|
- Because we have considerably improved cars over the past ten, fifteen years.
- Çünkü son on, on beş yılda arabaları önemli ölçüde geliştirdik.
- We opted for producer responsibility rather than individual responsibility in respect of recycling cars.
- Arabaların geri dönüşümü konusunda bireysel sorumluluk yerine üretici sorumluluğunu tercih ettik.
- In my city, Amsterdam, the dozens of boats create far more stench than the tens of thousands of cars.
- Benim şehrim Amsterdam'da düzinelerce tekne, on binlerce arabadan çok daha fazla pis koku yaratıyor.
- Aircraft, cars and trains move between different countries and environments.
- Uçaklar, arabalar ve trenler farklı ülkeler ve ortamlar arasında hareket eder.
- I can assure you that these boats make a hell of a racket and produce an awful lot of exhaust, much more so than cars.
- Sizi temin ederim ki bu tekneler çok gürültü çıkarıyor ve arabalardan çok daha fazla egzoz üretiyor.
- Even where they are, what will it take to get us out of our cars?
- Onların olduğu yerde bile, bizi arabalarımızdan çıkarmak için ne gerekecek?
- Our responsibility extends to the models of cars.
- Sorumluluğumuz araba modellerine kadar uzanıyor.
- In that instance, we did not introduce something different for cars driving through the sensitive Austrian forests.
- Bu durumda, hassas Avusturya ormanlarından geçen arabalar için farklı bir şey getirmedik.
- This means that once again hundreds of people have had to use their cars to get here.
- Bu da bir kez daha yüzlerce insanın buraya gelmek için arabalarını kullanmak zorunda kaldığı anlamına geliyor.
- For example, can you imagine life with no aeroplanes and no cars?
- Örneğin, uçakların ve arabaların olmadığı bir yaşamı hayal edebiliyor musunuz?
- This is like calling a crash involving several cars or lorries on a motorway a natural disaster.
- Bu, otoyolda birkaç araba veya kamyonun karıştığı bir kazaya doğal afet demek gibi bir şey.
- Cars should be safer not only for car drivers; they should also be safer for the vulnerable road users.
- Arabalar sadece araç sürücüleri için değil, aynı zamanda savunmasız yol kullanıcıları için de daha güvenli olmalıdır.
- Ultimately, it is also about the front of the cars and what goes on around these.
- Nihayetinde bu aynı zamanda arabaların önü ve bunların etrafında olup bitenlerle de ilgilidir.
- We have considerably improved cars over the past ten or fifteen years.
- Son on, on beş yılda arabaları önemli ölçüde geliştirdik.
- They only buy cars relatively infrequently.
- Sadece nispeten seyrek olarak araba satın alırlar.
- The cars go so fast down here and something should be done about it.
- Arabalar burada çok hızlı gidiyor ve bu konuda bir şeyler yapılması gerekiyor.
- At that very second, the cars stopped and nothing happened.
- Tam o anda arabalar durdu ve hiçbir şey olmadı.
- At that very second, the cars stopped and nothing happened.
- İşte tam o anda arabalar durmuş ve hiçbir şey olmamış.
- The cars go so fast down here and something should be done about it.
- Arabalar burada çok hızlı gidiyor ve bu konuda bir şeyler yapılmalı.
- He's rich enough to buy two cars.
- O iki araba alacak kadar zengin.
- Only a few people have two cars.
- İki arabası olan az sayıda insan var.
- Tom has always looked after his cars fastidiously.
- Tom her zaman arabasına titizlikle baktı.
- None of the cars are mine.
- Arabaların hiçbiri benim değil.
- The Mexican government announced the banning of all imports of second-hand cars, except for 1998 models.
- Meksika hükümeti 1998 modelleri hariç tüm ikinci el araba ithalatını yasakladığını duyurdu.
- Look out for cars when you cross the road.
- Karşıdan karşıya geçerken arabalara dikkat edin.
- My son likes to play with cars.
- Oğlum arabalarla oynamayı sever.
- Gas-powered cars are the Devil's vehicle.
- Gazla çalışan arabalar Şeytan'ın aracıdır.
- Do you think the track is wide enough for cars?
- Sence yol arabalar için yeterince geniş mi?
- New models of Japanese cars usually come out in the spring.
- Japon arabalarının yeni modelleri genellikle ilkbaharda çıkar.
- How many other cars does Tom own?
- Tom'un başka kaç tane arabası var?
- They bought cars and jewelry.
- Onlar arabalar ve takılar satın aldılar.
- Sami's toys were his cars and boats.
- Sami'nin oyuncakları arabaları ve tekneleriydi.
- Dan likes to make model cars.
- Dan, model arabalar yapmayı sever.
- Usually, Americans prefer big cars.
- Genellikle Amerikalılar büyük arabaları tercih ederler.
- How many cars does Tom own?
- Tom'un kaç arabası var?
- He has a large house and two cars.
- Onun büyük bir evi ve iki arabası var.
- The number of cars running in the city has increased.
- Şehirde çalışan arabaların sayısı arttı.
- Cars have four wheels.
- Arabaların dört tekerleği vardır.
- None of the cars are mine.
- Arabalardan hiçbiri benimki değil.
- He was like a ninja hiding behind one of our cars!
