|
- Could the Commission enlighten us as to when we might expect that common position?
- Komisyon bu ortak tutumun ne zaman ortaya çıkacağı konusunda bizi aydınlatabilir mi?
- Every burned book enlightens the world.
- Yakılan her kitap dünyayı aydınlatır.
- Television enlightens the viewers as well as entertains them.
- Televizyon, izleyicileri eğlendirmesinin yanı sıra onları aydınlatır.
- The ray of wisdom must enlighten new horizons.
- Bilgelik ışını yeni ufukları aydınlatmalı.
- Maybe you could enlighten me.
- Belki beni aydınlatabilirsin.
- Perhaps somebody can enlighten me.
- Belki biri beni aydınlatabilir.
- The ray of wisdom must enlighten new horizons.
- Bilgeliğin ışığı yeni ufukları aydınlatmalıdır.
- Maybe you could enlighten me.
- Belki beni aydınlatabilirsiniz.
- Television enlightens the viewers as well as entertains them.
- Televizyon, izleyicileri eğlendirdiği kadar aydınlatır da.
- Why don't you enlighten us?
- Neden bizi aydınlatmıyorsun?
Show More (7)
|