|
- I went to see him now because I wanted part two.
- Şimdi onu görmeye gittim çünkü ikinci bölümü istedim.
- There was another reason I went to see her that day.
- O gün onu görmeye gitmemin başka bir nedeni vardı.
- I went to see him now because I wanted part two.
- Şimdi onu görmeye gittim çünkü ikinci bölümü istiyordum.
- There was another reason I went to see her that day.
- O gün onu görmeye gitmemin başka bir nedeni daha vardı.
- Tom went to see Mary in Boston.
- Tom, Mary'yi Boston'da görmeye gitti.
- He went to see her in the hospital every other day.
- Gün aşırı hastaneye onu görmeye giderdi.
- Tell us why you went to see Tom.
- Bize neden Tom'u görmeye gittiğini anlat.
- Tom couldn't come see us for Christmas, so we went to see him.
- Tom Noel'de bizi görmeye gelemedi, biz de onu görmeye gittik.
- Thousands of people went to see the President.
- Binlerce insan Başkan'ı görmeye gitti.
- I'm going to see him.
- Onu görmeye gidiyorum.
- When I go to see my grandson, I always give him something.
- Erkek torunumu görmeye gittiğimde her zaman ona bir şey veririm.
- Tell us why you went to see Tom.
- Bize neden Tom'u görmeye gittiğini söyle.
- I went to see my parents.
- Ailemi görmeye gittim.
- I heard that you went to see Tom last night.
- Dün gece Tom'u görmeye gittiğini duydum.
- What was the last movie you went to see?
- Görmeye gittiğin son film neydi?
- I fill my pockets with candy when I go to see the kids.
- Ben çocukları görmeye gittiğimde ceplerimi şekerleme ile doldururum.
- Tom should go to see Mary in the hospital this afternoon.
- Tom bu öğleden sonra Mary'yi hastanede görmeye gitmeli.
- I went to see Tom, but he wasn't there.
- Tom'u görmeye gittim ama orada değildi.
- I am going to see him today.
- Bugün onu görmeye gideceğim.
- Tom and Mary went to see a movie.
- Tom ve Mary bir film görmeye gitti.
- You should go to see him.
- Onu görmeye gitmelisin.
- We went to see the Museum of Humankind, but it is closed on Tuesdays.
- İnsanlık Müzesi'ni görmeye gittik ama salı günleri kapalı.
- I went to see the Tove Jansson exhibition at the Ateneum Art Museum.
- Ateneum Sanat Müzesi'ndeki Tove Jansson sergisini görmeye gittim.
- Tom went to see Mary.
- Tom Mary'yi görmeye gitti.
- I went to see Tom last night.
- Dün gece Tom'u görmeye gittim.
- We saw him the night that we went to see the play.
- Oyunu görmeye gittiğimiz gece onu gördük.
- I will go to see him instead of you.
- Senin yerine onu görmeye gideceğim.
- I'm going to see Tom later this afternoon.
- Bu öğleden sonra Tom'u görmeye gideceğim.
- Did he go to see Mary?
- Mary'yi görmeye gitti mi?
- She went to see him in the hospital every day.
- Her gün onu hastanede görmeye gitti.
- Did he go to see Mary?
- O, Mary'yi görmeye gitti mi?
- I went to see the river, which I found greatly swollen.
- Nehri görmeye gittiğimde çok kabarmış olduğunu fark ettim.
- As soon as he stepped into the village, he went to see her.
- Köye adımını atar atmaz onu görmeye gitti.
- We're going to see them.
- Onları görmeye gidiyoruz.
- I'm going to see Tom today.
- Bugün Tom'u görmeye gideceğim.
- I'm going to see them.
- Onları görmeye gidiyorum.
- Every time I go to see him, he is in bed.
- Ne zaman onu görmeye gitsem, yatakta oluyor.
- He went to see her in hospital every other day.
- Gün aşırı onu hastanede görmeye gitti.
- I went to see Tom last night.
- Ben dün gece Tom'u görmeye gittim.
