been having a lot of fun here in Boston.
- Burada Boston'da çok eğleniyoruz.
- How long will it take to get to Boston?
- Boston'a gitmek ne kadar sürer?
- We have a lot of good restaurants here in Boston.
- Boston'da burada bir sürü iyi restoranımız var.
- I don't like Boston very much.
- Boston'dan pek hoşlanmıyorum.
- I decided to stay a couple extra days in Boston.
- Boston'da birkaç gün daha kalmaya karar verdim.
- Tom encouraged me to go to Boston.
- Tom beni Boston'a gitmem için cesaretlendirdi.
- Tom didn't tell me that he grew up in Boston.
- Tom bana Boston'da büyüdüğünü söylemedi.
- Tom wasn't supposed to go to Boston with Mary.
- Tom'un Mary ile Boston'a gitmesi gerekmiyordu.
- Did you go to Boston that day?
- Boston'a o gün mü gittin?
- You grew up in Boston, right?
- Boston'da büyüdün, değil mi?
- I must go back to Boston.
- Boston'a geri dönmeliyim.
- I sent her home to Boston.
- Onu Boston'a eve gönderdim.
- Are there any military hospitals in Boston?
- Boston'da herhangi bir askeri hastane var mı?
- Boston is the city that I like best.
- Boston en çok sevdiğim şehir.
- I've been to Boston countless times.
- Boston'a sayısız kez gittim.
- I couldn't find a job in Boston.
- Boston'da iş bulamadım.
- We're going to go to Boston next.
- Bir dahaki sefere Boston'a gideceğiz.
- Tom said he thought that Mary was in Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'da olduğunu düşündüğünü söyledi.
- I hope you have a good time in Boston.
- Umarım Boston'da iyi vakit geçirirsin.
- Do you really want me to go to Boston with you?
- Gerçekten seninle Boston'a gelmemi istiyor musun?
- Boston is one of the busiest cities in the United States.
- Boston, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki en işlek şehirlerden biridir.
- Tom died in Boston in 2013.
- Tom 2013 yılında Boston'da öldü.
- How did you know that Tom was born in Boston?
- Tom'un Boston'da doğduğunu nasıl bildin?
- Tom plans to catch a flight back to Boston this evening.
- Tom bu akşam Boston'a dönmek için uçağa binmeyi planlıyor.
- Tom has lived in Boston since last summer.
- Tom geçen yazdan beri Boston'da yaşıyor.
- Tom didn't come all the way from Boston just to eat dinner with us.
- Tom Boston'dan onca yolu sadece bizimle yemek yemek için gelmedi.
- Tell Tom he should visit Boston.
- Tom'a Boston'a gitmesi gerektiğini söyle.
- Tom is from Boston, isn't he?
- Tom Bostonlu, değil mi?
- I was in Boston three years ago.
- Üç yıl önce Boston'daydım.
- Tom's parents live in Boston.
- Tom'un ailesi Boston'da yaşıyor.
- Tom sent money to his daughter to Boston.
- Tom, Boston'a giden kızına para gönderdi.
- Can you tell me why Tom came back to Boston?
- Tom'un Boston'a neden geri döndüğünü söyleyebilir misiniz?
- Tom didn't go to Boston by car.
- Tom Boston'a araba ile gitmedi.
- Tom is unlikely to want to go to Boston with us.
- Tom'un bizimle Boston'a gelmek istemesi pek olası değil.
- Tom doesn't know Boston very well.
- Tom Boston'u çok iyi bilmiyor.
- I think Tom is still living in Boston.
- Sanırım Tom hala Boston'da yaşıyor.
- One thing that I didn't like about Boston was the weather.
- Boston hakkında sevmediğim tek şey havaydı.
- I lived in Boston before I came here.
- Buraya gelmeden önce Boston'da yaşıyordum.
- I shouldn't have gone to Boston last weekend.
- Geçen hafta sonu Boston'a gitmemeliydim.
- We don't do things like that in Boston.
- Boston'da böyle şeyler yapmayız biz.
- Tom has been living in Boston.
- Tom, Boston'da yaşıyor.
- What will you miss about Boston?
- Boston'da neyi özleyeceksin?
- I'm from Boston and so is Tom.
- Ben Boston'lıyım, Tom da öyle.
- Do you go to Boston often?
- Boston'a sık gider misin?
- I don't think Tom still lives in Boston.
- Tom'un hâlâ Boston'da yaşadığını sanmıyorum.
- Tom didn't need to go back to Boston.
- Tom'un Boston'a dönmesine gerek yoktu.
- He misses Boston.
- Boston'u özlüyor.
- Tom is in Boston now, isn't he?
- Tom şu anda Boston'da, değil mi?
- What's Boston's population?
- Boston'un nüfusu nedir?
- I don't want to go back to Boston.
- Boston'a geri gitmek istemiyorum.
- Tom doesn't want to study in Boston.
- Tom Boston'da okumak istemiyor.
- What's your favorite place to eat in Boston?
- Boston'da yemek yemek için en sevdiğin yer hangisidir?
- They're going to Boston.
- Onlar Boston'a gidiyor.
- The police eventually found Tom in Boston.
- Polis sonunda Tom'u Boston'da buldu.
- I'll stay with my uncle in Boston.
- Boston'da amcamın yanında kalacağım.
- I wasn't in Boston; I was in New York.
- Boston'da değildim; New York'taydım.
- If you were to leave Boston, it would be better for both of us.
- Eğer Boston'u terk edersen, ikimiz için de daha iyi olur.
- What makes you think that Tom and Mary have never been to Boston?
- Tom ve Mary’nin Boston’a hiç gitmediğini sana düşündüren nedir?
- I intend to stay in Boston with Tom.
- Tom'la Boston'da kalmaya niyetliyim.
- By this time tomorrow, Tom will be in Boston.
- Tom yarın bu zamanda Boston'da olacak.
- Tom wished he was back in Boston.
- Tom Boston'a geri dönmeyi diledi.
- Tom plans to live in Boston for more than a year.
- Tom Boston'da bir yıldan fazla yaşamayı planlıyor.
- Didn't you know that Tom was going to be in Boston next October?
- Tom'un önümüzdeki Ekim ayında Boston'da olacağını bilmiyor muydun?
- Does Tom go to Boston often?
- Tom Boston'a sık gider mi?
- If Tom had had enough money, he would have gone to Boston with Mary.
- Tom'un yeterli parası olsaydı Mary'le Boston'a giderdi.
- Tom left Boston an hour ago.
- Tom Boston'dan bir saat önce ayrıldı.
- Tom went home to Boston.
- Tom Boston'daki evine gitti.
- You're supposed to be in Boston.
- Boston'da olman gerekiyordu.
- Is this your first time to visit Boston?
- Boston'u ilk kez mi ziyaret ediyorsun?
- Tom is supposed to be in Boston by now.
- Tom'un şimdiye kadar Boston'da olması gerekiyordu.
- I thought you said you used to live in Boston.
- Eskiden Boston'da yaşadığını söylediğini düşündüm.
- I'm never going to Boston again.
- Asla Boston'a tekrar gitmeyeceğim.
- Carol visited Boston last month.
- Carol geçen ay Boston'u ziyaret etti.
- How long have Tom and Mary been living in Boston?
- Tom ve Mary ne zamandır Boston'da yaşıyorlar?
- I think Tom could go to Boston with you.
- Bence Tom seninle Boston'a gelebilir.
- Tom says that he and Mary didn't stay in Boston very long.
- Tom, Mary ile Boston'da çok uzun süre kalmadıklarını söylüyor.
- I lost my camera in Boston.
- Boston'da fotoğraf makinemi kaybettim.
- How long did you say you were in Boston?
- Boston'da ne kadar kalacağınızı söylemiştiniz?
- Can you make it to Boston this year?
- Bu yıl Boston'a gidebilir misin?
- Tom drove to Boston to meet Mary.
- Tom, Mary ile buluşmak için Boston'a gitti.
- I returned to Boston on Monday.
- Pazartesi günü Boston'a döndüm.
- Tom died at his home in Boston.
- Tom Boston'da evinde öldü.
- Tom and I are going to Boston next week.
- Tom ve ben önümüzdeki hafta Boston'a gidiyoruz.
- Tom probably went to Boston.
- Tom muhtemelen Boston'a gitmiştir.
- Let me know in advance when you're coming to Boston.
- Boston'a geleceğin zaman bana önceden haber ver.
- Tom knows Boston very well.
- Tom Boston'u çok iyi bilir.
- Do you want Tom to go to Boston?
- Tom'un Boston'a gitmesini ister misin?
- I need to go back to Boston.
- Boston'a dönmeliyim.
- Maybe I don't belong in Boston anymore.
- Belki de artık Boston'a ait değilimdir.
- I guess things like this happen all the time in Boston.
- Sanırım Boston'da böyle şeyler her zaman oluyor.
- The plane took off from Boston airport with more than a hundred holiday-makers on board.
- Uçak yüzden fazla tatilciyle birlikte Boston Havaalanı'ndan kalktı.
- Why would I want to go to Boston with you?
- Neden seninle Boston'a gitmek isteyeyim ki?
- Who did you go to Boston with?
- Boston'a kiminle gittin?
- We moved to Boston when I was three.
- Üç yaşındayken Boston'a taşındık.
- I don't think Tom knows when Mary will visit Boston.
- Mary'nin Boston'u ne zaman ziyaret edeceğini Tom'un bildiğini sanmıyorum.
- I don't want to live in Boston.
- Boston'da yaşamak istemiyorum.
- I tried to convince Tom to go to Boston with me.
- Tom'u benimle Boston'a gelmesi için ikna etmeye çalıştım.
- Let's talk about what you did in Boston.
- Boston'da yaptıklarından bahsedelim.
- Tom says he plans on staying in Boston as long as he can.
- Tom Boston'da kalabildiği kadar kalmayı planladığını söylüyor.
- Tom is going to be in Boston next year.
- Tom gelecek yıl Boston'da olacak.
- Tom said he would visit Mary in Boston every weekend.
- Tom her hafta sonu Mary'yi Boston'da ziyaret edeceğini söyledi.
- Tom wants to go to Boston.
- Tom Boston'a gitmek istiyor.
- I'll be going to Boston on business next week.
- Gelecek hafta iş maksadıyla Boston'a gideceğim.
- You should move to Boston.
- Boston'a taşınmalısın.
- We've always lived in Boston.
- Biz hep Boston'da yaşıyoruz.
- Tom likes it in Boston.
- Tom bunu Boston'da seviyor.
- Tom is trying to persuade Mary to go to Boston with him.
- Tom, Mary'yi onunla Boston'a gitmesi için ikna etmeye çalışıyor.
- Tom wasn't surprised when he saw Mary in Boston.
- Tom, Mary'yi Boston'da gördüğünde şaşırmadı.
- Tom told me he was planning to go to Boston.
- Tom bana Boston'a gitmeyi planladığını söyledi.
- Tom is trying to persuade Mary to go to Boston with him.
- Tom onunla Boston'a gitmesi için Mary'yi ikna etmeye çalışıyor.
- Tom was thirteen when he moved to Boston.
- Tom Boston'a taşındığında on üç yaşındaydı.
- I bought a house in Boston.
- Boston'da bir ev aldım.
- We drove up to Boston.
- Arabayla Boston'a gittik.
- What was Boston like?
- Boston nasıldı?
- I need to arrive in Boston before noon.
- Öğleden önce Boston'a varmalıyım.
- I'm a Boston native.
- Boston'un yerlisiyim.
- I often go to Boston on business.
- Sık sık iş için Boston'a gidiyorum.
- Tom didn't want to live in Boston.
- Tom Boston'da yaşamak istemedi.
- Tom didn't want to go to Boston with us.
- Tom bizimle Boston'a gitmek istemedi.
- What was your time in Boston like?
- Boston'da nasıl vakit geçirdin?
- My father won't let me go to Boston.
- Babam Boston'a gitmeme izin vermiyor.
- I'm pretty sure that Tom now lives in Boston.
- Tom'un artık Boston'da yaşadığına eminim.
- I lived in Boston for three years before coming to Chicago.
- Chicago'ya gelmeden önce üç yıl boyunca Boston'da yaşadım.
- Tom hasn't told me where he's planning on staying in Boston.
- Tom bana Boston'da nerede kalmayı planladığını söylemedi.
- My grandmother on my father's side lives in Boston.
- Baba tarafımdan büyükannem Boston'da yaşıyor.
- I just moved to Boston.
- Boston'a yeni taşındım.
- Tom agreed to go to Boston with Mary.
- Tom Mary ile Boston'a gitmeyi kabul etti.
- I've never been to Boston in the winter.
- Kışın hiç Boston'a gitmedim.
- Tom came to Boston soon after graduating from high school.
- Tom liseden mezun olduktan kısa bir süre sonra Boston'a geldi.
- I plan to go to Boston, but not this summer.
- Boston'a gitmeyi planlıyorum ama bu yaz değil.
- Tom made plans to visit Boston.
- Tom Boston'u ziyaret etmek için planlar yaptı.
- I know Tom is in Boston now.
- Tom'un şu an Boston'da olduğunu biliyorum.
- Tom said Mary was in Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'da olduğunu söyledi.
- Tom thought that Mary would like to go to Boston to see John.
- Tom Mary'nin John'u görmek için Boston'a gitmek istediğini düşündü.
- I haven't been to Boston for a long time.
- Uzun süre Boston'da bulunmadım.
- Did you know that Tom used to live in Boston?
- Tom'un Boston'da yaşadığını biliyor muydun?
- This doesn't happen only in Boston.
- Bu sadece Boston'da olmuyor.
- Do you remember the time we went to Boston together?
- Birlikte Boston'a gittiğimiz zamanı hatırlıyor musun?
- Tom and I are still in Boston.
- Tom ve ben hala Boston'dayız.
- Tom told Mary that he used to live in Boston.
- Tom, Mary'e eskiden Boston'da yaşadığını söyledi.
- We've been having a lot of fun here in Boston.
- Boston'da çok eğleniyoruz.
- I haven't seen her since she moved to Boston.
- O, Boston'a taşındığından beri onu görmedim.
- Tom likes to go to Boston.
- Tom Boston'a gitmeyi seviyor.
- Tom hasn't been back to Boston since he graduated from high school.
- Tom liseden mezun olduğundan beri Boston'a dönmedi.
- Tom says people in Boston are terrible drivers.
- Tom, Boston'daki insanların berbat sürücüler olduğunu söylüyor.
- I'll stay in Boston for another three days.
- Boston'da üç gün daha kalacağım.
- I've wanted to go to Boston for years.
- Yıllardır Boston'a gitmek istedim.
- Tom went to Boston without telling us.
- Tom bize söylemeden Boston'a gitti.
- Tom hasn't ever been to Boston.
- Tom Boston'a hiç gitmedi.
- Tom never told me he used to live in Boston.
- Tom bana Boston'da yaşadığını hiç söylemedi.
- Tom is probably still in Boston now.
- Tom muhtemelen hala Boston'da.
- You have to leave Boston.
