|
- It's a fact that trees are indispensable to all living beings.
- Ağaçların tüm canlılar için vazgeçilmez olduğu bir gerçek.
- The more than eighty measures from the White Paper are therefore indispensable.
- Beyaz Kitap'ta yer alan seksenden fazla tedbir bu nedenle vazgeçilmezdir.
- We should be focusing policy-making on areas where EU-wide action is indispensable.
- AB çapında eylemin vazgeçilmez olduğu alanlarda politika oluşturmaya odaklanmalıyız.
- The efforts of fishermen are indispensable in this regard.
- Bu konuda balıkçıların çabaları vazgeçilmezdir.
- Technical systems, too, can be indispensable, but they cannot be a substitute for responsibility.
- Teknik sistemler de vazgeçilmez olabilir, ancak sorumluluğun yerini tutamazlar.
- Norwegian assistance has played an indispensable part in this.
- Norveç'in yardımı bu konuda vazgeçilmez bir rol oynamıştır.
- Peace and democratic stability are indispensable preconditions for economic and social progress.
- Barış ve demokratik istikrar, ekonomik ve sosyal ilerleme için vazgeçilmez ön koşullardır.
- We want, clearly, to do this jointly with our partners in NATO, which is indispensable to collective security.
- Açıkçası bunu, kolektif güvenlik için vazgeçilmez olan NATO'daki ortaklarımızla birlikte yapmak istiyoruz.
- There must, however, be two indispensable conditions in our negotiations with North Korea.
- Bununla birlikte Kuzey Kore ile müzakerelerimizde iki vazgeçilmez koşul olmalıdır.
- Some government finances are indispensable prerequisites for economic stability and economic progress.
- Bazı hükümet maliyeleri ekonomik istikrar ve ekonomik ilerleme için vazgeçilmez ön koşullardır.
- Regional developments and a sound social policy are indispensable tools in this.
- Bölgesel gelişmeler ve sağlam bir sosyal politika bunun vazgeçilmez araçlarıdır.
- It has come to be indispensable as a modern communication tool.
- Modern bir iletişim aracı olarak vazgeçilmez hale gelmiştir.
- This is an important proposal and, once adopted, it will add an indispensable element to workers' rights.
- Bu önemli bir tekliftir ve kabul edildiğinde işçi haklarına vazgeçilmez bir unsur ekleyecektir.
- The efficient promotion of young farmers is indispensable in this.
- Genç çiftçilerin etkin bir şekilde teşvik edilmesi bu konuda vazgeçilmezdir.
- This is an essential pre-condition for creating the mutual trust indispensable for future membership.
- Bu, gelecekteki üyelik için vazgeçilmez olan karşılıklı güvenin yaratılması için temel bir ön koşuldur.
- These conditions are therefore virtually indispensable if we are to establish a level playing field.
- Dolayısıyla, eşit bir oyun alanı oluşturmak istiyorsak bu koşullar neredeyse vazgeçilmezdir.
- Framework conditions are indispensable when preventing abuses, monopolies law being one example.
- Suistimallerin önlenmesinde çerçeve koşullar vazgeçilmezdir, tekeller yasası da buna bir örnektir.
- The complexity and diversity of this indispensable partnership inevitably generate a certain degree of friction.
- Bu vazgeçilmez ortaklığın karmaşıklığı ve çeşitliliği kaçınılmaz olarak belirli ölçüde sürtüşme yaratmaktadır.
- International cooperation will be indispensable.
- Uluslararası iş birliği vazgeçilmez olacaktır.
- These conditions are therefore virtually indispensable if we are to establish a level playing field.
- Dolayısıyla eşit bir oyun alanı oluşturmak istiyorsak bu koşullar neredeyse vazgeçilmezdir.
- Moreover, respect for human rights must be, and remain, its indispensable point of departure.
- Ayrıca insan haklarına saygı vazgeçilmez hareket noktası olmalı ve öyle kalmalıdır.
- Patents are an indispensable part of that.
- Patentler bunun vazgeçilmez bir parçasıdır.
- But it is apparent also that the analysis is indispensable to the later reconstruction of the total structures.
- Ancak analizin, toplam yapıların daha sonra yeniden inşası bakımından vazgeçilmez olduğu da açıktır.
- But it is apparent also that the analysis is indispensable to the later reconstruction of the total structures.
- Ancak analizin tüm yapıların daha sonra yeniden inşası için vazgeçilmez olduğu da aşikardır.
- In this important space of enterprise, computers have also proven to be an indispensable device.
- Bu önemli girişim alanında bilgisayarlar da vazgeçilmez bir araç olduklarını kanıtladılar.
- In this important space of enterprise, computers have also proven to be an indispensable device.
- Bu önemli iş girişimi alanında, bilgisayarların da vazgeçilmez bir araç olduğu kanıtlanmıştır.
- Nobody's indispensable.
- Kimse vazgeçilmez değildir.
- Air is indispensable to life.
- Hava yaşam için vazgeçilmezdir.
- You're indispensable.
- Sen vazgeçilmezsin.
- Tom is indispensable.
- Tom vazgeçilmezdir.
- Fertile soil is indispensable for agriculture.
- Verimli toprak tarım için vazgeçilmezdir.
- Cars are indispensable to suburban life.
- Arabalar banliyö hayatı için vazgeçilmezdir.
- None of us are indispensable.
- Hiçbirimiz vazgeçilmez değiliz.
- My uncle is a very heavy smoker; tobacco is indispensable to him.
- Amcam çok sıkı bir sigara tiryakisidir; tütün onun için vazgeçilmezdir.
- Fertile soil is indispensable for agriculture.
- Verimli topraklar tarımın vazgeçilmezidir.
- Air is indispensable to life.
- Hava, yaşamak için vazgeçilmezdir.
- Salt is an indispensable ingredient for cooking.
- Tuz, yemek pişirmek için vazgeçilmez bir malzemedir.
- Cars are indispensable to suburban life.
- Arabalar banliyö hayatının vazgeçilmezidir.
- Nobody's indispensable.
- Hiç kimse vazgeçilmez değildir.
- Nobody is indispensable.
- Kimse vazgeçilmez değildir.
- Both air and water are indispensable for life.
- Hem hava hem de su hayat için vazgeçilmezdir.
- Method is indispensable for investigating the truth.
- Gerçeği araştırmada yöntem vazgeçilmezdir.
- That is indispensable.
- Bu vazgeçilmez.
- Nothing in this world is so indispensable as love.
- Bu dünyada hiçbir şey sevgi kadar vazgeçilmez değildir.
- Tom isn't indispensable.
- Tom vazgeçilmez değildir.
- Sleep and good food are indispensable to good health.
- Uyku ve iyi yemek sağlık için vazgeçilmezdir.
- Tom isn't indispensable.
- Tom vazgeçilmez değil.
- Method is indispensable for investigating the truth.
- Yöntem, gerçeği araştırmak için vazgeçilmezdir.
Show More (45)
|