|
- We learn that the Council knows about but has not examined the conditions of the trial.
- Konsey'in dava koşullarını bildiğini ancak incelemediğini öğreniyoruz.
- I know about the many advantages, and also about the problems, associated with the regions and with subsidiarity.
- Bölgeler ve yetki ikamesi ile ilgili pek çok avantajı ve aynı zamanda sorunları biliyorum.
- This has been carried out because they do not want consumers to know about it.
- Bu, tüketicilerin bunu bilmesini istemedikleri için gerçekleştirilmiştir.
- Someone has known about the scandal for a very long time, and someone has wished to conceal it.
- Birileri bu skandalı çok uzun zamandır biliyor ve birileri de bunu gizlemek istiyor.
- We do not know enough, and certainly not everything there is to know, about cod.
- Morina balığı hakkında yeterince ve kesinlikle bilinmesi gereken her şeyi bilmiyoruz.
- One of the federal agencies in Germany knew about this for quite some time and failed to inform the federal authorities.
- Almanya'daki federal kurumlardan biri bunu uzun süredir biliyordu ve federal makamları bilgilendirmedi.
- If people are going to be interested in Europe, they have to know about it.
- İnsanlar Avrupa ile ilgileneceklerse, bunu bilmeleri gerekir.
- We do not know enough, and certainly not everything there is to know, about cod.
- Morina hakkında yeterince ve kesinlikle bilinmesi gereken her şeyi bilmiyoruz.
- I do not know about 'now or never', but in any case it is time for action.
- 'Ya şimdi ya da asla'yı bilmiyorum ama her halükarda harekete geçme zamanı.
- We learn that the Council knows about but has not examined the conditions of the trial.
- Konseyin dava koşullarını bildiğini ancak incelemediğini öğreniyoruz.
- Allow me to begin by placing this debate in a wider context, that is to say, what we know about climate change.
- Bu tartışmayı daha geniş bir bağlama, yani iklim değişikliği hakkında bildiklerimize oturtarak başlamama izin verin.
- We all know about the budgetary situation for the car pool.
- Araç havuzunun bütçe durumunu hepimiz biliyoruz.
- There are a few things you should know about bipolar disorder.
- Bipolar bozukluk hakkında bilmen gereken birkaç şey var.
- He'd trade everything he knows about you for a slice of pizza.
- Senin hakkında bildiği her şeyi bir dilim pizzayla takas eder.
- And I find it hard to believe that you didn't know about it the whole time.
- Ve bunca zamandır bunu bilmediğine inanmakta zorluk çekiyorum.
- What we knew about earth is not important anymore.
- Dünya hakkında bildiklerimiz artık önemli değil.
- There are a few things you should know about bipolar disorder.
- Bipolar bozukluk hakkında bilmeniz gereken birkaç şey var.
- He'd trade everything he knows about you for a slice of pizza.
- Sana dair bildiği her şeyi bir dilim pizzaya takas edebilirdi.
- What we knew about earth is not important anymore.
- Dünya hakkında bildiklerimizin artık hiçbir önemi yok.
- Is there some black market in Insulin that I don't know about?
- Benim bilmediğim bir insülin karaborsası mı var?
- And I find it hard to believe that you didn't know about it the whole time.
- Ve onca zamandır bunu bilmediğine inanmakta zorlanıyoum.
- He'd trade everything he knows about you for a slice of pizza.
- Senin hakkında bildiği her şeyi bir dilim pizza karşılığında değiş tokuş ederdi.
- And I find it hard to believe that you didn't know about it the whole time.
- Ve bunca zamandır bunu bilmediğine inanmakta zorlanıyorum.
- What do you know about them?
- Onlar hakkında ne biliyorsun?
- She can't have known about it.
- Bunu biliyor olamaz.
- What else do you know about him?
- Onun hakkında başka ne biliyorsun?
- Everyone knows about him.
- Herkes onu biliyor.
- Tell us everything you know about where Tom grew up.
- Tom'un büyüdüğü yer hakkında bildiğin her şeyi bize anlat.
- Something you should know about me is that I travel a lot and am seldom home.
- Benim hakkımda bilmeniz gereken bir şey, çok seyahat ettiğim ve nadiren evde olduğumdur.