- Boston'dan ayrılmalısın.
- I don't think Tom knows Mary is still in Boston.
- Mary'nin hâlâ Boston'da olduğunu Tom'un bildiğini sanmıyorum.
- Tom stayed in Boston for three years.
- Tom üç yıl Boston'da kaldı.
- Tom lives in Boston.
- Tom Boston'da yaşar.
- Tom didn't tell me why he was going to Boston.
- Tom bana neden Boston'a gideceğini söylemedi.
- Tom said Mary wasn't in Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'da olmadığını söyledi.
- I'd like to live in Boston.
- Boston'da yaşamak istiyorum.
- This could never happen in Boston.
- Bu Boston'da asla olamaz.
- Are you still planning on going back to Boston?
- Hâlâ Boston'a geri gitmeyi planlıyor musunuz?
- This is one of the most popular restaurants in Boston.
- Bu, Boston'daki en popüler restoranlardan biridir.
- Boston is beautiful.
- Boston çok güzel.
- Boston is a dangerous city.
- Boston tehlikeli bir şehirdir.
- Tom eventually left Boston.
- Tom nihayet Boston'dan ayrıldı.
- Is there any chance that you'll be in Boston next month?
- Gelecek ay Boston'da olma şansın var mı?
- Tom tried to convince Mary to stay in Boston.
- Tom Boston'da kalması için Mary'yi ikna etmeye çalıştı.
- Tom knew Mary used to live in Boston.
- Tom, Mary'nin eskiden Boston'da yaşadığını biliyordu.
- You'll have a very beautiful view of Boston from here.
- Buradan Boston'un çok güzel bir manzarasını göreceksiniz.
- It's possible that I might be in Boston next Monday.
- Önümüzdeki pazartesi Boston'da olabilmem mümkün.
- I need to be in Boston all week.
- Bütün hafta Boston'da olmalıyım.
- Tom is staying in Boston with his uncle.
- Tom Boston'da amcasının yanında kalıyor.
- I'm going to Boston for Thanksgiving.
- Şükran Günü için Boston'a gidiyorum.
- Tom and I are both from Boston.
- Tom ve ben Boston'luyuz.
- I had to take a bus from Boston because all the flights had been canceled.
- Tüm uçuşlar iptal edildiği için Boston'dan bir otobüse binmek zorunda kaldım.
- I've already told Tom I plan on staying in Boston for three more weeks.
- Tom'a üç hafta daha Boston'da kalmayı planladığımı daha önce söyledim.
- We never really wanted to live in Boston.
- Boston'da yaşamayı hiçbir zaman istemedik.
- I met Tom in Boston.
- Tom'la Boston'da tanıştım.
- Can you recommend a place to stay in Boston?
- Boston'da kalacak bir yer tavsiye edebilir misiniz?
- Why are we moving to Boston?
- Neden Boston'a taşınıyoruz?
- I didn't say I was from Boston.
- Boston'dan geldiğimi söylemedim.
- I interviewed Tom Jackson on October 20th in Boston.
- Tom Jackson'la 20 Ekim'de Boston'da röportaj yaptım.
- It's been three years since I came to Boston.
- Boston'a geleli üç yıl oldu.
- How did you start working in Boston?
- Boston'da nasıl çalışmaya başladın?
- Tom thought that Mary was in Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'da olduğunu sanıyordu.
- Tom went to Boston to see his mother.
- Tom, annesini görmek için Boston'a gitti.
- Tom can't say for sure how many times Mary has been to Boston.
- Tom Mary'nin kaç kez Boston'da bulunduğunu kesin olarak söyleyemez.
- I told Tom I'm from Boston.
- Tom'a Bostonlu olduğumu söyledim.
- Tom said Boston is a nice place to live.
- Tom Boston'un yaşamak için güzel bir yer olduğunu söyledi.
- Have you ever been in Boston before?
- Daha önce hiç Boston'a gittin mi?
- Tom might be able to convince Mary to go to Boston with him.
- Tom, Mary'yi onunla Boston'a gitmeye ikna edebilir.
- My brother who lives in Boston is a carpenter.
- Boston'da yaşayan kardeşim bir marangoz.
- Tom met Mary in Boston.
- Tom, Boston'da Mary'yle karşılaştı.
- I have a feeling I'm going to really like living in Boston.
- İçimde Boston'da yaşamaktan gerçekten hoşlanacağıma dair bir his var.
- Did you help Tom while you were in Boston?
- Boston'dayken Tom'a yardım ettin mi?
- We were in Boston last winter.
- Geçen kış Boston'daydık.
- You've been in Boston way too long.
- Boston'da çok uzun süre kalmışsın.
- Will you go to Boston with him?
- Onunla Boston'a gidecek misin?
- What's Tom up to in Boston?
- Tom Boston'da neyin peşinde?
- Tom and Mary met in Boston three years ago.
- Tom ve Mary üç yıl önce Boston'da tanıştı.
- We're leaving for Boston in an hour.
- Bir saat içinde Boston'a gidiyoruz.
- Tom Jackson was born in Boston on October 20, 1995.
- Tom Jackson 20 Ekim 1995'te Boston'da doğdu.
- Tom told me he had never been to Boston.
- Tom bana Boston'a hiç gitmediğini söyledi.
- Tom doesn't have Mary's address in Boston, but he has her phone number.
- Tom'da Mary'nin Boston'daki adresi yok ama telefon numarası var.
- Tom is no longer in Boston.
- Tom artık Boston'da değil.
- Tom told Mary he wanted her to stay in Boston with him.
- Tom, Mary'ye Boston'da onunla kalmasını istediğini söyledi.
- Tom told me he first met Mary in Boston.
- Tom, Mary ile ilk kez Boston'da karşılaştığını söyledi.
- Who should go to Boston?
- Kim Boston'a gitmeli?
- Do you really want to leave Boston tomorrow?
- Gerçekten yarın Boston'dan ayrılmak istiyor musun?
- Tom and Mary have recently moved to Boston.
- Tom ve Mary yakın zamanda Boston'a taşındılar.
- Neither Tom nor Mary grew up in Boston.
- Ne Tom ne de Mary Boston'da büyüdü.
- I didn't know that you were going to Boston with us.
- Bizimle Boston'a geleceğini bilmiyordum.
- I don't know much about Boston.
- Boston hakkında pek bir şey bilmiyorum.
- I didn't know that you used to live in Boston.
- Eskiden Boston'da yaşadığınızı bilmiyordum.
- Tom has lived in Boston for over 30 years.
- Tom otuz yıldan uzun süredir Boston'da yaşıyor.
- Tom said that he thought that it could happen in Boston, too.
- Tom da onun Boston'da olabileceğini düşündüğünü söyledi.
- Tom took Mary to Boston for a week.
- Tom Mary'yi bir haftalığına Boston'a götürdü.
- Tom now lives near Boston.
- Tom şimdi Boston yakınlarında yaşıyor.
- I had to get away from Boston.
- Boston'dan uzaklaşmalıydım.
- How long will it take you to get to Boston?
- Boston'a gitmeniz ne kadar sürer?
- Would you like to go to Boston with us?
- Bizimle Boston'a gitmek ister misin?
- Tom plans to go visit Mary in Boston one of these days.
- Tom bugünlerde Mary'yi Boston'da ziyaret etmeyi planlıyor.
- Did Tom go to Boston?
- Tom Boston'a gitti mi?
- We're all going back to Boston together.
- Hep birlikte Boston'a geri dönüyoruz.
- Tom loved it in Boston.
- Tom Boston'u çok sevdi.
- You'll have to go to Boston to meet Tom next week.
- Gelecek hafta Tom'la buluşmak için Boston'a gitmen gerekecek.
- You didn't know Tom was going to Boston, did you?
- Tom'un Boston'a gideceğini bilmiyordunuz, değil mi?
- I like going to Boston.
- Boston'a gitmeyi seviyorum.
- Do you know where Boston is?
- Boston'un nerede olduğunu biliyor musunuz?
- Tom participated in the Boston marathon.
- Tom, Boston maratonuna katıldı.
- Tom goes to Boston every year.
- Tom her yıl Boston'a gider.
- Can you make it back to Boston on your own?
- Boston'a tek başına dönmeyi başarabilir misin?
- Tom came back from Boston a week earlier than he'd planned.
- Tom Boston'dan planladığından bir hafta daha erken döndü.
- Tom has promised to go to Boston with us.
- Tom bizimle Boston'a gitmeye söz verdi.
- Tom likes to go to Boston.
- Tom Boston'a gitmekten hoşlanıyor.
- I don't know when I'll be able to get back to Boston.
- Boston'a ne zaman dönebileceğimi bilmiyorum.
- Tom comes back from Boston today.
- Tom bugün Boston'dan dönüyor.
- Is there any chance you'll come back to Boston again this year?
- Bu yıl Boston'a tekrar gelme şansınız var mı?
- Did you have fun in Boston?
- Boston'da eğlendin mi?
- I haven't yet been to Boston this year.
- Bu yıl henüz Boston'a gitmedik.
- Tom is the only one in our family who has been to Boston.
- Ailemizde Boston'a giden tek kişi Tom'dur.
- Does it snow a lot in Boston?
- Boston'da çok kar yağıyor mu?
- Do you have any idea how long Tom will be in Boston?
- Tom'un Boston'da ne kadar süre kalacağı hakkında herhangi bir fikrin var mı?
- Tom visits Mary every time he goes to Boston.
- Tom Boston'a gittiği her zaman Mary'yi ziyaret eder.
- Tom visits Mary every time he's in Boston.
- Tom Boston'da olduğu her zaman Mary'yi ziyaret eder.
- I have a lot of friends living in Boston.
- Boston'da yaşayan çok arkadaşım var.
- Now that you're here in Boston, we can spend more time together.
- Artık Boston'da olduğuna göre, birlikte daha çok vakit geçirebiliriz.
- Tom never returned to Boston.
- Tom asla Boston'a geri dönmedi.
- Perhaps Tom went to Boston with Mary.
- Belki de Tom, Mary ile Boston'a gitmiştir.
- What can you tell us about Boston?
- Boston hakkında bize ne anlatabilirsin?
- There are a lot of tall buildings in Boston.
- Boston'da çok sayıda yüksek bina var.
- Tom told me about his trip to Boston.
- Tom bana Boston'a yaptığı geziden bahsetti.
- Tom doesn't think Mary is in Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'da olduğunu düşünmüyor.
- Tom told me to come to Boston.
- Tom bana Boston'a gelmemi söyledi.
- Aren't you from Boston?
- Sen Boston'lu değil misin?
- Tom is the one who went to Boston with Mary.
- Mary ile Boston'a giden Tom'du.
- I'm happy to be moving to Boston.
- Boston'a taşınıyor olmaktan mutluyum.
- Tom says he wants to visit Mary in Boston.
- Tom, Boston'da Mary'yi ziyaret etmek istediğini söylüyor.
- Tom has visited Boston.
- Tom Boston'u ziyaret etti.
- Will you go to Boston with Tom?
- Tom'la Boston'a gidecek misin?
- It was late afternoon by the time we arrived in Boston.
- Boston'a vardığımızda öğleden sonra olmuştu.
- Tom worked as a carpenter in Boston, Massachusetts.
- Tom Boston, Massachusetts'de marangoz olarak çalıştı.
- I can't go to Boston with you.
- Seninle Boston'a gelemem.
- Tom persuaded Mary to go to Boston with him.
- Tom onunla Boston'a gitmesi için Mary'yi ikna etti.
- I promised Tom I wouldn't go to Boston.
- Tom'a, Boston'a gitmeyeceğime söz verdim.
- I have a friend who's a teacher in Boston.
- Boston'da bir öğretmen olan bir arkadaşım var.
- We went to Boston together.
- Birlikte Boston'a gittik.
- Why did you run off to Boston?
- Neden Boston'a kaçtın?
- Tom is going to be back from Boston next week.
- Tom gelecek hafta Boston'dan dönecek.
- I think Tom should've stayed in Boston.
- Bence Tom Boston'da kalmalıydı.
- I might come to Boston.
- Boston'a gelebilirim.
- Tom is probably going to go to Boston by car.
- Tom muhtemelen Boston'a arabayla gidecek.
- Tom thought that Mary was in Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'da olduğunu düşünüyordu.
- I'll be in Boston for three months.
- Üç ay Boston'da olacağım.
- I thought Tom would go to Boston with Mary.
- Tom'un Mary ile Boston'a gideceğini düşünüyordum.
- Tom is in Boston with Mary.
- Tom Boston'da Mary ile birlikte.
- I plan to come to Boston soon.
- Yakında Boston'a gelmeyi planlıyorum.
- You're the only person I know who is from Boston.
- Boston'dan tanıdığım tek kişi sensin.
- Tom must go back to Boston.
- Tom Boston'a geri gitmeli.
- Tom should've come to Boston with us.
- Tom, bizimle Boston'a gelmeliydi.
- It's still a little cold in Boston.
- Boston'da hava hâlâ biraz soğuk.
- I have a friend who has a house in Boston.
- Boston'da evi olan bir arkadaşım var.
- I'm working in Boston.
- Ben Boston'da çalışıyorum.
- Tom has been in the Boston office the last three years.
- Tom son üç yıldır Boston ofisindeydi.
- Tom and I used to work together in Boston.
- Tom ve ben birlikte Boston'da çalışırdık.
- Tom really likes Boston a lot.
- Tom gerçekten Boston'u çok seviyor.
- I was raised on the east side of Boston.
- Boston'ın doğu yakasında büyüdüm.
- We regret coming to Boston.
- Boston'a geldiğimiz için pişmanız.
- How many friends do you have in Boston?
- Boston'da kaç arkadaşın var?
- Is this the first time you've been back to Boston since your divorce?
- Boşandıktan sonra Boston'a ilk kez mi dönüyorsun?
- How long were you in Boston?
- Ne kadar süredir Boston'daydın?
- Tom is eager to live in Boston.
- Tom Boston'da yaşamaya istekli.
- I wonder how long it'll take to get to Boston.
- Boston'a gitmek ne kadar sürer merak ediyorum.
- Were you in Boston for a long time?
- Boston'da uzun süre bulundun mu?
- I know I have to do that while I'm here in Boston.
- Boston'dayken bunu yapmam gerektiğini biliyorum.
- Is this a common practice in Boston?
- Bu Boston'da yaygın bir uygulama mı?
- We'll be in Boston for three months.
- Üç ay boyunca Boston'da olacağız.
- I know you have to go back to Boston.
- Boston'a geri gitmek zorunda olduğunu biliyorum.
- I lived in Boston until I was three.
- Ben üç yaşıma kadar Boston'da yaşadım.
- I'd hoped I could stay in Boston for three more days.
- Üç gün daha Boston'da kalabilmeyi ummuştum.
- Tom said he wasn't happy here in Boston.
- Tom burada Boston'da mutlu olmadığını söyledi.
- Tom has some things he has to do tomorrow morning before he can leave for Boston.
- Tom'un yarın sabah Boston'a gitmeden önce yapması gereken bazı işler var.
- The boss sent Tom to Boston on business.
