Örnek cümleler çeşitli kaynaklardan derlenerek hazırlanmıştır ve her ne kadar editör kontrolünden geçmiş olsa da bazı gözden kaçmalar olabilir. Cümleler kesinlikle, Tureng.com’un ideolojisini ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Sizi rahatsız eden siyasal, sosyal ve hassas içeriğe sahip cümleleri lütfen bize bildiriniz.
|
İngilizce |
Türkçe |
|
| 1 |
erratic |
dengesiz |
adj. |
|
- Dan began an erratic sexual relationship with his youngest aunt, Linda.
- Dan, en küçük teyzesi Linda ile dengesiz bir seks ilişkisi yaşamaya başladı.
- Fadil became so erratic that his wife decided to leave him.
- Fadıl o kadar dengesiz hale geldi ki karısı onu terk etmeye karar verdi.
- Fadil's behavior was becoming more controlling and erratic.
- Fadıl'ın davranışları daha da kontrolcü ve dengesiz olmaya başlamıştı.
- Fadil became so erratic that his wife decided to leave him.
- Fadıl o kadar dengesizleşti ki karısı onu bırakmaya karar verdi.
- Mary was troubled by Tom's erratic behavior.
- Mary, Tom'un dengesiz davranışlarından rahatsız olmuştu.
- Sami was confused by Layla's erratic behavior.
- Layla'nın dengesiz davranışları Sami'nin kafasını karıştırdı.
- Share prices have been erratic this last month.
- Hisse senedi fiyatları bu son ay dengesizdi.
Show More (4)
|
| 2 |
erratic |
düzensiz |
adj. |
|
- The erratic electricity supply burned our TV.
- Düzensiz elektrik kaynağı televizyonumuzu yaktı.
- We had to lessen the impact of the erratic supplies.
- Düzensiz malzemelerin etkisini azaltmak zorundaydık.
- We had to lessen the impact of the erratic supplies.
- Düzensiz tedariklerin etkisini azaltmak zorundaydık.
Show More (0)
|