- No one knows about it.
- Bunu kimse bilmiyor.
- We've known about this problem for a long time.
- Bu sorunu uzun zamandır biliyorduk.
- How did Tom even know about it?
- Tom bunu nereden biliyordu ki?
- Tom is going to tell Mary everything he knows about the situation.
- Tom, Mary'ye durum hakkında bildiği her şeyi anlatacak.
- Look, Tom, nobody needs to know about this.
- Bak Tom, hiç kimsenin bu konuyu bilmesi gerekmez.
- How much does Tom know about this situation?
- Tom bu durum hakkında ne kadar şey biliyor?
- What the hell does Tom know about that?
- Tom bu konuda ne biliyor ki?
- How much does Tom really know about what happened to Mary?
- Tom Mary'ye ne olduğu hakkında gerçekten ne kadar biliyor?
- What do you know about it?
- Bunun hakkında ne biliyorsun?
- How much do you know about terrorism?
- Terörizm hakkında ne biliyorsun?
- If he doesn't know about it, then it doesn't matter.
- Eğer o bunu bilmiyorsa, o zaman önemli değil.
- What do you know about love?
- Aşk hakkında ne biliyorsun?
- I'd be glad to tell Tom everything I know about that.
- Bu konuda bildiğim her şeyi Tom'a anlatmaktan memnuniyet duyarım.
- I didn't know about it, so don't blame me for it.
- Ben bunu bilmiyordum bu yüzden bunu için beni suçlama.
- What do you know about climate change?
- İklim değişikliği hakkında ne biliyorsun?
- Something you should know about me is that when I get angry, I get quiet.
- Hakkımda bilmen gereken şey öfkelendiğim zaman sessizliğe bürünmemdir.
- How did Tom know about that?
- Tom bunu nereden biliyordu?
- What do we know about her?
- Hakkında ne biliyoruz?
- Tom was the only one who knew about it.
- Bunu bilen tek kişi Tom'du.
- There are a lot of things you don't know about my personality.
- Kişiliğimle ilgili bilmediğin çok şey var.
- Tom knew about the robbery.
- Tom soygunu biliyordu.
- One thing you should know about me is that I hate exercising.
- Benim hakkımda bilmen gereken bir şey, egzersizden nefret ettiğimdir.
- I know about it already.
- Zaten bunun hakkında biliyorum.
- Everybody knows about that.
- Herkes bunu biliyor.
- I know about you and Mary.
- Sen ve Mary hakkında biliyorum.
- How much do I know about this guy?
- Bu adam hakkında ne kadar şey biliyorum?
- I don't know about you guys, but I'm buying Tom a birthday present.
- Sizi bilmem ama ben Tom'a bir doğum günü hediyesi alacağım.
- The more you know about him, the more you like him.
- Onun hakkında ne kadar çok şey bilirsen, onu o kadar çok seversin.
- I thought you already knew about this.
- Bunu zaten bildiğini sanıyordum.
- We can't let anyone know about what we did.
- Yaptığımız şeyi kimsenin bilmesine izin veremeyiz.
- Everything I thought I knew about Mary was a lie.
- Mary hakkında bildiğimi düşündüğüm her şey bir yalandı.
- Has something happened I should know about?
- Bilmem gereken bir şey mi oldu?
- I know about Tom and Mary.
- Tom ve Mary'yi biliyorum.
- I thought you already knew about what happened.
- Olanları zaten bildiğini sanıyordum.
- Tom doesn't have to know about it.
- Tom'un bunu bilmesine gerek yok.
- Do you have any other secrets I should know about?
- Bilmem gereken başka sırların var mı?
- I want the whole world to know about us.
- Bütün dünyanın bizi bilmesini istiyorum.
- I've known about this for years.
- Bunu yıllardır biliyordum.
- Everyone in the office knows about his problems.
- Ofisteki herkes onun sorunlarını biliyor.
- What the hell does Tom know about that?
- Tom o konuda ne biliyor?
- What Tom doesn't know about cars isn't worth knowing.
- Tom'un arabalar hakkında bilmediklerini bilmeye değmez.
- How many people know about us?
- Bizi kaç kişi biliyor?
- I've already told you all you need to know about that.