- O, arabalarımızdan birinin arkasına saklanırken bir ninja gibiydi!
- Police followed Dan in unmarked cars.
- Polis Dan'i plakasız arabalarla takip etti.
- Tom has expensive tastes in cars.
- Tom'un pahalı araba zevkleri var.
- I didn't hear any cars.
- Hiç araba sesi duymadım.
- A lot of cars speed by on this expressway day and night.
- Bu otoyolda gece gündüz bir sürü araba hızla geçiyor.
- Only a few people have two cars.
- Sadece birkaç kişinin iki arabası vardır.
- The cars crashed into each other.
- Arabalar birbirlerine çarptılar.
- A lot of folks find cars interesting, but I'm not interested in them at all.
- Bir sürü insan arabaları ilginç buluyor fakat ben onların hiç biriyle ilgilenmiyorum.
- They really like their cars.
- Arabalarını gerçekten seviyorlar.
- Even the best cars emit carbon dioxide.
- En iyi arabalar bile karbondioksit yayar.
- Land Rovers are the least reliable cars in the world.
- Land Rover'lar dünyadaki en az güvenilir arabalardır.
- This road is closed to cars.
- Bu yol arabalara kapalıdır.
- There were a number of cars on the street.
- Caddede birkaç araba vardı.
- These cars are the same type.
- Bu arabalar aynı tip.
- He thinks that planes are safer than cars.
- Uçakların arabalardan daha güvenli olduğunu düşünüyor.
- Usually, Americans prefer big cars.
- Genellikle, Amerikalılar büyük arabaları tercih ederler.
- Why are you so obsessed with cars?
- Neden arabalara bu kadar takıntılısın?
- She thinks that European cars are better than American cars.
- O, Avrupa arabalarının Amerikan arabalarından daha iyi olduğunu düşünüyor.
- Fadil promised Layla money, cars, and jewellery.
- Fadıl, Leyla'ya para, araba ve mücevherat sözü verdi.
- In the desert, camels are more important than cars for transportation.
- Çölde develer ulaşım için arabalardan daha önemlidir.
- Cars pollute a lot.
- Arabalar çevreyi çok kirletir.
- Cars arrived there one after another.
- Arabalar birbiri ardına oraya vardılar.
- Many cars passed by.
- Birçok araba geçti.
- Tom has two cars.
- Tom'un iki arabası var.
- Sami had expensive cars.
- Sami'nin pahalı arabaları vardı.
- The two cars crashed.
- İki araba çarpıştı.
- When you cross the street, watch out for cars.
- Caddeyi geçerken arabalara dikkat et.
- Cars arrived there one after another.
- Arabalar birbiri ardına oraya geldi.
- They liked big cars.
- Büyük arabaları severlerdi.
- How many cars have you owned so far?
- Şimdiye kadar kaç tane arabanız oldu?
- In most of the countries in Europe, cars have to keep to the right.
- Avrupa'nın çoğu ülkesinde arabalar sağdan gitmek zorundadır.
- Cars with AWD stand out on slippery and wet surfaces.
- AWD'li arabalar kaygan ve ıslak zeminlerde öne çıkar.
- They didn't know where their cars were.
- Arabalarının nerede olduğunu bilmiyorlardı.
- He has two cars in his garage.
- Garajında iki arabası var.
- How many cars has that company bought?
- O şirket kaç tane araba satın aldı?
- I've got two cars, but they're both out of service.
- İki arabam var ama ikisi de çalışmıyor.
- Japan exports a great number of cars to foreign countries.
- Japonya yabancı ülkelere çok sayıda araba ihraç etmektedir.
- There were three getaway cars.
- Üç tane kaçış arabası vardı.
- They fenced off an area to park cars.
- Arabaları park etmek için bir alanı çitle çevirdiler.
- German cars are among the best.
- Alman arabaları en iyiler arasındadır.
- More and more environmentalists advocate and use environmentally friendly unleaded petrol in cars.
- Giderek daha fazla çevreci, arabalarda çevre dostu kurşunsuz benzin kullanılmasını savunuyor ve kullanıyor.
- The protesters set many cars on fire.
- Protestocular çok sayıda arabayı ateşe verdi.
- Japan exports a great number of cars to foreign countries.
- Japonya yabancı ülkelere büyük miktarda araba ihraç eder.
- The road is too narrow for cars.
- Yol arabalar için çok dar.
- He is rich enough to buy two cars.
- İki araba alabilecek kadar zengin.
- Modern people cannot do without cars.
- Modern insan arabasız yapamıyor.
- More than 90 percent of cars sold in Japan are Japanese.
- Japonya'da satılan arabaların yüzde 90'ından fazlası Japon malı.
- Cars today are amazing.
- Günümüz arabaları inanılmaz.
- Robots are used to manufacture cars.
- Robotlar araba üretmek için kullanılıyor.
- The street was crowded with cars.
- Cadde arabalarla doluydu.
- He's got two cars.
- Onun iki arabası var.
- How many cars has that company bought?
- O şirket kaç araba satın aldı?
- I am a fan of cars.
- Ben bir araba tutkunuyum.
- Sami knew a lot about cars.
- Sami arabalar hakkında çok şey bilirdi.
- I only buy yellow cars.
- Ben sadece sarı araba satın alırım.