- Patron Tom'u iş için Boston'a gönderdi.
- Don't stay in Boston.
- Boston'da kalma.
- I know a lot of people in Boston.
- Boston'da birçok insan tanıyorum.
- Why didn't you go to Boston last weekend?
- Geçen hafta sonu neden Boston'a gitmedin?
- Tom arrived in Boston on Monday.
- Tom pazartesi günü Boston'a vardı.
- Tom is headed for Boston.
- Tom Boston'a gidiyor.
- Tom hasn't been to Boston in years.
- Tom yıllardır Boston'a gitmedi.
- I won't go to Boston without you.
- Ben sen olmadan Boston'a gitmeyeceğim.
- I really should've gone to Boston.
- Boston'a gerçekten gitmeliydim.
- Boston is my home now.
- Boston şimdi benim yuvam.
- Have you been to Boston?
- Boston'a gittiniz mi?
- Why should Tom go to Boston?
- Tom neden Boston'a gitsin ki?
- I think you've been in Boston too long.
- Bence çok uzun zamandır Boston'dasın.
- Tom lives and works in Boston.
- Tom Boston'da yaşıyor ve çalışıyor.
- Tom doesn't know anything about Boston.
- Tom Boston hakkında hiçbir şey bilmiyor.
- I'm going to Boston with him.
- Onunla Boston'a gidiyorum.
- Can you tell me why Tom came back to Boston?
- Bana Tom'un neden Boston'a geri geldiğini söyleyebilir misin?
- Tom was thirteen when he moved here from Boston.
- Tom Boston'dan buraya taşındığında on üç yaşındaydı.
- I'll be going back to Boston on Monday.
- Pazartesi günü Boston'a geri döneceğim.
- I enjoy visiting Boston.
- Boston'u ziyaret etmekten hoşlanıyorum.
- Tom should be able to tell us a little about Boston.
- Tom bize Boston'dan biraz daha bahsedebilmeli.
- Have you met any Canadians here in Boston?
- Burada Boston'da herhangi bir Kanadalıyla tanıştın mı?
- Let me know in advance when you're coming to Boston.
- Boston'a ne zaman geldiğini bana önceden bildir.
- We could go to Boston next spring.
- Gelecek baharda Boston'a gidebiliriz.
- I visited Boston for the first time last summer.
- Boston'u ilk kez geçen yaz ziyaret ettim.
- My good friend, Tom, convinced me to go to Boston.
- İyi arkadaşım Tom, beni Boston'a gitmeye ikna etti.
- I go to Boston every week.
- Ben her hafta Boston'a giderim.
- I'd like to find a job in Boston.
- Boston'da bir iş bulmak istiyorum.
- Tom has lived in Boston for thirty years, but he still doesn't seem to know the city well.
- Tom otuz yıldır Boston'da yaşıyor ama şehri hala iyi tanıyor gibi görünmüyor.
- Tom is one of the richest men in Boston.
- Tom Boston'daki en zengin adamlardan biri.
- Many tourists visit Boston every year.
- Boston'u her yıl birçok turist ziyaret eder.
- When I was in Boston, I used to eat out at least once a week.
- Ben Boston'dayken haftada en azından bir defa dışarıda yemek yerdim.
- Tom is going back to Boston tomorrow.
- Tom yarın Boston'a dönüyor.
- Why can't we go to Boston next weekend?
- Neden gelecek hafta sonu Boston'a gidemiyoruz?
- Tom always wanted to go to Boston, but he never had the chance.
- Tom her zaman Boston'a gitmek istedi fakat hiç fırsatı olmadı.
- Tom isn't going to go to Boston with us, is he?
- Tom bizimle Boston'a gelmeyecek, değil mi?
- Tom is thinking of going to Boston next spring.
- Tom önümüzdeki bahar Boston'a gitmeyi düşünüyor.
- We were in Boston all weekend.
- Bütün hafta sonu Boston'daydık.
- I've never lived anywhere except Boston.
- Boston dışında hiçbir yerde yaşamadım.
- You're the only one I'd consider going to Boston with.
- Boston'a birlikte gitmeyi düşüneceğim tek kişi sensin.
- I thought you said you were going to be in Boston this week.
- Bu hafta Boston'da olacağını söylediğini düşündüm.
- Is it true that Tom went to Boston?
- Tom'un Boston'a gittiği doğru mu?
- I know my way around Boston.
- Boston'da ne yapacağımı biliyorum.
- I should cancel my trip to Boston.
- Boston seyahatimi iptal etmeliyim.
- Boston is a great place to visit, but I wouldn't want to live there.
- Boston ziyaret etmek için harika bir yerdir ama orada yaşamak istemem.
- Who are you planning to go to Boston with?
- Boston'a kiminle gitmeyi planlıyorsunuz?
- I came up to Boston from Nashville a few years ago.
- Ben birkaç yıl önce Nashville'den Boston'a geldim.
- I wonder if Tom still lives in Boston.
- Acaba Tom hala Boston'da mı yaşıyor?
- People don't visit Boston as often as they used to.
- İnsanlar Boston'u eskisi gibi sık ziyaret etmiyor.
- I'm planning to drive to Boston next weekend.
- Önümüzdeki hafta sonu arabayla Boston'a gitmeyi planlıyorum.
- We'll have a great time in Boston.
- Boston'da harika vakit geçireceğiz.
- Tom lived thirty miles south of Boston.
- Tom, Boston'un 30 mil güneyinde yaşıyordu.
- Tom found out that Mary used to live in Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'da yaşadığını öğrendi.
- What's your favorite way to spend time in Boston?
- Boston'da vakit geçirmenin en sevdiğiniz yolu nedir?
- Tom has to go back to Boston tomorrow.
- Tom yarın Boston'a dönmek zorunda.
- Do you really want to go back to Boston?
- Gerçekten Boston'a geri dönmek istiyor musun?
- I thought you said you wanted to go to Boston.
- Boston'a gitmek istediğini söylediğini sanıyordum.
- I won't make you go back to Boston.
- Seni Boston'a geri göndermeyeceğim.
- Tom made it clear that he didn't want to go to Boston with us.
- Tom, bizimle Boston'a gitmek istemediğini açıkça gösterdi.
- Tom gave Mary a ride to Boston.
- Tom, Mary'i Boston'a bıraktı.
- Tom is never going to let you go to Boston by yourself.
- Tom hiç bir zaman tek başına Boston'a gitmene izin vermeyecek.
- When Tom was a child, he went to Boston every summer to stay with his grandparents.
- Tom çocukken her yaz Boston'a büyükanne ve büyükbabasının yanına giderdi.
- The two met in October in Boston.
- İkisi Ekim ayında Boston'da buluştu.
- Tom lived half his life in Boston.
- Tom hayatının yarısını Boston'da geçirdi.
- I'll never go to Boston anymore.
- Bir daha asla Boston'a gitmeyeceğim.
- I've got a lot of friends in Boston.
- Boston'da birçok arkadaşım var.
- Do Tom and Mary both still live in Boston?
- Hem Tom hem de Mary hala Boston'da mı oturuyorlar?
- Why can't you go to Boston?
- Neden Boston'a gidemiyorsun?
- Tom went to Boston last year to live with his grandmother.
- Tom geçen yıl büyükannesiyle yaşamak için Boston'a gitti.
- I want to live in Boston or in Chicago.
- Boston'da ya da Chicago'da yaşamak istiyorum.
- I'm fairly sure Tom is in Boston now.
- Tom'un şu anda Boston'da olduğundan eminim.
- She loved Boston.
- O, Boston'u sevdi.
- We loved Boston.
- Biz Boston'ı sevdik.
- I persuaded Tom to go to Boston.
- Tom'u Boston'a gitmeye ikna ettim.
- Tom doesn't think Mary will ever come back to Boston.
- Tom Mary'nin Boston'a geri geleceğini düşünmüyor.
- Next week, Tom and I are going to Boston.
- Gelecek hafta Tom ve ben Boston'a gidiyoruz.
- I hated Boston.
- Boston'dan nefret ettim.
- Tom told me he would never go back to Boston.
- Tom bana Boston'a asla geri gitmeyeceğini söyledi.
- Tom was living in Boston at that time.
- Tom o zaman Boston'da yaşıyordu.
- Do you know how much it costs to get to Boston from here?
- Buradan Boston'a gitmenin ne kadar tuttuğunu biliyor musun?
- It's the oldest building in Boston.
- O, Boston'daki en eski yapıdır.
- Instead of going to Boston, I'll go to Chicago.
- Boston'a gitmek yerine Chicago'ya gideceğim.
- I'd like to know more about Boston.
- Boston hakkında daha fazla şey bilmek istiyorum.
- I think Tom went to Boston last month.
- Bence Tom geçen ay Boston'a gitti.
- I knew you wouldn't like it in Boston.
- Boston'da bundan hoşlanmayacağını biliyordum.
- I wish I could take you back to Boston with me tomorrow.
- Keşke yarın seni Boston'a götürebilsem.
- Tom has two brothers who both live in Boston.
- Tom'un her ikisi de Boston'da yaşayan iki kardeşi var.
- I'm an eighth-grade science teacher in Boston.
- Boston'da sekizinci sınıf fen bilgisi öğretmeniyim.
- Tom flew in from Boston this morning.
- Tom bu sabah Boston'dan uçakla geldi.
- There's been a series of robberies in the Boston area.
- Boston bölgesinde bir dizi soygun oldu.
- Who told you I was in Boston?
- Sana Boston'da olduğumu söyleyen kim?
- I've actually never been to Boston.
- Aslında Boston'a hiç gitmedim.
- Are Tom and Mary both still living in Boston?
- Hem Tom hem de Mary hala Boston'da mı yaşıyor?
- Boston is where Tom and Mary met.
- Boston, Tom ve Mary'nin tanıştığı yerdir.
- We could go to Boston with you if you want us to.
- Eğer istersen seninle Boston'a gelebiliriz.
- Tom has lived in Boston his entire life.
- Tom tüm hayatı boyunca Boston'da yaşadı.
- Tom moved to Boston with his family last summer.
- Tom geçen yaz ailesi ile Boston'a taşındı.
- I hear Tom might be coming to Boston.
- Tom'un Boston'a gelebileceğini duydum.
- As soon as I get to Boston, I'll call you.
- Boston'a varır varmaz seni arayacağım.
- A lot has changed in Boston since then.
- O zamandan beri Boston'da çok şey değişti.
- I didn't have a chance to do that while I was in Boston.
- Boston'dayken bunu yapma şansım olmadı.
- I didn't stay with Tom in Boston.
- Tom'la Boston'da kalmadım.
- Do you really want Tom to go to Boston with you?
- Tom'un seninle Boston'a gitmesini gerçekten istiyor musun?
- Please come back to Boston.
- Lütfen Boston'a geri dönün.
- I told Tom you used to live in Boston.
- Tom'a eskiden Boston'da yaşadığını söyledim.
- I still live in Boston.
- Ben hâlâ Boston'da yaşıyorum.
- You should've visited Tom while you were in Boston.
- Boston'dayken Tom'u ziyaret etmeliydiniz.
- Will you be in Boston this weekend?
- Bu hafta sonu Boston'da olacak mısın?
- I didn't know that Tom lived in Boston.
- Tom'un Boston'da yaşadığını bilmiyordum.
- Tom is either in Boston or in Chicago.
- Tom ya Boston'da ya da Chicago'da.
- Let's not go to Boston.
- Boston'a gitmeyelim.
- I've already told Tom that I plan on staying in Boston for another three weeks.
- Tom'a üç hafta daha Boston'da kalmayı planladığımı önceden söyledim.
- I'm glad I went to Boston.
- Boston'a gittiğim için memnun oldum.
- Tom liked living in Boston.
- Tom Boston'da yaşamayı seviyordu.
- Tom wants me to move to Boston.
- Tom Boston'a taşınmamı istiyor.
- I was in Boston for the entire summer.
- Bütün yaz Boston'daydım.
- Have you been living in Boston long?
- Boston'da uzun zamandır mı yaşıyorsun?
- Tom hoped to live in Boston one day.
- Tom bir gün Boston'da yaşamayı umuyordu.
- Are you sure you don't want to go to Boston?
- Boston'a gitmek istemediğine emin misin?
- When I was in Boston, I used to eat out at least once a week.
- Boston'dayken haftada en az bir kez dışarıda yemek yerdim.
- Tom wanted his son to live in Boston.
- Tom, oğlunun Boston'da yaşamasını istedi.
- This train runs between New York and Boston.
- Bu tren New York ve Boston arasında çalışıyor.
- Tom sent Mary a postcard from Boston.
- Tom Mary'ye Boston'dan bir kartpostal gönderdi.
- According to Tom, Mary used to live in Boston.
- Tom'a göre Mary eskiden Boston'da yaşıyormuş.
- If I could go anywhere in the world, I'd go to Boston.
- Dünyada herhangi bir yere gidebilsem, Boston'a giderim.
- Tom eventually wound up in Boston.
- Tom en sonunda kendini Boston'da bulmuştu.
- Tom is the only one here who has never lived in Boston.
- Tom burada Boston'da hiç yaşamamış tek kişidir.
- Tom won't likely be in Boston next Monday.
- Tom muhtemelen önümüzdeki Pazartesi Boston'da olmayacak.
- We ate at a restaurant just outside Boston.
- Boston'un hemen dışında bir restoranda yemek yedik.
- Tom decided not to move to Boston.
- Tom Boston'a taşınmamaya karar verdi.
- Tom and I are in Boston now.
- Tom ve ben şimdi Boston'dayız.
- Tom may not even be in Boston now.
- Tom bile şimdi Boston'da olmayabilir.
- It's Tom calling from Boston.
- Tom Boston'dan arıyor.
- Tom said he thought it could happen in Boston, too.
- Tom da onun Boston'da olabileceğini düşündüğünü söyledi.
- It's not too far from Boston.
- Boston'dan çok uzak değil.
- I lived in Boston for many, many years.
- Uzun yıllar Boston'da yaşadım.
- Riots broke out in Boston.
- Boston'da isyanlar çıktı.
- Tom is leaving for Boston tomorrow.
- Tom yarın Boston'a gidiyor.
- The only place Tom has ever wanted to live is Boston.
- Tom'un yaşamak istediği tek yer Boston'dur.
- Tom didn't think Mary would go to Boston by herself.
- Tom, Mary'nin Boston'a tek başına gideceğini düşünmüyordu.
- What's Boston like in the winter?
- Boston kışın nasıldır?
- I heard Tom complain about the cost of living in Boston.
- Tom'un Boston'daki hayat pahalılığından şikayet ettiğini duydum.
- What track for Boston?
- Boston için hangi yol var?
- I met some nice people in Boston.
- Boston'da iyi insanlarla tanıştım.
- I arrived in Boston on Monday.
- Pazartesi günü Boston'a geldim.
- I wonder whether Tom really went to Boston.
- Tom'un gerçekten Boston'a gidip gitmediğini merak ediyorum.
- There's a fishing lodge near Boston that I often go to.
- Boston yakınlarında sık sık gittiğim bir balıkçı kulübesi var.