- Bu konuda bilmen gereken her şeyi zaten söyledim.
- The wise teacher knew about the sap.
- Bilge öğretmen özsuyu biliyordu.
- My parents know about it.
- Ailem bunu biliyor.
- Do the police know about this?
- Polis bunu biliyor mu?
- If I had known about it, I would have told you.
- Bilseydim, sana söylerdim.
- Does anybody know about this?
- Bunu bilen var mı?
- I knew about this three weeks ago.
- Bunu üç hafta önce biliyordum.
- I don't know about you guys, but I'm buying Tom a birthday present.
- Sizi bilmem ama ben Tom'a doğum günü hediyesi alacağım.
- I probably would've participated if I'd known about it in advance.
- Önceden bilseydim muhtemelen katılırdım.
- Tell us everything you know about Tom.
- Tom hakkında bildiğin her şeyi anlat bize.
- Do you think Tom knows about what we did?
- Sence Tom ne yaptığımızı biliyor mudur?
- Just tell me what you know about the problem.
- Sorun hakkında ne bildiğini söyle.
- We know about them.
- Biz onlar hakkında biliyoruz.
- How much do you really know about Tom?
- Tom hakkında gerçekten ne kadar şey biliyorsun?
- I didn't know about that.
- Ben bunu bilmiyordum.
- Just tell me what you know about the problem.
- Bana sadece sorun hakkında ne bildiğini söyle.
- How much does Tom know about you?
- Tom senin hakkında ne kadar şey biliyor?
- Has something happened that I should know about?
- Bilmem gereken bir şey mi oldu?
- It does not matter that he did not know about it.
- Onun bilmemesi önemli değil.
- All I know about Tom is that he's a teacher.
- Tom hakkında bütün bildiğim onun bir öğretmen olduğu.
- Tell us what you know about Tom's problems.
- Tom'un sorunları hakkında bildiklerini anlat.
- I know about the job offer.
- İş teklifini biliyorum.
- I already know about it.
- Bunu zaten biliyorum.
- I was the last one to know about that.
- Bunu en son bilen bendim.
- Tell everyone you know about my concert.
- Benim konserim hakkında bildiğin her şeyi söyle.
- I know about her.
- Onu biliyorum.
- Tom is going to tell Mary everything he knows about the situation.
- Tom, Mary'e durum hakkında bildiği her şeyi anlatacak.
- What do you know about Tatoeba?
- Tatoeba hakkında ne biliyorsunuz?
- Does anybody know about this?
- Kimse biliyor mu bunu?
- I probably would've participated if I'd known about it in advance.
- Bunu önceden bilseydim muhtemelen katılırdım.
- I know about your feelings.
- Duygularını biliyorum.
- You know about them, don't you?
- Sen onları biliyorsun, değil mi?
- What do you know about him?
- Onun hakkında ne biliyorsun?
- Who else knew about her?
- Onu başka kim biliyordu?
- You can't let anyone know about this.
- Bunu kimsenin bilmesine izin veremezsin.
- Tom doesn't want people to know about that.
- Tom insanların bunu bilmesini istemiyor.
- How much do you know about artificial intelligence?
- Yapay zeka hakkında ne kadar biliyorsun?
- What do you know about illegal weapon sales?
- Yasadışı silah satışı ile ilgili ne biliyorsunuz?
- We all knew about it.
- Hepimiz biliyorduk.
- I'll tell you what I know about Tom.
- Tom hakkında bildiğimi sana söyleyeceğim.
- What do you know about Tom that I don't?
- Tom hakkında benim bilmediğim neyi biliyorsun?
- How much does Tom know about Mary?
- Tom Mary hakkında ne kadar şey biliyor?
- What do you know about Tom's family?
- Tom'un ailesi hakkında ne biliyorsun?
- Tom already knows about that.
- Tom bunu zaten biliyor.
- What do you know about me?
- Benim hakkımda ne biliyorsun?
- The less I know about it, the better.
- Ne kadar az bilirsem o kadar iyi.
- How does Tom know about that?
- Tom bunu nereden biliyor?
- I don't know about you, but I feel pretty good today.
- Seni bilmem ama ben bugün oldukça iyi hissediyorum.
