|
- Learning, having fun and loving one another in your free time is a pleasure.
- Boş zamanlarınızda öğrenmek, eğlenmek ve birbirinizi sevmek bir zevktir.
- She spends her free time making dolls.
- Boş zamanlarını bebek yaparak geçiriyor.
- With your children away, you must have a lot of free time.
- Çocuklarınız uzakta olduğu için, bir sürü boş zamanınız olmalı.
- What do you do in your free time?
- Boş zamanında ne yaparsın?
- If I had free time, I would accept his invitation.
- Boş zamanım olsaydı, davetini kabul ederdim.
- What do you usually do in your free time?
- Genellikle boş zamanlarınızda ne yaparsınız?
- How do you spend your free time?
- Boş zamanlarını nasıl geçiriyorsun?
- Tom has a lot of free time.
- Tom'un çok fazla boş zamanı var.
- We have a lot of free time this week.
- Bu hafta bir sürü boş zamanımız var.
- What does Tom do in his free time?
- Tom boş zamanlarında ne yapar?
- Tell Tom that I'm going to do that as soon as I have a little free time.
- Tom'a söyle, biraz boş zamanım olur olmaz bunu yapacağım.
- Do you have much free time?
- Fazla boş zamanınız var mı?
- Tom is always complaining that he doesn't have enough free time.
- Tom sürekli yeterli boş zamanı olmadığından şikayet ediyor.
- I have no free time.
- Boş zamanım yok.
- Tom spends all his free time with Mary.
- Tom tüm boş zamanını Mary ile geçiriyor.
- What kind of things does Tom do in his free time?
- Tom boş zamanlarında ne tür şeyler yapar?
- What does she do in her free time?
- Boş zamanlarında ne yapar?
- I don't have much free time.
- Fazla boş zamanım yok.
- If you have some free time this weekend, you should come over for a drink.
- Bu hafta sonu biraz boş zamanın varsa, bir şeyler içmek için uğramalısın.
- Tom is always complaining that he doesn't have enough free time.
- Tom her zaman yeterince boş zamanı olmadığından şikayet eder.
- Unfortunately I will not have much free time.
- Ne yazık ki fazla boş zamanım olmayacak.
- In his free time, he likes to be on the Internet.
- Boş zamanlarında internete girmeyi seviyor.
- Tom spends a lot of his free time reading.
- Tom boş zamanlarının çoğunu okuyarak geçirir.
- Today, I have no free time.
- Bugün hiç boş zamanım yok.
- He spent all of his free time at home with his family.
- Boş zamanının tamamını evde ailesiyle geçirdi.
- I spend a lot of my free time with Tom.
- Boş zamanlarımın çoğunu Tom'la geçiriyorum.
- I don't think Tom has as much free time as I do.
- Tom'un benim kadar boş zamanı olduğunu sanmıyorum.
- These machines can kill your free time.
- Bu makineler boş zamanınızı öldürebilir.
- Since Tom had a little free time, he decided to go swimming.
- Tom'un az boş zamanı olduğu için yüzmeye gitmeye karar verdi.
- All I want is some free time.
- Bütün istediğim biraz boş zaman.
- Translating for Tatoeba is a good way to spend your free time.
- Tatoeba'da çeviri yapmak, boş zamanlarınızı geçirmenin iyi bir yoludur.
- What Tom does in his free time is none of my business.
- Tom'un boş zamanında yaptığı şey beni ilgilendirmez.
- With your children away, you must have a lot of free time.
- Çocuklarınız yokken, çok fazla boş zamanınız olmalı.
- This new schedule gives us a lot more free time.
- Bu yeni program bize çok daha fazla boş zaman veriyor.
- During my free time I like to hang out with my friends.
- Boş zamanlarımda arkadaşlarımla takılmayı severim.
- As far as I'm concerned, what you do in your free time is your own business, as long as it doesn't interfere with your work.
- Bana kalırsa, işinize engel olmadığı sürece boş zamanlarınızda ne yaptığınız sizi ilgilendirir.
