|
- Well, first of all because she was a gorgeous woman.
- Her şeyden önce muhteşem bir kadın olduğu için.
- I suddenly recalled my terrible weakness for gorgeous French architects.
- Birden muhteşem Fransız mimarlara olan korkunç zaafımı hatırladım.
- A gorgeous couple of swans swam on the lake.
- Muhteşem bir çift kuğu gölde yüzdü.
- You're looking gorgeous.
- Muhteşem görünüyorsun.
- It's gorgeous.
- Bu muhteşem.
- When she saw the gorgeous coat, Julie decided to buy it.
- Muhteşem ceketi gördüğünde, Julie onu almaya karar verdi.
- Mary was gorgeous.
- Mary muhteşemdi.
- What a gorgeous flower!
- Ne muhteşem bir çiçek!
- Mary is a gorgeous young woman.
- Mary muhteşem bir genç kadın.
- Mary is a gorgeous woman.
- Mary muhteşem bir kadındır.
- How do you always manage to look so gorgeous?
- Her zaman bu kadar muhteşem görünmeyi nasıl başarıyorsun?
- She's tall and gorgeous.
- O uzun boylu ve muhteşem.
- Layla's hijab is gorgeous.
- Leyla'nın başörtüsü muhteşem.
- Sami was a gorgeous boy.
- Sami muhteşem bir oğlandı.
- Even ill she looks gorgeous.
- Hasta bile olsa muhteşem görünüyor.
- Isn't it gorgeous?
- Muhteşem değil mi?
- She's rich, and even better, she's gorgeous.
- O zengin ve daha da iyisi, muhteşem.
- They're gorgeous.
- Muhteşemler.
- She was a gorgeous girl of 22.
- O 22 yaşında muhteşem bir kızdı.
- You look gorgeous.
- Muhteşem görünüyorsun.
- Mary is a gorgeous girl.
- Mary muhteşem bir kız.
- Your earrings are gorgeous.
- Küpelerin muhteşem.
- Mary is really gorgeous.
- Mary gerçekten muhteşem.
- These are gorgeous.
- Bunlar muhteşem.
- The gorgeous cake made my mouth water.
- Muhteşem kek, ağzımı sulandırdı.
- Layla was selling gorgeous hijabs.
- Layla muhteşem başörtüleri satıyordu.
- You look really gorgeous.
- Gerçekten muhteşem görünüyorsun.
- She's really gorgeous.
- O gerçekten muhteşem.
- Mary is a gorgeous girl.
- Mary muhteşem bir kızdır.
- This is a gorgeous town.
- Burası muhteşem bir şehir.
- Sami built a gorgeous house.
- Sami muhteşem bir ev inşa etti.
- How do you always manage to look so gorgeous?
- Her zaman bu kadar muhteşem görünmeyi nasıl başarıyorsunuz?
- A gorgeous couple of swans swam on the lake.
- Gölde muhteşem bir çift kuğu yüzüyordu.
- You look gorgeous in that dress.
- O elbisenin içinde muhteşem görünüyorsun.
- She's really gorgeous.
- Gerçekten muhteşem.
- Mary is gorgeous.
- Mary muhteşem.
- It was absolutely gorgeous.
- Kesinlikle muhteşemdi.
- Layla was a gorgeous girl.
- Layla muhteşem bir kızdı.
- He's really gorgeous.
- O gerçekten muhteşem.
- When she saw the gorgeous coat, Julie decided to buy it.
- Muhteşem paltoyu görünce Julie onu almaya karar verdi.
- Sami was a gorgeous boy.
- Sami muhteşem bir çocuktu.
- The dress is absolutely gorgeous.
- Elbise kesinlikle muhteşem.
- Layla was a gorgeous girl.
- Leyla muhteşem bir kızdı.
- You have gorgeous eyes.
- Muhteşem gözlerin var.
- You'll be gorgeous.
- Muhteşem olacaksın.
- Mary is gorgeous.
- Mary muhteşemdir.
- He's tall and gorgeous.
- O uzun boylu ve muhteşem.
- Wow, that girl's gorgeous!
- Vay, bu kız muhteşem!
- It is the first time I have seen such a gorgeous room.
- İlk defa bu kadar muhteşem bir oda görüyorum.
- The gorgeous cake made my mouth water.
- Muhteşem pasta, ağzımı sulandırdı.
- You're really gorgeous.
- Sen gerçekten muhteşemsin.
- You are gorgeous.
- Sen muhteşemsin.
- Maria is gorgeous.
- Maria muhteşem.
- What a gorgeous bash!
- Ne muhteşem bir parti!
- Layla's hijab is gorgeous.
- Layla'nın başörtüsü muhteşem.
- Mary is gorgeous, isn't she?
- Mary muhteşem, değil mi?
- Layla was wearing a gorgeous hijab.
- Layla muhteşem bir başörtüsü takıyordu.
- The colors are gorgeous.
- Renkler muhteşem.
Show More (56)
|