- One thing you should know about me is that I hate exercising.
- Hakkımda bilmeniz gereken bir şey varsa o da egzersiz yapmaktan nefret ettiğimdir.
- Do you know about this?
- Bunu biliyor musun?
- You don't need to know about them.
- Onları bilmene gerek yok.
- That was all Tom knew about Mary.
- Tom'un Mary hakkında bildiği tek şey buydu.
- How do you know about Tom?
- Tom'u nereden biliyorsun?
- I'm assuming Tom knew about this.
- Tom'un bunu bildiğini varsayıyorum.
- What do you know about his girlfriend?
- Kız arkadaşı hakkında ne biliyorsun?
- Tell us everything you know about the problem.
- Sorun hakkında bildiğin her şeyi bize anlat.
- If you hadn't told me about the meeting, I wouldn't have known about it.
- Bana toplantıdan bahsetmemiş olsaydın, bunu bilmezdim.
- Tell us what you know about Tom's family.
- Bize Tom'un ailesi hakkında bildiğini söyle.
- What do you know about this?
- Bu konuda ne biliyorsun?
- I wish I had known about this when I was a kid.
- Keşke bunu çocukken bilseydim.
- You already know about what Tom did, don't you?
- Tom'un yaptıklarını zaten biliyorsun, değil mi?
- Tell us everything you know about the problem.
- Bize sorun hakkında bildiğin her şeyi anlat.
- What do you know about Israel?
- İsrail hakkında ne biliyorsun?
- I never knew about that.
- Bunu hiç bilmiyordum.
- If I'd known about his illness, I would've visited him in the hospital.
- Hastalığını bilseydim onu hastanede ziyaret ederdim.
- If he had known about it, he would have come.
- Onu bilseydi, gelirdi.
- Do you think Tom knew about that?
- Sence Tom bunu biliyor muydu?
- I don't want anyone to know about this.
- Bunu kimsenin bilmesini istemiyorum.
- What the hell do you know about that?
- O konuda ne biliyorsun?
- Has something happened that I should know about?
- Bilmem gereken bir şey oldu mu?
- Does Tom know about Mary?
- Tom Mary hakkında bir şey biliyor mu?
- I'm not sure my parents know about my relationship with Tom.
- Ailemin Tom'la olan ilişkimi bildiğinden emin değilim.
- I think Tom knows about John and Mary.
- Bence Tom, John ve Mary'yi biliyor.
- I already know about that.
- Bunu zaten biliyorum.
- You don't need to know about them.
- Onlar hakkında bilmeniz gerekmiyor.
- We know about her.
- Onu biliyoruz.
- Everyone here already knows about it.
- Buradaki herkes zaten bunu biliyor.
- I thought you said nobody knew about us.
- Kimsenin bizi bilmediğini söylediğini sanıyordum.
- All you need to know about Islam is on this website.
- İslam hakkında bilmeniz gereken tek şey bu web sitesinde.
- I already knew about this.
- Bunu zaten biliyordum.
- It's impossible that she knew about it.
- Bilmesi imkansız.
- I have told you everything I know about Germany.
- Sana Almanya hakkında bildiğim her şeyi anlattım.
- If you knew about this, why didn't you tell us?
- Madem bunu biliyordunuz, neden bize söylemediniz?
- I know about you.
- Sizi biliyorum.
- I think Tom probably knows about it already.
- Sanırım Tom büyük olasılıkla zaten onu biliyor.
- Everyone knows about Tom's disappearance.
- Tom'un kayboluşunu herkes biliyor.
- What do you know about Boston?
- Boston'la ilgili ne biliyorsun?
- How many people know about this?
- Bunu kaç kişi biliyor?
- Do you think Tom knows about what we did?
- Tom'un ne yaptığımızı bildiğini düşünüyor musun?
- What would I know about the sea?
- Deniz hakkında ne bilebilirim ki?
- There are things I must know about.
- Bilmem gereken şeyler var.
- How did you know about me and Tom?
- Ben ve Tom'u nereden biliyordun?
- What do you know about Australia?
- Avustralya hakkında ne biliyorsun?
- I need you to tell me what you know about Tom.
- Tom hakkında bildiklerini bana anlatmanı istiyorum.