- You never seem to have much free time.
- Çok boş zamanın var gibi görünmüyorsun.
- I always enjoy listening to classical music when I have some free time.
- Boş zamanlarımda klasik müzik dinlemekten her zaman keyif alırım.
- You can profit from your free time.
- Boş zamanınızı değerlendirebilirsiniz.
- They will have less free time next week.
- Onların gelecek hafta daha az boş zamanı olacak.
- It's up to you how you spend your free time.
- Boş zamanınızı nasıl geçireceğiniz size kalmış.
- Tom doesn't have much free time.
- Tom'un fazla boş zamanı yok.
- What does Tom do in his free time?
- Tom boş zamanında ne yapar?
- Tom decided to wait until Mary had some free time.
- Tom, Mary'nin boş zamanı olana kadar beklemeye karar verdi.
- Since Tom had a little free time, he took a nap.
- Tom'un az boş zamanı olduğu için şekerleme yaptı.
- Tell Tom that I'm going to do that as soon as I have a little free time.
- Tom'a biraz boş zamanım olduğu zaman bunu yapacağımı söyle.
- Where do you spend your free time?
- Boş zamanlarını nerede geçiriyorsun?
- Who do you spend most of your free time with?
- Boş zamanlarının çoğunu kiminle geçiriyorsun?
- Tom has a lot of free time.
- Tom'un bir sürü boş zamanı var.
- Tom didn't have much free time.
- Tom'un çok boş zamanı yoktu.
- In my free time, I write on my blog.
- Boş zamanımda bloğuma yazıyorum.
- He spent all of his free time at home with his family.
- Tüm boş zamanını evde ailesiyle geçirdi.
- I had some free time, so I wandered around town.
- Biraz boş zamanım vardı, bu yüzden şehirde dolaştım.
- Tom and Mary had way too much free time on their hands.
- Tom ve Mary'nin çok fazla boş zamanı vardı.
- I don't have as much free time as I used to.
- Benim eskisi kadar çok boş zamanım yok.
- In my free time, I come up with plans to create more free time.
- Boş zamanımda daha fazla boş zaman yaratma planları üretiyorum.
- Do you have a lot of free time?
- Çok fazla boş zamanın var mı?
- I have a lot of free time.
- Çok boş zamanım var.
- He made the most of his free time.
- Boş zamanlarını en iyi şekilde değerlendirdi.
- Tom decided to wait until Mary had some free time.
- Tom Mary'nin biraz boş zamanı oluncaya kadar beklemeye karar verdi.
- Generally speaking, college students have more free time than high school students.
- Genel olarak konuşursak, üniversite öğrencilerinin lise öğrencilerine göre daha fazla boş zamanı vardır.
- Mary is always very busy and never has any free time.
- Mary hep çok meşgul ve hiç boş zamanı yok.
- I often do that in my free time.
- Boş zamanlarımda bunu sık sık yaparım.
- All I want is some free time.
- Tek istediğim biraz boş zaman.
- What do you enjoy doing in your free time?
- Boş zamanlarında ne yapmaktan hoşlanırsın?
- How did you spend your free time?
- Boş zamanını nasıl geçirdin?
- I'm very busy and don't have much free time.
- Çok meşgulüm ve fazla boş zamanım yok.
- I've got to find something to do with my free time.
- Boş zamanlarımda yapacak bir şeyler bulmalıyım.
- A university job would give you a lot more free time.
- Üniversitede bir iş size çok daha fazla boş zaman sağlayacaktır.
- Tom and Mary had way too much free time on their hands.
- Tom ve Mary'nin ellerinde oldukça çok fazla boş zamanı vardı.
- Tom said he didn't have as much free time as Mary.
- Tom Mar'ninki kadar çok boş zamanı olmadığını söyledi.
- All Tom wanted was some free time.
- Tom'un bütün istediği biraz boş zamandı.
- I have no free time.
- Hiç boş zamanım yok.
- I write poetry in my free time.
- Boş zamanlarımda şiir yazarım.
- You should make better use of your free time.
