|
- It is a lot wiser ecologically if this wood is burnt as an energy source in people's houses.
- Bu odunun insanların evlerinde enerji kaynağı olarak yakılması ekolojik açıdan çok daha akıllıca olacaktır.
- Imagine what can come into houses through a dish in the remotest parts of the world.
- Dünyanın en ücra köşelerindeki bir çanaktan evlere neler gelebileceğini hayal edin.
- I visited two of these houses that I can recommend to anyone.
- Herkese tavsiye edebileceğim bu evlerden ikisini ziyaret ettim.
- It rendered a large number of houses uninhabitable and affected the electricity distribution system.
- Çok sayıda evi oturulamaz hale getirmiş ve elektrik dağıtım sistemini etkilemiştir.
- In view of the upcoming elections on 15 September, I am still not sure that we have reconstructed enough houses there.
- Yaklaşan 15 Eylül seçimleri göz önüne alındığında, orada yeterince evi yeniden inşa ettiğimizden hala emin değilim.
- Can you imagine our financial and economic future being discussed in public houses up and down the country?
- Mali ve ekonomik geleceğimizin ülkenin dört bir yanındaki halk evlerinde tartışıldığını hayal edebiliyor musunuz?
- Houses are rebuilt in areas where similar disasters have already happened.
- Benzer felaketlerin daha önce yaşandığı bölgelerde evler yeniden inşa ediliyor.
- Over 2000 houses have been demolished in these past 2 years and 20 000 people have been wounded.
- Geçtiğimiz 2 yıl içerisinde 2000'den fazla ev yıkılmış ve 20 000 kişi yaralanmıştır.
- Reading the Swiebel report, you would think the Member States also needed to put their houses in order.
- Swiebel raporunu okuyunca Üye Devletlerin de kendi evlerini düzene koymaları gerektiğini düşünebilirsiniz.
- Well, none of us want people coming into our houses.
- Hiçbirimiz insanların evlerimize girmesini istemiyoruz.
- Thousands, mostly black agricultural labourers, are also robbed of their jobs and driven from their houses.
- Çoğunluğu siyahi tarım işçisi olan binlerce kişi de işlerinden oldu ve evlerinden sürüldü.
- Over 2000 houses have been demolished in these past 2 years and 20 000 people have been wounded.
- Geçtiğimiz 2 yıl içinde 2000'den fazla ev yıkıldı ve 20 000 kişi yaralandı.
- The people came out of their houses and celebrated.
- İnsanlar evlerinden çıktılar ve kutlama yaptılar.
- The path between the two houses was blocked by snow.
- İki ev arasındaki yol kar tarafından bloke edildi.
- Traditional Japanese houses are held together with wooden joints.
- Geleneksel Japon evleri ahşap eklemlerle bir arada tutulur.
- There are some old houses on this street.
- Bu sokakta bazı eski evler var.
- Workers build the houses all day long.
- İşçiler bütün gün evleri inşa ediyor.
- What fine houses!
- Ne güzel evler!
- The number of houses being built was dropping.
- İnşa edilen evlerin sayısı düşüyordu.
- Not all the houses around here were burned down in the fire.
- Bu civarda tüm evler yangında yanıp kül olmadı.
- The people came out of their houses to listen to his music.
- İnsanlar onun müziğini dinlemek için evlerinden çıktılar.
- Ten houses were burned down.
- On ev yanıp kül oldu.
- All the houses on my street lost power this morning due to the storm.
- Bu sabah fırtına yüzünden sokağımdaki tüm evlerin elektriği kesildi.
- After the earthquake, hardly any houses remained standing.
- Depremden sonra neredeyse hiçbir ev ayakta kalmadı.
- Did you know that Tom and Mary both have houses on Park Street?
- Tom ve Mary'nin Park Caddesi'nde evlerinin olduğunu biliyor muydunuz?
- There are no houses around here.
- Buralarda hiç ev yok.
- He has built two houses so far.
- O, şimdiye kadar iki ev inşa etti.
- Flags had been hoisted on the eaves of houses.
- Evlerin saçaklarına bayraklar çekilmişti.
- The builder of those houses is unknown.
- Bu evlerin yapımcısı bilinmiyor.
- In the past month, three houses, all in good condition, have been torn down.
