|
- Wish you can benefit from our online sentence dictionary and make daily progress!
- Çevrimiçi cümle sözlüğümüzden yararlanmanız ve günlük ilerleme kaydetmeniz dileğiyle!
- Tom bought me a dictionary.
- Tom bana bir sözlük aldı.
- I could not find that word in the dictionary.
- O kelimeyi sözlükte bulamadım.
- With my dictionary I can translate anything!
- Sözlüğümle her şeyi çevirebilirim!
- You had better consult a dictionary when you don't know the meaning of a word.
- Bir kelimenin anlamını bilmediğinizde bir sözlüğe başvursanız iyi edersiniz.
- This is the dictionary my teacher recommended I buy.
- Bu, öğretmenimin satın almamı tavsiye ettiği sözlük.
- The dictionary contains about half a million words.
- Sözlük, yaklaşık yarım milyon kelime içeriyor.
- That's not a dictionary.
- Bu bir sözlük değil.
- This dictionary is expensive.
- Bu sözlük pahalıdır.
- Please hand me the dictionary.
- Lütfen sözlüğü bana ver.
- Keep a dictionary within easy reach.
- Elinin altında bir sözlük bulundur.
- I need a good dictionary.
- İyi bir sözlüğe ihtiyacım var.
- Are you a walking dictionary?
- Sen yürüyen bir sözlük müsün?
- This dictionary contains about 40,000 headwords.
- Bu sözlük yaklaşık 40,000 kelime içeriyor.
- I'll lend you this dictionary.
- Bu sözlüğü size ödünç vereceğim.
- What did you buy this expensive dictionary for?
- Bu pahalı sözlüğü neden aldın?
- Their job is to add examples to the dictionary.
- Onların işi sözlüğe örnekler eklemektir.
- Without a good dictionary, you can't do anything.
- İyi bir sözlük olmadan hiçbir şey yapamazsın.
- My sister asked me to lend her the dictionary.
- Kız kardeşim benden sözlüğümü ona ödünç vermemi istedi.
- My dictionary is very useful.
- Sözlüğüm çok kullanışlıdır.
- We are adding new proverbs to the dictionary.
- Sözlüğe yeni atasözleri ekliyoruz.
- The dictionary is an invaluable tool for learning languages.
- Sözlük, dil öğrenmek için paha biçilmez bir araç.
- This dictionary has example sentences.
- Bu sözlükte örnek tümceler var.
- I'm helpless without that dictionary, even when it's just for one day.
- O sözlük olmadan çaresizim, sadece bir günlüğüne bile olsa.
- Even if it costs 10,000 yen, I must buy the dictionary.
- 10,000 yen tutsa bile, sözlüğü satın almalıyım.
- Can I use your dictionary?
- Sözlüğünüzü kullanabilir miyim?
- That is my dictionary.
- O benim sözlüğümdür.
- Not every student has a dictionary.
- Her öğrencinin sözlüğü yok.
- This dictionary has been of great use to me.
- Bu sözlük çok işime yaradı.
- Hand me the dictionary there, please.
- Şuradaki sözlüğü uzatır mısın lütfen?
- You should consult a dictionary when you don't know the meaning of a word.
- Bir kelimenin anlamını bilmediğin zaman bir sözlüğe başvurmalısın.
- Is there an English-Japanese dictionary on the bookshelf?
- Kitaplıkta İngilizce-Japonca bir sözlük var mı?
- There are approximately 2 million words in the dictionary.
- Sözlükte yaklaşık 2 milyon kelime var.
- That dictionary is mine.
- O sözlük benim.
- Please feel free to use my dictionary.
- Lütfen sözlüğümü kullanmaya çekinme.
- That isn't your dictionary, is it?
- Bu senin sözlüğün değil, değil mi?
- Currently, many students have a dictionary but don't know how to use it correctly.
- Şu anda birçok öğrencinin bir sözlüğü var ama onu nasıl doğru kullanacaklarını bilmiyorlar.
- I want to buy a cheap dictionary.
- Ucuz bir sözlük almak istiyorum.
- I cannot do without this dictionary even for a single day.
- Bir tek gün için bile bu sözlük olmadan yapamam.
- This dictionary is expensive.
- Bu sözlük pahalı.
- Can I use your dictionary for a minute?
- Sözlüğünü bir dakikalığına kullanabilir miyim?
- He used the dictionary.
- O, sözlüğü kullandı.
- It's impossible to translate this sentence without a dictionary.
- Bir sözlük olmadan bu cümleyi çevirmek imkansız.
- Piet really is a walking dictionary.
- Piet gerçekten yürüyen bir sözlük.
- The most important book to learn a foreign language is, naturally, a dictionary.
- Yabancı dil öğrenmek için en önemli kitap, doğal olarak, bir sözlüktür.
- This dictionary isn't the most recent version.
- Bu sözlük en son sürüm değil.
- I gave her her dictionary back.
- Ona sözlüğünü geri verdim.
- Why did you buy such an expensive dictionary?
- Neden bu kadar pahalı bir sözlük aldın?
- He is the person to whom I gave my dictionary.
- O, sözlüğümü verdiğim kişi.
- Could you please lend me your dictionary?
- Lütfen bana sözlüğünü ödünç verir misin?
- This dictionary is as useful as yours.
- Bu sözlük seninki kadar yararlı.
- Keep a dictionary within easy reach.
- Kolayca ulaşabileceğiniz bir sözlük bulundurun.
- I think this dictionary is useful for beginners.
- Bu sözlüğün yeni başlayanlar için faydalı olduğunu düşünüyorum.
- My dictionary is at home.
- Benim sözlüğüm evde.
- He used the dictionary.
- Sözlük kullanıyordu.
- Please loan me your dictionary.
- Lütfen sözlüğünü bana ödünç ver.
- You may always use my dictionary.
- Benim sözlüğümü her zaman kullanabilirsin.
- You can use a dictionary for this exam.
- Bu sınav için bir sözlük kullanabilirsiniz.
- Is this your dictionary?
- Bu sözlük senin mi?
- She gave me permission to use her dictionary.
- Sözlüğünü kullanmama izin verdi.
- I need a Latin dictionary.
- Latince sözlüğe ihtiyacım var.
- I cannot do it without the dictionary.
- Sözlük olmadan yapamam.
- I bought this dictionary, too.
- Ben de bu sözlüğü satın aldım.
- The dictionary is small.
- Sözlük küçük.
- Do you have a dictionary with you?
- Yanında sözlük var mı?
- I want this dictionary.
- Bu sözlüğü istiyorum.
- Tom gave me back my dictionary.
- Tom sözlüğümü bana geri verdi.
- It's my dictionary.
- O benim sözlüğüm.
- Can you fetch this dictionary for me?