- Boş zamanını daha iyi kullanmalısın.
- You never seemed to have much free time.
- Çok boş zamanın var gibi görünmüyordun.
- I have some free time in the afternoon.
- Öğleden sonra biraz boş zamanım var.
- Tom doesn't have much free time.
- Tom'un çok fazla boş zamanı yok.
- What do you do in your free time?
- Boş zamanlarında ne yapıyorsun?
- Almost all of Tom's free time is spent on a golf course.
- Tom'un boş zamanlarının neredeyse tamamı golf sahasında geçiyor.
- What's your favorite way to spend your free time?
- Boş zamanlarınızı geçirmek için en sevdiğiniz yol nedir?
- Now that Tom is unemployed, he has quite a bit of free time.
- Tom artık işsiz olduğu için oldukça boş zamanı var.
- How much free time do you have?
- Ne kadar boş zamanın var?
- Tom has more free time than I do.
- Tom'un benden daha çok boş zamanı var.
- Now that Tom is unemployed, he has quite a bit of free time.
- Mademki Tom işsiz onun bir hayli boş zamanı var.
- What does she do in her free time?
- Boş zamanlarında neler yapar?
- If students today had more free time, they might show more interest in politics.
- Bugün öğrencilerin daha fazla boş zamanı olsaydı, siyasete daha fazla ilgi gösterebilirlerdi.
- Do you know what Tom does in his free time?
- Tom'un boş zamanlarında ne yaptığını biliyor musun?
- I always enjoy listening to classical music in my free time.
- Boş zamanlarımda klasik müzik dinlemekten her zaman keyif alırım.
- Having lots of free time, I've decided to study French.
- Çok fazla boş zamanım olduğu için Fransızca öğrenmeye karar verdim.
- If you have any free time, use it and do your homework.
- Eğer boş zamanınız varsa, onu kullanın ve ev ödevinizi yapın.
- My job is easy and I have a lot of free time.
- İşim kolay ve çok fazla boş zamanım var.
- I don't think Tom has as much free time as I do.
- Tom'un benimkinden daha fazla boş zamanı olduğunu sanmıyorum.
- Tom doesn't have as much free time as he used to.
- Tom'un eskisi kadar boş zamanı yok.
- I always enjoy listening to classical music when I have some free time.
- Biraz boş zamanım olduğunda ben her zaman klasik müzik dinlemenin tadını çıkarırım.
- In my free time, I like listening to music.
- Boş zamanlarımda müzik dinlemeyi severim.
- They will have less free time next week.
- Önümüzdeki hafta daha az boş zamanları olacak.
- Hiroshi is an otaku who spends most of his free time reading mangas and watching animes.
- Hiroşi boş zamanının çoğunu anime izleyip manga okuyarak geçiren bir otaku.
- In my free time, I write poetry.
- Boş zamanlarımda şiir yazarım.
- What we really want is some more free time.
- Gerçekten istediğimiz biraz daha boş zaman.
- Mary spent all her free time last week answering birthday greetings.
- Mary geçen hafta tüm boş zamanını doğum günü tebriklerine cevap vererek geçirdi.
- I often spend my free time listening to music.
- Boş zamanlarımı genellikle müzik dinleyerek geçiririm.
- In my free time, I come up with plans to create more free time.
- Boş zamanlarımda, daha fazla boş zaman yaratmak için planlar yaparım.
- You should make better use of your free time.
- Boş zamanlarını daha iyi değerlendirmelisin.
- What do you do in your free time?
- Boş zamanlarınızda ne yaparsınız?
- Translating for Tatoeba is a good way to spend your free time.
- Tatoeba için çevirmenlik yapmak boş zamanlarını değerlendirmek için iyi bir yol.
- I write poetry in my free time.
- Boş zamanımda şiir yazarım.
- I have some free time right now.
- Şimdi biraz boş zamanım var.
- What does Tom like to do in his free time?
- Tom boş zamanlarında ne yapmaktan hoşlanır?
- In her free time, she likes to be on the Internet.