- Geçtiğimiz ay, hepsi de iyi durumda olan üç ev yıkıldı.
- I know Tom and Mary both have houses in Boston.
- Tom ve Mary'nin her ikisinin de Boston'da evleri olduğunu biliyorum.
- Recently, a few houses in our neighborhood have been broken into.
- Son zamanlarda mahallemizdeki birkaç eve hırsız girdi.
- Those houses are 500 years old.
- Şu evler 500 yıllıktır.
- Mary likes doll houses.
- Mary bebek evlerini sever.
- Japanese houses are small.
- Japon evleri küçüktür.
- Some built houses partly underground.
- Bazıları evlerini kısmen yer altına inşa etti.
- There are large houses along the street.
- Sokak boyunca büyük evler var.
- How many other houses does Tom own?
- Tom'un başka kaç evi var?
- A lot of houses were on fire.
- Çok sayıda ev yandı.
- The houses and cars looked tiny from the sky.
- Evler ve arabalar gökyüzünden küçücük görünüyorlardı.
- He has two houses, one in Turkey and another one in Germany.
- Onun iki evi var, biri Türkiye'de ve diğeri Almanya'da.
- Of all the houses we've looked at, this one is by far the best.
- Baktığımız tüm evler arasında bu açık ara en iyisi.
- Houses can't be built in this area.
- Bu bölgede ev inşa edilemez.
- She doesn't know who built those houses.
- O bu evleri kimin yaptığını bilmiyor.
- Tom lives three houses down.
- Tom üç ev aşağıda yaşıyor.
- Most Japanese houses are built of wood.
- Japon evlerinin çoğu ahşaptan inşa edilir.
- That architect builds very modern houses.
- O mimar çok modern evler inşa ediyor.
- Most of the houses on this block were built in 2013.
- Bu bloktaki evlerin çoğu 2013 yılında inşa edildi.
- Those houses are my uncle's.
- O evler amcamın.
- There were a few large old wooden houses in the town.
- Kasabada, birkaç büyük, eski, ahşap ev vardı.
- Dozens of houses were burned down in that big fire.
- O büyük yangında düzinelerce ev yandı.
- The earthquake destroyed many houses.
- Deprem birçok evi yıktı.
- How many other houses does Tom own?
- Tom'un başka kaç tane evi var?
- Ten houses were burned down.
- On ev yakılmıştır.
- A great many houses were damaged in the earthquake.
- Çok sayıda ev depremde zarar gördü.
- The earthquake shook the houses.
- Deprem evleri salladı.
- Several houses were damaged in the last storm.
- Son fırtınada birçok ev hasar gördü.
- A great many houses were damaged in the earthquake.
- Depremde çok sayıda ev hasar gördü.
- The fire burnt ten houses down.
- Yangın on evi yakıp kül etti.
- That architect builds very modern houses.
- Bu mimar çok modern evler inşa ediyor.
- Those houses are 500 years old.
- O evler 500 yıllık.
- Two hundred houses were burnt down in the fire which broke out yesterday.
- Dünkü yangında iki yüz ev küle döndü.
- He renovates old houses in Spain.
- O, İspanya'daki eski evleri onarıyor.
- Many houses were damaged beyond repair in the flood.
- Çok sayıda ev selde onarılamayacak şekilde hasar gördü.
- The basements of the houses are likely to have problems.
- Evlerin bodrum katlarında sorun olması muhtemel.
- I passed by four houses.
- Dört evin önünden geçtim.
- A lot of houses were on fire.
- Pek çok ev yanıyordu.
- The fire burnt ten houses down.
- Yangın on evi kül etti.
- Some built houses partly underground.
- Bazıları kısmen yer altında evler yaptı.
- Those who live in houses made of glass mustn't throw stones at the houses of other people.
- Camdan evlerde oturanlar başkalarının evlerine taş atmamalıdır.
- Most Japanese houses are built of wood.
- Çoğu Japon evleri ahşaptan yapılır.
- I do not want your houses.
- Evlerinizi istemiyorum.
- Those houses are my uncle's.
- O evler amcama aittir.
- The two houses stand side by side.
- İki ev yan yana duruyor.
- Tom has built three houses so far.
- Tom şu ana kadar üç ev inşa etti.
- The houses are here.
- Evler burada.
- There are a lot of abandoned houses in the neighborhood.