- Bu sözlüğü benim için getirebilir misin?
- This dictionary is by far the best.
- Bu sözlük açık ara farkla en iyisi.
- Tom said his dictionary was in his bag.
- Tom sözlüğünün çantasında olduğunu söyledi.
- Tatoeba is a multi-language dictionary.
- Tatoeba çok dilli bir sözlüktür.
- The dictionary is useful and, what is more, not expensive.
- Sözlük kullanışlı ve dahası pahalı değil.
- This dictionary is very expensive, but is worth buying.
- Bu sözlük çok pahalı ama satın almaya değer.
- With my dictionary I can translate anything!
- Sözlüğümle her şeyi tercüme edebilirim!
- Are you going to buy a dictionary?
- Sözlük alacak mısın?
- She gave me permission to use her dictionary.
- Bana sözlüğünü kullanmam için izin verdi.
- The dictionary on the desk is mine.
- Sıradaki sözlük benim.
- Their job is to add examples to the dictionary.
- Onların işi sözlüğe örnekler eklemek.
- Which dictionary do you often use?
- Sıklıkla hangi sözlüğü kullanıyorsunuz?
- A dictionary makes words comprehensible.
- Bir sözlük sözcükleri anlaşılır hale getirir.
- The dictionary is up to date.
- Sözlük günceldir.
- This is my dictionary.
- Bu benim sözlük.
- I lost my dictionary.
- Sözlüğümü kaybettim.
- This is the person I gave a dictionary to.
- Sözlük verdiğim kişi bu.
- This dictionary contains a lot of information.
- Bu sözlük çok fazla bilgi içeriyor.
- That's my dictionary.
- Bu benim sözlüğüm.
- Is this the dictionary which you are looking for?
- Bu, aradığınız sözlük mü?
- Refer to the dictionary as often as possible.
- Mümkün olduğunca sık sözlüğe bakın.
- I think this dictionary will be of great help to me.
- Sanırım bu sözlük bana çok yardımcı olacak.
- Would you mind my using this dictionary?
- Bu sözlüğü kullanmamın bir sakıncası var mı?
- Aren't you going to buy a dictionary?
- Bir sözlük almayacak mısın?
- You had better consult a dictionary when you don't know the meaning of a word.
- Bir kelimenin anlamını bilmiyorsan bir sözlüğe başvursan iyi olur.
- I want to buy a cheap dictionary.
- Ucuz bir sözlük satın almak istiyorum.
- Tom bought a dictionary, too.
- Tom da bir sözlük aldı.
- I have a good dictionary.
- İyi bir sözlüğüm var.
- This is the best dictionary there is in the library.
- Kütüphanede bulunan en iyi sözlük bu.
- My teacher recommended that dictionary.
- Öğretmenim o sözlüğü tavsiye etti.
- He looked up the word in his dictionary.
- Sözlüğünde kelimeye baktı.
- I need a Latin dictionary.
- Latince bir sözlüğe ihtiyacım var.
- Another thing that is required is a dictionary.
- Gerekli olan bir diğer şey, bir sözlüktür.
- May I use your dictionary?
- Sözlüğünüzü kullanabilir miyim?
- What did you buy this expensive dictionary for?
- Bu pahalı sözlüğü ne için aldın?
- I always keep a dictionary close at hand.
- Her zaman elimin altında bir sözlük bulundururum.
- This dictionary isn't mine.
- Bu sözlük benim değil.
- Do you have an extra English dictionary by any chance?
- Bir ihtimal, fazladan bir sözlüğün var mı?
- Do you know how to use a dictionary?
- Bir sözlüğü nasıl kullanacağınızı biliyor musunuz?
- Tom gave a French-English dictionary to Mary.
- Tom, Mary'ye Fransızca-İngilizce bir sözlük verdi.
- Please lend me your dictionary.
- Lütfen bana sözlüğünü ödünç ver.
- I can not do without this dictionary even for a single day.
- Bu sözlük olmadan bir gün bile yapamam.
- Tom bought a Japanese-Chinese dictionary.
- Tom bir Japonca-Çince sözlük aldı.
- Tom uses the same dictionary as I do.
- Tom benimle aynı sözlüğü kullanıyor.
- This dictionary has example sentences.
- Bu sözlüğün örnek cümleleri var.
- Can I borrow your dictionary?
- Sözlüğünü ödünç alabilir miyim?
- The dictionary that I bought hasn't been delivered to me yet.
- Aldığım sözlük henüz bana teslim edilmedi.
- This dictionary is up to date.
- Bu sözlük güncel.
- I think that he wants to buy a new dictionary.
- Ben onun yeni bir sözlük satın almak istediğini düşünüyorum.
- This dictionary isn't any good.
- Bu sözlük hiç iyi değil.
- You may use a dictionary while taking this test.
- Bu testi yaparken bir sözlük kullanabilirsiniz.
- The dictionary is now available as an app for Android phones.
- Sözlük artık Android telefonlar için bir uygulama olarak mevcut.
- This dictionary has sentences that illustrate how to use each word.
- Bu sözlükte her kelimenin nasıl kullanılacağını gösteren cümleler var.
- Which dictionary is better, Collins or Oxford?
- Hangi sözlük daha iyidir, Collins veya Oxford?
- Tom forgot to give me back my dictionary.
- Tom bana sözlüğümü geri vermeyi unuttu.
- He bought me a new dictionary.
- O bana yeni bir sözlük satın aldı.
- I often look up words in that dictionary.
- O sözlükte sık sık kelimeler ararım.
- This word is not in the dictionary.
- Bu kelime sözlükte değil.
- You may use my dictionary.
- Benim sözlüğümü kullanabilirsin.
- She bought the dictionary, too.
- Sözlüğü de aldı.
- Would you mind my using this dictionary?
- Bu sözlüğü kullanabilir miyim?
- This dictionary contains about 40,000 headwords.
- Bu sözlükte yaklaşık 40.000 kelime var.
- The word failure doesn't appear in Layla's dictionary.
- Leyla'nın sözlüğünde başarısızlık sözcüğü yoktur.
- This dictionary is mine.
- Bu sözlük benim.
- Let's compare this dictionary with that one.
- Bu sözlüğü onunla karşılaştıralım.
- This is Tom's dictionary.
- Bu Tom'un sözlüğü.
- That's not a dictionary.
- O bir sözlük değil.
- I've read the dictionary cover to cover.
- Ben sözlüğü başından sonuna kadar okudum.
- This dictionary will be of great help to you.
- Bu sözlük size çok yardımcı olacaktır.
- She bought the dictionary, too.
- Sözlüğü de satın aldı.
- This is a good dictionary for high school students.
- Bu, lise öğrencileri için iyi bir sözlük.
- Whose dictionary is it on the table?