- O, boş zamanında internette olmaktan hoşlanır.
- Tom had much more free time than Mary.
- Tom'un Mary'den daha fazla boş zamanı vardı.
- He made the most of his free time.
- Boş zamanını en iyi şekilde değerlendirdi.
- What do you do in your free time?
- Sen boş zamanlarında ne yaparsın?
- If I had free time, I would accept his invitation.
- Boş zamanım olsa onun davetini kabul ederim.
- Tom doesn't have as much free time as he used to.
- Tom'un eskisi kadar çok boş zamanı yok.
- I don't have as much free time as you do.
- Senin kadar boş zamanım yok.
- Having lots of free time, I've decided to study French.
- Çok boş zamanım olduğu için Fransızca çalışmaya karar verdim.
- These machines can kill your free time.
- Bu makineler senin boş zamanını öldürebilir.
- You sure have a lot of free time.
- Kesinlikle bir sürü boş zamanın var.
- During her free time, she most often plays piano.
- Boş zamanlarında çoğunlukla piyano çalar.
- In my free time, I write on my blog.
- Boş zamanlarımda blogumda yazıyorum.
- Tom didn't have much free time.
- Tom'un fazla boş zamanı yoktu.
- I spend a lot of my free time with Tom.
- Boş zamanımın çoğunu Tom'la geçiririm.
- Tom has no free time.
- Tom'un hiç boş zamanı yok.
- I want to spend my free time wisely.
- Boş zamanımı akıllıca harcamak istiyorum.
- I had some free time, so I wandered around town.
- Biraz boş zamanım vardı, bu yüzden şehri gezdim.
- Students should make the most of their free time.
- Öğrenciler boş zamanlarını iyi şekilde kullanmalılar.
- Students should make the most of their free time.
- Öğrenciler boş zamanlarını en iyi şekilde değerlendirmelidir.
- What do you like to do in your free time?
- Boş zamanlarınızda ne yapmaktan hoşlanırsınız?
- Generally speaking, college students have more free time than high school students.
- Genellikle üniversite öğrencilerinin lise öğrencilerine göre daha fazla boş zamanı vardır.
- Mary spent all her free time last week answering birthday greetings.
- Mary geçen hafta bütün boş zamanını doğum günü tebriklerine cevap vererek geçirdi.
- I don't have as much free time as I used to.
- Eskisi kadar boş zamanım yok.
- What's your favorite way to spend your free time?
- Boş zamanlarını geçirmenin en sevdiğin yolu nedir?
- Hiroshi is an otaku who spends most of his free time reading mangas and watching animes.
- Hiroshi boş zamanlarının çoğunu mangalar okuyarak ve animeler izleyerek geçiren bir otakudur.
- What does he do in his free time?
- Boş zamanlarında ne yapar?
- In her free time, she likes to be on the Internet.
- Boş zamanlarında internette olmayı seviyor.
- He made the most of his free time.
- Boş zamanının tadını çıkardı.
- In his free time, he likes to be on the Internet.
- Boş zamanında internette olmayı seviyor.
- I have a lot of free time.
- Çok fazla boş zamanım var.
- I spend my free time with my kids.
- Boş zamanlarımı çocuklarımla geçiriyorum.
- I need to make better use of my free time.
- Boş zamanımı daha iyi değerlendirmeliyim.
- Tom has more free time than I do.
- Tom'un benimkinden daha fazla boş zamanı var.
- During my free time I like to hang out with my friends.
- Boş zamanım sırasında arkadaşlarımla takılmak istiyorum.
- I need to make better use of my free time.
- Boş zamanlarımı daha verimli kullanmam gerekiyor.
- What do you usually do in your free time?
- Boş zamanlarında genellikle ne yaparsın?
- Tom has lots of free time.
- Tom'un çok fazla boş zamanı var.
- My job is easy and I have a lot of free time.
- İşim kolay ve bir sürü boş zamanım var.
- What Tom does in his free time is none of my business.
- Tom'un boş zamanlarında ne yaptığı beni ilgilendirmez.
