Örnek cümleler çeşitli kaynaklardan derlenerek hazırlanmıştır ve her ne kadar editör kontrolünden geçmiş olsa da bazı gözden kaçmalar olabilir. Cümleler kesinlikle, Tureng.com’un ideolojisini ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Sizi rahatsız eden siyasal, sosyal ve hassas içeriğe sahip cümleleri lütfen bize bildiriniz.

	İngilizce	Türkçe
1	in order	yolunda	adv.
	So as far as we are concerned, everything is in order. Yani bize göre her şey yolunda. Then we shall take the point of order, because, at the moment at any rate, everything is quite in order. O zaman düzen konusunu ele alalım, çünkü şu anda her şey gayet yolunda. Everything seems to be in order. Her şey yolunda görünüyor. Is everything in order? Her şey yolunda mı? Everything's in order here. Burada her şey yolunda. Everything's in order. Her şey yolunda. We have everything in order. Her şeyimiz yolunda. We have everything in order. Her şey yolunda. Show More (5)
2	in order	düzenli	adj.
	Everything's in order. Her şey düzenli. Is everything in order? Her şey düzenli mi? Everything was in order. Her şey düzenliydi. Everything seems to be in order. Her şey düzenli görünüyor. Everything looks in order. Her şey düzenli görünüyor. Everything seems in order. Her şey düzenli görünüyor. Your papers seem to be in order. Kağıtlarınız düzenli görünüyor. Show More (4)
3	in order	uygun	adj.
	Any further negotiations are, as far as the Commission is concerned, not in order. Komisyon'a göre daha fazla müzakere yapılması uygun değildir. One could express mild surprise that it was deemed to be in order. Bunun uygun görülmesi karşısında hafif bir şaşkınlık ifade edilebilir. Mr Barón Crespo, everything is, in fact, perfectly in order, since there were two speakers to move this request. Sayın Barón Crespo, bu talebi iletmek üzere iki konuşmacı olduğu için aslında her şey tamamen usulüne uygun. The result of that was that DG Press said that none of it was in order. Bunun sonucunda Basın Genel Müdürlüğü bunların hiçbirinin uygun olmadığını söyledi. Everything was in order by the book. Her şey kitaba uygundu. Show More (2)
4	in order	sırayla	adv.
	I shall return to all these points in order, if I may. İzin verirseniz tüm bu noktalara sırayla döneceğim. We will take each question in order until 7.30 p.m. Saat 19.30'a kadar her soruyu sırayla alacağız. Your health care team usually does the steps in order. Sağlık ekibiniz genellikle adımları sırayla yapar. Consider all solutions to the problem in order. Sorunun tüm çözümlerini sırayla düşünün. The students answered in order. Öğrenciler sırayla cevap verdi. Show More (2)