- His hobby is collecting photos of cars.
- Hobisi araba resimleri toplamak.
- I don't know anything about cars.
- Arabalar hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- Every affluent person owns at least two cars.
- Her varlıklı insanın en az iki arabası vardır.
- Whichever highway you decide on, it will be crowded with cars and trucks.
- Hangi otoyola karar verirsen ver, arabalarla ve kamyonlarla dolu olacaktır.
- Many drivers abandoned their cars in the snow.
- Birçok sürücü, arabalarını karda terk etti.
- What kind of cars do you like?
- Ne tür arabaları seversin?
- Sami had cars that needed fixing.
- Sami'nin onarılması gereken arabaları vardı.
- Tom has a large house and three cars.
- Tom'un büyük bir evi ve üç arabası var.
- Tom's hobby is collecting photos of cars.
- Tom'un hobisi, araba fotoğrafları toplamaktır.
- A few people have two cars.
- Birkaç kişinin iki arabası var.
- Cars took the place of bicycles.
- Bisikletlerin yerini arabalar aldı.
- I don't like cars, so I always ride a bike.
- Arabaları sevmiyorum, o yüzden hep bisiklete biniyorum.
- Do we really want all these cars polluting the air?
- Tüm bu arabaların havayı kirletmesini gerçekten istiyor muyuz?
- Dozens of cars are parked in the car park.
- Otoparkta düzinelerce araba var.
- The steering wheels on American cars are on the left side.
- Amerikan arabalarının direksiyonları sol taraftadır.
- I have many model cars.
- Bir sürü model arabam var.
- One of her cars is blue and the others are red.
- Arabalarından biri mavi, diğerleri ise kırmızı.
- I have three cars.
- Üç tane arabam var.
- You have three cars.
- Üç arabanız var.
- Those are our teachers' cars.
- Onlar, bizim öğretmenlerin arabalarıdır.
- Japan has produced more cars than ever this year.
- Japonya bu yıl her zamankinden daha çok araba üretti.
- He has a big house and two cars.
- Onun büyük bir evi ve iki tane arabası var.
- Dan had a garage full of collection cars.
- Dan'in koleksiyon arabalarıyla dolu bir garajı vardı.
- All the cars in this garage belong to Tom.
- Bu garajdaki tüm arabalar Tom'a ait.
- The protesters set many cars on fire.
- Protestocular birçok arabayı ateşe verdi.
- He is engaged in selling cars.
- O, araba satışı ile uğraşıyor.
- Tom has three cars in his garage.
- Tom'un garajında üç araba var.
- I know all about cars.
- Arabalar hakkında her şeyi biliyorum.
- We trade cars here.
- Burada araba ticareti yapıyoruz.
- Look out for cars in crossing the street.
- Karşıdan karşıya geçerken arabalara dikkat et.
- There were a lot of cars on the street.
- Sokakta bir sürü araba vardı.
- Let's see if our cars have enough gas.
- Bakalım arabalarımızda yeterli benzin var mı?
- How many cars do you have?
- Kaç tane arabanız var?
- I know a lot about cars.
- Arabalar hakkında çok şey biliyorum.
- The German auto industry produces excellent cars.
- Alman otomobil endüstrisi mükemmel arabalar üretir.
- Sami doesn't know very much about cars.
- Sami arabalar hakkında çok fazla şey bilmiyor.
- Robots are used to manufacture cars.
- Robotlar araba üretmek için kullanılır.
- He has two cars.
- İki arabası var.
- Dan loaded the cars onto a train.
- Dan arabaları bir trene yükledi.
- Why do you have two cars?
- Neden iki arabanız var?
- What do you need four cars for?
- Ne için dört arabaya ihtiyacın var?
- Quite a few people have two cars.
- Birçok insanın iki arabası var.
- His work is washing cars.
- İşi araba yıkamak.
- These cars are ours.
- Bu arabalar bizim.
- There are too many cars and too much traffic.
- Çok sayıda araba ve çok fazla trafik var.
- The cars collided head on.
- Arabalar kafa kafaya çarpıştı.
- Americans buy a lot of Japanese cars.
- Amerikalılar birçok Japon arabası satın alırlar.
- Small cars are very economical because of their low fuel consumption.
- Küçük arabalar, düşük yakıt tüketimi nedeniyle çok ekonomiktir.
- Lots of people are interested in cars, but they're really nothing to me.
- Birçok kişi arabalarla ilgilenir fakat arabalar benim için bir şey ifade etmiyor.
- The expressway was congested with thousands of cars.
- Otoban binlerce arabayla tıkanmıştı.
- Demand for imported cars is increasing due to lower prices.
- Düşük fiyatlar nedeniyle ithal arabalara olan talep artıyor.
- I know he sells stolen cars.
- Onun çalıntı araba sattığını biliyorum.
- Their job is to paint cars.
- Onların işi arabaları boyamak.
- Cars are running one after another before our eyes.
- Arabalar gözlerimizin önünde birbiri ardına çalışıyor.
- Only a few people have two cars.
- Sadece birkaç kişinin iki arabası var.
- The number of cars is increasing.
- Araba sayısı artıyor.
- There were cars burning, people dying, and nobody could help them.
- Yanan arabalar, ölen insanlar vardı ve kimse onlara yardımcı olamadı.
