| 1 |
clap |
alkışlamak |
v. |
|
- All spectators started to clap with enthusiasm.
- Tüm seyirciler coşkuyla alkışlamaya başladı.
- Come on, you can clap louder than that.
- Hadi ama, bundan daha yüksek sesle alkışlayabilirsin.
- Tom stood up and clapped.
- Tom ayağa kalktı ve alkışladı.
- The crowd clapped.
- Kalabalık alkışladı.
- When the rock singer appeared on the stage, the audience at the concert clapped loudly.
- Rock şarkıcısı sahneye çıktığında, konserdeki seyirciler yüksek sesle alkışladı.
- Come on, you can clap louder than that.
- Hadi, bundan daha yüksek sesle alkışlayabilirsin.
- When the rock singer appeared on the stage, the audience at the concert clapped loudly.
- Rock şarkıcısı sahneye çıktığında, konserindeki izleyici yüksek sesle alkışladı.
- They did not clap for us.
- Onlar bizi alkışlamadılar.
- The audience clapped loudly after his speech.
- Seyirciler konuşmasından sonra yüksek sesle alkışladılar.
- The large audience clapped at the end of the song.
- Büyük dinleyici kitlesi şarkının sonunda alkışladı.
- You can't clap with just one hand.
- Sadece tek elle alkışlayamazsın.
- The audience clapped when the concert was over.
- Konser bittiğinde seyirciler alkışladı.
- Tom clapped.
- Tom alkışladı.
- A few people clapped after his lecture.
- Onun konferansından sonra birkaç kişi alkışladı.
- Everyone clapped at the end of the concert.
- Konserin sonunda herkes alkışladı.
- Everyone clapped at the end of the concert.
- Herkes konserin sonunda alkışladı.
- They cheered and clapped.
- Tezahürat yaptılar ve alkışladılar.
- The audience clapped when the concert was over.
- Konser bittiğinde seyirci alkışladı.
- Clap your hands!
- Alkışlayın!
- We clapped our hands.
- Biz alkışladık.
- They clapped until the pianist played an encore.
- Piyanist bis çalana kadar alkışladılar.
- The audience clapped loudly after his speech.
- Konuşmasından sonra seyirciler yükse sesle alkışladı.
- All the students clapped their hands.
- Tüm öğrenciler alkışladılar.
- Tom didn't clap after Mary's performance.
- Tom, Mary'nin performansından sonra onu alkışlamadı.
- Tom didn't clap after Mary's performance.
- Tom Mary'nin gösterisinden sonra alkışlamadı.
- Everybody claps.
- Herkes alkışlıyor.
- I clapped.
- Ben alkışladım.
- A few people clapped after his lecture.
- Konferans konuşmasını birkaç kişi alkışladı.
Show More (27)
|
| 2 |
clap |
el çırpmak |
v. |
|
- Just don't clap to ask for more drinks at the restaurant.
- Restoranda elini çırparak içki sipariş etme.
- The federalists in this House are clapping their hands with glee, as they themselves will obtain more influence.
- Bu Meclis'teki federalistler, kendileri daha fazla nüfuz elde edecekleri için sevinçle el çırpıyorlar.
- The federalists in this House are clapping their hands with glee, as they themselves will obtain more influence.
- Bu Meclisteki federalistler, kendileri daha fazla nüfuz elde edecekleri için sevinçle el çırpıyorlar.
- Tom clapped his hands.
- Tom ellerini çırptı.
- Tom clapped his hands together excitedly.
- Tom heyecanla ellerini çırptı.
- Tom clapped his hands together.
- Tom ellerini çırptı.
- All the students clapped their hands.
- Bütün öğrenciler el çırptı.
- Clap your hands!
- Ellerini çırp!
- We clapped our hands.
- Ellerimizi çırptık.
Show More (6)
|
| 3 |
clap |
alkış |
n. |
|
- His speech was boring, and very few listeners gave a clap.
- Konuşması sıkıcıydı ve çok az dinleyici alkışladı.
- You can't clap with just one hand.
- Tek elle alkış olmaz.
- They did not clap for us.
- Bize alkış tutmadılar.
- Everybody claps.
- Herkes alkışlar.
Show More (3)
|
| 4 |
clap |
dokunmak |
v. |
|
- Reese suddenly clapped her hand on my arm with fear.
- Reese korkuyla aniden koluma dokundu.
Show More (-2)
|
| 5 |
clap |
gümbürtü |
n. |
|
- The clap of thunder got me awake in the middle of the night.
- Gök gürültüsünün gümbürtüsü beni gecenin bir yarısı uyandırdı.
Show More (-2)
|