- Masanın üstündeki kimin sözlüğü?
- Have you a dictionary today?
- Bugün sözlüğün var mı?
- You may always use my dictionary.
- Sözlüğümü her zaman kullanabilirsin.
- Look up words you don't know in your dictionary.
- Sözlüğünde bilmediğin kelimelere bak.
- Do you have a German-Russian dictionary?
- Almanca-Rusça sözlüğün var mı?
- Please lend me your dictionary.
- Lütfen sözlüğünü bana ödünç ver.
- You can use the dictionary.
- Sözlüğü kullanabilirsiniz.
- The word is not in my dictionary.
- O kelime benim sözlüğümde yok.
- He was taught French and given a dictionary.
- Kendisine Fransızca öğretildi ve bir sözlük verildi.
- This is the word I found in the dictionary.
- Sözlükte bulduğum kelime bu.
- Tatoeba is a dictionary.
- Tatoeba bir sözlük.
- Tom bought a Chinese-Japanese dictionary.
- Tom bir Çince-Japonca sözlük aldı.
- Look it up in your dictionary.
- Sözlüğünde ona bak.
- This dictionary has a preface, not a foreword.
- Bu sözlüğün bir önsözü değil, bir girişi var.
- Does Emily have a dictionary?
- Emily'nin sözlüğü var mı?
- May I borrow this dictionary?
- Bu sözlüğü alabilir miyim?
- This is the very dictionary that I have been looking for.
- Bu tam aradığım sözlük.
- I will add new words to my dictionary.
- Sözlüğüme yeni kelimeler ekleyeceğim.
- I have exactly the same dictionary.
- Bende de aynı sözlükten var.
- Have you looked up the word in a dictionary to see how it's actually spelled?
- Gerçekten nasıl yazıldığını görmek için sözlükte kelimeye baktın mı?
- A dictionary explains words.
- Sözlük kelimeleri açıklar.
- Whose dictionary is this?
- Bu kimin sözlüğü?
- I gave my sister a dictionary.
- Kız kardeşime bir sözlük verdim.
- She gave the dictionary back.
- Sözlüğü geri verdi.
- Please loan me your dictionary.
- Sözlüğünü bana ödünç ver, lütfen.
- You won't find this word in a normal dictionary.
- Bu kelimeyi normal bir sözlükte bulamayacaksın.
- I want to buy this dictionary.
- Bu sözlüğü satın almak istiyorum.
- I put the dictionary back on Tom's desk.
- Sözlüğü Tom'un masasına geri koydum.
- Yes, this is my dictionary.
- Evet, bu benim sözlüğüm.
- I don't use a dictionary very often.
- Çok sık sözlük kullanmıyorum.
- This is the dictionary I spoke of yesterday.
- Bu, dün bahsettiğim sözlük.
- The dictionary is the only place where success comes before work.
- Sözlük, başarının işten önce geldiği tek yerdir.
- Which Spanish-English dictionary would you recommend for beginners?
- Yeni başlayanlar için hangi İspanyolca-İngilizce sözlüğü önerirsin?
- Whose dictionary is it on the table?
- Masanın üzerindeki kimin sözlüğü?
- Is this the dictionary you're looking for?
- Aradığın sözlük bu mu?
- This dictionary is not useful at all.
- Bu sözlük hiç kullanışlı değil.
- Always keep this dictionary handy.
- Bu sözlüğü her zaman elinizin altında bulundurun.
- The dictionary is on the desk.
- Sözlük masanın üzerinde.
- I could not find that word in the dictionary.
- Bu kelimeyi sözlükte bulamadım.
- This is a terrible dictionary.
- Bu berbat bir sözlük.
- Tom gave me back my dictionary.
- Tom bana sözlüğümü geri verdi.
- Even if it costs 10,000 yen, I must buy the dictionary.
- 10.000 yene malolsa bile, sözlüğü satın almalıyım.
- Could you please lend me your dictionary?
- Lütfen bana sözlüğünüzü ödünç verir misiniz?
- I think that he wants to buy a new dictionary.
- Sanırım yeni bir sözlük almak istiyor.
- Lend me your dictionary, please.
- Sözlüğünü bana ödünç ver, lütfen.
- The dictionary Tom usually uses is very large.
- Tom'un genellikle kullandığı sözlük çok büyük.
- This is the dictionary I told you about yesterday.
- Dün sana bahsettiğim sözlük bu.
- How many words are there in this dictionary?
- Bu sözlükte kaç kelime var?
- He is, so to speak, a walking dictionary.
- O, tabiri caizse, yürüyen bir sözlük.
- When you compare this dictionary with that one, you can easily see which is better.
- Bu sözlük ile diğerini karşılaştırdığınızda hangisinin daha iyi olduğunu kolayca görebilirsiniz.
- Lend me your dictionary, please.
- Bana sözlüğünüzü ödünç verin, lütfen.
- Is this your copy of the dictionary?
- Bu sizin sözlük kopyanız mı?
- She gave me permission to use her dictionary.
- Bana sözlüğünü kullanma izni verdi.
- Is this your dictionary?
- Senin sözlüğün bu mu?
- Is this your dictionary?
- Bu senin sözlüğün mü?
- This is the word I found in the dictionary.
- Sözlükte bulduğum kelime budur.
- This is the dictionary I spoke of yesterday.
- Bu, dün söz ettiğim sözlük.
- Why did you buy that expensive dictionary?
- Neden o pahalı sözlüğü aldın?
- Do you have a small English-Russian dictionary?
- Küçük bir İngilizce-Rusça sözlüğünüz var mı?
- That's my dictionary.
- O benim sözlüğüm.
- Can you recommend a good dictionary?
- İyi bir sözlük önerebilir misin?
- That's Tom's dictionary.
- Bu Tom'un sözlüğü.
- Please loan me your dictionary.
- Lütfen sözlüğünüzü ödünç verin.
- This dictionary, of which the third volume is missing, cost me a hundred dollars.
- Üçüncü cildi eksik olan bu sözlük bana üç yüz dolara mal oldu.
- The dictionary comes in two volumes.
- Sözlük iki cilt halinde geliyor.
- Which dictionary do you often use?
- Genellikle hangi sözlüğü kullanıyorsun?
- This dictionary is written in English.
- Bu sözlük İngilizce yazılmıştır.
- In the dictionary of every language, every word has a lot of meanings.
- Her dilin sözlüğünde her kelimenin birçok anlamı vardır.
- Please lend me your dictionary.
- Sözlüğünü bana ödünç ver, lütfen.
- The teacher recommended this dictionary to us.
- Öğretmen bize bu sözlüğü tavsiye etti.
- I have no money to buy the dictionary with.
- Sözlüğü alacak param yok.
- The dictionary is useful and, what is more, not expensive.
