Tureng - in the house - İngilizce Türkçe Cümleler

Geçmiş

	İngilizce	Türkçe
1	in the house	evde	expr.
	The home offices have now become a separate space in the houses. Evden çalışılan ofisler artık evlerde ayrı bir mekan haline geldi. The home offices have now become a separate space in the houses. Evden çalışma ofisleri artık evlerde ayrı bir mekan haline geldi. Sami spends much of the day alone in the house. Sami günün çoğunu evde yalnız geçirir. Is somebody in the house? Evde biri mi var? Fadil left Layla in the house. Fadıl, Leyla'yı evde bıraktı. There's plenty of food in the house. Evde bir sürü yiyecek var. In those days, he lived in the house alone. O günlerde evde tek başına yaşıyordu. Tom swept every room in the house. Tom evdeki her odayı süpürdü. There was a lot of food in the house. Evde bir sürü yiyecek vardı. Tom heard sounds in the house. Tom evde sesler duydu. This room is the coldest in the house. Bu oda evdeki en soğuk oda. Is anyone in the house? Evde kimse var mı? Tom wouldn't let anybody in the house. Tom evde kimseye izin vermezdi. Somebody was in the house. Evde biri vardı. Tom and Mary used to live in the house that John and Alice live in now. Tom ve Mary, John ve Alice'in şimdi yaşadığı evde yaşıyorlardı. Are you sure you were the only one in the house? Evde sadece sizin olduğunuzdan emin misiniz? There wasn't anybody in the house. Evde hiç kimse yoktu. I thought we had eaten everything in the house, but I found another box of crackers. Evdeki her şeyi yediğimizi düşünmüştüm, fakat bir kutu kraker daha buldum. There was a lot of food in the house. Evde çok fazla yiyecek vardı. I'm afraid when I'm alone in the house. Evde yalnız olduğum zaman korkuyorum. Fadil kept a lot of money in the house. Fadıl evde çok para tuttu. I'm afraid when I'm alone in the house. Evde yalnız kaldığımda korkuyorum. Layla was in the house. Layla evdeydi. Besides a living room in the house, there were also two bedrooms and, of course, a kitchen and a bathroom. Evde bir oturma odasının yanı sıra iki yatak odası ve tabii ki bir mutfak ve banyo da vardı. There's an empty bedroom in the house. Evde boş bir yatak odası var. Don't leave your dog in the house all day. Köpeğinizi bütün gün evde bırakmayın. There is too much furniture in the house. Evde çok fazla mobilya var. They did the cooking and cleaning in the house. Onlar evde yemek pişirdi ve temizlik yaptı. He is in the house. Evde. There's no food left in the house. Evde yiyecek kalmamış. I live in the house my father built. Babamın yaptığı evde yaşıyorum. There's no-one in the house; they're all outside. Evde kimse yok; hepsi dışarıda. We are not cold in the house. Biz evde üşümüyoruz. Nobody will be in the house. Hiç kimse evde olmayacak. When Tom was a kid, the only book in the house was a Bible. Tom çocukken, evde bulunan tek kitap İncil'di. You can feel safe here in the house. Burada evde kendinizi güvende hissedebilirsiniz. Tom had the munchies, but since there was nothing in the house to eat, he went to the convenience store not too far from where he lived. Tom'un canı bir şeyler çekti ama evde yiyecek bir şey olmadığı için yaşadığı yerden çok da uzak olmayan bir markete gitti. There's no one in the house. Evde kimse yok. There is no one in the house. Evde kimse yok. Is there a television in the house? Evde bir televizyon var mı? Tom wondered if there was anyone else in the house. Tom evde başka biri olup olmadığını merak etti. Stay in the house. Evde kalın. Two families live in the house. Evde iki aile yaşıyor. Sami was still in the house. Sami hala evdeydi. Are you sure no one else is in the house? Evde başka kimsenin olmadığından emin misin? Tom was all alone in the house. Tom evde tamamen tek başınaydı. Tom was whistling in the dark to belie how terrified he was to be alone in the house which was rumoured to be haunted. Tom, tekinsiz olduğu söylenen evde, karanlıkta yalnız başınayken, korkusunu bastırmak için ıslık çalıyordu. I'm in the house, waiting. Ben evde, bekliyorum. Besides a living room in the house, there were also two bedrooms and, of course, a kitchen and a bathroom. Evde bir oturma odasının yanı sıra iki yatak odası ve tabii ki bir mutfak ve bir banyo vardı. Sami was in the house, too. Sami de evde idi. I would like to live in the house that's closest to the sea. Denize en yakın evde oturmak isterim. You can't have lost your coat in the house. Ceketini evde kaybetmiş olamazsın. Tom's room was the largest one in the house. Tom'un odası evdeki en büyük odaydı. There were no signs of forced entry in the house. Evde zorla