| 1 |
cruelty |
zulüm |
n. |
|
- Cruelty to one another should not be tolerated.
- Birbirine zulüm etmeye hoşgörü gösterilmemelidir.
- Nigeria is not the only country in the world in which such cruelties take place.
- Dünyada bu tür zulümlerin yaşandığı tek ülke Nijerya değil.
- It goes without saying that cruelty to animals must be stopped.
- Hayvanlara yönelik zulmün durdurulması gerektiğini söylemeye gerek yok.
- The second hurtful aspect of this case is the absolute and wanton cruelty involved.
- Bu vakanın ikinci incitici yönü ise mutlak ve ahlaksız bir zulmün söz konusu olmasıdır.
- Yet it is not just the violence and cruelty which concern me, it is the political decision to colonise a country.
- Ancak beni ilgilendiren sadece şiddet ve zulüm değil, bir ülkeyi sömürgeleştirmek için alınan siyasi karardır.
- Justice without mercy is cruelty; mercy without justice is the mother of dissolution.
- Merhametsiz adalet zulümdür; adaletsiz merhamet ise çözülmenin anasıdır.
- She couldn't accept the cruelties of life.
- O, hayatın zulümlerini kabul edemezdi.
- She gave up eating meat after reading a book about cruelty to animals.
- O hayvanlar üzerindeki zulüm hakkında bir kitap okuduktan sonra et yemeyi bıraktı.
- She gave up eating meat after reading a book about cruelty to animals.
- Hayvanlara yapılan zulümle ilgili bir kitap okuduktan sonra et yemeyi bıraktı.
- Fadil's senseless cruelty wasn't over.
- Fadıl'ın anlamsız zulmü bitmedi.
- Justice without mercy is cruelty; mercy without justice is the mother of dissolution.
- Merhametsiz adalet zulümdür, adaletsiz merhamet yok olmanın anasıdır.
Show More (8)
|
| 2 |
cruelty |
zalimlik |
n. |
|
- This cruelty outrages and horrifies me.
- Bu zalimlik beni öfkelendiriyor ve dehşete düşürüyor.
- Cruelty, it's the first attribute of God.
- Zalimlik, Tanrı'nın ilk özelliğidir.
- Fadil's senseless cruelty wasn't over.
- Fadıl'ın anlamsız zalimliği bitmemişti.
- I cannot abide to see such cruelty.
- Böyle bir zalimliği görmeye tahammül edemiyorum.
Show More (1)
|
| 3 |
cruelty |
acımasızlık |
n. |
|
- Everybody knows the cruelty of war.
- Herkes savaşın acımasızlığının farkında.
- She couldn't accept the cruelties of life.
- Hayatın acımasızlığını kabullenemiyordu.
- Cruelty, it's the first attribute of God.
- Acımasızlık, Tanrı'nın ilk özelliğidir.
Show More (0)
|