- Sözlük yararlı ve dahası pahalı değil.
- Tatoeba is a dictionary.
- Tatoeba bir sözlüktür.
- Please look up this word in a dictionary.
- Lütfen bir sözlükten bu kelimeye bak.
- Sami's dictionary was sitting on the seat.
- Sami'nin sözlüğü koltuğun üstünde duruyordu.
- This dictionary is nearly useless.
- Bu sözlük neredeyse işe yaramaz.
- This dictionary doesn't belong to me.
- Bu sözlük bana ait değil.
- I don't have money to buy a dictionary.
- Sözlük alacak param yok.
- This dictionary is mine.
- Bu sözlük benimki.
- He is a man of great knowledge, that is to say, a walking dictionary.
- Çok bilgili bir adam, yani yürüyen bir sözlük.
- He looked up the word in the dictionary.
- Sözlükte kelimeye baktı.
- You don't have to use a dictionary when you read this book.
- Bu kitabı okurken sözlük kullanmanıza gerek yok.
- Why did you buy that expensive dictionary?
- Neden bu pahalı sözlüğü aldın?
- I could not find that word in the dictionary.
- O sözcüğü sözlükte bulamadım.
- Why did you buy this expensive dictionary?
- Bu pahalı sözlüğü niçin satın aldın?
- Tom doesn't have a good French-English dictionary.
- Tom'un iyi bir Fransızca-İngilizce sözlüğü yok.
- This is a great dictionary.
- Bu harika bir sözlük.
- Whose dictionary is it on the table?
- Masadaki kimin sözlüğü?
- There is a dictionary on the desk.
- Masanın üstünde bir sözlük var.
- The dictionary on the desk is Tom's.
- Masanın üzerindeki sözlük Tom'a ait.
- The most important book to learn a foreign language is, naturally, a dictionary.
- Bir yabancı dili öğrenmek için en önemli kitap, doğal olarak, bir sözlüktür.
- Tatoeba is a multi-language dictionary.
- Tatoeba çok dilli bir sözlük.
- Tom forgot to give me back my dictionary.
- Tom sözlüğümü bana geri vermeyi unuttu.
- I can't do without this dictionary.
- Ben bu sözlük olmadan yapamam.
- The dictionary is an invaluable tool for learning languages.
- Sözlük, dil öğrenmek için paha biçilmez bir araçtır.
- This dictionary isn't useful.
- Bu sözlük işe yaramaz.
- She bought that dictionary too.
- O sözlüğü de aldı.
- Are you going to buy a dictionary?
- Sözlük mü alacaksın?
- When was the last time you used this dictionary?
- Bu sözlüğü en son ne zaman kullandınız?
- The dictionary that is on the desk is Tom's.
- Masanın üzerindeki sözlük Tom'a ait.
- Please loan me your dictionary.
- Lütfen bana sözlüğünü ödünç ver.
- This is a good dictionary.
- Bu iyi bir sözlük.
- I couldn't find the word I was looking for in the dictionary.
- Aradığım kelimeyi sözlükte bulamadım.
- Didn't Tom give you the dictionary?
- Tom sana sözlüğü vermedi mi?
- You can use my dictionary.
- Benim sözlüğümü kullanabilirsin.
- Would you lend me your dictionary?
- Bana sözlüğünü ödünç verir misin?
- Do you have a dictionary?
- Sözlüğün var mı?
- Refer to the dictionary as often as possible.
- Mümkün olduğunca sık sözlüğe başvurun.
- I have no money to buy the dictionary with.
- Sözlüğü almaya param yok.
- Please loan me your dictionary.
- Bana sözlüğünü ödünç ver, lütfen.
- A dictionary defines words.
- Sözlük kelimeleri tanımlar.
- I need a Japanese-English dictionary.
- Bir Japonca-İngilizce sözlüğe ihtiyacım var.
- Can you recommend a good dictionary to me?
- Bana iyi bir sözlük önerebilir misin?
- Whenever you study, use your dictionary to best effect.
- Her çalışmanızda sözlüğünüzü en iyi şekilde kullanın.
- He was taught French and given a dictionary.
- Ona Fransızca öğretildi ve bir sözlük verildi.
- This dictionary is no good.
- Bu sözlük iyi değil.
- Tom doesn't have a good French-English dictionary.
- Tom'un iyi bir Fransız-İngilizce Sözlüğü yok.
- I cannot do it without the dictionary.
- Onu sözlüksüz yapamam.
- This dictionary has 12 volumes.
- Bu sözlüğün on iki cildi vardır.
- Akira is using that same dictionary that his father used as a student.
- Akira, babasının öğrenciyken kullandığı sözlüğü kullanıyor.
- This dictionary isn't any good.
- Bu sözlük hiç de iyi değil.
- The dictionary that I bought was delivered to me this morning.
- Aldığım sözlük bu sabah bana teslim edildi.
- Would you please lend me your dictionary?
- Lütfen sözlüğünü bana ödünç verir misin?
- This is a great dictionary.
- Bu harika bir sözlüktür.
- Can you recommend an appropriate dictionary?
- Uygun bir sözlük önerebilir misiniz?
- I have an up-to-date dictionary.
- Güncel bir sözlüğüm var.
- The dictionary that I bought still wasn't delivered to me.
- Satın aldığım sözlük hâlâ bana teslim edilmedi.
- I have a dictionary.
- Benim bir sözlüğüm var.
- If there's a cheap kanji dictionary in Japan, I will buy it.
- Japonya'da ucuz bir kanji sözlüğü varsa, onu satın alacağım.
- Have you got an English-Vietnamese dictionary?
- İngilizce-Vietnamca sözlüğün var mı?
- Have you ever searched this word in the dictionary?
- Sen hiç sözlükte bu kelimeyi aradın mı?
- Is this the dictionary you're looking for?
- Aradığınız sözlük bu mu?
- Anyone may use this dictionary.
- Bu sözlüğü herkes kullanabilir.
- In the dictionary of every language, every word has a lot of meanings.
- Her dilin sözlüğünde, her kelimenin birçok anlamı vardır.
- The dictionary is of great use to me.
- Sözlük benim için çok faydalı.
- Do you have a German-Russian dictionary?
- Almanca-Rusça sözlüğünüz var mı?
- This dictionary is as useful as yours.
- Bu sözlük sizinki kadar kullanışlı.
- It is useless to try to remember all the words in the dictionary.
- Sözlükteki tüm kelimeleri hatırlamaya çalışmak yararsızdır.
- May I use your dictionary?
- Sözlüğünü kullanabilir miyim?
- This dictionary is by far the best.
- Bu sözlük açık ara en iyisidir.
- I'd like to buy a good dictionary.
- İyi bir sözlük almak istiyorum.