girme işaretleri yoktu. Tom lives in the house where he was born. Tom doğduğu evde yaşıyor. There is someone in the house. Evde biri var. Don't leave your dog in the house all day. Köpeğini tüm gün evde bırakma. Tom is in the house. Tom, evde. When Tom was a kid, the only book in the house was a Bible. Tom çocukken evdeki tek kitap bir İncil idi. Were there any other people in the house? Evde başka insanlar da var mıydı? There'll be no one in the house. Evde kimse olmayacak. There's plenty of food in the house. Evde bol yiyecek var. Tom's room was the largest one in the house. Tom'un odası, evdeki en büyük odaydı. As you can see, I haven't done any cleaning in the house for some time. Gördüğünüz gibi, ben bir süredir evde herhangi bir temizlik yapmadım. Fadil kept a lot of money in the house. Fadıl evde çok para saklıyordu. Tom and Mary used to live in the house that John and Alice live in now. Tom ve Mary, John ve Alice'in şu anda yaşadığı evde oturuyorlardı. They live in the house opposite to ours. Bizimkinin karşısındaki evde oturuyorlar. You can't have lost your coat in the house. Ceketinizi evde kaybetmiş olamazsınız. There's no food left in the house. Evde hiç yiyecek kalmadı. There isn't any coffee in the house. Evde hiç kahve yok. Tom is somewhere in the house. Tom evde bir yerde. I'm in the house. Evdeyim. Were there any other people in the house? Evde başka insanlar var mıydı? She lives in the house where her grandparents lived. Büyükannesi ve büyükbabasının yaşadığı evde yaşıyor. Is there anybody in the house? Bu evde biri var mı? All was silent in the house. Evde her şey sessizdi. I'll fix my bicycle in the house. Bisikletimi evde tamir edeceğim. There was hardly any furniture in the house. Evde neredeyse hiç mobilya yoktu. Somebody was in the house. Birisi evdeydi. Are you sure you were the only one in the house? Evdeki tek kişi olduğundan emin misin? They live in the house opposite to ours. Bizim evin karşısındaki evde yaşarlar. Tom found no one in the house. Tom evde kimseyi bulamadı. Sami spends much of the day alone in the house. Sami günün çoğunu evde yalnız geçiriyor. Tom was all alone in the house. Tom evde yapayalnızdı. Is anyone in the house? Evde biri var mı? We found it in the house. Biz onu evde bulduk. There's no one in the house but her. Evde ondan başka kimse yok. There are people in the house. Evde insanlar var. All the doors in the house are locked. Evdeki tüm kapılar kilitli. Tom was in the house. Tom evdeydi. Sami was in the house all night with his baby son. Sami bütün gece küçük oğluyla evdeydi. Someone's in the house. Evde biri var. We're in the house. Evdeyiz. Tom lives in the house he was born in. Tom doğduğu evde yaşıyor. How many people are in the house? Evde kaç kişi var? You can feel safe here in the house. Bu evde kendini güvende hissedebilirsin. Tom still lives in the house he was born in. Tom hala doğduğu evde yaşıyor. Sami was in the house, too. Sami de evdeydi. Have you noticed that we have mice in the house? Evde fare olduğunu fark ettin mi? Is there a doctor in the house? Evde bir doktor var mı? We are not cold in the house. Evde üşümüyoruz. How many beds are there in the house? Evde kaç tane yatak var? There was much food in the house. Evde çok fazla yiyecek vardı. Is somebody in the house? Evde biri var mı? Is there a television in the house? Evde televizyon var mı? Every door in the house is locked. Evdeki her kapı kilitli. All the doors in the house are locked. Evdeki bütün kapılar kilitli. Tom is alone in the house. Tom evde tek başına. There wasn't anybody in the house. Evde kimse yoktu. There's someone else in the house. Evde başka biri var. I'm in the house, waiting. Evde bekliyorum. Cook the soup in the house. Çorbayı evde pişir. Who else was in the house? Evde başka kim vardı? They did the cooking and cleaning in the house. Evde yemek ve temizlik yaptılar. As you can see, I haven't done any cleaning in the house for some time. Gördüğünüz gibi, bir süredir evde hiç temizlik yapmadım. Tom wondered if there was anyone else in the house. Tom evde başka birinin olup olmadığını merak ediyordu. The dog is in the house. Köpek evde. I'm in the house. Ben evdeyim. Someone was in the house. Evde biri vardı. Joseph is not in the house. Joseph evde değil. Tom wouldn't let anyone in the house. Tom evde kimseye izin vermezdi. Sami was in the house all night with his baby son. Sami bütün gece bebeği birlikte evdeydi. Is there a washing machine in the house? Evde bir çamaşır makinesi var mı ? Is anybody else in the house? Evde başka kimse var mı? Chuck Norris