Örnek cümleler çeşitli kaynaklardan derlenerek hazırlanmıştır ve her ne kadar editör kontrolünden geçmiş olsa da bazı gözden kaçmalar olabilir. Cümleler kesinlikle, Tureng.com’un ideolojisini ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Sizi rahatsız eden siyasal, sosyal ve hassas içeriğe sahip cümleleri lütfen bize bildiriniz.
|
İngilizce |
Türkçe |
|
| 1 |
finicky |
titiz |
adj. |
|
- The jewellery repair required finicky work to fix.
- Mücevherin tamiri için titiz bir çalışma gerekiyordu.
- Are you finicky?
- Titiz misiniz?
- Are you finicky?
- Sen titiz misin?
- I know that Tom is finicky.
- Tom'un titiz olduğunu biliyorum.
- I think Tom is finicky.
- Tom'un titiz olduğunu düşünüyorum.
- I think Tom is finicky.
- Bence Tom titiz.
- Cats are finicky.
- Kediler titizdir.
- I'm not finicky.
- Ben titiz değilim.
- I'm not finicky.
- Titiz değilim.
- I'm finicky.
- Ben titizim.
- Tom didn't seem to be as finicky as Mary seemed to be.
- Tom, Mary kadar titiz görünmüyordu.
- Tom isn't as finicky as he used to be.
- Tom eskiden olduğu kadar titiz değil.
- Tom is finicky.
- Tom titizdir.
- You're finicky.
- Sen titizsin.
- Tom isn't as finicky as he used to be.
- Tom eskisi kadar titiz değil.
Show More (12)
|
| 2 |
finicky |
zor beğenen |
adj. |
|
- The finicky eater refused to eat anything that touched the plate.
- Zor yemek beğenen kişi, tabağa temas eden ne varsa hiçbirini yemek istemedi.
Show More (-2)
|