| 1 |
designate |
göstermek |
v. |
|
- Blue lines on the map designate rivers.
- Harita üzerindeki mavi çizgiler nehirleri gösterir.
- The blue lines on the map designate rivers.
- Haritadaki mavi çizgiler nehirleri gösteriyor.
- Blue lines on the map designate rivers.
- Haritadaki mavi çizgiler nehirleri gösteriyor.
Show More (0)
|
| 2 |
designate |
belirtmek |
v. |
|
- It cannot be even one milligram different from what the mark designates.
- İşaretin belirttiğinden bir miligram bile farklı olamaz.
- Churches are designated on the map with crosses.
- Kiliseler harita üzerinde haç işaretleriyle belirtilmiştir.
Show More (-1)
|
| 3 |
designate |
aday |
adj. |
|
- The ambassador-designate is expected to start duty on January 1.
- Büyükelçi adayının 1 Ocak'ta göreve başlaması bekleniyor.
Show More (-2)
|
| 4 |
designate |
ayrılmak |
v. |
|
- The second floor of the restaurant was designated for families with children.
- Restoranın ikinci katı çocuklu ailelere ayrılmıştı.
Show More (-2)
|
| 5 |
designate |
belirlemek |
v. |
|
- The study groups are designated by the letters A, B, and C.
- Çalışma grupları A, B ve C harfleriyle belirlenmiştir.
Show More (-2)
|
| 6 |
designate |
adlandırmak |
v. |
|
- Various terms have been used to describe or designate these workers.
- Bu işçileri tanımlamak ya da adlandırmak için çeşitli terimler kullanılmıştır.
Show More (-2)
|
| 7 |
designate |
görevlendirmek |
v. |
|
- OLAF has designated eight experts from its area to examine the document.
- Avrupa Dolandırıcılıkla Mücadele Bürosu, belgeyi incelemek üzere kendi alanından sekiz uzman görevlendirmiştir.
Show More (-2)
|
| 8 |
designate |
tanımlamak |
v. |
|
- The term designates a broad range of very harmful substances that are to be found everywhere.
- Bu terim, her yerde bulunabilen çok çeşitli zararlı maddeleri tanımlamaktadır.
Show More (-2)
|