was born in the house he built. Chuck Norris onun inşa ettiği evde doğdu. Nobody will be in the house. Evde kimse olmayacak. The cat is in the house. Kedi evde. I was in the house. Evdeydim. Who is in the house? Evde kim var? Tom was alone in the house. Tom evde yalnızdı. There's no one in the house but her. Evde ondan başka hiç kimse yok. Fadil is in the house. Fadıl evde. Tom is alone in the house. Tom evde yalnız. Two families live in the house. Bu evde iki aile yaşıyor. Sami was the first one in the house. Sami evdeki ilk kişiydı. Józsika is not in the house. Józsika evde değil. This is the dog that chased the cat that stalked the mouse that lived in the house that Jack built. Bu, Jack'in inşa ettiği evde yaşayan fareyi takip eden kediyi kovalayan köpek. I prefer to go barefoot in the house. Evde çıplak ayakla dolaşmayı tercih ederim. I live in the house. Evde yaşıyorum. She lives in the house over there. Şuradaki evde yaşıyor. Tom was whistling in the dark to belie how terrified he was to be alone in the house which was rumoured to be haunted. Tom, perili olduğu söylenen evde yalnız kalmaktan ne kadar korktuğunu belli etmemek için karanlıkta ıslık çalıyordu. She was alone in the house. Evde yalnızdı. Are you sure no one else is in the house? Evde başka kimsenin olmadığına emin misin? There was no discussion about Fadil in the house. Evde Fadıl hakkında hiçbir tartışma yoktu. There wasn't a dry eye in the house. Evde tek bir kuru göz bile yoktu. Fadil was the first one in the house. Evde olan ilk kişi Fadıl'dı. Maybe there is someone else in the house. Belki evde başka biri vardır. Fadil asked Dania to live with him in the house he shared with his grandmother. Fadıl, Dania'dan büyükannesiyle paylaştığı evde onunla yaşamasını istedi. Layla was in the house. Leyla evdeydi. There is an empty room in the house. Evde boş bir oda var. There was much food in the house. Evde çok yiyecek vardı. Sami left the children in the house. Sami çocukları evde bıraktı. Who's in the house? Evde kim var? Tom was the only one in the house. Tom evdeki tek kişiydi. Tom still lives in the house he was born in. Tom hâlâ doğduğu evde yaşıyor. She lives in the house where her grandparents lived. O, dedesinin yaşadığı evde yaşıyor. Who is in the house? Kim evde? There was no sign of life in the house. Evde hiçbir yaşam işareti yoktu. There was lots of food in the house. Evde bir sürü yiyecek vardı. After I had left the house, I realized that the key was still in the house. Evden çıktıktan sonra anahtarın hala evde olduğunu fark ettim. He was all alone in the house. Evde tek başınaydı. Tom isn't the only one in the house. Evdeki tek kişi Tom değil. There was no sign of life in the house. Evde hiçbir yaşam belirtisi yoktu. I had the best seat in the house. Evdeki en iyi koltuk bendeydi. Is there a doctor in the house? Evde doktor var mı? Are you in the house? Evde misin? There are always so many unwanted gifts in the house after Christmas. Noel'den sonra evde hep bir sürü istenmeyen hediye olur. This room is the coldest in the house. Bu oda evde en soğuk oda. Sami found his kids in the house alone. Sami çocuklarını evde yalnız buldu. Is there anybody in the house? Evde kimse var mı? She was alone in the house. O da evde yalnızdı. Fadil asked Dania to live with him in the house he shared with his grandmother. Fadıl, Dania'dan büyükannesi ile paylaştığı evde birlikte yaşamasını istedi. I thought we had eaten everything in the house, but I found another box of crackers. Evdeki her şeyi yediğimizi sanıyordum ama bir kutu daha kraker buldum. Fadil left Layla in the house. Fadıl Layla'yı evde bıraktı. He was alone in the house. Evde yalnızdı. Tom stayed in the house with Mary. Tom evde Mary ile kaldı. He was all alone in the house. O, evde yapayalnızdı. I would like to live in the house that's closest to the sea. Denize en yakın olan evde yaşamak istiyorum. I live in the house. Ben bu evde yaşıyorum. She was alone with her baby in the house. Evde bebeği ile yalnızdı. Is there a washing machine in the house? Evde çamaşır makinesi var mı? Show More (178)
2	in the house	evin içinde	expr.
	The flower is in the house. Çiçek evin içinde. We found it in the house. Onu evin içinde bulduk. I was in the house. Evin içindeydim. Tom is in the house. Tom evin içinde. I'm in the house. Evin içindeyim. He is in the house. O evin içinde. Tom is somewhere in the house. Tom evin içinde bir yerde. We're in the house. Evin içindeyiz. Tom heard sounds in the house. Tom evin içinde sesler duymuş. Fadil is in the house. Fadıl evin içinde. Show More (7)