- Tom told me he sells about 300 cars a year.
- Tom senede 300 araba sattığını söyledi.
- Economy cars save you money.
- Ekonomik arabalar size para kazandırır.
- How many cars does Tom have?
- Tom'un kaç tane arabası var?
- Both he and his wife have cars.
- Onun da karısının da arabaları var.
- Felipe has two cars and one motorcycle.
- Felipe'nin iki arabası ve bir motosikleti var.
- These cars are the same type.
- Bu arabalar aynı tipte.
- He was like a ninja hiding behind one of our cars!
- Arabalarımızdan birinin arkasına saklanan bir ninja gibiydi!
- Which one of those cars is Tom's?
- Şu arabalardan hangisi Tom'un?
- We trade cars here.
- Biz burada araba ticareti yaparız.
- A special tax was imposed on imported cars.
- İthal arabalara özel bir vergi konuldu.
- Tom realized there were no cars parked in front of the school.
- Tom okulun önünde hiç araba olmadığını fark etti.
- Whichever highway you decide on, it will be crowded with cars and trucks.
- Hangi otoyola karar verirseniz verin, arabalar ve kamyonlarla dolu olacaktır.
- You sell used cars, right?
- İkinci el araba satıyorsun, değil mi?
- Why do you have two cars?
- Niçin iki araban var?
- Does Marika like Japanese cars?
- Marika Japon arabalarını sever mi?
- The roads are jammed with cars.
- Yollar arabalarla dolu.
- He's rich enough to buy two cars.
- O iki araba satın almak için yeterince zengin.
- She has expensive tastes in cars.
- O, arabada pahalı zevklere sahip.
- Tom has expensive tastes in cars.
- Tom araba konusunda pahalı zevklere sahip.
- What do you need four cars for?
- Dört arabaya ne gerek var?
- Most Japanese cars are reliable.
- Japon arabalarının çoğu oldukça güvenilir yapılmıştır.
- They liked big cars.
- Onlar büyük arabaları sevdi.
- Cars are expensive.
- Arabalar pahalı.
- How many cars were involved in the accident?
- Kazaya kaç tane araba karıştı?
- How many cars were involved in the accident?
- Kazaya kaç araba karıştı?
- Sami's toys were his cars and boats.
- Sami'nin oyuncakları onun arabaları ve tekneleriydi.
- Cars made in Japan are used all over the world.
- Japonya'da yapılan arabalar tüm dünyada kullanılmaktadır.
- You know that Tom likes cars.
- Tom'un arabaları sevdiğini biliyorsun.
- None of the cars is mine.
- Arabaların hiçbiri benim değil.
- I have many model cars.
- Çok sayıda model arabalarım var.
- All the roads leading into the city are full of cars.
- Şehre giden tüm yollar arabalarla dolu.
- This factory's productive capacity is 250 cars a week.
- Bu fabrikanın üretim kapasitesi haftada 250 araba.
- They could use their cars to drive to work in the city.
- Onlar arabalarını işe gitmek için kullanabilirlerdi.
- Do you think the road is wide enough for cars?
- Sence yol arabalar için yeterince geniş mi?
- How many cars do you have?
- Kaç tane araban var?
- As she's a very practical person, she often fixes her friends' cars.
- O çok pratik bir insan olduğu için, sık sık onun arkadaşlarının arabalarını tamir eder.
- The angry mob overturned cars and smashed storefront windows.
- Öfkeli kalabalık arabaları devirdi ve vitrin camlarını kırdı.
- These cars are big.
- Bu arabalar büyük.
- With the increase of cars, the air pollution has gotten worse.
- Arabaların artmasıyla hava kirliliği daha da kötüleşti.
- Cars parked illegally on this street will be impounded.
- Bu caddede yasa dışı park edilen arabalar çekilecek.
- She has expensive tastes in cars.
- Pahalı araba zevkleri var.
- Only a few people have two cars.
- Pek az kişinin iki tane arabası vardır.
- Robots are used to manufacture cars.
- Robotlar araba üretmek içindir.
- I have two cars.
- İki arabam var.
- In the desert, camels are more important than cars for transportation.
- Çölde, ulaşım için develer arabalardan daha önemlidir.
- Modern cars differ from the early ones in many ways.
- Modern arabalar birçok yönden eski arabalardan farklıdır.
- Americans buy a lot of Japanese cars.
- Amerikalılar çok fazla Japon arabası alıyor.
- Lots of people are interested in cars, but they're really nothing to me.
- Birçok insan arabalara meraklıdır ama benim için hiçbir şey ifade etmiyorlar.
- They liked large cars.
- Büyük arabaları seviyorlardı.
- We authorize the workers to take company cars home.
- İşçilerin şirket arabalarıyla evlerine gitmelerine izin veriyoruz.
- How many cars do you own?
- Kaç tane araban var?
- How many cars have you owned so far?
- Şimdiye kadar kaç arabanız oldu?
- How many cars does Alex have?
- Alex'in kaç tane arabası var?
- All the cars in this garage belong to Tom.
- Garajdaki tüm arabalar Tom'a ait.
- His hobby is collecting photos of cars.
- Hobisi araba fotoğrafları toplamak.
