1 |
infuriate |
çileden çıkarmak |
v. |
|
- Yet there are a number of infuriating aspects, because everything takes so long.
- Yine de her şey çok uzun sürdüğü için çileden çıkaran bir takım hususlar var.
- Sami's behavior started to infuriate Layla.
- Sami'nin davranışları Layla'yı çileden çıkarmaya başladı.
- His ignorance infuriates me.
- Onun cehaleti beni çileden çıkarıyor.
- His arrogance infuriates me.
- Onun kibri beni çileden çıkarıyor.
- Your arrogance infuriates me.
- Senin kibrin beni çileden çıkarıyor.
- Sami's behavior infuriated Layla.
- Sami'nin davranışı Layla'yı çileden çıkarmıştı.
- His hypocrisy is infuriating.
- Onun ikiyüzlülüğü çileden çıkarıyor.
- Her ignorance infuriates me.
- Onun cahilliği beni çileden çıkarıyor.
- Tom's behavior infuriated me.
- Tom'un davranışı beni çileden çıkardı.
- He was infuriated by what she said.
- Söyledikleri onu çileden çıkardı.
- His overbearing manner infuriates me.
- Zorba tavırları beni çileden çıkarıyor.
- His hypocrisy is infuriating.
- İkiyüzlülüğü çileden çıkarıyor.
- Her hypocrisy is infuriating.
- Onun ikiyüzlülüğü çileden çıkarıyor.
- He was infuriated by what she said.
- Onun söylediğiyle çileden çıkarıldı.
- His opinions infuriate me.
- Fikirleri beni çileden çıkarıyor.
- Your hypocrisy is infuriating.
- İkiyüzlülüğün çileden çıkarıyor.
- The way Tom behaves infuriates me.
- Tom'un davranışları beni çileden çıkarıyor.
- Tom's behavior infuriated me.
- Tom'un davranışları beni çileden çıkardı.
- Tom's attitude infuriates me.
- Tom'un tavırları beni çileden çıkarıyor.
- Her arrogance infuriates me.
- Onun kibri beni çileden çıkarıyor.
- He was infuriated with what she said.
- Kadının söyledikleri onu çileden çıkarmıştı.
- He was infuriated with what she said.
- Dedikleri onu çileden çıkardı.
Show More (19)
|
2 |
infuriate |
kızdırmak |
v. |
|
- Your arrogance infuriates me.
- Küstahlığın beni kızdırıyor.
- His opinions infuriate me.
- Onun görüşleri beni kızdırıyor.
- Her ignorance infuriates me.
- Onun cehaleti beni kızdırıyor.
- Tom's attitude infuriates me.
- Tom'un tavrı beni kızdırıyor.
Show More (1)
|
3 |
infuriate |
deli etmek |
v. |
|
- His ignorance infuriates me.
- Onun cehaleti beni deli ediyor.
- His arrogance infuriates me.
- Küstahlığı beni deli ediyor.
Show More (-1)
|