- I have no money to buy the dictionary.
- Sözlüğü alacak kadar param yok.
- Can you recommend an appropriate dictionary?
- Uygun bir sözlük tavsiye edebilir misin?
- Have you ever searched this word in the dictionary?
- Hiç sözlükte bu kelimeyi aradınız mı?
- This dictionary is as useful as yours.
- Bu sözlük sizinki kadar kullanışlıdır.
- May I borrow your dictionary?
- Sözlüğünü ödünç alabilir miyim?
- You should consult the dictionary.
- Sözlüğe başvurmalısın.
- Can I use your dictionary for a minute?
- Sözlüğünüzü bir dakikalığına kullanabilir miyim?
- Keep a good dictionary at hand.
- Elinizin altında iyi bir sözlük bulundurun.
- Tom doesn't have a very good Japanese-English dictionary.
- Tom'un çok iyi bir Japonca-İngilizce sözlüğü yok.
- After years of focus on words, dictionary writers finally turned to sentences.
- Yıllarca kelimelere odaklandıktan sonra, sözlük yazarları sonunda cümlelere yöneldi.
- He is, so to speak, a walking dictionary.
- Tabiri caizse, o yürüyen bir sözlüktür.
- Keep the dictionary by you.
- Sözlüğü yanında bulundur.
- He recommended this dictionary to me.
- O bana bu sözlüğü tavsiye etti.
- I can't do without this dictionary.
- Bu sözlük olmadan yapamam.
- My father is, so to speak, a walking dictionary.
- Babam, deyim yerindeyse, yürüyen bir sözlüktür.
- Even if it costs 10,000 yen, I must buy the dictionary.
- 10,000 yene mal olsa bile, sözlüğü almalıyım.
- This is Tom's dictionary.
- Bu, Tom'un sözlüğü.
- A dictionary is an excellent reference book.
- Bir sözlük mükemmel bir başvuru kitabıdır.
- Can I use your dictionary?
- Ben senin sözlüğünü kullanabilir miyim?
- The dictionary comes in two volumes.
- Sözlük iki ciltten oluşuyor.
- We use a dictionary to look up the meaning of words.
- Kelimelerin anlamlarını bulmak için sözlük kullanırız.
- He wants to get a new dictionary.
- Yeni bir sözlük almak istiyor.
- This dictionary contains not more than 20,000 words.
- Bu sözlük en fazla 20.000 kelime içeriyor.
- Don't you have a dictionary?
- Sözlüğün yok mu?
- Anyone may use this dictionary.
- Herkes bu sözlüğü kullanabilir.
- This dictionary is completely useless.
- Bu sözlük tamamen işe yaramaz.
- This is a good dictionary for high school students.
- Bu lise öğrencileri için iyi bir sözlük.
- Please hand me the dictionary.
- Lütfen bana sözlüğü uzat.
- I don't know when Tom bought that dictionary.
- Tom'un o sözlüğü ne zaman aldığını bilmiyorum.
- This is the dictionary my teacher recommended I buy.
- Bu öğretmenimin almamı önerdiği sözlük.
- I cannot do without this dictionary even for a single day.
- Bu sözlük olmadan tek bir gün bile yapamam.
- Can I use this dictionary of yours?
- Bu sözlüğünüzü kullanabilir miyim?
- How many words are there in this dictionary?
- Bu sözlükte kaç tane sözcük var?
- Can I use this dictionary of yours?
- Senin bu sözlüğünü kullanabilir miyim?
- This dictionary can also help you.
- Bu sözlük de size yardımcı olabilir.
- My dictionary is at home.
- Sözlüğüm evde.
- A talking dictionary is no longer a fantasy.
- Konuşan sözlük artık bir fantezi değil.
- Tom used the dictionary.
- Tom sözlüğü kullandı.
- This dictionary is as useful as that one.
- Bu sözlük de onun kadar kullanışlıdır.
- She had to use her dictionary many times.
- Sözlüğünü birçok kez kullanmak zorunda kaldı.
- Look up these words in the dictionary.
- Sözlükte bu kelimelere bak.
- I can not do without this dictionary even for a single day.
- Bir tek gün için bile bu sözlük olmadan yapamam.
- Tom might not lend you his dictionary.
- Tom sana sözlüğünü ödünç vermeyebilir.
- Can I borrow your dictionary?
- Sözlüğünüzü ödünç alabilir miyim?
- This dictionary is superior to that one.
- Bu sözlük ondan daha üstün.
- I want the same dictionary that your sister has.
- Kız kardeşinin sahip olduğu sözlükten istiyorum.
- I bought a dictionary the other day.
- Geçen gün bir sözlük aldım.
- You don't have to use a dictionary when you read this book.
- Bu kitabı okurken sözlük kullanmak zorunda değilsin.
- Lend me your dictionary, please.
- Bana sözlüğünü ödünç ver, lütfen.
- Five thousand yen is enough to buy this dictionary.
- Bu sözlüğü satın almak için beş bin yen yeterli.
- He uses the same dictionary as I do.
- Benimle aynı sözlüğü kullanıyor.
- I think this dictionary is useful for beginners.
- Bu sözlüğün yeni başlayanlar için yararlı olduğunu düşünüyorum.
- This can be found in any dictionary.
- Bu herhangi bir sözlükte bulunabilir.
- After years of focus on words, dictionary writers finally turned to sentences.
- Sözcükler üzerine odaklanılan yıllardan sonra, sözlük yazarları nihayet cümlelere döndüler.
- Can you recommend a good dictionary?
- İyi bir sözlük tavsiye edebilir misiniz?
- I left my dictionary downstairs.
- Sözlüğümü aşağıda unutmuşum.
- Which dictionary did you refer to?
- Hangi sözlüğe başvurdunuz?
- He bought me a new dictionary.
- Bana yeni bir sözlük aldı.
- Do you have a dictionary with you?
- Yanında bir sözlük var mı?
- This dictionary is as useful as that one.
- Bu sözlük onun kadar faydalıdır.
- Wouldn't it be amazing to create the world's largest dictionary?
- Dünyanın en büyük sözlüğünü oluşturmak harika olmaz mıydı?
- My sister asked me to lend her the dictionary.
- Kız kardeşim benden sözlüğü ödünç istedi.
- When was the last time you used this dictionary?
- En son ne zaman bu sözlüğü kullandın?
- The dictionary that I bought hasn't been delivered to me yet.
- Satın aldığım sözlük henüz bana teslim edilmedi.
- Tom doesn't have a very good French-English dictionary.
- Tom'un çok iyi bir Fransızca-İngilizce sözlüğü yok.
- Do you have a Finnish dictionary?
- Fince sözlüğün var mı?
- I don't have a very good dictionary.
- Çok iyi bir sözlüğüm yok.