- The sudden increase of cars is causing a large number of traffic accidents every day.
- Arabaların ani çoğalması her gün çok sayıda trafik kazasına neden oluyor.
- He has two cars in his garage.
- Onun garajında iki arabası var.
- How many cars does Tom own?
- Tom'un kaç tane arabası var?
- All stolen cars end up here.
- Bütün çalıntı arabaların sonu burasıdır.
- The Mexican government announced the banning of all imports of second-hand cars, except for 1998 models.
- Meksika hükümeti 1998 modeller hariç tüm ikinci el arabaların ithalatını yasakladığını duyurdu.
- Tom decided to sell one of his cars to Mary.
- Tom arabalarından birini Mary'ye satmaya karar verdi.
- His work is washing cars.
- Onun işi arabaları yıkamaktır.
- The houses and cars looked tiny from the sky.
- Evler ve arabalar gökyüzünden küçücük görünüyorlardı.
- Tom has three cars.
- Tom'un üç arabası var.
- His work is selling second-hand cars.
- İşi ikinci el araba satmak.
- In general, people in America tend to prefer bigger cars.
- Genel olarak, Amerika'daki insanlar daha büyük arabaları tercih etme eğilimindedir.
- Sami drove nice cars.
- Sami'nin güzel arabaları vardı.
- Every affluent person owns at least two cars.
- Her varlıklı insan en az iki arabaya sahiptir.
- He's got two cars.
- İki arabası var.
- My brother likes cars.
- Kardeşim arabaları sever.
- How many cars are there in the United States?
- Amerika Birleşik Devletleri'nde kaç araba var?
- My brother likes cars.
- Erkek kardeşim arabaları sever.
- What Tom doesn't know about cars isn't worth knowing.
- Tom'un arabalar hakkında bilmediklerini bilmeye değmez.
- All of the men that I know like cars!
- Tanıdığım bütün erkekler araba sever!
- Large cars use lots of gas.
- Büyük arabalar çok benzin kullanır.
- If the number of cars increases, so will the traffic.
- Araba sayısı artarsa, trafik de artar.
- Dan likes to make model cars.
- Dan, model araba yapmayı seviyor.
- Both cars headed north.
- İki araba da kuzeye gitti.
- Cars are getting expensive.
- Arabalar pahalılaşıyor.
- He possessed a large house and two cars.
- Büyük bir evi ve iki arabası vardı.
- The number of cars is on the increase.
- Arabaların sayısı artmakta.
- He has two cars.
- Onun iki arabası var.
- Modern people cannot do without cars.
- Modern insanlar araba olmadan yapamaz.
- You have three cars.
- Üç araban var.
- The number of cars is on the increase.
- Araba sayısı artıyor.
- Sami had cars that needed fixing.
- Sami'nin tamir edilmesi gereken arabaları vardı.
- Cars are indispensable to suburban life.
- Arabalar banliyö hayatı için vazgeçilmezdir.
- Tom owns a lot of cars.
- Tom'un bir sürü arabası var.
- Cars are indispensable to suburban life.
- Arabalar banliyö hayatının vazgeçilmezidir.
- How many cars are there in the United States?
- ABD'de kaç tane araba var?
- There are no cars on the street.
- Sokakta hiç araba yok.
- Those are our teachers' cars.
- Şunlar, öğretmenlerimizin arabaları.
- Tom knows everything there is to know about Italian cars.
- Tom İtalyan arabaları hakkında bilinmesi gereken her şeyi bilir.
- The German auto industry produces excellent cars.
- Alman otomobil endüstrisi mükemmel arabalar üretiyor.
- I only buy yellow cars.
- Ben sadece sarı araba alırım.
- All but three of the cars in the parking lot were white.
- Otoparktaki arabaların üçü dışında hepsi beyazdı.
- Self-driving cars drive themselves.
- Kendi kendine giden arabalar kendileri götürürler.
- Both he and his wife have cars.
- Hem onun hem de karısının arabası var.
- I like old cars.
- Ben eski arabaları severim.
- We are happy because there are many cars here.
- Mutluyuz çünkü burada çok araba var.
- I am a fan of cars.
- Ben bir araba hayranıyım.
- All of the men that I know like cars!
- Tanıdığım adamların hepsi arabaları seviyor!
- Quite a few people have two cars.
- Pek çok insanın iki arabası var.
- Cars pollute a lot.
- Arabalar çok kirletir.
- I know Tom sells stolen cars.
- Tom'un çalıntı araba sattığını biliyorum.
- All the men that I know love cars!
- Tanıdığım bütün erkekler arabaları seviyor!
- Let's see if our cars have enough gas.
- Arabamızın yeterli benzini olup olmadığına bakalım.
- I like old cars.
- Eski arabaları severim.
- Larger cars use more gas.
- Büyük arabalar daha çok benzin kullanır.
- There were almost no cars in the parking lot.
- Park yerinde neredeyse hiç araba yoktu.
- Few people have two cars.
- Çok az insanın iki arabası var.
- There were almost no cars in the parking lot.
- Otoparkta neredeyse hiç araba yoktu.
- A number of cars are parked in front of my house.
- Evimin önünde birkaç araba park etmiş durumda.
- Never cross the street without checking that no cars are coming.