- How do you spend your free time?
- Boş zamanını nasıl harcarsın?
- He spends his free time on the internet.
- Boş zamanlarını internette geçiriyor.
- I don't have any free time.
- Hiç boş zamanım yok.
- Do you have any free time during the week?
- Hafta boyunca boş zamanınız var mı?
- She had less free time than I.
- Benden daha az boş zamanı vardı.
- What we really want is some more free time.
- Gerçekten istediğimiz şey biraz daha boş zaman.
- Americans spend much of their free time at home.
- Amerikalılar boş zamanlarının çoğunu evde geçirirler.
- Tom doesn't have as much free time as I do.
- Tom'un benim kadar boş zamanı yok.
- Tom spends a lot of his free time reading.
- Tom boş zamanlarının çoğunu okuyarak geçiriyor.
Show More (154)
|
|
- Do you have any free time after tomorrow?
- Yarından sonra boş vaktin var mı?
- You never seem to have much free time.
- Hiç boş vaktin yokmuş gibi görünüyor.
- Maybe you will come to see us when you have free time.
- Belki boş vaktin olduğunda bizi görmeye gelirsin.
- If you have any free time, use it and do your homework.
- Boş vaktin varsa ödevini yap.
- Do you have much free time?
- Çok boş vaktin var mı?
- Tom had much more free time than Mary.
- Tom'un Mary'den çok daha fazla boş vakti vardı.
- Tom does that whenever he has free time.
- Tom ne zaman boş vakti olsa bunu yapar.
- Do you have any free time on Monday?
- Pazartesi günü hiç boş vaktin var mı?
- You never seemed to have much free time.
- Pek boş vaktin varmış gibi değildi.
- Do you have any free time tomorrow?
- Yarın hiç boş vaktin var mı?
- You sure have a lot of free time.
- Çok fazla boş vaktin var.
- Do you have any free time during the week?
- Hafta içi hiç boş vaktin var mı?
- I'm not used to having so much free time.
- Bu kadar çok boş vaktim olmasına alışkın değilim.
- What does he do in his free time?
- Boş vaktinde ne yapıyor?
- Today, I have no free time.
- Bugün hiç boş vaktim yok.
- Mary is always very busy and never has any free time.
- Mary her zaman çok meşguldür ve hiç boş vakti olmaz.
- I don't have any free time today.
- Bugün hiç boş vaktim yok.
- Tom said he didn't have as much free time as Mary.
- Tom, Mary kadar boş vakti olmadığını söyledi.
- Tom never seems to have any free time.
- Tom'un hiçbir zaman boş vakti yok gibi görünüyor.
- All Tom wanted was some free time.
- Tom'un tek istediği biraz boş vakitti.
- Since Tom had a little free time, he decided to go swimming.
- Tom'un biraz boş vakti olduğu için yüzmeye gitmeye karar verdi.
- What does he do in his free time?
- Boş vakitlerinde neler yapıyor?
- Since Tom had a little free time, he took a nap.
- Tom'un biraz boş vakti olduğu için biraz kestirdi.
- If you have some free time this weekend, you should come over for a drink.
- Bu hafta sonu boş vaktiniz olursa, bir şeyler içmeye gelmelisiniz.
- I don't think Tom has much free time.
- Tom'un çok boş vakti olduğunu sanmıyorum.
- I don't have much free time.
- Fazla boş vaktim yok.
- Tom does that whenever he has free time.
- Ne zaman boş vakti olsa Tom bunu yapar.
- Unfortunately I will not have much free time.
- Ne yazık ki fazla boş vaktim olmayacak.
- Do you have a lot of free time?
- Çok boş vaktiniz var mı?
- We have a lot of free time this week.
- Bu hafta çok boş vaktimiz var.
- Do you have any free time tomorrow?
- Yarın boş vaktin var mı?
- I don't think Tom has much free time.
- Tom'un fazla boş vakti olduğunu sanmıyorum.
- I have some free time right now.
- Şu anda biraz boş vaktim var.
Show More (30)
|