Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
Geçmiş
İngilizce
Türkçe
1
intimidating
göz korkutucu
adj.
It was
intimidating.
Göz korkutucuydu.
It was
intimidating.
O
göz korkutucuydu.
Tom felt demoralised by his boss's
intimidating
behaviour.
Tom, patronunun
göz korkutucu
davranışları nedeniyle morali bozulmuş hissetti.
It's quite
intimidating.
Oldukça
göz korkutucu.
Show More (1)
2
intimidating
korkutucu
adj.
The cop asked the location of the other members in an
intimidating
manner.
Polis
korkutucu
bir tavırla diğer üyelerin yerini sordu.
Show More (-2)