- Mahallede bir sürü terk edilmiş ev var.
- Several houses were carried away by the great flood.
- Birkaç ev büyük sel tarafından sürüklendi.
- I do not want your houses.
- Sizin evlerinizi istemiyorum.
- The fire burned down ten houses.
- Yangın on evi yakıp kül etti.
- Termites are destroying the houses.
- Termitler evleri yok ediyor.
- There are few houses around here.
- Buralarda çok az ev var.
- All houses are supposed to be habitable.
- Tüm evlerin yaşanabilir olması gerekiyor.
- Houses built with wood burn more easily than houses built out of stone.
- Ahşaptan yapılmış evler taştan yapılmış evlerden daha kolay yanar.
- These houses were dark and dirty.
- Bu evler karanlık ve kirliydi.
- Several houses were damaged in the last storm.
- Son fırtınada birkaç ev hasar gördü.
- I made model houses.
- Ev maketleri yaptım.
- The houses along the river are very old.
- Nehir kıyısındaki evler çok eski.
- There are few houses around here.
- Bu civarda çok az sayıda ev var.
- He owns two houses and a boat.
- İki evi ve bir teknesi var.
- There are large houses along the street.
- Cadde boyunca büyük evler var.
- After the earthquake, hardly any houses remained standing.
- Depremden sonra, neredeyse hiçbir ev ayakta kalmadı.
- Those houses are big.
- Şu evler büyük.
- There are some old houses in this street.
- Bu sokakta bazı eski evler var.
- They had their houses destroyed by a strong earthquake.
- Evleri şiddetli bir depremle yıkıldı.
- It's a long way between our houses.
- Evlerimiz arasında uzun bir yol var.
- Of all the houses we've looked at, this one is by far the best.
- Baktığımız evler arasında en iyisi bu.
- They set fire to houses and farm buildings.
- Evleri ve çiftlik binalarını ateşe verdiler.
- Several houses were washed away by the flood.
- Birkaç ev sel tarafından sürüklendi.
- The old houses were torn down to make room for a supermarket.
- Bir süpermarkete yer açmak için eski evler yıkıldı.
- The bomb destroyed three houses.
- Bomba üç evi yok etti.
- There are some old houses on this street.
- Bu sokakta bazı eski evler vardır.
- How many houses are there on your street?
- Senin sokağında kaç tane ev var?
- Streets and houses were drowned by the flood.
- Sokaklar ve evler sel altında kaldı.
- Houses built with wood burn more easily than houses built out of stone.
- Ahşaptan yapılan evler taştan yapılanlara göre daha çabuk yanar.
- Tom has built three houses so far.
- Tom şimdiye kadar üç ev inşa etti.
- We saw some old houses pulled down.
- Bazı eski evlerin yıkıldığını gördük.
- She doesn't know who built those houses.
- Bu evleri kimin yaptığını bilmiyor.
- For years Marina had been inspecting houses.
- Yıllardır Marina evleri denetliyordu.
- Two hundred houses were burnt down in the fire which broke out yesterday.
- Dün çıkan yangında iki yüz ev kül oldu.
- The fire burnt down four houses in the east of the city.
- Yangın kentin doğusundaki dört tane evi yakıp kül etti.
- The fire burnt down four houses in the east of the city.
- Yangın şehrin doğusundaki dört evi kül etti.
- Streets and houses were drowned by the flood.
- Sel nedeniyle sokaklar ve evler sular altında kaldı.
- Many houses were damaged beyond repair in the flood.
- Selde birçok ev tamir edilemeyecek kadar hasar gördü.
- The houses caught fire one after another.
- Evler birbiri ardına yandılar.
- Several houses were washed away by the flood.
- Sel yüzünden birkaç ev yıkıldı.
- All the houses in this neighborhood look so much alike that I can't tell them apart.
- Bu mahalledeki bütün evler birbirine o kadar benziyor ki, ayırt edemiyorum.
- Tom owns two houses and a boat.
- Tom'un iki evi ve bir teknesi var.
- The earthquake shook the houses.
- Deprem evleri sarstı.
- Tom knows how to sell houses.
- Tom ev satmayı biliyor.
- They had their houses destroyed by a strong earthquake.
- Evleri şiddetli bir depremde yıkıldı.