- Tom doesn't have a very good Japanese-English dictionary.
- Tom iyi bir Japonca-İngilizce sözlüğe sahip değil.
- Why did you buy this expensive dictionary?
- Bu pahalı sözlüğü neden aldın?
- Look up the new words in your dictionary.
- Sözlüğünüzden yeni sözcüklere bakın.
- Can you show me the word in the dictionary?
- Kelimeyi sözlükte gösterebilir misin?
- This is the best dictionary that I have.
- Bu sahip olduğum en iyi sözlük.
- He is the person to whom I gave my dictionary.
- Sözlüğümü verdiğim kişi oydu.
- Please bring a dictionary.
- Lütfen bir sözlük getir.
- Is this the dictionary which you are looking for?
- Aradığınız sözlük bu mu?
- Can you fetch this dictionary for me?
- Bu sözlüğü bana getirebilir misin?
- Sami's dictionary was sitting on the seat.
- Sami'nin sözlüğü koltukta duruyordu.
- This dictionary is my sister's.
- Bu sözlük benim kız kardeşimindir.
- Always keep this dictionary handy.
- Bu sözlüğü her zaman el altında tut.
- The examples in this dictionary are easy to understand.
- Bu sözlükteki örnekleri anlamak kolay.
- As it is now, many schoolchildren own a dictionary but don't really know what to do with it.
- Şu anda olduğu gibi, birçok okul çocuğu bir sözlüğe sahip ama onunla ne yapacağını gerçekten bilmiyor.
- This dictionary has 12 volumes.
- Bu sözlüğün 12 cildi var.
- You should look up all unfamiliar words in a dictionary.
- Bilmediğin kelimeleri sözlükten araştırmalısın.
- It's a dictionary.
- Bu, bir sözlük.
- She bought the dictionary, too.
- O da sözlük satın aldı.
- Tom gave me a dictionary.
- Tom bana bir sözlük verdi.
- It's my dictionary.
- Bu benim sözlüğümdür.
- I need a better dictionary.
- Daha iyi bir sözlüğe ihtiyacım var.
- This dictionary isn't useful at all.
- Bu sözlük hiç faydalı değil.
- She bought a dictionary for her sister.
- Kız kardeşi için bir sözlük aldı.
- Always have your dictionary close at hand.
- Sözlüğünüz her zaman elinizin altında olsun.
- I bought this dictionary, too.
- Bu sözlüğü de aldım.
- A dictionary is an excellent reference book.
- Sözlük mükemmel bir referans kitabıdır.
- There's a dictionary on top of the desk.
- Masanın üstünde bir sözlük var.
- I want the same dictionary that your sister has.
- Ablanın sözlüğünün aynısından istiyorum.
- Which dictionary is better, Collins or Oxford?
- Hangi sözlük daha iyi, Collins mi Oxford mu?
- This is the person I gave a dictionary to.
- Bu, bir sözlük verdiğim kişidir.
- Hand me the dictionary there, please.
- Bana oradaki sözlüğü uzat, lütfen.
- Did you buy a dictionary?
- Sözlük aldın mı?
- Where's your dictionary?
- Sözlüğün nerede?
- This dictionary is good.
- Bu sözlük iyi.
- Is there an English-Japanese dictionary on the bookshelf?
- Kitaplıkta İngilizce-Japonca sözlük var mı?
- Shall I buy this dictionary just because it's cheap?
- Sırf ucuz diye bu sözlüğü alayım mı?
- You can use my dictionary.
- Benim sözlüğümü kullanabilirsiniz.
- A dictionary is an important aid in language learning.
- Sözlük dil öğrenmede önemli bir yardımcıdır.
- That word isn't in my dictionary.
- Bu kelime benim sözlüğümde yok.
- It's a dictionary.
- O, bir sözlük.
- Did you buy a dictionary?
- Bir sözlük aldın mı?
- A dictionary makes words comprehensible.
- Sözlük kelimeleri anlaşılır hale getirir.
- May I borrow this dictionary?
- Bu sözlüğü ödünç alabilir miyim?
- After a while he came back with a dictionary under his arm.
- Bir süre sonra kolunun altında bir sözlükle geri geldi.
- When you compare this dictionary with that one, you can easily see which is better.
- Bu sözlüğü onunla karşılaştırdığınızda hangisinin daha iyi olduğunu kolayca görebilirsiniz.
- Would you please lend me your dictionary?
- Lütfen bana sözlüğünüzü ödünç verir misiniz?
- She gave me permission to use her dictionary.
- Kendi sözlüğünü kullanmam için bana izin verdi.
- There's a dictionary on top of the desk.
- Masanın üzerinde bir sözlük var.
- I borrowed the dictionary from my friend.
- Arkadaşımdan sözlüğü ödünç aldım.
- There is a dictionary on the desk.
- Masanın üzerinde bir sözlük var.
- You may use my dictionary.
- Sen benim sözlüğümü kullanabilirsin.
- A dictionary defines words.
- Bir sözlük kelimeleri tanımlar.
- I want to buy this dictionary.
- Ben bu sözlüğü satın almak istiyorum.
- I don't use a dictionary very often.
- Ben çok sık sözlük kullanmam.
- Do you have a French dictionary?
- Fransızca bir sözlüğün var mı?
- This dictionary is my sister's.
- Bu sözlük kız kardeşimin.
- This dictionary might come in handy.
- Bu sözlük işe yarayabilir.
- I want a good dictionary.
- İyi bir sözlük istiyorum.
- Which Spanish-English dictionary would you recommend for beginners?
- Yeni başlayanlar için hangi İspanyolca-İngilizce sözlüğü önerirsiniz?
- I often look up words in that dictionary.
- Sık sık o sözlükten kelimelere bakarım.
- I have to use the dictionary.
- Sözlüğü kullanmalıyım.
- This is Laurie's dictionary.
- Bu Laurie'nin sözlüğü.
- I'll loan you my dictionary.
- Sana sözlüğümü ödünç vereceğim.
- When was the dictionary delivered to you?
- Sözlük sana ne zaman teslim edildi?
- I'll lend you this dictionary.
- Bu sözlüğü sana ödünç vereceğim.
- I found a French-Hebrew dictionary at a small bookstore.
- Küçük bir kitapçıda Fransızca-İbranice bir sözlük buldum.
- I think this dictionary will be of great help to me.
- Sanırım bu sözlüğün bana büyük yardımı olacak.
- A dictionary explains words.
- Bir sözlük sözcükleri açıklar.
- Which dictionary do you often use?
- Sıklıkla hangi sözlüğü kullanırsın?
- I think this dictionary useful for beginners.
- Bu sözlüğün yeni başlayanlar için yararlı olduğunu düşünüyorum.
- There are approximately 2 million words in the dictionary.