- You know that eventually everybody's going to know about this.
- Biliyorsun ki eninde sonunda herkes bunu öğrenecek.
- Just because you didn't know about it doesn't mean it is a lie.
- Bunu bilmiyor olmanız yalan olduğu anlamına gelmez.
- Is there something going on that I don't know about?
- Bilmediğim bir şeyler mi oluyor?
- Tom had to know about it.
- Tom'un bunu bilmesi gerekiyordu.
- What do you know about all this?
- Bütün bunun hakkında ne biliyorsun?
- There are so many things I don't know about you.
- Senin hakkında bilmediğim o kadar çok şey var ki.
- Tom knows about this already.
- Tom bunu zaten biliyor.
- I didn't know about her.
- Onu bilmiyordum.
- What do you know about her?
- Onun hakkında ne biliyorsun?
- What do you know about cockroaches?
- Hamam böcekleri hakkında ne biliyorsun?
- Everyone in the office knew about Tom's problems.
- Ofisteki herkes Tom'un sorunlarını biliyordu.
- What do you know about pandas?
- Pandalar hakkında ne biliyorsun?
- I don't know about you, but I'm starving.
- Seni bilmem ama ben açlıktan ölüyorum.
- Tom already knew about it.
- Tom bunu zaten biliyordu.
- No one knows about it.
- Kimse bunu bilmiyor.
- No one is supposed to know about that yet.
- Bunu henüz kimsenin bilmemesi gerekiyordu.
- We know about them.
- Onları biliyoruz.
- What does Marika know about Algeria?
- Marika, Cezayir hakkında ne biliyor?
- What do you know about her?
- Onunla ilgili ne biliyorsun?
- How much do you know about Tom's problem?
- Tom'un sorunu hakkında ne kadar şey biliyorsun?
- How much do you know about Tom's problem?
- Tom'un sorunu hakkında ne kadar biliyorsun?
- Tom knows everything there is to know about cars.
- Tom arabalarla ilgili bilinmesi gereken her şeyi biliyor.
- I didn't know about them.
- Onları bilmiyordum.
- Layla taught Sami everything he knows about camels.
- Sami'ye develer hakkında bildiği her şeyi Leyla öğretti.
- I thought Tom already knew about that.
- Tom'un bunu zaten bildiğini sanıyordum.
- We'd like to know about it.
- Bunu bilmek isteriz.
- I know about that already.
- Bunu zaten biliyorum.
- Does anybody else know about this?
- Bunu bilen başka biri var mı?
- I'm not sure my parents know about my relationship with Tom.
- Ebeveynlerimin Tom'la ilişkimi bildiklerinden emin değilim.
- We know about Tom.
- Tom'u biliyoruz.
- Everything I thought I knew about Tom was a lie.
- Tom hakkında bildiğimi sandığım her şey yalanmış.
- Tom didn't let on that he knew about the surprise party.
- Tom sürpriz partiyi bildiğini belli etmedi.
- That's all we know about you.
- Senin hakkında tüm bildiklerimiz bunlar.
- I already knew about it.
- Zaten biliyordum bunu.
- What else do you know about that?
- Bunun hakkında başka ne biliyorsun?
- I didn't know about the meeting.
- Toplantıyı bilmiyordum.
- That's all we know about her.
- Onun hakkında bildiklerimiz bu kadar.
- Not everybody knows about the plan.
- Herkes planı bilmiyor.
- Maria knows everything there is to know about dairying, having been employed in the field for over 35 years.
- Maria, 35 yılı aşkın süredir bu alanda çalıştığı için sütçülük hakkında bilinmesi gereken her şeyi biliyor.
- Tom knew about this.
- Tom bunu biliyordu.
- The more we know about our situation, the less we fear.
- Durumumuz hakkında ne kadar çok şey bilirsek, o kadar az korkarız.
- Tom has told Mary all he knows about the matter.
- Tom konu hakkında bildiği her şeyi Mary'ye anlattı.
- I don't want Tom to know about this.
- Tom'un bunu bilmesini istemiyorum.
- Does Tom know about it?
- Tom bunu biliyor mu?
- I've already told you all you need to know about that.
- Ben zaten o konuda bilmen gereken her şeyi sana söyledim.