- We went to see the Museum of Humankind, but it is closed on Tuesdays.
- Biz İnsanlık Müzesini görmeye gittik ama o, salı günleri kapalıymış.
- Did you go to see him?
- Onu görmeye gittin mi?
- I went to see them.
- Onları görmeye gittim.
- I went to see his sister last week.
- Geçen hafta kız kardeşini görmeye gittim.
- She will be glad if you go to see her in person.
- Onu şahsen görmeye giderseniz memnun olacaktır.
- We go to see her twice a day.
- Günde iki kez onu görmeye gidiyoruz.
- I fill my pockets with candy when I go to see the kids.
- Çocukları görmeye gittiğimde ceplerimi şekerle dolduruyorum.
- I was going to see him.
- Onu görmeye gidiyordum.
- We're going to see him.
- Onu görmeye gidiyoruz.
- Tom couldn't come see us for Christmas, so we went to see him.
- Tom Noel için bizi görmeye gelemedi, bu yüzden biz onu görmeye gittik.
- She went to see him while he was staying in Boston.
- Boston'da kalırken onu görmeye gitti.
- Did you go to see her?
- Onu görmeye gittin mi?
- I went to see Tom in Boston.
- Boston'a Tom'u görmeye gittim.
- Tom is going to see Mary.
- Tom, Mary'yi görmeye gidiyor.
- He went to see her in the hospital every other day.
- İki günde bir onu hastanede görmeye gidiyordu.
- I went to see the ballet.
- Baleyi görmeye gittim.
- I won't go to see it.
- Görmeye gitmeyeceğim.
- Tom never went to see Mary again.
- Tom bir daha asla Mary'i görmeye gitmedi.
- Sami is going to see Layla.
- Sami Layla'yı görmeye gidiyor.
- I'm going to see her today.
- Bugün onu görmeye gideceğim.
- Thousands of people went to see President Lincoln.
- Binlerce insan Başkan Lincoln'ü görmeye gitti.
- I'm going to see Tom in the morning.
- Sabah Tom'u görmeye gideceğim.
- I was going to see Tom.
- Tom'u görmeye gidiyordum.
- Thousands of people went to see President Lincoln.
- Binlerce insan Başkan Lincoln'u görmeye gitti.
- I went to see my parents.
- Ebeveynlerimi görmeye gittim.
- He went to see the captain, but he wasn't allowed to speak to him.
- Kaptanı görmeye gitti ama onunla konuşmasına izin verilmedi.
- Yesterday I went to see Robert, whose father is a pilot.
- Dün babası pilot olan Robert'ı görmeye gittim.
- Aren't you going to see Tom this afternoon?
- Öğleden sonra Tom'u görmeye gitmiyor musun?
- Who are you going to see tonight?
- Bu gece kimi görmeye gidiyorsun?
- Tom is going to see Mary, isn't he?
- Tom, Mary'yi görmeye gidiyor, değil mi?
- She will be glad if you go to see her in person.
- Onu şahsen görmeye gidersen, o memnun olur.
- I went to see him.
- Onu görmeye gittim.
- We're going to see her.
- Onu görmeye gidiyoruz.
- She went to see him the other day.
- Geçen gün onu görmeye gitti.
- I was going to see them.
- Onları görmeye gidiyordum.
- Tom went to see Mary three days after that.
- Tom ondan üç gün sonra Mary'yi görmeye gitti.
- He reluctantly went to see her.
- İsteksizce onu görmeye gitti.
- I was going to see her.
- Onu görmeye gidiyordum.
- Aren't you going to see Tom tonight?
- Bu gece Tom'u görmeye gitmeyecek misin?
- They've all gone to see the film.
- Onların hepsi filmi görmeye gitti.
- We go to see her twice a day.
- Günde iki kez onu görmeye gideriz.
- Every time I go to see him, he is in bed.
- Onu ne zaman görmeye gitsem, o yatakta.
- I went to see the Tove Jansson exhibition at the Ateneum Art Museum.
- Ateneum Sanat Müzesindeki Tove Jansson sergisini görmeye gittim.