- Bir sözlükte yaklaşık iki milyon kelime vardır.
- The dictionary is big.
- Sözlük büyük.
- Let's compare this dictionary with that one.
- Bu sözlük ile diğerini kıyaslayalım.
- I can't give this dictionary to anyone.
- Bu sözlüğü kimseye veremem.
- There's a dictionary on the desk.
- Masanın üstünde bir sözlük var.
- I looked up the word in the dictionary.
- Kelimeyi sözlükten araştırdım.
- Anyone can use this dictionary.
- Bu sözlüğü herhangi biri kullanabilir.
- I need a good French-English dictionary.
- İyi bir Fransızca-İngilizce sözlüğe ihtiyacım var.
- Tom reached for the dictionary on the top shelf.
- Tom üst raftaki sözlüğe uzandı.
- It is useless to try to remember all the words in the dictionary.
- Sözlükteki tüm kelimeleri hatırlamaya çalışmak faydasızdır.
- I paid 1,500 yen for this dictionary.
- Bu sözlük için 1,500 yen ödedim.
- To my surprise, he didn't know how to use the dictionary.
- Şaşırtıcı bir şekilde, sözlüğü nasıl kullanacağını bilmiyordu.
- This dictionary is as useful as yours.
- Bu sözlük seninki kadar işe yarar.
- He forgot to give back my dictionary.
- Sözlüğümü geri vermeyi unuttu.
- I will lend you this dictionary.
- Sana bu sözlüğü ödünç vereceğim.
- This is the largest dictionary there is in this library.
- Bu, bu kütüphanede var olan en büyük sözlüktür.
- This is the best dictionary there is in the library.
- Bu, kütüphanede olan en iyi sözlük.
- Can I use this dictionary?
- Bu sözlüğü kullanabilir miyim?
- Tom gave me a French dictionary.
- Tom bana Fransızca bir sözlük verdi.
- This dictionary is an abridged edition.
- Bu sözlük kısaltılmış bir baskıdır.
- Will you lend me your dictionary?
- Bana sözlüğünü ödünç verir misin?
- There are many possibilities for improvement of that dictionary.
- Bu sözlüğün geliştirilmesi için birçok olasılık var.
- I haven't a very good dictionary.
- Çok iyi bir sözlüğüm yok.
- This dictionary might come in handy.
- Bu sözlük faydalı olabilir.
- I don't use this dictionary anymore.
- Bu sözlüğü artık kullanmıyorum.
- The dictionary gathers nearly half a million words.
- Sözlük neredeyse yarım milyon kelimeyi bir araya getiriyor.
- Lend me your dictionary, please.
- Sözlüğünüzü bana ödünç verin lütfen.
- He reached for an English-Japanese dictionary on the desk.
- Masanın üzerindeki İngilizce-Japonca sözlüğe uzandı.
- This is Laurie's dictionary.
- Bu, Laurie'nin sözlüğü.
- This dictionary is superior to that one.
- Bu sözlük o sözlükten daha üstündür.
- I haven't a very good dictionary.
- Benim çok iyi bir sözlüğüm yok.
- The dictionary is now available as an app for Android phones.
- Sözlük şimdi Android telefonlar için bir uygulama olarak kullanılabilir.
- A dictionary is an important aid in language learning.
- Sözlük, dil öğreniminde önemli bir yardımcıdır.
- The dictionary on the desk is mine.
- Masadaki sözlük benim.
- I left my dictionary downstairs.
- Sözlüğümü alt katta bırakmışım.
- This dictionary contains about 40,000 headwords.
- Bu sözlük yaklaşık 40.000 madde başı sözcük içeriyor.
- Isn't that your dictionary?
- Bu senin sözlüğün değil mi?
- I always keep a dictionary close at hand.
- Ben her zaman elimin altında bir sözlük bulundururum.
- Would you lend your dictionary to me?
- Sözlüğünüzü bana ödünç verir misiniz?
- Have you got an English-Vietnamese dictionary?
- İngilizce-Vietnamca sözlüğünüz var mı?
- She bought the dictionary, too.
- O da sözlük aldı.
- All students of English should have a good English-English dictionary at hand.
- Bütün İngilizce öğrencilerinin ellerinde iyi bir İngilizce'den İngilizce'ye sözlük olmalıdır.
- After a while he came back with a dictionary under his arm.
- Bir süre sonra kolunun altında bir sözlükle geri döndü.
- I don't have money to buy a dictionary.
- Bir sözlük almak için param yok.
- A talking dictionary is no longer a fantasy.
- Konuşan bir sözlük artık hayal değil.
- I have a dictionary.
- Bir sözlüğüm var.
- You can use a dictionary for this exam.
- Bu sınav için bir sözlük kullanabilirsin.
- I looked up all the words I didn't know in the dictionary.
- Sözlükte bilmediğim tüm kelimelere baktım.
- The dictionary is close at hand.
- Sözlük elinizin altında.
- The dictionary is on the desk.
- Sözlük masanın üstünde.
- The word is not in my dictionary.
- Kelime benim sözlükte yok.
- That's my dictionary.
- O benim sözlüğümdür.
- Do you have a dictionary on your phone?
- Telefonunuzda bir sözlük var mı?
- This is a terrible dictionary.
- Bu korkunç bir sözlük.
- Can you lend me your dictionary?
- Bana sözlüğünü ödünç verebilir misin?
- This dictionary contains a lot of information.
- Bu sözlük pek çok bilgi içermektedir.
- Five thousand yen is enough to buy this dictionary.
- Beş bin yen bu sözlüğü satın almak için yeterlidir.
- He said that if he had much money, he would buy the dictionary.
- Çok parası olsaydı, sözlüğü satın alacağını söyledi.
- All students of English should have a good English-English dictionary at hand.
- Tüm İngilizce öğrencilerinin elinde iyi bir İngilizce-İngilizce sözlük olmalıdır.
- Writers often refer to a dictionary.
- Yazarlar genellikle bir sözlüğe başvururlar.
- The dictionary that I bought was delivered to me this morning.
- Satın aldığım sözlük bu sabah bana teslim edildi.
- That is my dictionary.
- Bu benim sözlüğüm.
- Tom gave Mary a French dictionary.
- Tom, Mary'ye Fransızca bir sözlük verdi.
- Which dictionary do you often use?
- Genellikle hangi sözlüğü kullanıyorsunuz?
- Every word in this dictionary is important.
- Bu sözlükteki her kelime önemlidir.
- Do you have a small English-Russian dictionary?
- Küçük bir İngilizce-Rusça sözlüğün var mı?
- Tatoeba is a language dictionary.
- Tatoeba bir dil sözlüğüdür.
- Whose dictionary is it on the table?
- Masadaki sözlük kimin?
