|
- I really miss my hometown these days.
- Bugünlerde memleketimi çok özlüyorum.
- If Tom had stayed in his hometown, he never would've met Mary.
- Eğer Tom memleketinde kalsaydı, Mary ile hiç tanışamayacaktı.
- Mr Sato ran a supermarket in his hometown before he came to Tokyo.
- Tokyo'ya gelmeden önce, Bay Sato memleketinde bir süpermarket çalıştırdı.
- He came to see me all the way from his hometown.
- Memleketinden bütün yolu beni görmek için geldi.
- When I visited my hometown this summer, I found the city different from what it had been ten years ago.
- Bu yaz memleketimi ziyaret ettiğimde şehri on yıl öncesinden çok farklı buldum.
- He had no notion of leaving his hometown.
- Onun memleketi terk etme düşüncesi yoktu.
- Snow reminds me of my hometown.
- Kar bana memleketimi hatırlatıyor.
- This song reminds me of my hometown.
- Bu şarkı bana memleketimi hatırlatıyor.
- Tom has written several songs about his hometown.
- Tom memleketi hakkında çeşitli şarkılar yazdı.
- She was buried in her hometown.
- Memleketinde gömüldü.
- I ate potato flavoured village bread in my hometown, Bolu.
- Memleketim Bolu'da patatesli köy ekmeği yedim.
- Listening to oldies reminds me of my hometown.
- Eski şarkıları dinlemek bana memleketimi hatırlatıyor.
- She wasn't ready to return to her hometown.
- O, memleketine dönmek için hazır değildi.
- My hometown is Zamboanga City.
- Benim memleketim Zamboanga City.
- Algiers is my father's hometown.
- Cezayir babamın memleketi.
- I returned to my hometown after five years' absence.
- Beş yıllık yokluktan sonra memleketime geri döndüm.
- Silicon Valley is not my hometown.
- Benim memleketim Silikon Vadisi değil.
- When I hear that song, I think about my hometown.
- Bu şarkıyı duyduğumda memleketimi düşünüyorum.
- Summers here aren't as hot as in my hometown.
- Burada yazlar memleketimdeki kadar sıcak geçmiyor.
- Tom has written several songs about his hometown.
- Tom memleketi hakkında birkaç şarkı yazdı.
- He left his hometown on a cold morning.
- Soğuk bir sabah memleketinden ayrıldı.
- This picture always reminds me of my hometown.
- Bu resim bana hep memleketimi hatırlatıyor.
- My hometown is Tel Aviv.
- Benim memleketim Tel Aviv.
- I returned to my hometown after five years' absence.
- Beş yıl aradan sonra memleketime döndüm.
- I never see that picture without being reminded of my hometown.
- O resmi görüp de memleketimi hatırlamadan edemiyorum.
- Snow reminds me of my hometown.
- Kar bana benim memleketi hatırlatıyor.
- This picture always reminds me of my hometown.
- Bu resim her zaman bana memleketimi hatırlatır.
- My hometown is very pretty.
- Memleketim çok güzel.
- Silicon Valley is not my hometown.
- Silikon Vadisi benim memleketim değil.
- He visited his hometown for the first time in ten years.
- On yıldır ilk defa memleketini ziyaret etti.
- Tom is a hero in his hometown.
- Tom memleketinde bir kahraman.
- Hug your parents before leaving your hometown.
- Memleketinizden ayrılmadan önce ailenize sarılın.
- She was forced to bid her hometown farewell.
- O, memleketine veda etmek zorunda kaldı.
- Sami's hometown was devastated by an earthquake.
- Sami'nin memleketi bir depremle harap oldu.
- My hometown is located about 20 minutes from a large city.
- Benim memleketim büyük bir şehre yaklaşık 20 dakika uzaklıkta.
- Tom became a hero in his hometown.
- Tom memleketinde bir kahraman oldu.
- I went back to my hometown for the first time in ten years.
- On yıl sonra ilk kez memleketime döndüm.
- He retired to his hometown, where he lived a quiet life.
