Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
pernolar
Geçmiş
İngilizce
Türkçe
1
inarticulate
anlaşılmaz
adj.
I couldn't understand her as the speech was
inarticulate.
Kadının konuşması
anlaşılmaz
olduğu için onu anlayamadım.
Tom is
inarticulate.
Tom
anlaşılmazdır.
She was in a panic and yelled something
inarticulate.
Panik içindeydi ve
anlaşılmaz
bir şeyler bağırdı.
She was in a panic and yelled something
inarticulate.
O panikteydi ve
anlaşılamayan
bir şey bağırdı.
Show More (1)
2
inarticulate
adeta dili tutulmuş
adj.
The
inarticulate
boy struggled to express his emotions and thoughts clearly.
Adeta dili tutulan çocuk duygu ve düşüncelerini açıkça ifade etmekte zorlanıyordu.
Show More (-2)