- Arabaların gelip gelmediğini kontrol etmeden asla karşıdan karşıya geçmeyin.
- They really like their cars.
- Onlar gerçekten arabalarını seviyorlar.
- Do you think the track is wide enough for cars?
- Yolun arabalar için yeterince geniş olduğunu düşünüyor musun?
- I don't like cars, so I always ride a bike.
- Arabaları sevmem, bu yüzden hep bisiklet kullanırım.
- Two cars were in an accident.
- İki araba kaza yaptı.
- There were cars burning, people dying, and nobody could help them.
- Arabalar yanıyor, insanlar ölüyor ve kimse onlara yardım edemiyordu.
- Why do you have only two cars?
- Neden sadece iki araban var?
- Why do you have only two cars?
- Neden yalnızca iki araban var?
- We see a lot of cars on the street.
- Sokakta bir sürü araba görüyoruz.
- There are usually never many cars on the road this early in the morning.
- Sabahın bu erken saatlerinde yolda genellikle fazla araba olmaz.
- Thomas loves cars.
- Thomas arabaları sever.
- There are now three cars parked in front of your house.
- Şu anda evinizin önünde park etmiş üç araba var.
- The roads are jammed with cars.
- Sokaklar arabalarla tıkanmış.
- Large cars use lots of gas.
- Büyük arabalar çok yakıt kullanırlar.
- Where do you think all these cars came from?
- Tüm bu arabaların nereden geldiğini düşünüyorsun?
- German cars are very popular.
- Alman arabaları çok popüler.
- Sami doesn't know very much about cars.
- Sami arabalar hakkında pek bir şey bilmiyor.
- Robots are used to manufacture cars.
- Robotlar araba üretiminde kullanılıyor.
- These cars are made in Japan.
- Bu arabalar Japonya'da üretiliyor.
- This road is too narrow for cars to pass.
- Bu yol arabaların geçemeyeceği kadar dar.
- They are our cars.
- Onlar bizim arabalarımız.
- How many cars can this garage hold?
- Bu garaja kaç tane araba sığabilir?
- There are many people and cars on that street.
- O caddede çok sayıda insan ve araba var.
- More and more environmentalists advocate and use environmentally friendly unleaded petrol in cars.
- Gittikçe daha fazla çevreci, arabalarda çevre dostu kurşunsuz benzini savunuyor ve kullanıyor.
- Tom has three cars and a motorcycle.
- Tom'un üç arabası ve bir motosikleti var.
- Tom buys and sells used cars.
- Tom, ikinci el arabalar alır ve satar.
- Jimmy knows everything about cars.
- Jimmy, arabalar hakkında her şeyi bilir.
- Tom has a big house and three cars.
- Tom'un büyük bir evi ve üç arabası var.
- The number of cars is increasing.
- Arabaların sayısı artıyor.
- Tom has always looked after his cars fastidiously.
- Tom arabalarına her zaman titizlikle bakmıştır.
- What kind of cars do you like?
- Ne tür arabalardan hoşlanırsınız?
- During the day the streets fill up with cars.
- Gün boyunca sokaklar arabalarla dolup taşıyor.
- British and Japanese cars have steering wheels on the right side.
- İngiliz ve Japon arabalarında direksiyon sağ taraftadır.
- A lot of folks find cars interesting, but I'm not interested in them at all.
- Birçok insan arabaları ilginç bulur, ama ben hiç ilgilenmiyorum.
- Most cars have clear glass.
- Çoğu arabanın camı temizdir.
- The cars crashed into each other.
- Arabalar birbirine çarptı.
- He has a large house and two cars.
- Büyük bir evi ve iki arabası var.
- The number of cars running in the city has increased.
- Şehirde çalışan araba sayısı arttı.
- Stay in your cars.
- Arabalarınızda kalın.
- If the number of cars increases, so will the traffic.
- Eğer araba sayısı artarsa, trafik de artar.
- They bought cars and jewelry.
- Araba ve mücevher aldılar.
- There are two or three persons with two cars.
- İki arabası olan iki ya da üç kişi var.
- The police usually close their eyes to cars parked on the street.
- Polis genellikle sokakta park etmiş arabalara göz yumar.
- Steering wheels of American cars are on the left side.
- Amerikan arabalarının direksiyon simitleri sol taraftadır.
- They liked large cars.
- Onlar büyük arabaları seviyorlardı.
- Dozens of cars were parked in the parking lot.
- Otoparka düzinelerce araba park edilmiş.
- I saw some cars in the parking lot.
- Otoparkta bazı arabalar gördüm.
- Many drivers abandoned their cars in the snow.
- Birçok sürücü, arabasını karda bıraktı.
- There were a lot of cars on the street.
- Caddede çok araba vardı.
- Cars are running one after another before our eyes.
- Arabalar gözlerimizin önünden ard arda geçiyor.
- Tom knows everything about cars.
- Tom arabalar hakkında her şeyi biliyor.
- There are now three cars parked in front of your house.
- Şu anda evinin önünde park etmiş üç araba var.
- You know that Tom likes cars.
- Tom'un arabalardan hoşlandığını biliyorsun.
- Mary was a tomboy growing up and liked to repair cars and tractors.
- Mary büyürken bir erkek fatmaydı ve araba ve traktör tamir etmeyi severdi.
