Tureng - come on - İngilizce Türkçe Cümleler

Geçmiş

	İngilizce	Türkçe
1	come on	hadi ama	interj.
	Come on, Tom. Hadi ama Tom. Come on, you're wasting time. Hadi ama, zaman kaybediyorsun. Come on. Hadi ama. Come on, Tom, you're making me blush. Hadi ama Tom, yüzümü kızartıyorsun. Come on, it's not that big a deal. Hadi ama, o kadar da büyütülecek bir şey değil. Come on, you can clap louder than that. Hadi ama, bundan daha yüksek sesle alkışlayabilirsin. Come on, it's not that hard. Hadi ama, bu o kadar da zor değil. Come on, Finnish isn't that hard. Hadi ama, Fince o kadar da zor değil. Come on, you can't be serious. Hadi ama, ciddi olamazsın. Come on, it's easy. Hadi ama, çok kolay. Come on, guys, this shouldn't be that hard. Hadi ama çocuklar, bu o kadar da zor olmamalı. Come on, Tom, you're smarter than that. Hadi ama Tom, sen bundan daha zekisin. Come on! Hadi ama! Come on, stop thinking about that. Hadi ama, bunu düşünmeyi bırak. Come on, don't look sad. Hadi ama, üzgün görünme. Come on, drinks are on me. Hadi ama, içkiler benden. Show More (13)
2	come on	başlamak	v.
	The reports on these missions are now coming on stream. Bu görevlere ilişkin raporlar artık yayınlanmaya başlamıştır. I feel a headache coming on. Bir baş ağrısının başladığını hissediyorum. You came on too strong. Büyük bir şevkle başladın. Show More (0)
3	come on	çıkmak	v.
	The people who come on the Maury Povich show often make pretentious claims about their lovers cheating on them. Maury Povich'in programına çıkan insanlar genellikle sevgililerinin kendilerini aldattığına dair büyük iddialarda bulunurlar. You came on too strong. Çok sert çıktın. I know Tom comes on a little strong. Tom'un biraz sert çıktığını biliyorum. Show More (0)
4	come on	sahneye çıkmak	v.
	Tom came on stage. Tom sahneye çıktı. When the police came on stage, the criminal gave up. Polis sahneye çıktığında, suçlu pes etti. Show More (-1)
5	come on	yaklaşmak	v.
	With winter coming on, the mountains will soon be covered with snow. Kış yaklaşırken, dağlar yakında karla kaplanacak. Come on over here, Tom. Buraya yaklaş, Tom. Show More (-1)