- Do you want Tom to know about it?
- Tom'un bunu bilmesini istiyor musun?
- I knew about that already.
- Ben onu zaten biliyordum.
- Who else knew about it?
- Başka kim biliyordu?
- The less I know about it, the better.
- Bu konuyu ne kadar az bilirsem o kadar iyi olur.
- What do you know about Tom?
- Tom hakkında ne biliyorsun?
- I know about him.
- Onu biliyorum.
- Sami knew about it.
- Sami o konuyu biliyordu.
- What do we know about them?
- Onlar hakkında ne biliyoruz?
- They may not know about it.
- Onu bilmiyor olabilirler.
- What do you know about cockroaches?
- Hamamböcekleri hakkında ne biliyorsun?
- Does Tom know about this report?
- Tom bu raporu biliyor mu?
- I suggest you tell us everything you know about Tom.
- Tom hakkında bildiğin her şeyi bize anlatmanı öneririm.
- That's all we know about her.
- Onun hakkında tüm bildiğimiz bu.
- What does Tom know about me?
- Tom benim hakkımda ne biliyor?
- I told Tom you already knew about it.
- Tom'a senin bunu çoktan bildiğini söyledim.
- Something you should know about me is that I spend a lot of time reading.
- Benim hakkımda bilmeniz gereken bir şey, okumaya çok zaman harcadığımdır.
- Sami knew about it.
- Sami bunu biliyordu.
- Who else knew about Tom?
- Tom'u başka kim biliyordu?
- I know about you and Tom.
- Seni ve Tom'u biliyorum.
- That is all I know about him.
- Onun hakkında tüm bildiğim bu.
- One thing you should know about me is that I'm obsessed with punctuality.
- Benim hakkımda bilmen gereken tek şey dakikliğe takıntılı olmamdır.
- How did you know about me and Tom?
- Ben ve Tom'u nasıl bildin?
- What do you know about Tom that I don't?
- Tom hakkında benim bilmediğim ne biliyorsun?
- I know about them.
- Ben onları biliyorum.
- What do you know about me, exactly?
- Benim hakkımda tam olarak ne biliyorsun?
- There are still a lot of things I don't know about Tom.
- Tom hakkında hâlâ bilmediğim çok şey var.
- Do you think Tom knew about that?
- Sizce Tom o konuyu biliyor muydu?
- No one's supposed to know about it.
- Kimsenin bunu bilmemesi gerekiyordu.
- What does Tom know about this?
- Tom bu konuda ne biliyor?
- Does Sarah know about Jenny?
- Sarah, Jenny'yi biliyor mu?
- Tell us what you know about Tom.
- Tom hakkında bildiklerini anlat.
- I didn't know about this.
- Bunu bilmiyordum.
- Tom did something he didn't want Mary to know about.
- Tom, Mary'nin bilmesini istemediği bir şey yaptı.
- I didn't know about that until quite recently.
- Yakın zamana kadar bunu bilmiyordum.
- Tom and Mary know about it.
- Tom ve Mary bunu biliyor.
- Tom doesn't need to know about that.
- Tom'un bunu bilmesine gerek yok.
- Tom didn't know about Mary's relationship with John.
- Tom Mary'nin John ile olan ilişkisini bilmiyordu.
- Is there anything I should know about?
- Bilmem gereken bir şey var mı?
- Tom doesn't know about those kinds of things.
- Tom bu tür şeyleri bilmez.
- Tell me everything you know about this.
- Bunun hakkında bildiğin her şeyi bana söyle.
- Tom already knows about that.
- Tom zaten o konuyu biliyor.
- The question is whether Tom knew about it or not.
- Asıl soru Tom'un bunu bilip bilmediği.
- How much does Tom really know about what happened to Mary?
- Tom, Mary'ye ne olduğunu gerçekten ne kadar biliyor?
- There are a lot of things you don't know about me.
- Hakkımda bilmediğin çok şey var.
- Tell us everything you know about that matter.
- O konu hakkında bildiğin her şeyi bize anlat.
- How did I not know about this?
- Bunu nasıl bilmiyordum ben?
- I've already told you all I know about that.
- O konuda bildiğim her şeyi zaten size anlattım.
