|
- There is a very clear regression on these points compared with the draft Constitution.
- Anayasa taslağı ile karşılaştırıldığında bu noktalarda çok açık bir gerileme var.
- Burma can be compared with South Africa and Chile in the Eighties.
- Burma, seksenli yıllardaki Güney Afrika ve Şili ile karşılaştırılabilir.
- America's attitude towards North Korea is a model of caution compared with her stance towards Iraq.
- Amerika'nın Kuzey Kore'ye yönelik tutumu, Irak'a yönelik tutumuyla karşılaştırıldığında bir ihtiyat örneğidir.
- People in Europe should be compared with people in Europe.
- Avrupa'daki insanlar Avrupa'daki insanlarla karşılaştırılmalıdır.
- We are all quite aware that the cost of enlargement is nothing compared with the cost of non-enlargement.
- Hepimiz, genişlemenin maliyetinin, genişlememenin maliyeti ile karşılaştırıldığında hiçbir şey olmadığının farkındayız.
- Which is another reason why the current enlargement round cannot be compared with previous rounds.
- Bu da mevcut genişleme turunun önceki turlarla karşılaştırılamamasının bir başka nedenidir.
- No national mandate can be compared with the mandate in the European Parliament.
- Hiçbir ulusal yetki Avrupa Parlamentosundaki yetki ile karşılaştırılamaz.
- This is to be compared with an average of 3,6% for EU-flagged vessels.
- Bu, AB bayraklı gemiler için ortalama %3,6 ile karşılaştırılacak.
- This does of course seem miserly compared with the billions from the United States.
- Bu elbette ABD'den gelen milyarlarla karşılaştırıldığında cimri görünüyor.
- Although the proposals are limited, they do represent a slight improvement as compared with the present situation.
- Öneriler sınırlı olmakla birlikte, mevcut durumla karşılaştırıldığında küçük bir iyileşmeyi temsil etmektedir.
- A few wealthy individuals compared with millions living in hunger.
- Açlık içinde yaşayan milyonlarla karşılaştırıldığında birkaç zengin birey.
- Even compared with the standard European cucumber, that is a sensational success!
- Standart Avrupa salatalığı ile karşılaştırıldığında bile bu muazzam bir başarıdır!
- Compared with those predicted for the Member States' public budgets, this rate of increase is lower than the average.
- Üye Devletlerin kamu bütçeleri için öngörülenlerle karşılaştırıldığında, bu artış oranı ortalamadan daha düşüktür.
- This kind of occurrence cannot be compared with the others.
- Bu tür bir olay diğerleriyle karşılaştırılamaz.
- The Middle East is often compared with the Crusader empires that lasted for 200 years.
- Orta Doğu sık sık 200 yıl süren Haçlı imparatorlukları ile karşılaştırılır.
- Having said that, these are details compared with the general thinking behind your proposal.
- Bununla birlikte, teklifinizin arkasındaki genel düşünceyle karşılaştırıldığında bunlar ayrıntıdır.
- That is the key difference compared with the current states in Europe.
- Avrupa'daki mevcut devletlerle karşılaştırıldığında en önemli fark budur.
- The Bank has no national connection and cannot therefore be compared with a private commercial bank.
- Banka'nın ulusal bir bağlantısı yoktur ve bu nedenle özel bir ticari banka ile karşılaştırılamaz.
- It represents a huge shake-up in the industry, compared with today's difficult conditions.
- Günümüzün zor koşullarıyla karşılaştırıldığında sektörde büyük bir sarsıntıyı temsil ediyor.
- Compared with the old model, this is far easier to handle.
- Eski modelle karşılaştırıldığında bunu kullanmak çok daha kolaydır.
- He can't compare with you.
- O sizinle karşılaştıramaz.
- Compared with those in America, Japanese marriages rarely end in divorce.
- Amerika'dakilerle karşılaştırıldığında, Japon evlilikleri nadiren boşanmayla sonuçlanıyor.
- Compared with the old model, this is far easier to handle.
- Eski modelle karşılaştırıldığında, bununla başa çıkmak çok daha kolay.
- Compared with yours, my car is small.
- Seninki ile karşılaştırıldığında benim arabam küçük.
- Compared with last year, this year's crops are much better.
- Geçen yılla karşılaştırıldığında bu yılın ürünleri çok daha iyi.
- Hokkaido is very cold compared with Kyushu.
- Kyushu ile karşılaştırılırsa Hokkaido çok soğuktur.
- It seemed that that house was small if it was compared with the cottage which he lived in even recently.
- Son zamanlarda yaşadığı kulübe ile karşılaştırılırsa, o ev küçük görünüyordu.
- The earth is small compared with the sun.
- Güneşle karşılaştırıldığında dünya küçüktür.
- Compared with her sister, she isn't very punctual.
- Kız kardeşiyle karşılaştırıldığında, çok dakik değil.
- I'm fortunate compared with Tom.
- Tom'la karşılaştırıldığında ben şanslıyım.
- Compared with the English, we are too near-sighted.
- İngilizlerle karşılaştırıldığında, biz çok dar görüşlüyüz.
- Compared with his brother, he is a poor athlete.
- Erkek kardeşi ile karşılaştırıldığında o, kötü bir atlet.
- Compared with her sister, she isn't very punctual.
- Kız kardeşi ile karşılaştırıldığında o çok dakik değil.
- Spring has come later this year compared with last year.
- Geçen yılla karşılaştırıldığında bahar bu yıl geç geldi.
- Artificial leather can't compare with the real thing.
- Suni deri gerçeğiyle karşılaştırılamaz.
- Spring has come early this year compared with last year.
- Geçen yılla karşılaştırıldığında, bahar bu yıl erken geldi.
- It seemed that that house was small if it was compared with the cottage which he lived in even recently.
- Yakın zamanda yaşadığı yazlık ile karşılaştırıldığında o evin küçük olduğu görülüyordu.
- London is large, compared with Paris.
- Londra, Paris ile karşılaştırıldığında büyüktür.
Show More (35)
|