- Yesterday I went to see Robert, whose father is a pilot.
- Dün Robert'i görmeye gittim, hani babası pilot olan.
- I'm going to see some student.
- Bir öğrenciyi görmeye gidiyorum.
- He couldn't come see us for the holiday, so we went to see him.
- Tatil için bizi görmeye gelemedi, biz de onu görmeye gittik.
- What was the last play you went to see?
- Görmeye gittiğin son oyun neydi?
- I'm going to see her.
- Onu görmeye gidiyorum.
- I went to see his older sister last week.
- Geçen hafta ablasını görmeye gittim.
- We went to see the cherry blossoms along the river.
- Nehir boyunca kiraz çiçeklerini görmeye gittik.
- Was Tom busy when you went to see him?
- Tom onu görmeye gittiğinde meşgul müydü?
- I won't go to see it.
- Onu görmeye gitmeyeceğim.
- Tom reluctantly went to see Mary.
- Tom isteksizce Mary'yi görmeye gitti.
- I went to see him, but he was out.
- Onu görmeye gittim ama dışarıdaydı.
- Tom went to see Mary.
- Tom, Mary'yi görmeye gitti.
- He went to see her the other day.
- Geçen gün onu görmeye gitti.
- We went to see him the next day.
- Ertesi gün onu görmeye gittik.
- You're not going to see Tom today, are you?
- Bugün Tom'u görmeye gitmiyorsun, değil mi?
- Tom is going to see Mary today.
- Tom bugün Mary'yi görmeye gidecek.
- Tom must've gone to see Mary.
- Tom, Mary'yi görmeye gitmiş olmalı.
- I'm going to see Tom tomorrow.
- Yarın Tom'u görmeye gideceğim.
- He must have gone to see his old friend.
- Eski arkadaşını görmeye gitmiş olmalı.
- On arriving there, he went to see her.
- Oraya varınca, onu görmeye gitti.
- I went to see his sister last week.
- Geçen hafta onun kız kardeşini görmeye gittim.
- I went to see Tom.
- Tom'u görmeye gittim.
- I went to see her.
- Onu görmeye gittim.
- We're going to see him.
- Biz onu görmeye gidiyoruz.
- We went to see our neighbors.
- Komşularımızı görmeye gittik.
- I shouldn't have gone to see Tom.
- Tom'u görmeye gitmemeliydim.
- Tom went to see Mary three days after that.
- Tom bundan üç gün sonra Mary'yi görmeye gitti.
- I went to see Tom in Boston.
- Tom'u Boston'da görmeye gittim.
- I'm going to see the world.
- Dünyayı görmeye gidiyorum.
- I'm going to see Tom.
- Tom'u görmeye gidiyorum.
- One day he went to see the doctor.
- Bir gün doktoru görmeye gitti.
- We went to see our neighbours.
- Komşularımızı görmeye gittik.
- Did you go to see them?
- Onları görmeye gittin mi?
- Tom went to see Mary early yesterday morning.
- Tom dün sabah erkenden Mary'yi görmeye gitti.
- He went to see her in hospital every other day.
- O gün aşırı onu hastanede görmeye gitti.
- Aren't you going to see Tom?
- Tom'u görmeye gitmiyor musun?
- We're going to see him.
- Biz onu görmeye gideceğiz.
- When I go to see my grandson, I always give him something.
- Torunumu görmeye gittiğimde ona hep bir şey veririm.
- On arriving at the station, I went to see my uncle at his office.
- İstasyona vardığımda, amcamı ofisinde görmeye gittim.
- Tom went to see Mary the following Friday.
- Tom ertesi Cuma Mary'yi görmeye gitti.
- Was Tom busy when you went to see him?
- Onu görmeye gittiğinizde Tom meşgul müydü?
- On arriving there, he went to see her.
- Oraya vardığında, onu görmeye gitti.
- I went to see Tom, but he wasn't there.
- Ben Tom'u görmeye gittim ama o orada yoktu.
Show More (122)
|