- What the hell does she know about that?
- O bu konuda ne biliyor?
- Few people know about it.
- Çok az insan bunu biliyor.
- I can't let anyone know about this.
- Kimsenin bunu bilmesine izin veremem.
- I've already told you all I know about that.
- Sana bu konuda bildiğim her şeyi zaten anlattım.
- Tell me who else knows about this.
- Bunu başka kimin bildiğini söyle.
- I'll tell you all I know about it.
- Bildiğim her şeyi size anlatacağım.
- How do you know about them?
- Onları nereden biliyorsun?
- I told Tom you already knew about it.
- Tom'a bunu zaten bildiğini söyledim.
- Something you should know about me is that when I get angry, I get quiet.
- Benim hakkımda bilmeniz gereken bir şey varsa o da sinirlendiğimde sessizleştiğimdir.
- You know that eventually everybody's going to know about this.
- Sonunda bunu herkesin bileceğini biliyorsun.
- What do you know about cloning?
- Klonlama hakkında ne biliyorsun?
- We know about Tom's dirty tricks.
- Tom'un kirli oyunlarını biliyoruz.
- Didn't you know about this?
- Bunu bilmiyor muydun?
- I think that you do know about that.
- Sanırım bunu biliyorsunuz.
- How much do you know about Boston?
- Boston hakkında ne kadar şey biliyorsun?
- I think he knows about us.
- Bence o da bizi biliyor.
- Tom has told Mary all he knows about the matter.
- Tom mesele hakkında bildiği her şeyi Mary'ye söyledi.
- The only secret that women can keep is the one they don't know about.
- Kadınların saklayabileceği tek sır, bilmedikleridir.
- How much do you know about terrorism?
- Terörizm hakkında ne kadar biliyorsun?
- How do you know about this?
- Bunu nereden biliyorsun?
- Do you want him to know about it?
- Bunu bilmesini ister misin?
- There are things I must know about.
- Hakkında bilmem gereken şeyler var.
- If I had known about it, I would have changed my plan.
- Bilseydim, planımı değiştirirdim.
- I don't want people to know about that.
- İnsanların bunu bilmesini istemiyorum.
- How did you know about this place?
- Bu yer hakkında nasıl bildin?
- I don't want Tom to know about this yet.
- Tom'un henüz bunu bilmesini istemiyorum.
- How much does Tom know about you?
- Tom senin hakkında ne kadar biliyor?
- I know about that.
- Bunu biliyorum.
- What do you know about his girlfriend?
- Kız arkadaşıyla ilgili ne biliyorsun?
- What do we know about him?
- Onun hakkında ne biliyoruz?
- Tom has a couple of bank accounts Mary doesn't know about.
- Tom'un Mary'nin bilmediği birkaç banka hesabı var.
- How much do you know about Australia?
- Avustralya hakkında ne kadar şey biliyorsun?
- There was a lot I didn't know about Tom.
- Tom hakkında bilmediğim çok şey vardı.
- How could Tom have known about that?
- Tom bunu nasıl bilebilirdi?
- I don't know about this one.
- Bunu bilmiyorum.
- What do you know about this?
- Bu konuda ne biliyorsunuz?
- All I know about Tom is that he's a teacher.
- Tom hakkında bildiğim tek şey bir öğretmen olduğu.
- What do you know about that?
- Bu konuda ne biliyorsun?
- How much do you know about Tom?
- Tom hakkında ne kadar biliyorsun?
- Didn't you know about this?
- Bunun hakkında bilmiyor muydun?
- Tom knew about the surprise party all along.
- Tom sürpriz partiyi başından beri biliyordu.
- I know about it already.
- Bunu zaten biliyorum.
- Everybody knows about that now.
- Bunu herkes biliyor.
- What does Marika know about Algeria?
- Marika Cezayir hakkında ne biliyor?
- I never knew about that.
- Onu bilmiyordum.
- Tom wondered if Mary knew about what John had done.
- Tom, Mary'nin John'un yaptıklarını bilip bilmediğini merak ediyordu.
- The wise teacher knew about the sap.
- Bilge öğretmen özsu hakkında biliyordu.
- Almost all the students know about it.
- Neredeyse tüm öğrenciler bunu biliyor.