- Tom said I had go to Boston.
- Tom Boston'a gitmem gerektiğini söyledi.
- I'm pretty sure that Tom has never been to Boston.
- Tom'un Boston'a hiç gitmediğinden oldukça eminim.
- Tom has lived in Boston for over 30 years.
- Tom 30 yılı aşkın bir süredir Boston'da yaşıyor.
- The city of Boston has one of the best children's hospitals in the United States.
- Boston şehri Amerika Birleşik Devletleri'ndeki en iyi çocuk hastanelerinden birine sahip.
- Let's talk about your trip to Boston.
- Boston seyahatin hakkında konuşalım.
- Why won't Tom go to Boston?
- Tom neden Boston'a gitmiyor?
- I think Tom went to Boston last month.
- Sanırım Tom geçen ay Boston'a gitti.
- I'm no longer in Boston.
- Artık Boston'da değilim.
- I sent them home to Boston.
- Onları Boston'a eve gönderdim.
- Tom is going to be in Boston next summer.
- Tom gelecek yaz Boston'da olacak.
- We might go to Boston next spring.
- Gelecek baharda Boston'a gidebiliriz.
- I have no desire to live in Boston.
- Boston'da yaşamak gibi bir arzum yok.
- Did you tell Tom about seeing Mary in Boston?
- Boston'da Mary'yi gördüğünü Tom'a söyledin mi?
- I know both Tom and Mary have houses in Boston.
- Tom ve Mary'nin Boston'da evleri olduğunu biliyorum.
- Boston is the place I want to be.
- Boston olmak istediğim yer.
- Tom has just moved back to Boston.
- Tom Boston'a yeni taşındı.
- It's people like you who give Boston a bad name.
- Senin gibi insanlar Boston'ın adını kötüye çıkarıyor.
- The temperature in Boston is expected to drop to -8°F.
- Boston'da sıcaklığın -8°F'ye kadar düşmesi bekleniyor.
- Why not go to Boston?
- Neden Boston'a gitmiyorsun?
- Tom's parents are both from Boston.
- Tom'un annesi de babası da Boston'dan.
- Is Boston an interesting place to live?
- Boston yaşamak için ilginç bir yer mi?
- I'm still not used to living in Boston.
- Boston'da yaşamaya hâlâ alışamadım.
- Are all of Tom's brothers still in Boston?
- Tom'un tüm kardeşleri hâlâ Boston'da mı?
- We didn't go to Boston last year.
- Geçen yıl Boston'a gitmedik.
- Do you really want to work in Boston?
- Gerçekten Boston'da çalışmak istiyor musun?
- I certainly had no idea Tom was planning to move to Boston.
- Tom'un Boston'a taşınmayı planladığını kesinlikle bilmiyordum.
- Tom learned how to play the guitar in Boston.
- Tom Boston'da gitar çalmayı öğrendi.
- Who do you know in Boston?
- Boston'da kimi tanıyorsun?
- I'm going to Boston with Tom.
- Tom'la Boston'a gideceğim.
- Tom graduated from high school in Boston.
- Tom Boston'daki liseden mezun oldu.
- I'll visit my uncle in Boston next month.
- Önümüzdeki ay Bostan'daki eniştemi ziyaret edeceğim.
- I was told that Tom has moved to Boston.
- Bana Tom'un Boston'a taşındığı söylendi.
- Who's living in Boston now?
- Boston'da şimdi kim yaşıyor?
- Tom hasn't been to Boston as many times as Mary has.
- Tom, Mary kadar çok Boston'a gitmedi.
- I'm leaving Boston tomorrow morning.
- Yarın sabah Boston'dan ayrılıyorum.
- Tom is the best coach in Boston.
- Tom Boston'da en iyi koçtur.
- Tom moved to Boston a long time ago.
- Tom uzun zaman önce Boston'a taşındı.
- I'd like a ticket to Boston.
- Boston'a bir bilet istiyorum.
- Tom disapproved of my trip to Boston.
- Tom Boston'a gezimi onaylamadı.
- I'm going to stay with my uncle in Boston.
- Boston'da eniştemle kalacağım.
- Don't you want to go to Boston?
- Boston'a gitmek istemiyor musun?
- It's cold in Boston.
- Boston'da hava soğuk.
- Is Tom still in Boston?
- Tom hâlâ Boston'da mı?
- I really want to go to Boston again.
- Gerçekten Boston'a tekrar gitmek istiyorum.
- Tom is going to go to Boston to see Mary.
- Tom Mary'yi görmek için Boston'a gidecek.
- You want to go to Boston with Tom, don't you?
- Tom'la Boston'a gitmek istiyorsun, değil mi?
- Tom teaches French in Boston.
- Tom Boston'da Fransızca öğretir.
- Tom didn't call Mary from Boston.
- Tom, Mary'yi Boston'dan aramadı.
- Tom said he didn't know anything about Boston.
- Tom Boston hakkında hiçbir şey bilmediğini söyledi.
- Tom tried to persuade Mary to go to Boston with him.
- Tom, Mary'yi onunla Boston'a gitmesi için ikna etmeye çalıştı.
- Something is happening in Boston.
- Boston'da bir şeyler oluyor.
- I really do like Boston.
- Ben gerçekten Boston'ı seviyorum.
- Tom isn't in Boston now.
- Tom şu anda Boston'da değil.
- I may still go to Boston.
- Yine de Boston'a gidebilirim.
- Let's go to Boston and visit Tom.
- Boston'a gidip Tom'u ziyaret edelim.
- Tom didn't want to be sent to Boston.
- Tom Boston'a gönderilmek istemedi.
- Tom said that he didn't want to go to Boston.
- Tom, Boston'a gitmek istemediğini söyledi.
- You're not taking that job in Boston, are you?
- Boston'daki o işi almıyorsun, değil mi?
- We used to live in Boston when you were a baby.
- Sen bebekken Boston'da yaşıyorduk.
- Tom is planning on staying in Boston for a few days.
- Tom birkaç gün Boston'da kalmayı planlıyor.
- Tom learned later that Mary wasn't planning to live in Boston.
- Tom Mary'nin Boston'da yaşamayı planlamadığını daha sonra öğrendi.
- I've never even been to Boston.
- Boston'a bile hiç gitmedim.
- I think Boston is the best city in the world.
- Bence Boston dünyanın en iyi şehri.
- Tom was surprised when he saw Mary in Boston.
- Tom, Mary'yi Boston'da gördüğünde şaşırdı.
- I'm sure Tom will visit Boston.
- Tom'un Boston'u ziyaret edeceğinden eminim.
- Boston is a nice place to live.
- Boston yaşanası bir yer.
- When was the last time you visited Boston?
- Boston'u en son ne zaman ziyaret ettin?
- Find out whether Tom has relatives in Boston.
- Tom'un Boston'da akrabaları olup olmadığını öğrenin.
- I don't think Tom would like Boston.
- Tom'un Boston'u seveceğini sanmıyorum.
- I shouldn't have gone to Boston without you.
- Boston'a sensiz gitmemeliydim.
- Tom says he likes Boston better than Chicago.
- Tom Boston'u Chicago'dan daha çok sevdiğini söylüyor.
- Do you really want to go to Boston again?
- Boston'a tekrar gitmeyi gerçekten istiyor musun?
- You didn't really go to Boston by bicycle, did you?
- Boston'a gerçekten bisikletle gitmedin, değil mi?
- We moved to Boston three years ago.
- Biz üç yıl önce Boston'a taşındık.
- There's no doubt that Tom used to live in Boston.
- Tom'un eskiden Boston'da yaşadığına şüphe yok.
- We've never given a concert in Boston.
- Biz Boston'da hiç konser vermedik.
- Tom doesn't like Boston at all.
- Tom, Boston'u hiç beğenmez.
- Are you sure you don't want me to go to Boston with you?
- Seninle Boston'a gitmemi istemediğine emin misin?
- Tom intends to return to Boston.
- Tom Boston'a dönmeye niyetli.
- Tom said Mary used to live in Boston.
- Tom, Mary'nin eskiden Boston'da yaşadığını söyledi.
- Both Tom and Mary are in Boston.
- Hem Tom hem de Mary Boston'da.
- I'll need to be in Boston for at least three weeks.
- En az üç hafta Boston'da kalmam gerekecek.
- Tom wanted Mary to ask John if he was planning to go to Boston with them.
- Tom, Mary'den John'a onlarla Boston'a gitmeyi planlayıp planlamadığını sormasını istedi.
- We spent three days in Boston.
- Boston'da üç gün geçirdik.
- I wonder whether Tom will go to Boston or Chicago next summer.
- Acaba Tom gelecek yaz Boston'a mı yoksa Chicago'ya mı gidecek?
- How many days do you want to stay in Boston?
- Boston'da kaç gün kalmak istersin?
- What's Boston's population?
- Boston'un nüfusu ne kadar?
- Tom has a sister in Boston.
- Tom'un Boston'da bir kız kardeşi var.
- Tom is planning on staying in Boston until October.
- Tom Ekim'e kadar Boston'da kalmayı planlıyor.
- Is this your first trip to Boston?
- Bu Boston'a ilk seyahatin mi?
- Tom won't likely visit Boston.
- Tom muhtemelen Boston'u ziyaret etmeyecek.
- Tom says he has no intention of returning to Boston.
- Tom'un Boston'a dönmeye niyeti yokmuş, öyle söylüyor.
- Tom is headed back to Boston.
- Tom Boston'a geri dönüyor.
- When was the last time Tom came to Boston?
- Tom en son ne zaman Boston'a geldi?
- Tom is going to Boston for three weeks.
- Tom üç haftalığına Boston'a gidiyor.
- We're now about a hundred miles away from Boston.
- Şu anda Boston'dan yaklaşık 100 mil uzaktayız.
- I might go to Boston next fall.
- Gelecek sonbaharda Boston'a gidebilirim.
- I just heard that Tom and Mary are moving to Boston.
- Tom ve Mary'nin Boston'a taşındığını duydum.
- Will you go to Boston with Tom?
- Tom ile Boston'a gidecek misin?
- I want to see Boston.
- Boston'u görmek istiyorum.
- Tom isn't going to let Mary go to Boston with you.
- Tom, Mary'nin seninle Boston'a gitmesine izin vermeyecek.
- Boston is overrated.
- Boston abartılıyor.
- Was Tom born in Boston?
- Tom Boston'da mı doğdu?
- Tom was in Boston last weekend.
- Tom geçen hafta sonu Boston'daydı.
- We told everyone that we were moving to Boston.
- Herkese Boston'a taşınacağımızı söyledik.
- I don't want to visit Boston.
- Boston'u ziyaret etmek istemiyorum.
- Tom sent Mary a postcard from Boston.
- Tom, Mary'ye Boston'dan bir kartpostal gönderdi.
- I went to Boston.
- Boston'a gittim.
- Did you ever sell your house in Boston?
- Boston'daki evinizi hiç sattınız mı?
- Tom had his wallet stolen while he was in Boston.
- Tom Boston'dayken cüzdanını çaldırdı.
- Tom went to Boston for a family reunion.
- Tom Boston'a bir aile toplantısı için gitti.
- I love working in Boston.
- Boston'da çalışmayı seviyorum.
- I'll go back to Boston.
- Boston'a döneceğim.
- Tom has lived in Boston for most of his life.
- Tom hayatının çoğunu Boston'da geçirdi.
- I'm pretty sure that Tom now lives in Boston.
- Tom'un şimdi Boston'da yaşadığına oldukça eminim.
- Is it true you used to live in Boston?
- Eskiden Boston'da yaşadığın doğru mu?
- Tom was hit by a car in Boston last month.
- Tom'a geçen ay Boston'da bir araba çarptı.
- I didn't want to spend any more time in Boston.
- Boston'da daha fazla zaman geçirmek istemedim.
- I didn't spend much time in Boston.
- Boston'da fazla zaman geçirmedim.
- Tom and Mary are leaving Boston next Monday.
- Tom ve Mary önümüzdeki Pazartesi Boston'dan ayrılacaklar.
- I'm definitely not going back to Boston.
- Kesinlikle Boston'a geri dönmeyeceğim.
- Tom has been staying with his uncle in Boston.
- Tom Boston'da amcasının yanında kalıyordu.
- How's life in Boston?
- Boston'da hayat nasıl?
- Tom probably won't get back to Boston again until October.
- Tom muhtemelen Ekim'e kadar Boston'a geri dönemeyecek.
- Tom has been unavoidably detained in Boston.
- Tom Boston'da kaçınılmaz olarak alıkondu.
- Tom worked in Boston.
- Tom Boston'da çalıştı.
- Tom came to Boston three years ago.
- Tom Boston'a üç yıl önce geldi.
- Tom gave Mary a ride to Boston.
- Tom Mary'yi arabayla Boston'a götürmek istedi.
- I'll arrive in Boston tomorrow evening.
- Yarın akşam Boston'a varacağım.
- Life in Boston is good.
- Boston'da hayat güzeldir.
- I'll visit my uncle in Boston next summer.
- Gelecek yaz Boston'daki amcamı ziyaret edeceğim.
- Let's go back to Boston.
- Boston'a dönelim.
- I suspect Tom has to go to Boston next week.
- Tom'un gelecek hafta Boston'a gitmesi gerektiğinden şüpheleniyorum.
- I'll send you a postcard from Boston.
- Sana Boston'dan bir kartpostal göndereceğim.
- We're going to Boston next weekend.
- Gelecek hafta sonu Boston'a gidiyoruz.
- Boston is where Tom and Mary met.
- Boston, Tom ve Mary'nin tanıştığı yer.
- You live in Boston, don't you?
- Boston'da oturuyorsun, değil mi?
- I'd like to go to Boston again.
- Boston'a tekrar gitmek istiyorum.
- Tell us more about what you did when you were in Boston.
- Boston'dayken neler yaptığınızı anlatın.
- I'll fly to Boston.
- Ben Boston'a uçacağım.
- I've heard that Tom Jackson is the best lawyer in Boston.
- Tom Jackson'ın Boston'daki en iyi avukat olduğunu duydum.
- What is the frequency for Tatoeba Radio in Boston?
- Boston şehrinde Tatoeba Radio için frekans nedir?
- I'm planning to visit Boston next year.
- Gelecek yıl Boston'ı ziyaret etmeyi planlıyorum.
- Both Tom and Mary plan to go to Boston with us next weekend.
- Hem Tom hem de Mary önümüzdeki hafta sonu bizimle Boston'a gitmeyi planlıyor.
- I didn't know that Tom and Mary went to Boston together.
- Tom ve Mary'nin birlikte Boston'a gittiklerini bilmiyordum.
- Why do you like Boston so much?
- Boston'u neden o kadar çok seviyorsun?
- I think it's a lot better in Boston.
- Bunun Boston'da çok daha iyi olduğunu düşünüyorum.
- I'm going to miss being the mayor of Boston.
- Boston'un belediye başkanı olmayı özleyeceğim.
- You have to leave Boston now.
- Bostonu şimdi terk etmelisiniz.
