Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
Geçmiş
İngilizce
Türkçe
1
destitute
yoksul
adj.
The earthquake left many people
destitute.
Deprem birçok insanı
yoksul
bırakmıştır.
Sami's arrest left his family
destitute.
Sami'nin tutuklanması ailesini
yoksul
bıraktı.
Show More (-1)
2
destitute
mahrum
adj.
The worst solitude is to be
destitute
of sincere friendship.
En kötü yalnızlık, samimi bir dosttan
mahrum
olmaktır.
Show More (-2)