|
- I would ask you all to cooperate and to concentrate on the debate until the start of voting time.
- Hepinizden işbirliği yapmanızı ve oylama başlayana kadar tartışmaya konsantre olmanızı rica ediyorum.
- This is what we must concentrate on.
- Konsantre olmamız gereken şey budur.
- It says that we need to concentrate on our core tasks.
- Temel görevlerimize konsantre olmamız gerektiğini söylüyor.
- The TV was so loud that I couldn't concentrate on my reading.
- Televizyonun sesi çok yüksek olduğu için okuduğum şeye konsantre olamadım.
- I can't concentrate on that problem right now.
- Şu anda bu soruna konsantre olamam.
- Tom concentrated on that.
- Tom onun üzerine konsantre oldu.
- You'd better concentrate on your job!
- İşinize konsantre olsanız iyi olur!
- You'd better concentrate on your job!
- İşinize konsantre olursanız iyi olur!
- I have to concentrate on my work.
- İşim üzerine konsantre olmak zorundayım.
- He couldn't concentrate on the conversation.
- O, konuşmaya konsantre olamadı.
- I want to concentrate on boxing.
- Boksa konsantre olmak istiyorum.
- We must concentrate on that.
- Buna konsantre olmalıyız.
- Tom concentrated on his work.
- Tom işine konsantre oldu.
- You should concentrate on the road when you're driving.
- Araba kullanırken yola konsantre olmalısınız.
- I concentrated on his words.
- Sözlerine konsantre oldum.
- I want to concentrate on that.
- Buna konsantre olmak istiyorum.
- Tom always seems to be concentrating on something.
- Tom her zaman bir şeye konsantre olmuş gibi görünüyor.
- I can't concentrate on my work.
- İşime konsantre olamıyorum.
- I'm concentrating on something.
- Bir şeye konsantre oluyorum.
- The student concentrated on his subject.
- Öğrenci dersine konsantre oldu.
- I concentrated on what he was saying.
- Onun söylediklerine konsantre oldum.
- He concentrated on that.
- O buna konsantre oldu.
- I'm too tired to concentrate on this problem right now.
- Şu anda bu soruna konsantre olamayacak kadar yorgunum.
- I can't concentrate on my work because of the noise.
- Gürültü yüzünden işime konsantre olamıyorum.
- Let's concentrate on what needs to be done today.
- Bugün yapılması gerekenlere konsantre olalım.
- I think we should concentrate on other things.
- Sanırım başka şeylere konsantre olmalıyız.
- Concentrate on what you're doing.
- Ne yaptığınıza konsantre olun.
- Let's concentrate on the job at hand.
- Elimizdeki işe konsantre olalım.
- For now, I'd like to concentrate on this.
- Şimdilik buna konsantre olmak istiyorum.
- I have to concentrate on my work.
- İşime konsantre olmalıyım.
- He tried to concentrate on the letter.
- Mektuba konsantre olmaya çalıştı.
- I concentrated on what he was saying.
- Söylediklerine konsantre oldum.
- Tom tried to concentrate on his work.
- Tom işine konsantre olmaya çalıştı.
- What should we concentrate on?
- Neye konsantre olmalıyız?
- We need to concentrate on coming up with a new plan.
- Yeni bir plan yapmaya konsantre olmalıyız.
- Let's concentrate on the job at hand.
- Eldeki işe konsantre olalım.
- I've been concentrating on my work.
- İşime konsantre olmuş durumdayım.
- He couldn't concentrate on the conversation.
- Konuşmaya konsantre olamadı.
- For now, I'd like to concentrate on this.
- Şimdilik, buna konsantre olmak istiyorum.
- Tom is concentrating on the chess game.
- Tom satranç oyununa konsantre oluyor.
- Tom has trouble concentrating on one thing.
- Tom tek bir şeye konsantre olmakta zorlanıyor.
- You should concentrate on one thing and learn to do it well.
- Tek bir şeye konsantre olmalı ve onu iyi yapmayı öğrenmelisiniz.
- Tom couldn't concentrate on his work.
- Tom işine konsantre olamadı.
- I'm concentrating on something.
- Ben de bir şeye konsantre oluyorum.
- Tom concentrated on that.
- Tom buna konsantre oldu.
- Why don't you just concentrate on your work?
- Neden sadece işine konsantre olmuyorsun?
- Let's concentrate on the future, OK?
- Geleceğe konsantre olalım, tamam mı?
- The TV was so loud that I couldn't concentrate on my reading.
- Televizyonun sesi o kadar yüksekti ki okumaya konsantre olamadım.
Show More (45)
|
|
- The two topics I have concentrated on today are of crucial importance for us at this time.