- Tom came to Boston almost three years ago.
- Tom neredeyse üç yıl önce Boston'a geldi.
- Tom plans to go to Boston next week.
- Tom gelecek hafta Boston'a gitmeyi planlıyor.
- I think we need to go back to Boston.
- Bence Boston'a geri gitmeliyiz.
- I wish Tom were here in Boston with us.
- Keşke Tom burada, Boston'da bizimle olsaydı.
- I just picked three of these up in Boston.
- Bunlardan üçünü Boston'dan yeni aldım.
- Tom and Mary are flying to Boston tomorrow.
- Tom ve Mary yarın Boston'a uçuyorlar.
- Tom says he won't go to Boston anymore.
- Tom artık Boston'a gitmeyeceğini söylüyor.
- Tom has decided to stay in Boston.
- Tom Boston'da kalmaya karar verdi.
- Tom would like to buy a house in Boston.
- Tom Boston'da bir ev satın almak istiyor.
- I've worked in Boston.
- Boston'da çalıştım.
- I went to Boston a year ago.
- Bir sene önce Boston'a gittim.
- Tom died peacefully at his home in Boston in the early hours of the morning.
- Tom sabahın erken saatlerinde Boston'daki evinde huzur içinde öldü.
- We may need to live in Boston for a few years.
- Birkaç yıl boyunca Boston'da yaşamamız gerekebilir.
- What's happening in Boston now?
- Şimdi Boston'da ne oluyor?
- All of my cousins live in Boston.
- Bütün kuzenlerim Boston'da yaşıyor.
- I was thinking maybe I should go to Boston next summer.
- Belki de gelecek yaz Boston'a gitmeliyim diye düşünüyordum.
- Tom will be staying in Boston for several weeks.
- Tom birkaç hafta Boston'da kalacak.
- It's always interesting in Boston.
- Boston her zaman ilginçtir.
- Opinions are more divided in Boston.
- Görüşler Boston'da daha çok bölünmüştür.
- Tom has decided to go back to Boston.
- Tom, Boston'a dönmeye karar verdi.
- Tom will go to Boston next week.
- Tom önümüzdeki hafta Boston'a gidecek.
- I couldn't find a job in Boston.
- Boston'da bir iş bulamadım.
- Tom lived in Boston until he was thirty years old.
- Tom otuz yaşına kadar Boston'da yaşadı.
- What's your favorite bar in Boston?
- Boston'da favori barın nedir?
- I didn't know that Tom was from Boston.
- Tom'un Bostonlu olduğunu bilmiyordum.
- You're finished in Boston.
- Boston'da işin bitti.
- Tom couldn't find a decent job in Boston, so he moved to Chicago.
- Tom Boston'da iyi bir iş bulamadı, bu yüzden Chicago'ya taşındı.
- How has Boston changed since you were a kid?
- Senin çocukluğundan beri Boston ne kadar değişti?
- How many days were you in Boston?
- Kaç gün Boston'daydın?
- Tom told Mary that she should move to Boston.
- Tom, Mary'ye Boston'a taşınması gerektiğini söyledi.
- I have plans to go to Boston.
- Boston'a gitme planlarım var.
- I came to Boston last month.
- Geçen ay Boston'a geldim.
- We stayed overnight in Boston.
- Biz geceleyin Boston'da kaldık.
- I want to purchase property in Boston.
- Boston'da emlak satın almak istiyorum.
- Tom doesn't know Mary is in Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'da olduğunu bilmiyor.
- I'm ready to go to Boston.
- Boston'a gitmeye hazırım.
- Tom is probably not even in Boston.
- Tom muhtemelen Boston'da bile değil.
- Tom and I were in Boston in October.
- Tom ve ben ekim ayında Boston'daydık.
- Tom is here in Boston with me.
- Tom burada, Boston'da benimle birlikte.
- I had to go to Boston.
- Boston'a gitmek zorundaydım.
- We were raised in Boston.
- Boston'da büyüdük.
- Tom lived with his uncle before he came to Boston.
- Tom Boston'a gelmeden önce amcasıyla birlikte yaşadı.
- We're on our way to Boston.
- Boston'a gidiyoruz.
- Tom met Mary while he was staying in Boston.
- Boston'da kalırken Tom, Mary'yle karşılaştı.
- It was unseasonably hot in Boston the last time I was there.
- Boston'a son gittiğimde hava mevsim normallerinin ötesinde sıcaktı.
- Tom is sure that Mary didn't really go to Boston last week.
- Tom, Mary'nin geçen hafta gerçekten Boston'a gitmediğinden emin.
- You used to live in Boston, didn't you?
- Boston'da yaşardın, değil mi?
- You haven't ever been to Boston, have you?
- Boston'a hiç gitmedin, değil mi?
- I don't know why Tom went to Boston.
- Tom'un neden Boston'a gittiğini bilmiyorum.
- We arrived in Boston last night.
- Boston'a dün gece geldik.
- I think it's a lot better in Boston.
- Bence Boston'da çok daha iyi.
- Tom and I wanted to go to Boston together.
- Tom ve ben Boston'a birlikte gitmek istiyorduk.
- Tom took care of Mary's cats while she was in Boston.
- Mary Boston'dayken Tom, Mary'nin kedilerine baktı.
- I wish we'd had time to visit you while we were in Boston.
- Keşke Boston'dayken seni ziyaret edecek vaktimiz olsaydı.
- Tom finally went to Boston last summer.
- Tom nihayet geçen yaz Boston'a gitti.
- Tom said that he thought it could happen in Boston, too.
- Tom da onun Boston'da olabileceğini düşündüğünü söyledi.
- I'm looking for information about Boston.
- Boston hakkında bilgi arıyorum.
- Did you tell Tom we're going to Boston?
- Boston'a gittiğimizi Tom'a söyledin mi?
- I know Tom is in Boston.
- Tom'un Boston'da olduğunu biliyorum.
- I said I might be going to Boston next weekend.
- Gelecek hafta sonu Boston'a gidebileceğimi söyledim.
- I went to Boston by bus.
- Boston'a otobüsle gittim.
- I refuse to leave Boston.
- Boston'dan ayrılmayı reddediyorum.
- Tom is well known in Boston.
- Tom Boston'da iyi tanınır.
- I wonder whether Tom is in Boston.
- Tom'un Boston'da olup olmadığını merak ediyorum.
- I'm willing to go to Boston with Tom.
- Tom ile Boston'a gitmeye hazırım.
- The history of Boston is very interesting.
- Boston'un tarihi çok ilginçtir.
- Boston is a wonderful place.
- Boston harika bir yer.
- Tom seldom goes to Boston.
- Tom nadiren Boston'a gider.
- Tom wants to visit Boston.
- Tom Boston'u ziyaret etmek istiyor.
- Tom wanted to stay in Boston for another three days.
- Tom üç gün daha Boston'da kalmak istedi.
- Tom's father was born in Boston.
- Tom'un babası Boston'da doğmuş.
- Neither Tom nor Mary grew up in Boston.
- Ne Tom ne de Mary, Boston'da büyüdü.
- Tom might come to Boston soon.
- Tom yakında Boston'a gelebilir.
- Are you and Tom both from Boston?
- Sen ve Tom Boston'dan mısınız?
- Tom didn't tell Mary he was going to Boston.
- Tom, Mary'ye Boston'a gideceğini söylemedi.
- Tom has a store in Boston.
- Tom'un Boston'da bir dükkanı var.
- Tom says he doesn't know why Mary went to Boston.
- Tom, Mary'nin neden Boston'a gittiğini bilmediğini söylüyor.
- Do you really want to go to Boston by yourself?
- Boston'a gerçekten tek başına gitmek mi istiyorsun?
- Those of you that live in Boston know what the problem is.
- Boston'da yaşayanlarınız sorunun ne olduğunu bilir.
- That's why you came back to Boston, right?
- Bu yüzden Boston'a geri döndün, değil mi?
- I used to like Boston.
- Boston'ı severdim.
- I thought you'd be in Boston this week.
- Bu hafta Boston'da olacağını sanıyordum.
- Tom took care of our dog while we were in Boston.
- Biz Boston'dayken Tom köpeğimize baktı.
- Tom sent money to his daughter to Boston.
- Tom, Boston'daki kızına para göndermiş.
- Tom lives in Boston, too.
- Tom da Boston'da yaşıyor.
- Tom has been living in Boston for the last three years.
- Tom, son üç yıldır Boston'da yaşıyor.
- We wanted to go back to Boston.
- Boston'a geri dönmek istedik.
- I'd really rather be in Boston.
- Boston'da olmayı tercih ederdim.
- I have a good friend in Boston.
- Boston'da iyi bir arkadaşım var.
- Tom is in Boston with his parents.
- Tom ailesiyle birlikte Boston'da.
- Did I ever tell you why I moved to Boston?
- Boston'a neden taşındığımı hiç sana söyledim mi?
- I'm going back to Boston as soon as this meeting is over.
- Bu toplantı biter bitmez Boston'a geri gidiyorum.
- We spent the night in Boston.
- Geceyi Boston'da geçirdik.
- Tom said he thought Mary was in Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'da olduğunu sandığını söyledi.
- Instead of going to Boston, I'm going to Chicago.
- Boston'a gitmek yerine Chicago'ya gidiyorum.
- What time will you arrive in Boston, Tom?
- Boston'a ne zaman varacaksın, Tom?
- I wish Tom could go to Boston with me.
- Keşke Tom benimle Boston'a gelebilseydi.
- I hope I get a chance to go to Boston.
- Umarım Boston'a gitme şansını yakalarım.
- I thought you moved to Boston.
- Boston'a taşındığını sanıyordum.
- Tom is living in Boston.
- Tom Boston'da yaşıyor.
- I suggest you visit Boston.
- Boston'u ziyaret etmenizi öneririm.
- Tom will be in Boston next weekend.
- Tom gelecek hafta sonu Boston'da olacak.
- I have to be in Boston next Monday to attend an important meeting.
- Önümüzdeki Pazartesi önemli bir toplantıya katılmak için Boston'da olmam gerekiyor.
- We were together in Boston.
- Boston'da beraberdik.
- Tom wants to come with us to Boston.
- Tom bizimle Boston'a gelmek istiyor.
- Tom lived in Boston last year.
- Tom geçen yıl Boston'da yaşıyordu.
- Tom said he didn't often go to Boston.
- Tom, Boston'a sık sık gitmediğini söyledi.
- Boston is a place I'd love to go.
- Boston gitmek istediğim bir yer.
- Is Tom going to Boston?
- Tom Boston'a mı gidiyor?
- It's expensive to rent an office in downtown Boston.
- Boston şehir merkezinde bir ofis kiralamak pahalı.
- I own a house in Boston, but Chicago is my home.
- Boston'da bir evim var ama Chicago benim evim.
- How come you never told me you were from Boston?
- Nasıl olur da bana Bostonlu olduğunu hiç söylemedin?
- It's getting hot here in Boston.
- Boston'da hava ısınıyor.
- It's been three months since I moved to Boston.
- Boston'a taşındığımdan bu yana üç ay oldu.
- Boston is a great place to live.
- Boston yaşamak için harika bir yer.
- I'm going to stay with Tom in Boston.
- Tom'la Boston'da kalacağım.
- Tom hoped to live in Boston one day.
- Tom bir gün Boston'da yaşamayı hayal ediyordu.
- I've visited Boston, too.
- Boston'u da ziyaret ettim.
- They meet every Monday here in Boston.
- Boston'da her pazartesi burada buluşurlar.
- I really wanted to go back to Boston.
- Ben gerçekten Boston'a geri gitmek istedim.
- Tom is going to be in Boston next week.
- Tom gelecek hafta Boston'da olacak.
- Tom is Mary's only friend in Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'daki tek arkadaşı.
- I've been in Boston since 2013.
- 2013'ten beri Boston'dayım.
- I stayed in Boston for three months.
- Boston'da üç ay kaldım.
- Tom is definitely from Boston.
- Tom kesinlikle Boston'lu.
- Do you know when Tom left for Boston?
- Tom'un Boston'a ne zaman gittiğini biliyor musun?
- Tom bought a ticket to Boston.
- Tom Boston için bir bilet aldı.
- All of us will go to Boston.
- Hepimiz Boston'a gideceğiz.
- I was offered a job in Boston.
- Boston'da bir iş teklifi aldım.
- Tom was excited about the trip to Boston.
- Tom Boston'a gideceği için heyecanlıydı.
- Is it true that Tom plans to move to Boston?
- Tom'un Boston'a taşınmayı planladığı doğru mu?
- How long is the flight from Boston to Chicago?
- Boston'dan Chicago'ya uçuş ne kadar sürer?
- Tom and Mary both like Boston.
- Tom ve Mary Boston'ı sever.
- Tom left Boston in early October.
- Tom Boston'dan Ekim başında ayrıldı.
- I'll visit my uncle in Boston next month.
- Önümüzdeki ay Bostan'daki amcamı ziyaret edeceğim.
- We shouldn't have left Boston.
- Boston'dan ayrılmamalıydık.
- I live just outside Boston.
- Boston'un hemen dışında yaşıyorum.
- Tom ought to have known that Mary was in Boston.
- Tom Mary'nin Boston'da olduğunu bilmeliydi.
- Tom says he wants to do the same thing I did in Boston.
- Tom benim Boston'da yaptığım şeyin aynısını yapmak istediğini söylüyor.
- I've got to get up early and catch a plane to Boston.
- Erken kalkıp Boston'a giden bir uçağa yetişmeliyim.
- I plan to go back to Boston.
- Boston'a geri dönmeyi planlıyorum.
- Is it humid now in Boston?
- Boston'da hava şimdi nemli mi?
- Does Tom come to Boston often?
- Tom sık sık Boston'a gelir mi?
- I'd hoped to see you in Boston.
- Seni Boston'da görmeyi umuyordum.
- We picked a hitchhiker up on the way to Boston.
- Boston'a giderken bir otostopçuyu aldık.
- Tom left Boston three years ago.
- Tom üç yıl önce Boston'dan ayrıldı.
- Tom isn't coming back to Boston.
- Tom, Boston'a geri gelmiyor.
- I know I should've gone to Boston.
- Boston'a gitmem gerektiğini biliyorum.
- Call me when you arrive in Boston.
- Boston'a vardığında beni ara.
- Tom is living somewhere in Boston.
- Tom Boston'da bir yerde yaşıyor.
- Tom advised Mary not to go to Boston with John.
- Tom, Mary'ye John'la Boston'a gitmemesini tavsiye etti.
- Have you been in Boston long?
- Boston'da çok kaldınız mı?
- The only place Tom has ever gone is Boston.
- Tom'un gittiği tek yer Boston.
- Tom tried to persuade his father to let him go to Boston by himself.
- Tom tek başına Bostona gitmesine izin vermesi için babasını ikna etmeye çalıştı.
- I was in Boston once.
- Bir keresinde Boston'daydım.
- Have you ever spent time in Boston?
- Boston'da hiç vakit geçirdin mi?
- Did it rain in Boston while you were there?
- Sen oradayken Boston'da yağmur yağdı mı?
