Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
Geçmiş
İngilizce
Türkçe
1
foresight
öngörü
n.
Foresight
is the essence of government.
Öngörü,
hükümetin özüdür.
Fifty years on, all I can see is their
foresight.
Elli yıl sonra tek görebildiğim onların
öngörüsü.
Jessie praised Charles for his
foresight.
Jessie, Charles'ı
öngörüsü
için övdü.
Show More (0)
2
foresight
basiret
n.
You have had the
foresight,
Prime Minister, to give Raoul Wallenberg the place he deserves in history.
Raoul Wallenberg'e tarihte hak ettiği yeri verme
basiretini
gösterdiniz Sayın Başbakan.
Show More (-2)