- Bugün üzerinde yoğunlaştığım iki konu şu anda bizim için hayati önem taşımaktadır.
- The funding will concentrate on fewer but more focussed projects, thereby making the programme more effective.
- Finansman daha az sayıda ama daha odaklı projelere yoğunlaşacak ve böylece program daha etkili hale gelecektir.
- Without forgiving or forgetting anything, I would prefer to concentrate on three questions.
- Hiçbir şeyi affetmeden ya da unutmadan, üç soru üzerinde yoğunlaşmayı tercih ediyorum.
- Finally, I would like to concentrate on heading 4, external policies.
- Son olarak, 4. başlık olan dış politikalar üzerinde yoğunlaşmak istiyorum.
- In my speech, I wish to concentrate on employment strategy.
- Konuşmamda, istihdam stratejisi üzerinde yoğunlaşmak istiyorum.
- We must, therefore, concentrate on the amendments that, in practice, meet the needs of potential recipients.
- Bu nedenle, uygulamada potansiyel alıcıların ihtiyaçlarını karşılayacak değişiklikler üzerinde yoğunlaşmalıyız.
- Here today I will concentrate on the main themes.
- Bugün burada ana temalar üzerinde yoğunlaşacağım.
- In my speech, I wish to concentrate on employment strategy.
- Konuşmamda istihdam stratejisi üzerinde yoğunlaşmak istiyorum.
- We must, therefore, concentrate on the amendments that, in practice, meet the needs of potential recipients.
- Bu nedenle uygulamada potansiyel alıcıların ihtiyaçlarını karşılayacak değişiklikler üzerinde yoğunlaşmalıyız.
- As far as specific proposals are concerned, I will concentrate on three key issues.
- Spesifik öneriler söz konusu olduğunda, üç temel konu üzerinde yoğunlaşacağım.
- This is what we must concentrate on.
- Üzerinde yoğunlaşmamız gereken konu budur.
- In 2004, we will be concentrating on the crucial area of combating negative stereotyped images of women.
- 2004 yılında, kadınların olumsuz basmakalıp imajlarıyla mücadele gibi çok önemli bir alana yoğunlaşacağız.
- In the meantime, I would ask that the Commission be allowed to concentrate on this task, which is not at all easy.
- Bu arada, Komisyon'un hiç de kolay olmayan bu görev üzerinde yoğunlaşmasına izin verilmesini rica ediyorum.
- I want to concentrate on a number of questions.
- Birkaç soru üzerinde yoğunlaşmak istiyorum.
- We believe the IGC should concentrate on the essential institutional reforms.
- HAK'nin temel kurumsal reformlar üzerinde yoğunlaşması gerektiğine inanıyoruz.
- In recent months, the work has been concentrated on the patent system's court-related aspects.
- Son aylarda çalışmalar patent sisteminin mahkemelerle ilgili yönleri üzerinde yoğunlaştı.
- Let's concentrate on the future, OK?
- Geleceğe yoğunlaşalım, değil mi?
- I want to concentrate on that.
- Onun üzerinde yoğunlaşmak istiyorum.
- I have to concentrate on my work.
- İşim üzerine yoğunlaşmak zorundayım.
- Concentrate on what you're doing.
- Ne yaptığınız üzerine yoğunlaşın.
- I want to concentrate on boxing.
- Boks üzerine yoğunlaşmak istiyorum.
- He tried to concentrate on the letter.
- Mektuba yoğunlaşmaya çalıştı.
- Tom concentrated on that.
- Tom onun üzerine yoğunlaştı.
- Let's concentrate on what needs to be done today.
- Bugün yapılması gereken şeyin üzerinde yoğunlaşalım.
- She concentrated on one thing.
- O bir şey üzerinde yoğunlaştı.
- I suggest we concentrate on getting this done.
- Bunu halletmek üzerinde yoğunlaşmayı öneriyorum.
- Taro concentrated on memorizing English words.
- Taro, İngilizce kelimeleri ezberlemek üzerinde yoğunlaştı.
- I'm concentrating on something.
- Bir şey üzerinde yoğunlaşıyorum.
- The student concentrated on his subject.
- Öğrenci, konusu üzerine yoğunlaştı.
- Rejecting the urging of his physician father to study medicine, Hawking chose instead to concentrate on mathematics and physics.
- Doktor babasının tıp okuması yönündeki ısrarlarını reddeden Hawking, bunun yerine matematik ve fiziğe yoğunlaşmayı seçti.
- Taro concentrated on memorizing English words.
- Taro İngilizce kelimeleri ezberlemeye yoğunlaştı.
- Tom concentrated on his work.
- Tom işine yoğunlaştı.
Show More (29)
|