- Tom says that he was in Boston that night.
- Tom o gece Boston'da olduğunu söyledi.
- We went to Boston together.
- Boston'a birlikte gittik.
- We're going to rent a car and drive to Boston.
- Bir araba kiralayıp Boston'a gideceğiz.
- I came to Boston to look for work.
- Boston'a iş aramak için geldim.
- Tom has never been to Boston before, so I offered to show him around.
- Tom daha önce Boston'a hiç gitmedi, bu yüzden onu gezdirmeyi önerdim.
- Tom never really wanted to go to Boston.
- Tom hiçbir zaman Boston'a gitmek istemedi.
- Tom is thinking of going to Boston next winter.
- Tom önümüzdeki kış Boston'a gitmeyi düşünüyor.
- I'm going to Boston this winter.
- Bu kış Boston'a gideceğim.
- I thought that you were planning on going to Boston.
- Boston'a gitmeyi planladığını düşünüyordum.
- Tom is a reporter based in Boston.
- Tom Boston'da yaşayan bir muhabir.
- Tom went to visit relatives in Boston.
- Tom Boston'daki akrabaları ziyaret etmek için gitti.
- Have you ever been in Boston before?
- Hiç daha önce Boston'a gittin mi?
- I'm moving back to Boston after I graduate.
- Mezun olduktan sonra Boston'a geri taşınacağım.
- Tom has been in Boston since 2013.
- Tom, 2013'ten beri Boston'da.
- Tom might have to go to Boston next Monday.
- Tom'un önümüzdeki Pazartesi Boston'a gitmesi gerekebilir.
- I asked Tom when he was planning to go to Boston.
- Tom'a Boston'a ne zaman gitmeyi planladığını sordum.
- Tom told Mary he didn't have many friends in Boston.
- Tom, Mary'ye Boston'da pek arkadaşı olmadığını söyledi.
- I'll visit Tom in Boston.
- Boston’da Tom’u ziyaret edeceğim.
- I don't go to Boston often.
- Boston'a sık gitmiyorum.
- We'll go to Boston by car.
- Arabayla Boston'a gideceğiz.
- I don't need to go to Boston.
- Boston'a gitmeme gerek yok.
- My wife is from Boston.
- Karım Boston'dan.
- Tom ought to stay in Boston for a while.
- Tom bir süre Boston'da kalmalı.
- Tom went to Boston on business.
- Tom iş için Boston'a gitti.
- In 2013, Tom was living in Boston.
- 2013'te Tom Boston'da yaşıyordu.
- I heard that Tom is living in Boston.
- Tom'un Boston'da yaşadığını duydum.
- The girl I told you about is from Boston.
- Sana bahsettiğim kız Boston'dan.
- Who told you I was in Boston?
- Boston'da olduğumu kim söyledi sana?
- Do I need to go to Boston?
- Boston'a gitmem gerekiyor mu?
- Tom will be in Boston until the end of the week.
- Tom hafta sonuna kadar Boston'da olacak.
- I hope Tom will like Boston.
- Umarım Tom Boston'u sever.
- I recommend Boston.
- Boston'ı tavsiye ederim.
- It took me three hours to reach Boston.
- Boston'a ulaşmam üç saatimi aldı.
- Tom plans to go to Boston by himself.
- Tom tek başına Boston'a gitmeyi planlıyor.
- Who did Tom plan to go to Boston with?
- Tom kiminle Boston'a gitmeyi planladı?
- What did Tom go to Boston for?
- Tom Boston'a ne için gitti?
- Tom needed to decide whether he would continue working in Boston.
- Tom Boston'da çalışmaya devam edip etmeyeceği konusunda karar vermeliydi.
- Tom doesn't know when Mary came to Boston.
- Tom, Mary'nin Boston'a ne zaman geldiğini bilmiyor.
- Tom is going back to Boston on Monday.
- Tom Pazartesi günü Boston'a geri dönüyor.
- I got injured in Boston.
- Boston'da yaralandım.
- Tom never went back to Boston.
- Tom Boston'a geri dönmedi.
- Tom frequently comes to Boston.
- Tom sık sık Boston'a geliyor.
- I'll give you a call when I get to Boston.
- Boston'a gittiğimde seni ararım.
- Will they be moving to Boston?
- Boston'a taşınıyor olacaklar mı?
- I'll visit Boston next week.
- Haftaya Boston'a gideceğim.
- Do you think you'll ever move back to Boston?
- Boston'a geri taşınacağını düşünüyor musun?
- Tom rented a car and drove back to Boston.
- Tom bir araba kiraladı ve Boston'a geri döndü.
- Tom has rented an apartment in Boston.
- Tom Boston'da bir daire kiraladı.
- Tom flew to Boston to attend his daughter's wedding.
- Tom kızının düğününe katılmak için Boston'a uçtu.
- Tom thinks Mary will never come back to Boston.
- Tom Mary'nin Boston'a geri gelmeyeceğini düşünüyor.
- I've lived in Boston a while now.
- Bir süredir Boston'da yaşıyorum.
- I don't want to move to Boston.
- Ben Boston'a taşınmak istemiyorum.
- Tom still lives in Boston.
- Tom hâlâ Boston'da yaşıyor.
- Why wouldn't you let Tom go to Boston last weekend?
- Neden geçen hafta sonu Tom'un Boston'a gitmesine izin vermedin?
- Why can't we go to Boston?
- Neden Boston'a gidemiyoruz?
- Tom said Mary was in Boston now.
- Tom Mary'nin şimdi Boston'da olduğunu söyledi.
- It took us over three hours to get to Boston.
- Boston'a ulaşmamız üç saatten uzun sürdü.
- I need you to go to Boston.
- Boston'a gitmeni istiyorum.
- Tom says that he and Mary didn't stay in Boston very long.
- Tom, kendisinin ve Mary'nin Boston'da çok uzun süre kalmadığını söylüyor.
- How many months were you in Boston?
- Kaç ay Boston'daydın?
- Let's go to Boston instead.
- Onun yerine Boston'a gidelim.
- Chicago is very different from Boston.
- Chicago Boston'dan çok farklı.
- Tom is already in Boston.
- Tom zaten Boston'da.
- It's snowing now in Boston.
- Boston'da kar yağıyor.
- Do you think Boston is a noisy city?
- Sence Boston gürültülü bir şehir mi?
- I wonder why Tom left Boston.
- Tom'un Boston'dan neden ayrıldığını merak ediyorum.
- Tom is currently based in Boston.
- Tom şu anda Boston'da yaşıyor.
- Tom died in Boston in 2013.
- Tom 2013'te Boston'da hayatını kaybetti.
- Next summer we're going to Boston.
- Gelecek yaz Boston'a gidiyoruz.
- I almost never go to Boston.
- Boston'a neredeyse hiç gitmem.
- You know Tom used to live in Boston, don't you?
- Tom'un eskiden Boston'da yaşadığını biliyorsun, değil mi?
- Why do you like Boston?
- Boston'ı neden seviyorsun?
- Was your father born in Boston, too?
- Senin baban da Boston'da mı doğdu?
- I want you to stay in Boston until October 20th.
- Ekim'in 20'sine kadar Boston'da kalmanı istiyorum.
- I always do that when I'm in Boston.
- Ben Boston'dayken onu hep yaparım.
- I intend to move to Boston.
- Boston'a taşınmak niyetindeyim.
- We're not far from Boston now.
- Biz artık Boston'dan uzak değiliz.
- I don't live in Boston anymore.
- Artık Boston'da oturmuyorum.
- I actually haven't been to Boston yet.
- Aslında henüz Boston'a gitmedim.
- I've been told Tom is still in Boston.
- Bana Tom'un hâlâ Boston'da olduğunu söylendi.
- Have you been to Boston?
- Boston'a gittin mi?
- Tom claimed he walked from Boston to Chicago.
- Tom, Boston'dan Chicago'ya yürüyerek gittiğini iddia etti.
- It sounds like Tom will go to Boston.
- Tom Boston'a gidecek gibi görünüyor.
- When did you return from Boston?
- Boston'dan ne zaman döndün?
- Tom will probably go to Boston next week.
- Tom muhtemelen önümüzdeki hafta Boston'a gidecek.
- Tom will stay in the Boston area.
- Tom Boston bölgesinde kalacak.
- Doesn't Tom live in Boston?
- Tom Boston'da yaşamıyor mu?
- Tom is going to Boston.
- Tom Boston'a gidiyor.
- My grandmother paid my way to Boston.
- Büyükannem, Boston'a gidiş ücretimi ödedi.
- We could use you in the Boston office.
- Boston ofisinde sana ihtiyacımız olabilir.
- I'm currently living in Boston.
- Şu anda Boston'da yaşıyorum.
- Tom and Mary don't get back to Boston very often.
- Tom ve Mary Boston'a pek sık gitmezler.
- Tom is a flâneur in the streets of Boston.
- Tom, Boston caddelerinde avare avare dolanan biri.
- I asked Tom why he was in Boston.
- Tom'a neden Boston'da olduğunu sordum.
- I met an old student of mine in Boston.
- Boston'da eski bir öğrencimle tanıştım.
- They're going to Boston.
- Boston'a gidiyorlar.
- Tom said he'd love to go to Boston with us.
- Tom bizimle Boston'a gitmek istediğini söyledi.
- I have to be in Boston in the morning.
- Sabah Boston'da olmalıyım.
- Do you know anyone who's been to Boston?
- Boston'a gelen birini tanıyor musun?
- I wanted to go to Boston with Tom, but he said he didn't want to go with me.
- Tom'la Boston'a gitmek istedim ama o benimle gitmek istemediğini söyledi.
- Tom isn't coming back to Boston.
- Tom Boston'a geri dönmeyecek.
- Tom has finally decided that he has to go to Boston.
- Tom sonunda Boston'a gitmek zorunda olduğuna karar verdi.
- You didn't know Tom was going to Boston, did you?
- Tom'un Boston'a gittiğini bilmiyordunuz, değil mi?
- Are you from Boston, too?
- Sen de Boston'dan mısın?
- I hope I'll have a chance to see you the next time I'm in Boston.
- Umarım gelecek sefer Boston'da olduğumda seni görmek için fırsatım olacak.
- The temperature in Boston is in the lower 40s.
- Boston'da hava sıcaklığı 40'ların altında.
- I'd heard you'd moved to Boston.
- Boston'a taşındığını duymuştum.
- I'd like to know how long Tom plans to be in Boston.
- Tom'un Boston'da ne kadar kalmayı planladığını bilmek istiyorum.
- Tom's sister Mary is now in Boston.
- Tom'un kız kardeşi Mary şu an Boston'da.
- I thoroughly enjoyed my time in Boston.
- Boston'daki zamanımdan tamamen zevk aldım.
- I think Tom and Mary both want to go to Boston.
- Bence Tom ve Mary Boston'a gitmek istiyorlar.
- Would you tell me why you don't want to go to Boston with us?
- Neden bizimle Boston'a gitmek istemediğini bana söyler misin?
- I'm not in Boston.
- Boston'da değilim.
- Have you been back to Boston since you graduated from college?
- Üniversiteden mezun olduğundan beri Boston'a döndün mü?
- I've been thinking that it might be fun to go to Boston and visit Tom.
- Boston'a gidip Tom'u ziyaret etmenin eğlenceli olabileceğini düşünüyordum.
- I have many friends in Boston.
- Boston'da çok arkadaşım var.
- Tom lived in Boston for a long time.
- Tom uzun süre Boston'da yaşadı.
- Is it true that you're going to Boston?
- Boston'a gideceğiniz doğru mu?
- All of Tom's children are in Boston.
- Tom'un bütün çocukları Boston'da.
- I might stay in Boston until October.
- Ekim'e kadar Boston'da kalabilirim.
- I'm living in Boston.
- Boston'da yaşıyorum.
- Have you been back to Boston since you graduated?
- Mezun olduktan sonra hiç Boston'a geri geldiniz mi?
- Tom probably isn't in Boston now.
- Tom muhtemelen şu anda Boston'da değil.
- Tom told Mary about what happened to him when he was in Boston.
- Tom Boston'dayken ona ne olduğundan Mary'ye bahsetti.
- Tom left Boston three days ago.
- Tom üç gün önce Boston'dan ayrıldı.
- Tom first met Mary at a cafe in Boston.
- Tom ilk kez Mary ile Boston'da bir kafede tanıştı.
- Riots broke out in Boston.
- Boston'da isyanlar patlak verdi.
- I thought you'd gone to Boston.
- Senin Boston'a gittiğini düşündüm.
- Tom moved here a few months ago from Boston.
- Tom birkaç ay önce Boston'dan buraya taşındı.
- I wonder if Tom will be in Boston next week.
- Acaba Tom gelecek hafta Boston'da olacak mı?
- We're going to Boston for a week.
- Bir haftalığına Boston'a gidiyoruz.
- Tom wanted his son to live in Boston.
- Tom oğlunun Boston'da yaşamasını istiyordu.
- Tom went to Boston three times last year.
- Tom geçen yıl Boston'a üç kez gitti.
- I wanted to live in Boston.
- Boston'da yaşamak istiyordum.
- Are we going to visit Boston?
- Boston'u ziyaret edecek miyiz?
- I didn't want to go to Boston.
- Boston'a gitmek istemedim.
- Tom will go to Boston in October.
- Tom Ekim'de Boston'a gidecek.
- Tom couldn't find a decent job in Boston, so he moved to Chicago.
- Tom Boston'da iyi bir iş bulamadı, bu yüzden Şikago'ya taşındı.
- I've left Boston already.
- Çoktan Boston'dan ayrıldım.
- It looks like I might have to go to Boston next Monday.
- Gelecek pazartesi Boston'a gitmek zorunda kalabilirim gibi görünüyor.
- I've also lived in Boston.
- Boston'da da yaşadım.
- I really enjoyed my time in Boston.
- Boston'da vakit geçirmekten gerçekten keyif aldım.
- Tom is going to visit Boston soon.
- Tom yakında Boston'u ziyaret edecek.
- I thought I'd check out what's happening in Boston.
- Boston'da neler olduğuna bir bakayım dedim.
- We're flying to Boston on Monday.
- Pazartesi günü Boston'a uçuyoruz.
- Are you from Boston, too?
- Sen de Bostonlu musun?
- When you were in Boston, you worked with Tom, right?
- Sen Boston'dayken Tom'la birlikte çalışırdın, değil mi?
- Tom lives in Boston with his parents.
- Tom ebeveynleriyle birlikte Boston'da yaşıyor.
- I've bought some land near Boston.
- Boston yakınlarında bir arazi satın aldım.
- Tom doesn't like Boston very much.
- Tom Boston'dan pek hoşlanmıyor.
- Tom asked Mary many questions about life in Boston.
- Tom Mary'ye Boston'daki yaşantı hakkında birçok soru sordu.
- I'd like to buy a house in Boston.
- Boston'da bir ev satın almak istiyorum.
- How much does it cost to fly to Boston?
- Boston'a uçmak ne kadara mal oluyor?
- Tom will likely be in Boston now.
