1 |
buried |
gömülü |
adj. |
|
- Phosphates are the key question buried inside this proposal.
- Fosfatlar, bu teklifin içinde gömülü olan kilit sorudur.
- Those who think the Northern Dimension is buried are wrong.
- Kuzey Boyutunun gömülü olduğunu düşünenler yanılıyor.
- The secret remained buried in the grave of the famous philosopher.
- Sır ünlü filozofun mezarında gömülü kaldı.
- Tom found a chest buried in the sand.
- Tom kuma gömülü bir sandık buldu.
- I wonder who's buried in that tomb.
- O mezarda kimin gömülü olduğunu merak ediyorum.
- I hear it's buried under all that snow.
- Bütün o karın altında gömülü olduğunu duydum.
- Sami was found dead, buried in his own home in Cairo.
- Sami ölü bulundu, Kahire'de kendi evinde gömülü.
- I hear it's buried under all that snow.
- Onun, bütün o karın altında gömülü olduğunu duyuyorum.
- Sami found a body buried in his backyard.
- Sami arka bahçesinde gömülü bir ceset buldu.
- The whole country was buried under snow.
- Bütün ülke karın altında gömülüydü.
- The treasure was buried on the island.
- Hazine adada gömülüydü.
- This is the list of all the people buried here.
- Bu, burada gömülü olan tüm insanların listesi.
- Tom is buried in this cemetery.
- Tom bu mezarlıkta gömülüdür.
- The treasure was buried on an island.
- Hazine bir adada gömülüymüş.
- His ashes are buried here.
- Onun külleri burada gömülüdür.
- The secret remained buried in the grave of the famous philosopher.
- Sır, ünlü filozofun mezarında gömülü kaldı.
- Your ancestors are buried at this church.
- Sizin atalarınız bu kilisede gömülüdürler.
- Tom found a chest buried in the sand.
- Tom kumda gömülü bir sandık buldu.
- Isaac Newton was buried in Westminster Abbey.
- Isaac Newton Westminster Abbey'de gömülüydü.
- He always has his nose buried in a book.
- Burnu her zaman bir kitaba gömülüdür.
- There's no buried treasure here.
- Burada gömülü bir hazine yok.
- I heard they found a skeleton buried in the basement of a house on Park Street.
- Park Caddesi'ndeki bir evin bodrumunda gömülü bir iskelet bulduklarını duydum.
- Tom always has his nose buried in a book.
- Tom'un burnu her zaman bir kitaba gömülüdür.
Show More (20)
|
2 |
buried |
gömülmüş |
adj. |
|
- Which cemetery is Tom buried at?
- Tom hangi mezarlığa gömüldü?
- Layla wasn't buried with Sami.
- Leyla, Sami ile birlikte gömülmedi.
- Where is Tom buried?
- Tom nereye gömüldü?
- Where was Michael Jackson buried?
- Michael Jackson nereye gömüldü?
- Tom is dead and buried now.
- Tom öldü ve gömüldü artık.
- Layla wasn't buried with Sami.
- Layla, Sami ile gömülmedi.
- Tom wants his father buried next to his mother.
- Tom babasının annesinin yanına gömülmesini istiyor.
- He is dead and buried now.
- O artık öldü ve gömüldü.
- I heard they found a skeleton buried in the basement of a house on Park Street.
- Onların Park caddesindeki bir evin bodrumunda gömülmüş bir iskelet bulduklarını duydum.
- He is dead and buried now.
- O öldü ve şimdi gömüldü.
Show More (7)
|
3 |
buried |
toprağa gömülmüş |
adj. |
|
- She was to be stoned to death, having been buried in the ground.
- Kadın toprağa gömüldükten sonra taşlanarak öldürülecekti.
Show More (-2)
|