Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
engrenage de différentiel
ajuste indirecto
Geçmiş
İngilizce
Türkçe
1
bottomless
dipsiz
adj.
The diver explored the depths of the
bottomless
ocean trench.
Dalgıç,
dipsiz
okyanus çukurunun derinliklerini keşfe çıktı.
His stomach seemed a
bottomless
pit.
Midesi
dipsiz
bir çukur gibi görünüyordu.
It's a
bottomless
glass.
Bu
dipsiz
bir bardak.
He fell into the
bottomless
pit.
O,
dipsiz
bir çukura düştü.
It's a
bottomless
glass.
O,
dipsiz
bir bardak.
Show More (2)
2
bottomless
doymak bilmeyen
adj.
Her appetite seems
bottomless.
Doymak bilmeyen bir iştahı var gibi sanki.
Show More (-2)