- Sakin bir hayat yaşadığı memleketinde emekli oldu.
- She left her hometown.
- Memleketini terk etti.
- Summers here aren't as hot as in my hometown.
- Burada yazlar memleketimdeki kadar sıcak değil.
- She was forced to bid her hometown farewell.
- Memleketine veda etmek zorunda kaldı.
- He had no notion of leaving his hometown.
- Memleketinden ayrılmak gibi bir düşüncesi yok.
- Tom is back in his hometown.
- Tom kendi memleketine geri döndü.
- My hometown is Zamboanga City.
- Benim memleketim Zamboanga City'dir.
- What are some things you like about your hometown?
- Memleketiniz hakkında sevdiğiniz bazı şeyler nelerdir?
- He lives far away from his hometown.
- Memleketinden uzakta yaşıyor.
- This is his hometown.
- Burası onun memleketi.
- She is leaving for her hometown tomorrow morning.
- Yarın sabah memleketine gidiyor.
- The parolee started to live in his hometown.
- Şartlı tahliye edilen kişi memleketinde yaşamaya başladı.
- Tom returned to his hometown to visit his parents during the summer break.
- Tom yaz tatilinde ailesini ziyaret etmek için memleketine döndü.
- Tom is back in his hometown.
- Tom memleketine döndü.
- I ate potato flavoured village bread in my hometown, Bolu.
- Memleketim Bolu'da patates aromalı köy ekmeği yedim.
- Listening to oldies reminds me of my hometown.
- Eski müzik formatlarını dinlemek bana memleketimi hatırlatıyor.
- Tom returned to his hometown to visit his parents during the summer break.
- Tom yaz tatilinde anne ve babasını ziyaret etmek için memleketine döndü.
- She had to say goodbye to her hometown.
- O, memleketine veda etmek zorunda kaldı.
- Tom showed Mary some pictures of his hometown.
- Tom Mary'ye memleketinin bazı resimlerini gösterdi.
- My hometown is Tel Aviv.
- Benim memleketim Tel Aviv'dir.
- If Tom had stayed in his hometown, he never would've met Mary.
- Tom memleketinde kalsaydı, Mary ile asla tanışmazdı.
- He visited his hometown for the first time in ten years.
- On yıl sonra ilk kez memleketini ziyaret etti.
- Boston is my hometown.
- Boston benim memleketim.
- When I hear that song, I think about my hometown.
- Bu şarkıyı duyduğumda, memleketimi düşünüyorum.
- She was buried in her hometown.
- O, memleketinde toprağa verildi.
- Tom went back to his hometown.
- Tom, memleketine geri döndü.
- My hometown is very pretty.
- Benim memleketim çok güzeldir.
- My hometown is in the center of Hokkaido.
- Memleketim Hokkaido'nun merkezinde.
- This picture always reminds me of my hometown.
- Bu resim her zaman bana memleketimi hatırlatıyor.
- Your hometown is very pretty.
- Memleketiniz çok güzel.
- He came to see me all the way from his hometown.
- Memleketinden o kadar yolu beni görmek için geldi.
- She had to say goodbye to her hometown.
- Memleketine veda etmek zorunda kaldı.
- Tom went back to his hometown.
- Tom memleketine geri döndü.
- What are some things you like about your hometown?
- Memleketin hakkında hoşlandığın bazı şeyler nedir?
- Tom couldn't find his hometown on the map.
- Tom haritada memleketini bulamadı.
- Mr Sato ran a supermarket in his hometown before he came to Tokyo.
- Bay Sato Tokyo'ya gelmeden önce memleketinde bir süpermarket işletiyordu.
- I can never forget my hometown.
- Memleketimi asla unutamam.
- I went back to my hometown for the first time in ten years.
- 10 yıldır ilk kez memleketime gittim.
- Tom is a hero in his hometown.
- Tom memleketinde bir kahramandır.
- She wasn't ready to return to her hometown.
- Memleketine dönmeye hazır değildi.
Show More (74)
|