- He knows how to sell houses.
- Ev satmayı biliyor.
- All the houses in town were empty.
- Kasabadaki tüm evler boştu.
- He knows how to sell houses.
- O, evleri nasıl satacağını biliyor.
- She arranges the buying and selling of houses in and around Deal.
- Deal ve çevresindeki evlerin alım satımını düzenliyor.
- These houses were dark and dirty.
- Bu evler karanlık ve kirli.
- I know both Tom and Mary have houses in Boston.
- Tom ve Mary'nin Boston'da evleri olduğunu biliyorum.
- Houses can't be built in this area.
- Evler bu alanda yapılamazlar.
- Tom lives three houses down.
- Tom üç ev aşağıda oturuyor.
- How many houses were destroyed in Iraq?
- Irak'ta kaç tane ev yıkıldı?
- The fire burned down ten houses.
- Yangın on evi kül etti.
- There are many houses destroyed by the earthquake.
- Deprem tarafından yıkılan çok sayıda ev var.
- Large houses are not necessarily comfortable to live in.
- Büyük evlerde yaşamak her zaman rahat olmayabilir.
- No, the houses in my village aren't tall, but the gardens are big.
- Hayır, köyümdeki evler uzun değil ama bahçeler büyük.
- He knows how to paint houses.
- Ev boyamayı biliyor.
- Those houses are big.
- O evler büyük.
- Tom knows how to sell houses.
- Tom evleri nasıl satacağını bilir.
- Their houses are located near the sea.
- Evleri deniz kenarında yer alıyor.
- On the other side of the street, there are no houses yet.
- Sokağın diğer tarafında henüz ev yok.
- Tom robbed many other houses in the neighborhood.
- Tom mahalledeki diğer birçok evi soydu.
- A lot of houses were washed away by the flood.
- Birçok ev sel tarafından yıkıldı.
- Houses here are double the price of those in Kobe.
- Buradaki evler Kobe'dekilerin iki katı fiyatına.
- How many houses were destroyed in Iraq?
- Irak'ta kaç ev yıkıldı?
- The houses are burning.
- Evler yanıyor.
- Large houses are expensive to live in.
- Büyük evler yaşamak için pahalı.
- Workers build the houses all day long.
- İşçiler evleri bütün gün boyunca inşa ediyorlar.
- Approximately 300 houses were built here last year.
- Burada geçen yıl yaklaşık 300 tane ev inşa edildi.
- These houses are all alike.
- Bu evlerin hepsi birbirine benziyor.
- What splendid houses they are!
- Ne muhteşem evler bunlar!
- The women in this town will want flowers to put in their houses.
- Bu kasabadaki kadınlar evlerine koymak için çiçek isteyeceklerdir.
- Two hundred houses were burnt down in the fire which broke out yesterday.
- Dün çıkan yangında iki yüz ev yanıp kül oldu.
- Two houses were burned down in the fire.
- Yangında iki ev yandı.
- The policeman visited all the houses.
- Polis, bütün evleri ziyaret etti.
- The houses caught fire one after another.
- Evler birbiri ardına alev aldı.
- In the past month, three houses, all in good condition, have been torn down.
- Geçen ay içinde, hepsi iyi durumda olan üç ev yıkıldı.
- Two hundred houses were burnt down in the fire which broke out yesterday.
- Dün çıkan yangında iki yüz ev yandı.
- Those houses are all alike.
- Bu evlerin hepsi birbirine benziyor.
- A fire broke out last night and three houses were burnt down.
- Dün gece bir yangın çıktı ve üç ev yandı.
- Flags had been hoisted on the eaves of houses.
- Bayraklar evlerin saçakları üzerine çekilmişti.
- He renovates old houses in Spain.
- İspanya'da eski evleri yeniliyor.
- Men make houses, women make homes.
- Erkek bir ev yapar, kadın onu yuva yapar.
- The two houses stand alongside of each other.
- İki ev yan yana duruyor.
- Termites are destroying the houses.
- Tahta kuruları evleri yok ediyor.
- There are a lot of abandoned houses in the neighborhood.
- Mahallede birçok terk edilmiş ev var.
- The policeman visited all the houses.
- Polis tüm evleri ziyaret etti.
- No, the houses in my village aren't tall, but the gardens are big.