- Tom muhtemelen şimdi Boston'da olacak.
- Tom said he was from Boston.
- Tom Boston'dan geldiğini söyledi.
- They both are from Boston.
- Onların her ikisi de Bostonlu.
- Do you ever go to Boston?
- Şimdiye kadar Boston'a gittin mi?
- We want to go back to Boston.
- Boston'a geri dönmek istiyoruz.
- I intend to return to Boston.
- Boston'a dönmeye niyetliyim.
- They announced that they were planning to live in Boston.
- Onlar Boston'da yaşamayı planladıklarını duyurdular.
- Are you going to Boston by bus?
- Boston'a otobüsle mi gidiyorsun?
- Tom moved back to Boston to be with his kids.
- Tom çocuklarının yanında olmak için Boston'a geri taşındı.
- I know you probably don't want to go to Boston, but I'd like you to go with us.
- Muhtemelen Boston'a gitmek istemediğini biliyorum ama bizimle gitmeni istiyorum.
- Tom wanted to get out of Boston.
- Tom Boston'dan gitmek istedi.
- I went to Boston, too.
- Ben de Boston'a gittim.
- We're flying back to Boston on the 20th.
- Ayın yirmisinde Boston'a geri uçuyoruz.
- I've bought some land near Boston.
- Ben Boston yakınlarında biraz arazi satın aldım.
- I no longer want to live in Boston.
- Artık Boston'da yaşamak istemiyorum.
- Boston is a great place to visit.
- Boston ziyaret etmek için harika bir yer.
- We seldom get to Boston.
- Biz nadiren Boston'a gideriz.
- Didn't you know Tom used to work in Boston?
- Tom'un Boston'da çalıştığını bilmiyor muydun?
- Tom is actually on his way to Boston right now.
- Tom aslında şu an Boston'a gidiyor.
- I thought guns were banned in Boston.
- Boston'da silahların yasaklandığını düşünüyordum.
- I want to take a plane back to Boston.
- Boston'a geri dönmek için uçağa binmek istiyorum.
- I have three brothers who used to work in Boston.
- Eskiden Boston'da çalışan üç erkek kardeşim var.
- Tom was in Boston last month.
- Tom geçen ay Boston'daydı.
- Tom ought to spend the summer in Boston.
- Tom yazı Boston'da geçirmeli.
- How long is the flight from Boston to Chicago?
- Boston'dan Chicago'ya uçuş ne kadar sürüyor?
- Come back to Boston.
- Boston'a geri dön.
- How long ago was it that you lived in Boston?
- Ne kadar zaman önce Boston'da yaşadın?
- Tom said he wasn't going to Boston.
- Tom Boston'a gitmeyeceğini söyledi.
- Who does Tom want to go to Boston with?
- Tom Boston'a kiminle gitmek istiyor?
- Tom said he would go to Boston.
- Tom Boston'a gideceğini söyledi.
- Are you asking us to go to Boston with you?
- Seninle Boston'a gelmemizi mi istiyorsun?
- I'm really starting to hate Boston.
- Boston'dan ciddi ciddi nefret etmeye başlıyorum.
- You really won't find a better specialist in the Boston area.
- Gerçekten Boston bölgesinde daha iyi bir uzman bulamazsınız.
- Tom may not come to Boston with Mary.
- Tom Mary ile Boston'a gelmeyebilir.
- Tom hasn't been living in Boston long.
- Tom uzun süredir Boston'da yaşamıyor.
- Tom will stay in Boston until Monday.
- Tom pazartesiye kadar Boston'da kalacak.
- We'll all go to Boston next weekend.
- Önümüzdeki hafta sonu hepimiz Boston'a gideceğiz.
- Did you go to Boston, too?
- Sen de Boston'a gittin mi?
- Tom says that he has to go to Boston the day after tomorrow.
- Tom yarından sonraki gün Boston'a gitmesi gerektiğini söyledi.
- Was Tom in Boston at that time?
- Tom o sırada Boston'da mıydı?
- Tom was brought up in Boston.
- Tom Boston'da büyüdü.
- Tom runs a food bank in Boston.
- Tom Boston'da bir gıda bankası işletiyor.
- I think Tom moved to Boston.
- Sanırım Tom Boston'a taşındı.
- I think Tom should've stayed in Boston.
- Sanırım Tom Boston'da kalmalıydı.
- Tom is going to love living in Boston.
- Tom Boston'da yaşamayı sevecek.
- Tom doesn't have friends in Boston.
- Tom'un Boston'da arkadaşları yok.
- Do you often go to Boston?
- Boston'a sık gider misin?
- I've already told Tom that I plan on staying in Boston for three more weeks.
- Tom'a Boston'da üç hafta daha kalmayı planladığımı söyledim.
- Tom's parents got married in Boston.
- Tom'un ailesi Boston'da evlendi.
- Tom has visited Boston before.
- Tom daha önce Boston'u ziyaret etti.
- Tom and Mary are no longer in Boston.
- Tom ve Mary artık Boston'da değil.
- Is it true that Tom was in Boston last week?
- Tom'un geçen hafta Boston'da olduğu doğru mu?
- I know Tom is in Boston right now.
- Tom'un şu an Boston'da olduğunu biliyorum.
- What's the real reason you didn't go to Boston?
- Boston'a gitmemenin gerçek sebebi ne?
- I'm living in Boston now.
- Artık Boston'da yaşıyorum.
- Tom didn't have a chance to visit Mary the last time he was in Boston.
- Tom son kez kez Boston'dayken Mary'yi ziyaret etme şansı yoktu.
- Tom isn't really going to Boston, is he?
- Tom gerçekten Boston'a gitmiyor, değil mi?
- I must be in Boston on Monday.
- Pazartesi günü Boston'da olmalıyım.
- I thought I'd go to Boston with Tom.
- Tom'la Boston'a gideceğimi düşünmüştüm.
- We're trying to get to Boston.
- Boston'a gitmeye çalışıyoruz.
- You're not moving back to Boston, are you?
- Boston'a geri taşınmıyorsun, değil mi?
- Tom has finally decided that he has to go to Boston.
- Tom sonunda Boston'a gitmesi gerektiğine karar verdi.
- I was your age when I came to Boston.
- Boston'a geldiğimde ben de senin yaşındaydım.
- Tom graduated from high school in Boston.
- Tom Boston'da liseden mezun oldu.
- Tom got married in Boston.
- Tom Boston'da evlendi.
- I'm pretty sure Tom used to live in Boston.
- Tom'un eskiden Boston'da yaşadığına eminim.
- I think Tom is in Boston.
- Tom'un Boston'da olduğunu düşünüyorum.
- Tom and Mary lived in Boston for a while.
- Tom ve Mary bir süre Boston'da yaşadılar.
- Tom is the fastest gun in Boston.
- Tom Boston'un en hızlı silahşorudur.
- Tom plans to return to Boston by bus.
- Tom otobüsle Boston'a dönmeyi planlıyor.
- For all we know, Tom could be in Boston.
- Tek bildiğimiz, Tom'un Boston'da olabileceği.
- Tom knew that I was in Boston.
- Tom Boston'da olduğumu biliyordu.
- Did you know Tom used to live in Boston?
- Tom'un eskiden Boston'da yaşadığını biliyor muydun?
- That's the only residential building in Boston that's been torn down recently.
- Boston'da son zamanlarda yıkılan tek konut binası bu.
- Tell Tom I grew up in Boston, just like he did.
- Tom'a söyle, ben de onun gibi Boston'da büyüdüm.
- We're still in Boston.
- Hâlâ Boston'dayız.
- The last time I spoke to Tom, he said he wasn't planning to go to Boston.
- Tom'la son konuştuğumda Boston'a gitmeyi planlamadığını söylemişti.
- It was extremely cold in Boston.
- Boston'da hava çok soğuktu.
- What was Tom doing in Boston last month?
- Tom geçen ay Boston'da ne yapıyordu?
- Our head office is in Boston.
- Merkez ofisimiz Boston'da.
- Tom hoped Mary would stay in Boston for a while.
- Tom Mary'nin bir süre Boston'da kalacağını umuyordu.
- Tom flew to Boston yesterday.
- Tom dün Boston'a uçtu.
- Tom is still in Boston.
- Tom hâlâ Boston'da.
- I'm not sure when Tom got back from Boston.
- Tom'un Boston'dan ne zaman döndüğünden emin değilim.
- I'm going to miss being the mayor of Boston.
- Boston belediye başkanı olmayı özleyeceğim.
- I've always lived in Boston.
- Ben hep Boston'da yaşıyorum.
- I'm excited about going to Boston.
- Ben Boston'a gitme hakkında heyecanlıyım.
- I want to know why Tom didn't go to Boston with Mary.
- Tom'un neden Mary ile Boston'a gitmediğini bilmek istiyorum.
- Tom doesn't know when Mary came to Boston.
- Tom Mary'nin Boston'a ne zaman geldiğini bilmiyor.
- When did Tom live in Boston?
- Tom ne zaman Boston'da yaşadı?
- Tom wants to know if you're planning on going to Boston with us next weekend.
- Tom gelecek hafta bizimle Boston'a gitmeyi planlayıp planlamadığını bilmek istiyor.
- Tom is married, has three kids, and lives in Boston.
- Tom evli, üç çocuğu var ve Boston'da yaşıyor.
- When did you work in Boston?
- Boston'da ne zaman çalıştın?
- Tom might go to Boston with Mary.
- Tom Mary ile Boston'a gidebilir.
- Tom seemed to like Boston.
- Tom Boston'dan hoşlanıyor gibi görünüyordu.
- I was in Boston when Tom died.
- Tom öldüğünde Boston'daydım.
- Tom may not be in Boston now.
- Tom şu anda Boston'da olmayabilir.
- I would've never guessed that Tom was from Boston.
- Tom'un Boston'dan olduğunu asla tahmin edemezdim.
- I was in Boston for a long time.
- Ben uzun zamandır Boston'daydım.
- If I hadn't come to Boston, this never would've happened.
- Boston'a gelmemiş olsaydım, bu asla olmazdı.
- Why didn't you go to Boston with Tom?
- Neden Tom'la Boston'a gitmedin?
- Why's Tom going to Boston?
- Tom neden Boston'a gidiyormuş?
- Tom lived in the suburbs of Boston.
- Tom Boston'un banliyölerinde yaşıyordu.
- Everybody thinks Tom went to Boston.
- Herkes Tom'un Boston'a gittiğini düşünüyor.
- Tom comes to Boston once a year.
- Tom yılda bir kez Boston'a gelir.
- Tom hasn't actually ever been to Boston.
- Tom aslında hiç Boston'da bulunmadı.
- I moved to Boston three years ago.
- Boston'a üç yıl önce taşındım.
- As far as I know, Tom has never been to Boston.
- Bildiğim kadarıyla Tom hiç Boston'a gitmedi.
- Do you ever see Tom when you're in Boston?
- Boston’dayken hiç Tom’la görüşür müsün?
- How did you know that Tom was born in Boston?
- Tom'un Boston'da doğduğunu nereden biliyordun?
- Tom and Mary first met at a restaurant in Boston.
- Tom ve Mary ilk olarak Boston'daki bir restoranda tanıştı.
- It's not always cold in Boston.
- Boston'da her zaman hava soğuk değildir.
- Tom goes to Boston quite often.
- Tom oldukça sık Boston'a gider.
- I often go to Boston.
- Sık sık Boston'a giderim.
- Tom made it back to Boston just before the storm hit.
- Tom fırtına başlamadan hemen önce Boston'a dönebildi.
- In some ways, Boston is nicer than Chicago.
- Boston bazı açılardan Chicago'dan daha güzel.
- Tom and Mary don't get back to Boston very often.
- Tom ve Mary çok sık Boston'a geri dönmezler.
- Yesterday, Tom told me that he'd never been to Boston.
- Dün Tom bana Boston'da hiç bulunmadığını söyledi.
- Do you really want me to go to Boston with you?
- Gerçekten seninle Boston'a gitmemi istiyor musun?
- Let's wait till we get to Boston.
- Boston'a varana kadar bekleyelim.
- Everyone knew that Tom was in Boston.
- Herkes Tom'un Boston'da olduğunu biliyordu.
- I can't go back to Boston.
- Boston'a geri dönemem.
- I was in Boston for a few days.
- Birkaç günlüğüne Boston'daydım.
- Tom is eager to go to Boston.
- Tom Boston'a gitmeye istekli.
- Last weekend, I visited a friend in Boston.
- Geçen hafta sonu Boston'da bir arkadaşı ziyaret ettim.
- How long are you planning on being in Boston?
- Boston'da ne kadar kalmayı düşünüyorsun?
- Tom would've come to Boston with us if he could've.
- Tom elinden gelse bizimle Boston'a gelirdi.
- Tom is moving to Boston at the end of this month.
- Tom bu ayın sonunda Boston'a taşınıyor.
- I'll wait for you in Boston.
- Seni Boston'da bekleyeceğim.
- I've never been to Boston before.
- Daha önce Boston'da hiç bulunmadım.
- I'll be in Boston for three weeks.
- Üç hafta Boston'da olacağım.
- I think you've been in Boston a little too long.
- Bence Boston'da biraz fazla kaldın.
- Let's all go to Boston together.
- Hep birlikte Boston'a gidelim.
- Tom can't remember when he moved to Boston.
- Tom Boston'a ne zaman taşındığını hatırlayamıyor.
- Waiting tables in Boston can be lucrative.
- Boston'da garsonluk yapmak kazançlı olabilir.
- Tom is a journalist in Boston.
- Tom Boston'da bir gazeteci.
- Tom opened a music school in Boston.
- Tom Boston'da bir müzik okulu açtı.
- Tom knew that Mary wanted him to go to Boston with her.
- Tom, Mary'nin onunla Boston'a gitmesini istediğini biliyordu.
- It was bitterly cold in Boston.
- Boston'da hava aşırı soğuktu.
- Tom's family moved to Boston.
- Tom'un ailesi Boston'a taşındı.
- I didn't need to go to Boston.
- Boston'a gitmeme gerek yoktu.
- I thought guns were banned in Boston.
- Boston'da silahların yasak olduğunu sanıyordum.
- Are you living in Boston now?
- Şimdi Boston'da mı yaşıyorsun?
- Why are you moving to Boston?
- Boston'a neden taşınıyorsun?
- I visited some stores in Boston.
- Boston'da bazı mağazaları ziyaret ettim.
- Tom intends to stay in Boston for three days.
- Tom Boston'da üç gün kalmayı planlıyor.
- Tom is in Boston right now.
- Tom şu anda Boston'da.
- I've already told Tom I plan on staying in Boston for three more weeks.
- Tom'a üç hafta daha Boston'da kalmayı planladığımı zaten söyledim.
- Does Tom still like Boston?
- Tom hala Boston'u seviyor mu?
- Tom was very successful in Boston.
- Tom Boston'da çok başarılıydı.
- This is just a usual day in Boston.
- Bu sadece Boston'da sıradan bir gün.
- I've decided not to go to Boston.
- Boston'a gitmemeye karar verdim.