- He recommended this dictionary to me.
- Bu sözlüğü bana o tavsiye etti.
- Lend me your dictionary, please.
- Lütfen sözlüğünü bana ödünç ver.
- Do you have a Finnish dictionary?
- Fince sözlüğünüz var mı?
- Bring me the dictionary.
- Bana sözlüğü getir.
- I have no money to buy this dictionary.
- Bu sözlüğü alacak param yok.
- Look up the word in the dictionary for yourself.
- Kelimeyi sözlükten kendin araştır.
- We use a dictionary to look up the meaning of words.
- Kelimelerin anlamlarına bakmak için sözlük kullanırız.
- This word is not in the dictionary.
- Bu kelime sözlükte yok.
- Mr Johnson is, as it were, a walking dictionary.
- Bay Johnson, adeta, yürüyen bir sözlüktür.
- I searched for the meaning of this word in the dictionary.
- Sözlükte bu kelimenin anlamını aradım.
- This is the largest dictionary there is in this library.
- Bu kütüphanedeki en büyük sözlük bu.
- Do you have a dictionary?
- Bir sözlüğün var mı?
- You can use the dictionary.
- Sözlüğü kullanabilirsin.
- This dictionary contains not more than 20,000 words.
- Bu sözlük yirmi binden fazla sözcük içermez.
- He reached for an English-Japanese dictionary on the desk.
- O, masanın üstündeki İngilizce-Japonca sözlüğe uzandı.
- He reached for the dictionary.
- O, sözlüğe uzandı.
- Can you recommend a good dictionary to me?
- Bana iyi bir sözlük tavsiye edebilir misiniz?
- Please loan me your dictionary.
- Lütfen bana sözlüğünüzü ödünç verin.
- Do they have a dictionary?
- Sözlükleri var mı?
- Please bring a dictionary.
- Lütfen bir sözlük getirin.
- Do you have a dictionary on your phone?
- Telefonunuzda sözlük var mı?
- He uses the same dictionary as I do.
- Benim kullandığım sözlüğün aynısını kullanır.
- Tom reached for the dictionary.
- Tom sözlüğe uzandı.
- Does Tom have a dictionary?
- Tom'un sözlüğü var mı?
- This dictionary is a good learning tool for both students and professors.
- Bu sözlük hem öğrenciler hem de profesörler için iyi bir öğrenme aracıdır.
- Another thing that is required is a dictionary.
- Gerekli olan bir diğer şey de, sözlüktür.
- Don't you have a dictionary?
- Bir sözlüğün yok mu?
- I have to use the dictionary.
- Sözlüğü kullanmak zorundayım.
- Mr Johnson is, as it were, a walking dictionary.
- Bay Johnson, deyim yerindeyse, yürüyen bir sözlük.
- Always have your dictionary close at hand.
- Daima sözlüğünü el altında bulundur.
- Please feel free to use my dictionary.
- Lütfen sözlüğümü kullanmaktan çekinmeyin.
- Tom recommended this dictionary to me.
- Bu sözlüğü bana Tom tavsiye etti.
- Tom gave the dictionary back to Mary.
- Tom sözlüğü Mary'ye geri verdi.
- I want my dictionary back.
- Sözlüğümü geri istiyorum.
- I've read the dictionary cover to cover.
- Sözlüğü baştan sona okudum.
- This dictionary isn't useful at all.
- Bu sözlük hiç kullanışlı değil.
- Without a dictionary, it would be hard to study English.
- Sözlük olmadan, İngilizce çalışmak zor olurdu.
- This dictionary has sentences that illustrate how to use each word.
- Bu sözlükte her kelimenin nasıl kullanılacağını gösteren cümleler vardır.
- Tom recommended this dictionary to me.
- Tom bana bu sözlüğü tavsiye etti.
- I cannot dispense with this dictionary.
- Bu sözlükten vazgeçemem.
- The dictionary on the desk is Tom's.
- Masanın üstündeki sözlük Tom'unki.
- Anyone can use this dictionary.
- Bu sözlüğü herkes kullanabilir.
- I need a Japanese-English dictionary.
- Japonca-İngilizce bir sözlüğe ihtiyacım var.
- If you don't find a word in this dictionary, tell me and I will add it.
- Bu sözlükte bulamadığınız bir kelime olursa bana söyleyin, ekleyeyim.
- Didn't Tom give you the dictionary?
- Tom sözlüğü sana vermedi mi?
- It's impossible to translate this sentence without a dictionary.
- Bu cümleyi sözlük olmadan çevirmek imkansız.
- Not every student has a dictionary.
- Her öğrencinin bir sözlüğü yok.
- Check your dictionary.
- Sözlüğünü kontrol et.
- Keep the dictionary by you.
- Sözlüğü yanında tut.
- Would you lend your dictionary to me?
- Bana sözlüğünü ödünç verir misin?
- You won't find this word in a normal dictionary.
- Bu kelimeyi normal bir sözlükte bulamazsınız.
- There's a dictionary on the desk.
- Masanın üzerinde bir sözlük var.
- I bought a dictionary.
- Bir sözlük aldım.
- Are you going to buy a dictionary?
- Sözlük mü satın alacaksınız?
- There's a dictionary on the shelf.
- Rafta bir sözlük var.
- Please lend me your dictionary.
- Lütfen bana sözlüğünüzü ödünç verin.
- This dictionary is a good learning tool for both students and professors.
- Bu sözlük hem öğrenciler hem de öğretmenler için iyi bir öğrenme aracıdır.
- Where's the dictionary?
- Sözlük nerede?
- The examples in this dictionary are easy to understand.
- Bu sözlükteki örneklerin anlaşılması kolaydır.
- Whenever you study, use your dictionary to best effect.
- Ne zaman ders çalışırsanız çalışın, sözlüğünüzü en iyi şekilde kullanın.
- He hid his dictionary out of sight.
- O, gözden uzak bir yere sözlüğünü sakladı.
- Tom bought a Japanese-Chinese dictionary.
- Tom bir Japonca-Çince sözlük satın aldı.
- He reached for the dictionary.
- Sözlüğe uzandı.
- You should learn how to use your dictionary.
- Sözlüğünü nasıl kullanacağını öğrenmelisin.
- I have no money to buy this dictionary.
- Bu sözlüğü almak için param yok.
- He hid his dictionary out of sight.
- Sözlüğünü gözden uzak bir yere sakladı.
- This is the very dictionary that I have been looking for.
- Aradığım sözlük işte buydu.
- This is my dictionary.
- Bu benim sözlüğüm.
- Please lend me your dictionary.
- Bana sözlüğünü ödünç ver, lütfen.
- She had to use her dictionary many times.
- Sözlüğünü defalarca kullanmak zorunda kaldı.
Show More (552)
|