| 1 |
instrumental |
etkili |
adj. |
|
- We have not done this so far, and this is something you ought to be instrumental in changing.
- Şu ana kadar bunu yapmadık ve bu sizin değiştirilmesinde etkili olmanız gereken bir şey.
- Newton was instrumental in developing techniques to prevent counterfeiting of the English money.
- Newton İngiliz parası taklitçiliğini önlemek için gelişen tekniklerde etkiliydi.
- Newton was instrumental in developing techniques to prevent counterfeiting of the English money.
- Newton, İngiliz parasının sahteciliğini önlemek için teknikler geliştirilmesinde etkili oldu.
Show More (0)
|
| 2 |
instrumental |
enstrümantal |
adj. |
|
- He was famous for his great instrumental songs.
- O, muhteşem enstrümantal şarkılarıyla tanınırdı.
- The instrumental case is one of the most graceful aspects of the Russian language.
- Enstrümantal durum, Rus dilinin en zarif yönlerinden biridir.
Show More (-1)
|
| 3 |
instrumental |
enstrümantal |
n. |
|
- Did you listen to the instrumental version of this song?
- Bu şarkının enstrümantal versiyonunu dinledin mi?
Show More (-2)
|
| 4 |
instrumental |
araçsal |
adj. |
|
- Human life, at whatever stage of development, should never be used in a merely instrumental manner.
- İnsan hayatı, gelişimin hangi aşamasında olursa olsun, asla sadece araçsal bir şekilde kullanılmamalıdır.
Show More (-2)
|