- Tom and Mary both live and work in Boston.
- Tom ve Mary hem Boston'da yaşıyor hem de çalışıyorlar.
- Tom felt like going to Boston again.
- Tom'un canı tekrar Boston'a gitmek istedi.
- I was actually born in Boston.
- Ben aslında Boston'da doğdum.
- What's your favorite hotel in Boston?
- Boston'da favori oteliniz nedir?
- Tom may not be going to Boston with us.
- Tom, bizimle Boston'a gitmeyebilir.
- I visited Boston.
- Boston'u ziyaret ettim.
- Tom never misses a chance to go to Boston.
- Tom Boston'a gitme fırsatını asla kaçırmaz.
- Tom lives just outside of Boston.
- Tom, Boston'un hemen dışında yaşıyor.
- I wish I hadn't gone to Boston last week.
- Keşke geçen hafta Boston'a gitmeseydim.
- Tom wouldn't like Boston.
- Tom Boston'u sevmedi.
- Tom will go to Boston tomorrow, won't he?
- Tom yarın Boston'a gidecek, değil mi?
- I've decided to postpone my trip to Boston.
- Boston'a yolculuğumu ertelemeye karar verdim.
- Tom has bought a house in Boston.
- Tom Boston'da bir ev satın aldı.
- Do you stay at Tom's when you're in Boston?
- Boston'dayken Tomlarda mı kalıyorsun?
- Tom and Mary arrived in Boston at the same time.
- Tom ve Mary aynı zamanda Boston'a geldi.
- What's Boston really like?
- Boston gerçekten neye benziyor?
- Do you know why Tom didn't go to Boston with Mary?
- Tom'un Mary ile neden Boston'a gitmediğini biliyor musun?
- Tom and I often go to Boston.
- Tom ve ben sık sık Boston'a gideriz.
- I know you probably don't want to go to Boston, but I'd like you to go with us.
- Muhtemelen Boston'a gitmek istemediğini biliyorum, ama bizimle gelmeni istiyorum.
- You know that Tom used to live in Boston, don't you?
- Tom'un eskiden Boston'da yaşadığını biliyorsun, değil mi?
- I'll be in Boston on business next week.
- Gelecek hafta iş için Boston'da olacağım.
- I never thought Tom would come back to Boston again.
- Tom'un tekrar Boston'a döneceğini hiç düşünmemiştim.
- I thought you'd gone to Boston.
- Boston'a gittiğini sanıyordum.
- Tom told Mary that he would be quitting his job and going back to Boston.
- Tom, Mary'ye işinden ayrılıp Boston'a döneceğini söyledi.
- I promised Tom I wouldn't go to Boston.
- Tom'a Boston'a gitmeyeceğime söz verdim.
- Do you think Tom knows I want to go to Boston?
- Boston'a gitmek istediğimi Tom'un bildiğini düşünüyor musun?
- Why didn't you go to Boston?
- Neden Boston'a gitmediniz?
- Tom was the only one who didn't know Mary had moved to Boston.
- Tom Mary'nin Boston'a taşındığını bilmeyen tek kişiydi.
- Is Boston as cold as Chicago?
- Boston, Chicago kadar soğuk mu?
- Tom and I both left Boston in 2013.
- Tom ve ben 2013'te Boston'dan ayrıldık.
- We'll visit Boston tomorrow.
- Boston'u yarın ziyaret edeceğiz.
- We'll never get to Boston before dark.
- Hava kararmadan Boston'a varamayız.
- Tom wished he could stay in Boston longer.
- Tom Boston'da daha uzun kalabilmeyi diledi.
- I thought Tom would be returning to Boston.
- Tom'un Boston'a döneceğini düşündüm.
- My brother Tom's wife Mary's father, John, is visiting from Boston.
- Kardeşim Tom'un eşi Mary'nin babası John, Boston'dan ziyarete geldi.
- Tom hasn't spent much time in Boston.
- Tom Boston'da fazla zaman geçirmedi.
- Tom took a commercial flight to Boston.
- Tom Boston'a ticari bir uçakla gitti.
- Why was Tom in Boston last week?
- Tom geçen hafta neden Boston'daydı?
- Tom was the last person I expected to meet in Boston.
- Tom, Boston'da karşılaşmayı beklediğim son kişiydi.
- It's humid here in Boston.
- Burada Boston'da hava çok nemli.
- Tom is now either in Boston or Chicago.
- Tom şu anda ya Boston'da ya da Chicago'da.
- I thought you'd want to go to Boston with Tom.
- Tom ile Boston'a gitmek istediğini düşündüm.
- You were in Boston at that time, right?
- O zaman Boston'daydın, değil mi?
- Tom told me about his trip to Boston.
- Tom bana Boston'a yaptığı yolculuktan bahsetti.
- I want you to go to Boston.
- Boston'a gitmeni istiyorum.
- Do you ever go to Boston?
- Hiç Boston'a gittin mi?
- When will they depart for Boston?
- Boston'a ne zaman gidecekler?
- I was in Boston when Tom was arrested.
- Tom tutuklandığında Boston'daydım.
- How did you like Boston?
- Boston'u nasıl buldun?
- I'm really happy to be back in Boston.
- Boston'a döndüğüm için çok mutluyum.
- Do you really think your parents will let you go to Boston by yourself?
- Ebeveynlerinin Boston'a tek başına gitmene izin vereceklerini gerçekten düşünüyor musun?
- Tom doesn't want Mary to go to Boston without him.
- Tom Mary'nin onsuz Boston'a gitmesini istemiyor.
- Are you still working in Boston?
- Sen hâlâ Boston'da mı çalışıyorsun?
- It's rainy and icky here in Boston.
- Burada Boston'da hava yağmurlu ve berbat.
- Tom won't go to Boston with us, will he?
- Tom bizimle Boston'a gelmeyecek, değil mi?
- What do you like most about Boston?
- Boston'un en çok nesini seviyorsun?
- I met Tom when I was in Boston.
- Tom'la Boston'dayken tanışmıştım.
- Tom moved back to Boston to take over his father's business.
- Tom babasının işini devralmak için Boston'a geri taşındı.
- I wanted to move to Boston.
- Boston'a taşınmak istiyordum.
- I'm pretty sure Tom hasn't been to Boston.
- Tom'un Boston'a gitmediğinden eminim.
- I think Tom would like to be in Boston now.
- Bence Tom şimdi Boston'da olmak istiyor.
- Tom has left Boston.
- Tom, Boston'dan ayrıldı.
- The temperature in Boston is in the lower 40s.
- Boston'da sıcaklık 40'ların altında.
- Tom should've told Mary not to stay in Boston.
- Tom, Mary’ye Boston’da kalmamasını söylemeliydi.
- We'll go to Boston by car.
- Boston'a arabayla gideceğiz.
- Tom has lived in Boston for over a year.
- Tom bir yıldan fazladır Boston'da yaşıyor.
- Tom has a friend in Boston.
- Tom'un Boston'da bir arkadaşı var.
- We stayed an extra three days in Boston.
- Biz Boston'da fazladan üç gün kaldık.
- I guess you've been to Boston before.
- Sanırım daha önce Boston'a gittin.
- How much does it cost to get to Boston?
- Boston'a gitmek ne kadara mal oluyor?
- Tom told us about what he did in Boston.
- Tom bize Boston'da ne yaptığından bahsetti.
- Tom died in 2013 in Boston.
- Tom 2013'te Boston'da öldü.
- Tom tried to remember the name of the girl he'd met in Boston.
- Tom Boston'da tanıştığı kızın adını hatırlamaya çalıştı.
- I want to go back to Boston.
- Boston'a geri dönmek istiyorum.
- I sometimes go to Boston.
- Bazen Boston'a giderim.
- Tom is a writer living in Boston.
- Tom, Boston'da yaşayan bir yazardır.
- I arrived in Boston on Monday.
- Boston'a pazartesi günü vardım.
- Are you going to move to Boston?
- Boston'a taşınacak mısın?
- Tom hopes he doesn't have to live in Boston for more than a year.
- Tom bir yıldan daha fazla Boston'da yaşamak zorunda olmamayı ümit ediyor.
- Tom wants me to stay here in Boston until Monday.
- Tom pazartesiye kadar Boston'da burada kalmamı istiyor.
- I have a friend who lives in Boston.
- Boston'da yaşayan bir arkadaşım var.
- I went to Boston when I was a high school student.
- Boston'a lise öğrencisiyken gitmiştim.
- Tom is never going to let you go to Boston by yourself.
- Tom Boston'a tek başına gitmene asla izin vermez.
- I was born here in Boston.
- Boston'da burada doğdum.
- I wonder whether or not Tom wants to go to Boston.
- Tom'un Boston'a gitmek isteyip istemediğini merak ediyorum.
- Tom hasn't been to Boston.
- Tom Boston'a hiç gitmedi.
- Everyone here except you is from Boston.
- Sen hariç buradaki herkes Bostonlu.
- Tom got into trouble with the Mob in Boston.
- Tom'un Boston'da mafya ile başı belaya girdi.
- Tom needs two tickets to Boston.
- Tom'un Boston'a iki bilete ihtiyacı var.
- Tom, Mary and John all live in Boston.
- Tom, Mary ve John Boston'da yaşıyor.
- Tom is one of the most eligible bachelors of Boston high society.
- Tom, Boston sosyetesinin en gözde bekarlarından biri.
- Let's get back to Boston where we belong.
- Ait olduğumuz yere, Boston'a dönelim.
- I have to be in Boston in the morning.
- Sabahleyin Boston'da olmak zorundayım.
- Tom does a lot of business in Boston, doesn't he?
- Tom Boston'da bir sürü iş yapar, değil mi?
- What brought you to Boston?
- Sizi Boston'a ne getirdi?
- Tom likes to talk about Boston.
- Tom Boston hakkında konuşmayı seviyor.
- I wish we didn't have to move to Boston.
- Keşke Boston'a taşınmak zorunda olmasaydık.
- Are you telling me that you've never been to Boston?
- Bana hiç Boston'a gitmediğini mi söylüyorsun?
- I wish I had gone to Boston with Tom.
- Keşke Tom'la Boston'a gitseydim.
- Tom told Mary he wanted to stay in Boston for a few more days.
- Tom Mary'ye birkaç gün daha Boston'da kalmak istediğini anlattı.
- This is the train for Boston.
- Bu, Boston treni.
- Tom said Mary is in Boston now.
- Tom Mary'nin artık Boston'da olduğunu söyledi.
- I used to live in Boston.
- Boston'da yaşardım.
- Tom was born in 2013 in Boston.
- Tom 2013 yılında Boston'da doğdu.
- Tom is seriously thinking about moving to Boston.
- Tom Boston'a taşınmayı ciddi ciddi düşünüyor.
- I can't leave Boston now.
- Boston'dan şimdi ayrılamam.
- I want you back in Boston.
- Boston'a dönmeni istiyorum.
- Boston is overrated.
- Boston abartılmış.
- I shouldn't have gone to Boston with Tom.
- Tom'la Boston'a gitmemeliydim.
- Whenever Tom comes to Boston, he stays at our house.
- Tom ne zaman Boston'a gelse, bizim evimizde kalır.
- I really should be in Boston now.
- Şimdi gerçekten Boston'da olmalıyım.
- Our time here in Boston is limited.
- Boston'daki zamanımız sınırlı.
- We have many friends to visit in Boston.
- Boston'da ziyaret edeceğimiz birçok arkadaşımız var.
- I need to go to Boston.
- Boston'a gitmeliyim.
- I was thinking about Boston.
- Boston'u düşünüyordum.
- Tom has gone back home to Boston.
- Tom evine, Boston'a döndü.
- I wish I could go back to Boston.
- Keşke Boston'a geri dönebilseydim.
- I once went to Boston with her.
- Bir zamanlar onunla Boston'a gittim.
- I've been thinking about going to Boston again.
- Boston'a tekrar gitmeyi düşünüyorum.
- You look a lot like someone I used to know in Boston.
- Boston'da tanıdığım birine çok benziyorsun.
- Boston is Tom's longtime home.
- Boston, Tom'un uzun zamandır yaşadığı yer.
- I tried to convince Tom to go to Boston with Mary.
- Tom'u Mary ile Boston'a gitmeye ikna etmeye çalıştım.
- I once went to Boston with them.
- Bir zamanlar onlarla Boston'a gittim.
- I think Tom will come to Boston on Monday.
- Bence Tom Pazartesi günü Boston'a gelecek.
- You should have the picture of you and your mom that you recently took in Boston framed.
- Geçenlerde annen ile birlikte Boston'da çekildiğiniz o fotoğrafı çerçeveletmelisin.
- Tom told Mary that he thought John wasn't in Boston.
- Tom Mary'ye John'un Boston'da olmadığını düşündüğünü söyledi.
- Both of my parents were born in Boston.
- Ebeveynlerimin ikisi de Boston'da doğdu.
- I want you to go to Boston with Tom.
- Tom'la Boston'a gitmeni istiyorum.
- Aren't you and Tom still living in Boston?
- Sen ve Tom hala Boston'da yaşamıyor musunuz?
- I know I should've gone to Boston.
- Boston'a gitmem gerektiğini biliyordum.
- Tom bought a ticket to Boston.
- Tom Boston'a bir bilet aldı.
- I returned home from Boston yesterday.
- Boston'dan eve dün döndüm.
- I have plans to go to Boston tomorrow.
- Yarın Boston'a gitmek için planlarım var.
- Tom and Mary live and work in Boston.
- Tom ve Mary Boston'da yaşıyor ve çalışıyorlar.
- I have several friends who live in Boston.
- Boston'da oturan birkaç arkadaşım var.
- It's one of Boston's most romantic restaurants.
- Boston'un en romantik restoranlarından biri.
- Tom came back from Boston a week earlier than he'd planned.
- Tom Boston'dan planladığından bir hafta önce döndü.
- The police eventually found Tom's car in Boston.
- Polis sonunda Tom'un arabasını Boston'da buldu.
- I think Tom might be in Boston.
- Sanırım Tom Boston'da olabilir.
- Tom plans to live in Boston.
- Tom Boston'da yaşamayı planlıyor.
- I live in Boston, but I was born in Chicago.
- Boston'da yaşıyorum ama Şikago'da doğdum.
- We try to go to Boston at least once a year.
- Yılda en az bir kez Boston'a gitmeye çalışırız.
- As a child, Bob lived in Boston.
- Bob çocukken Boston'da yaşıyordu.
- My children were born in Boston.
- Çocuklarım Boston'da doğdu.
- Everyone thought that Tom was from Boston.
- Herkes Tom'un Boston'dan geldiğini sanıyordu.
- I still don't like Boston very much.
- Boston'dan hâlâ pek hoşlanmıyorum.
- Tom never told me he wanted to go to Boston with us.
- Tom bana bizimle Boston'a gitmek istediğini hiç söylemedi.
- Neither Tom nor Mary went to Boston.
- Ne Tom ne de Mary Boston'a gitti.
- I want to be in Boston.
- Ben Boston'da olmak istiyorum.
Show More (1996)
|
