1 |
feather |
tüy |
n. |
|
- It would appear that our proposal has ruffled a few feathers.
- Görünen o ki önerimiz bazılarının tüylerini diken diken etmiştir.
- It would appear that our proposal has ruffled a few feathers!
- Görünüşe göre teklifimiz bazılarının tüylerini diken diken etmiş!
- Tom picked up a feather and examined it.
- Tom bir tüyü aldı ve inceledi.
- Tom examined the feather closely.
- Tom tüyü yakından inceledi.
- Feathers are a distinguishing feature of birds.
- Tüyler kuşların ayırt edici bir özelliğidir.
- Tom found a seagull feather on the beach.
- Tom, sahilde martı tüyü buldu.
- Tom was tarred and feathered by the crowd.
- Tom kalabalık tarafından katrana bulanarak tüyle kaplandı.
- Those feathers are mine.
- O tüyler benim.
- These feathers are lovely.
- Bu tüyler çok güzel.
- You have a feather on your hair.
- Saçında tüy var.
- This parrot has green feathers.
- Bu papağanın yeşil tüyleri var.
- Feathers are peculiar to birds.
- Tüyler kuşlara özgüdür.
- He examined the feather.
- O, tüyü inceledi.
- Have you seen my feather?
- Tüyümü gördün mü?
- This might ruffle some feathers.
- Bu bazılarının tüylerini diken diken edebilir.
- The pigeons' feathers are white.
- Güvercinlerin tüyleri beyazdır.
- You have a feather on your coat.
- Ceketinde bir tüy var.
- Sami found a feather in the car.
- Sami arabada bir tüy buldu.
- He picked up the feather.
- O, tüyü yerden aldı.
- Take a look at these feathers.
- Şu tüylere bir bak.
- He examined the feather.
- Tüyü inceledi.
- Tom picked up a feather and examined it.
- Tom bir tüy aldı ve onu inceledi.
- He picked up the feather.
- Tüyü aldı.
- Tom found a seagull feather on the beach.
- Tom sahilde bir martı tüyü buldu.
- Is a pound of feathers lighter than a pound of lead?
- Bir kilo tüy, bir kilo kurşundan hafif midir?
Show More (22)
|
2 |
feather |
kuş tüyü |
n. |
|
- Feather pillows can cause trigger allergies.
- Kuş tüyü yastıklar alerjiyi tetikleyebilir.
- Tom suffocated Mary with a feather pillow.
- Tom, Mary'yi kuş tüyü bir yastıkla boğdu.
- You have a feather on your hair.
- Saçında bir kuş tüyü var.
- Tom suffocated Mary with a feather pillow.
- Tom bir kuş tüyü yastıkla Mary'yi boğdu.
Show More (1)
|
3 |
feather |
tüy takmak |
v. |
|
- The ranger has a bunch of feathered arrows in his quiver.
- Korucunun sadağında bir sürü tüy takılmış ok var.
Show More (-2)
|