| 1 |
hold out |
uzatmak |
v. |
|
- Tom held out his hands.
- Tom ellerini uzattı.
- He held out his hand.
- O, elini uzattı.
- She held out her hand.
- Elini uzattı.
- He held out a helping hand to the poor.
- Yoksullara yardım elini uzattı.
- He held out his hand.
- Elini uzattı.
- Tom held out his hand to Mary.
- Tom elini Mary'ye uzattı.
- Tom held out his hand.
- Tom elini uzattı.
- Tom held out his cup for a refill.
- Tom yeniden doldurulması için fincanını uzattı.
- He held out his hand for more.
- Daha fazlası için elini uzattı.
- Tom held out his glass.
- Tom bardağını uzattı.
- The baby held out his tiny hand.
- Bebek ufacık elini uzattı.
- He held out his hand to me.
- O, elini bana uzattı.
- He held out a helping hand to the poor.
- O, yoksullara yardım eli uzattı.
- She held out her hand.
- O elini uzattı.
- Tom held out his empty glass and Mary filled it with orange juice.
- Tom boş bardağını uzattı ve Mary bardağa portakal suyu doldurdu.
- Tom held out his cup for a refill.
- Tom bardağını tekrar doldurmak için uzattı.
- He held out his hand and I took it.
- Elini uzattı ve onu tuttum.
- Hold out your left hand.
- Sol elini uzat.
- The baby held out his tiny hand.
- Bebek minik elini uzattı.
- She held out her hand and I shook it.
- Elini uzattı ve ben de sıktım.
- Hold out your hands.
- Ellerini uzat.
- Tom held out his glass.
- Tom kadehini uzattı.
- He held out his hand and I took it.
- Elini uzattı ve ben de tuttum.
- He held out his hand to me.
- Bana elini uzattı.
- He held out his hand for more.
- O, daha fazlası için elini uzattı.
Show More (22)
|
| 2 |
hold out |
dayanmak |
v. |
|
- The food supplies will not hold out till then.
- Gıda malzemeleri o zamana kadar dayanmaz.
- We will hold out until the end.
- Sonuna kadar dayanacağız.
- We can stay here for as long as our supplies of food and water hold out.
- Yiyecek ve su kaynaklarımız dayandığı sürece burada kalabiliriz.
- How long can we hold out against the superior enemy attacks?
- Üstün düşman saldırılarına karşı ne kadar dayanabiliriz?
- The food supplies will not hold out till then.
- Yiyecek stokları o zamana kadar dayanmaz.
- I don't know how long I can hold out.
- Daha ne kadar dayanabilirim bilmiyorum.
- I don't know how long I can hold out.
- Ne kadar dayanabileceğimi bilmiyorum.
- I can't hold out much longer.
- Daha fazla dayanamam.
Show More (5)
|
| 3 |
hold out |
direnmek |
v. |
|
- The second great cliché is that Europe would have held out, but was abandoned by Japan.
- İkinci büyük klişe ise Avrupa'nın direneceği ancak Japonya tarafından terk edildiğidir.
- I wonder just which Member States think they can hold out now.
- Hangi Üye Devletlerin şimdi direnebileceklerini düşündüklerini merak ediyorum.
- Tom is holding out.
- Tom direniyor.
- The force held out bravely against their enemy's attacks.
- Birlik, düşmanın saldırılarına karşı cesurca direndi.
Show More (1)
|
| 4 |
hold out |
devam etmek |
v. |
|
- We will hold out until the end.
- Sonuna kadar devam edeceğiz.
- Stay here for as long as the food supply holds out.
- Yiyecek tedariki devam ettiği sürece burada kalın.
Show More (-1)
|
| 5 |
hold out |
sunmak |
v. |
|
- I therefore ask the Commission what future prospects it can hold out to the Kosovars of that happening.
- Bu nedenle Komisyon'a, Kosovalılara bunun gerçekleşmesi için gelecekte ne gibi beklentiler sunabileceğini soruyorum.
Show More (-2)
|
| 6 |
hold out |
sürdürmek |
v. |
|
- However, keeping a Palestinian authority in being is an important part of holding out the prospect of a peace process.
- Ancak bir Filistin otoritesinin varlığını sürdürmesi, barış süreci ihtimalini canlı tutmanın önemli bir parçasıdır.
Show More (-2)
|
| 7 |
hold out |
göstermek |
v. |
|
- Mary held out her hand to show everybody her engagement ring.
- Mary herkese nişan yüzüğünü göstermek için elini uzattı.
Show More (-2)
|
| 8 |
hold out |
yetmek |
v. |
|
- We can stay here for as long as our supplies of food and water hold out.
- Yiyecek ve su stoklarımız yettiği sürece burada kalabiliriz.
Show More (-2)
|