- Hayır, köyümdeki evler yüksek değil ama bahçeler büyüktür.
- For years Marina had been inspecting houses.
- Marina yıllardır evleri denetliyordu.
- They had their houses destroyed by a strong earthquake.
- Evleri güçlü bir deprem tarafından yok edildi.
- A lot of people are now trying to sell their houses.
- Şimdi bir sürü insan evlerini satmaya çalışıyorlar.
- All the houses in town were empty.
- Şehirdeki tüm evler boştu.
- On the other side of the street, there are no houses yet.
- Sokan diğer tarafında henüz hiçbir ev yok.
- The old houses were torn down to make room for a supermarket.
- Eski evler bir süpermarkete yer açmak için yıkıldı.
- The houses in that subdivision are all alike.
- O mahalledeki evlerin hepsi birbirine benziyor.
- There are many houses destroyed by the earthquake.
- Depremde yıkılan birçok ev var.
- Dozens of houses were burned down in that big fire.
- O büyük yangında düzinelerce ev yanıp kül oldu.
- Chris was hired to paint houses and was able to raise the money.
- Chris evleri boyamak için işe alındı ve parayı toplayabildi.
- Did you know that Tom and Mary both have houses on Park Street?
- Tom ve Mary'nin Park Caddesi'nde evleri olduğunu biliyor muydunuz?
- How many houses are there on your street?
- Sokağınızda kaç tane ev var?
- He doesn't know who built those houses.
- O bu evleri kimin yaptığını bilmiyor.
- Animals invaded the houses.
- Hayvanlar evleri istila etti.
- The earthquake destroyed many houses.
- Deprem çok sayıda evi yerle bir etti.
- These houses are my uncle's.
- Bu evler amcamın.
- The path between the two houses was blocked by snow.
- İki ev arasındaki yol kar yüzünden kapalıydı.
- A lot of houses were washed away by the flood.
- Birçok ev sele kapıldı.
- We're building wooden houses.
- Ahşap evler inşa ediyoruz.
- They passed on their message using the houses they built.
- Mesajlarını inşa ettikleri evleri kullanarak iletmişlerdir.
- He has two houses.
- Onun iki evi var.
- We're building wooden houses.
- Ahşap bir ev inşa ediyoruz.
- They set fire to houses and farm buildings.
- Evleri ve çiftlik binalarını kundakladılar.
- He has built two houses so far.
- Şimdiye kadar iki ev inşa etti.
- A fire broke out last night and three houses were burnt down.
- Dün gece bir yangın çıktı ve üç ev tamamen yandı.
- Many of the traditional wooden houses are ablaze.
- Geleneksel ahşap evlerin çoğu alevler içinde.
- There are a great many people trying buy houses.
- Ev satın almaya çalışan çok sayıda insan var.
- Men make houses, women make homes.
- Erkekler ev yapar, kadınlar yuva yapar.
- All houses are supposed to be habitable.
- Bütün evlerin yaşanabilir olması gerekir.
- Not all the houses around here were burned down in the fire.
- Yangında buradaki tüm evler yanmadı.
- There are a few houses around.
- Etrafta birkaç ev var.
- Approximately 300 houses were built here last year.
- Geçen yıl burada yaklaşık 300 ev inşa edildi.
- A lot of people are now trying to sell their houses.
- Birçok insan şu anda evlerini satmaya çalışıyor.
- I sold all my houses.
- Bütün evlerimi sattım.
- The typhoon destroyed many houses.
- Tayfun birçok evi yıktı.
- He doesn't know who built those houses.
- Bu evleri kimin inşa ettiğini bilmiyor.
- Large houses are expensive to live in.
- Büyük evlerde yaşamak pahalıdır.
- The fire destroyed three houses.
- Yangın üç evi yok etti.
- There are a great many people trying buy houses.
- Ev almak isteyenlerin sayısı oldukça fazla.
- I know both Tom and Mary have houses in Boston.
- Hem Tom'un hem de Mary'nin Boston'da evleri olduğunu biliyorum.
- He has two houses, one in Turkey and another one in Germany.
- Biri Türkiye'de, diğeri Almanya'da olmak üzere iki evi var.
- Tom has built three houses.
- Tom üç ev inşa etti.
- What splendid houses they are!
- Ne müthiş ev bunlar!
Show More (206)
|
