dress - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
dress elbise n.
  • He didn't know a thing about fashion or dresses.
  • Moda ya da elbiseler hakkında hiçbir şey bilmiyordu.
  • Every man needs a nice dress shoe.
  • Her erkeğin güzel bir elbise ayakkabısına ihtiyacı vardır.
  • This dress was actually the very first one I made by myself.
  • Bu elbise aslında kendi başıma yaptığım ilk elbiseydi.
Show More (708)
dress giyinmek v.
  • Check out George over there, that dude knows how to dress!
  • George'a bakın hele, bu herif nasıl giyineceğini biliyor!
  • Slick, dresses nice, makes very good money killing people.
  • Şık, güzel giyiniyor, insanları öldürerek çok iyi para kazanıyor.
  • Don't dress like a prostitute.
  • Kevaşe gibi giyinme.
Show More (114)
dress kıyafet n.
  • Stereotypes, dress, values, lifestyles and behaviour must be a question of personal free choice.
  • Klişeler, kıyafetler, değerler, yaşam tarzları ve davranışlar kişisel özgür seçim meselesi olmalıdır.
  • Then you will choose nice dress for her.
  • Ardından onun için şık bir kıyafet seçeceksiniz.
  • His dress is that of a gentleman but his speech and behavior are those of a clown.
  • Kıyafeti bir beyefendi gibi ama konuşması ve davranışları bir palyaço gibi.
Show More (12)
dress giysi n.
  • Mary's dress is drying in the sun.
  • Mary'nin giysisi güneşte kuruyor.
  • I like my teacher's dress.
  • Öğretmenimin giysisini beğenirim.
  • This dress will look better on you.
  • Bu giysi senin üzerinde daha iyi görünecek.
Show More (11)
dress giydirmek v.
  • They dressed Vassili in fine clothes and next day he was married to Anastasia.
  • Vassili'ye güzel kıyafetler giydirdiler ve ertesi gün Anastasia ile evlendi.
  • She dressed him like children dress their pets.
  • Onu çocukların evcil hayvanlarını giydirdiği gibi giydirdi.
  • A child is never too warmly dressed.
  • Bir çocuk asla yeterince kalın giydirilemez.
Show More (5)
dress giymek v.
  • Tom noticed Mary was wearing a new dress.
  • Tom, Mary'nin yeni bir elbise giydiğini fark etti.
  • Tom doesn't care how Mary dresses.
  • Tom Mary'nin nasıl giydiğini umursamıyor.
  • Sami dressed in thick clothes to protect himself from the cold.
  • Sami kendini soğuktan korumak için kalın giysiler giydi.
Show More (0)
dress giyim n.
  • What's wrong with the way I'm dressed?
  • Giyim tarzımın nesi var?
  • What's wrong with the way I dress?
  • Giyim tarzımın nesi var?
  • Tom said something crude about the way Mary was dressed.
  • Tom, Mary'nin giyimi hakkında kaba bir şey söyledi.
Show More (0)
dress üstünü giyinmek v.
  • She dresses herself quickly.
  • Çabucak üstünü giyinir.
Show More (-2)