- He's rich enough to buy two cars.
- İki araba alacak kadar zengin.
- Tom likes playing with cars.
- Tom arabalarla oynamaktan hoşlanır.
- He is rich enough to buy two cars.
- İki araba almak için yeterince zengin.
- Why are you so obsessed with cars?
- Neden arabalarla bu kadar takıntılısın?
- One of her three cars is blue and the others are red.
- Üç arabasından biri mavi, diğerleri kırmızı.
- Look out for cars when you cross the road.
- Yoldan karşıya geçerken arabalara dikkat et.
- How many cars do you own?
- Kaç tane arabanız var?
- This is about cars.
- Bu, arabalar hakkında.
- Those new model cars are on the market.
- Bu yeni model arabalar piyasada.
- Modern cars differ from the early ones in many ways.
- Modern arabalar birçok yönden eski olanlardan farklıdır.
- I had two cars.
- İki arabam vardı.
- How many cars does the Tsubasa have?
- Tsubasa'nın, kaç arabası var?
- Japan has produced more cars than ever this year.
- Japonya bu yıl her zamankinden daha fazla araba üretti.
- Sami had expensive cars.
- Sami pahalı arabalara sahipti.
- I have three cars.
- Üç arabam var.
- British and Japanese cars have steering wheels on the right side.
- İngiliz ve Japon arabalarının direksiyonları sağ taraftadır.
- These cars were imported from Germany.
- Bu arabalar Almanya'dan ithal edildi.
- Diesel cars are popular in Europe.
- Dizel arabalar Avrupa'da popülerdir.
- Stay in your cars.
- Arabanızda kalın.
- There were hundreds of cars on the street.
- Sokakta yüzlerce araba vardı.
- All stolen cars end up here.
- Tüm çalıntı arabalar sonunda buraya gelir.
- All the men that I know love cars!
- Tanıdığım bütün erkekler arabaları severler!
- You know Tom likes cars.
- Tom'un arabaları sevdiğini biliyorsun.
- There are two cars in his garage.
- Garajında iki araba var.
- All but three of the cars in the parking lot were white.
- Park yerindeki arabaların üçü hariç hepsi beyazdı.
- Steering wheels of American cars are on the left side.
- Amerikan arabalarının direksiyonları sol taraftadır.
- There are too many cars and too much traffic.
- Çok fazla araba ve çok fazla trafik var.
- Which one of those cars is Tom's?
- Bu arabalardan hangisi Tom'un?
- Tom does own a lot of cars.
- Tom'un bir sürü arabası var.
- My father's factory turns out 30,000 cars each month.
- Babamın fabrikası her ay 30.000 araba üretiyor.
- Their job is to paint cars.
- Onların işi araba boyamak.
- There were many cars on the street.
- Sokakta birçok araba vardı.
- Japanese cars sell well overseas.
- Japon arabaları yurt dışında iyi satılır.
- None of these cars are mine.
- Bu arabaların hiçbiri benim değil.
- You should look out for cars when you cross the street.
- Caddeyi geçerken arabalara dikkat etmelisin.
- Fadil promised Layla money, cars, and jewellery.
- Fadıl Leyla'ya para, araba ve mücevher sözü verdi.
- Both cars headed north.
- Her iki araba kuzeye yöneldi.
- You should look out for cars when you cross the street.
- Karşıdan karşıya geçerken arabalara dikkat etmelisiniz.
- Tom used to sell used cars.
- Tom, ikinci el arabalar satardı.
- How many other cars does Tom own?
- Tom'un kaç tane arabası var?
- The policeman was checking the cars one-by-one.
- Polis arabaları tek tek kontrol ediyordu.
- There are usually never many cars on the road this early in the morning.
- Sabahın erken saatlerinde genellikle yolda çok fazla araba yoktur.
- Tom used to sell used cars.
- Tom eskiden elden düşme arabalar satardı.
- Self-driving cars drive themselves.
- Kendi kendini süren arabalar.
- Cars parked illegally on this street will be impounded.
- Bu caddeye yasadışı park eden arabalara el konulacaktır.
- Sami knew a lot about cars.
- Sami arabalar hakkında çok şey biliyordu.
- The police usually close their eyes to cars parked on the street.
- Polisler genellikle caddede park etmiş arabaları görmezden gelirler.
- Japanese cars sell well overseas.
- Japon arabaları yurtdışında iyi satıyor.
- Dozens of cars were parked in the parking lot.
- Otoparkta onlarca araba park halindeydi.
- Tom knows everything there is to know about cars.
- Tom arabalar hakkında bilinmesi gereken her şeyi bilir.
- As she's a very practical person, she often fixes her friends' cars.
- Çok pratik bir insan olduğu için sık sık arkadaşlarının arabalarını tamir eder.
- Japanese cars are very popular.
- Japon arabaları çok popüler.
- We are happy because there are many cars here.
- Biz burada çok araba olduğu için mutluyuz.
- I saw some cars in the parking lot.
- Otoparkta birkaç araba gördüm.
- There were many cars on the street.
- Caddede bir sürü araba vardı.
- Cars today are amazing.
- Bugünkü arabalar inanılmaz.
- The street is full of cars.
- Cadde arabalarla dolu.
- We went there in separate cars.
