enlighten - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
enlighten aydınlatmak v.
  • Could the Commission enlighten us as to when we might expect that common position?
  • Komisyon bu ortak tutumun ne zaman ortaya çıkacağı konusunda bizi aydınlatabilir mi?
  • Every burned book enlightens the world.
  • Yakılan her kitap dünyayı aydınlatır.
  • Television enlightens the viewers as well as entertains them.
  • Televizyon, izleyicileri eğlendirmesinin yanı sıra onları aydınlatır.
Show More (7)