- Oraya ayrı arabalarla gittik.
- Few of my friends have two cars.
- Çok az arkadaşımın iki arabası var.
- Tom realized there were no cars parked in front of the school.
- Tom, okulun önünde park edilmiş araba olmadığını fark etti.
- Cars are getting expensive.
- Arabalar pahalanıyor.
- Both cars involved in the accident were completely totaled.
- Kazaya karışan iki araba da tamamen hurdaya döndü.
- Do we really want all these cars polluting the air?
- Bütün bu arabaların havayı kirletmesini gerçekten istiyor muyuz?
- He's got a large house and two cars.
- Büyük bir evi ve iki arabası var.
- Felipe has two cars and one bike.
- Felipe'nin iki arabası ve bir motoru var.
- He has a big house and two cars.
- Büyük bir evi ve iki arabası var.
- Tom has three cars in his garage.
- Tom'un garajında üç arabası var.
- She has a big house and two cars.
- Büyük bir evi ve iki arabası var.
- Last year I had five cars.
- Geçen yıl beş arabam vardı.
- We see a lot of cars on the street.
- Sokakta bir sürü araba görürüz.
- How many cars can this garage hold?
- Bu garaj kaç araba alabilir?
- Most Japanese cars are reliable.
- Çoğu Japon arabası güvenilirdir.
- Tom loaded the cars onto the ferryboat.
- Tom arabaları feribota yükledi.
- A lot of cars speed by on this expressway day and night.
- Bir sürü araba bu yolda gece gündüz hız yapıyor.
- She has a big house and two cars.
- Onun büyük bir evi ve iki arabası var.
- Tom's work is selling second-hand cars.
- Tom'un işi ikinci el araba satmak.
- In most of the countries in Europe, cars have to keep to the right.
- Avrupa'daki ülkelerin çoğunda arabalar sağdan gitmek zorundadır.
- I know he sells stolen cars.
- Çalıntı araba sattığını biliyorum.
- Tom knows everything about cars.
- Tom arabalar hakkında her şeyi bilir.
- Jimmy knows everything about cars.
- Jimmy, arabalar hakkında her şeyi biliyor.
- Cars made in Japan are used all over the world.
- Japonya'da üretilen arabalar dünyanın her yerinde kullanılır.
- She thinks that European cars are better than American cars.
- Avrupa arabalarının Amerikan arabalarından daha iyi olduğunu düşünüyor.
- Even the best cars emit carbon dioxide.
- En iyi arabalar bile karbon dioksit yayar.
- One of her three cars is blue and the others are white.
- Üç arabasından biri mavi, diğerleri beyaz.
- Tom likes playing with cars.
- Tom arabalarla oynamayı seviyor.
- Generally speaking, Japanese cars are popular overseas.
- Genel olarak konuşursak, Japon arabaları denizaşırı ülkelerde popülerdir.
- When you cross the street, watch out for cars.
- Karşıdan karşıya geçerken arabalara dikkat edin.
- One of her cars is blue and the others are red.
- Arabalarından biri mavi, diğerleri kırmızı.
- Those new model cars are on the market.
- Yeni model arabalar piyasaya çıktı.
- Tom knows everything there is to know about cars.
- Tom arabalarla ilgili bilinmesi gereken her şeyi biliyor.
- Cars are necessary.
- Arabalar gerekli.
- Japanese cars are very popular.
- Japon arabaları çok popülerdir.
- One of her three cars is blue and the others are white.
- Onun üç arabasından biri mavi ve diğerleri beyazdır.
- Tom told me he sells about 300 cars a year.
- Tom bana yılda yaklaşık 300 araba sattığını söyledi.
- This is about cars.
- Bu, arabalarla ilgili.
- Bicycles are greener than cars.
- Bisikletler arabalardan daha çevrecidir.
- Gas-powered cars are the Devil's vehicle.
- Benzinli arabalar Şeytan'ın aracıdır.
- Tom knows a lot about cars.
- Tom arabalar hakkında çok şey biliyor.
- Where did all these cars come from?
- Bütün bu arabalar nereden geldi?
- Many early cars used a tiller instead of a steering wheel.
- İlk arabaların çoğunda direksiyon yerine yeke kullanılırdı.
- One of her three cars is blue and the others are red.
- Onun üç arabasından biri mavi ve diğerleri kırmızıdır.
- Tom's hobby is collecting photos of cars.
- Tom'un hobisi, araba fotoğrafları toplamak.
- He possessed a large house and two cars.
- O, büyük bir ev ve iki arabaya sahipti.
- In the future, cars will drive themselves.
- Gelecekte, arabalar kendi kendilerini sürecekler.
- Tom likes cars.
- Tom arabaları sever.
- Cars are necessary.
- Arabalar gereklidir.
- Do you know anything about cars?
- Arabalar hakkında bir şey biliyor musun?
- He deals in used cars.
- O, ikinci el araba ticareti yapar.
- Felipe has two cars and one bike.
- Felipe'nin iki arabası ve bir bisikleti vardır.
- These cars are ours.
- Bu arabalar bizimdir.
- There were a number of cars on the street.
- Sokakta çok sayıda araba vardı.
- Where do you think all these cars came from?
- Bütün bu arabalar nereden geldi sanıyorsun?
Show More (427)
|