- I think she knows about us.
- Bizi bildiğini düşünüyorum.
- You know about Tom, don't you?
- Tom'u biliyorsun, değil mi?
- How much do you know about what happened here last week?
- Geçen hafta burada ne olduğu hakkında ne kadar biliyorsun?
- Tom knows everything there is to know about cars.
- Tom arabalar hakkında bilinmesi gereken her şeyi bilir.
- Everyone knows about Tom's disappearance.
- Herkes Tom'un kaybolduğunu biliyor.
- We all knew about it.
- Hepimiz o konuyu biliyorduk.
- Do Tom and Mary know about what happened?
- Tom ve Mary olanları biliyorlar mı?
- Nobody has to know about what you just did.
- Az önce yaptığınız şeyi kimsenin bilmesine gerek yok.
- What do you know about his girlfriend?
- Onun sevgilisi hakkında neler biliyorsun?
- The fewer who know about it, the better.
- Ne kadar az kişi bilirse, o kadar iyi.
- Tom taught me everything I know about riding horses.
- Tom atlara binme hakkında bildiğim her şeyi bana öğretti.
- Is there anything else I should know about?
- Bilmem gereken başka bir şey var mı?
- What do you know about the CIA?
- CIA hakkında ne biliyorsun?
- Tom, there's something you should know about me.
- Tom, benim hakkımda bilmen gereken bir şey var.
- I need to know what you know about this.
- Bu konuda ne bildiğini bilmem gerek.
- I'm not sure that my parents know about my relationship with Tom.
- Ebeveynlerimin Tom'la ilişkimi bildiklerinden emin değilim.
- If I had known about it, I would have told you.
- Onu bilseydim, sana söylerdim.
- What the hell do you know about that?
- Sen bu konuda ne biliyorsun?
- How did you know about it?
- Bunu nereden biliyorsun?
- What do we know about Tom?
- Tom hakkında ne biliyoruz?
- There's a lot you don't know about me.
- Benim hakkımda bilmediğin çok şey var.
- That was all Tom knew about Mary.
- Tom'un Mary hakkında bildiği tüm şey buydu.
- That's all we know about them.
- Onlar hakkında tüm bildiğimiz bu.
- I want you to tell me everything you know about what's happening.
- Ne olduğu hakkında bildiğin her şeyi bana söylemeni istiyorum.
- What do you know about first aid?
- İlk yardım hakkında ne bilirsiniz?
- There are so many things I don't know about you.
- Seninle ilgili bilmediğim pek çok şey var.
- I didn't know about him.
- Onu bilmiyordum.
- I've told you everything I know about Tom.
- Tom hakkında bildiğim her şeyi sana anlattım.
- How did you know about this place?
- Burayı nereden biliyordun?
- What the hell does he know about that?
- O, o konuda ne biliyor?
- Does anybody else know about these pictures?
- Bu resimleri başka biri biliyor mu?
- Tell me what you know about what happened at the library this afternoon.
- Bana bu öğleden sonra kütüphanede ne olduğu hakkında ne bildiğini söyle.
- There are a lot of things you don't know about me.
- Benim hakkımda bilmediğin çok şey var.
- How much does Tom know about this situation?
- Tom bu durum hakkında ne kadar biliyor?
- I know about you and him.
- Seni ve onu biliyorum.
- Tell us everything you know about what's been happening.
- Ne olduğu hakkında bildiğin her şeyi bize anlat.
- What do you know about what happened?
- Olanlar hakkında ne biliyorsun?
- Tom pretended that he didn't know about what had happened.
- Tom ne olduğunu bilmiyormuş gibi davrandı.
- I don't know about you, but I believe Tom.
- Seni bilmem ama ben Tom'a inanıyorum.
- Why don't you tell me everything you know about Tom?
- Niçin Tom hakkında bildiğin her şeyi bana anlatmıyorsun?
- Do Tom and Mary know about what happened?
- Tom ve Mary ne olduğunu biliyor mu?
- Something you should know about me is that I'm a creature of habit.
- Benim hakkımda bilmeniz gereken bir şey, alışkanlıkların yaratığı olduğumdur.
- I wonder how much you know about this.
- Bunun hakkında ne kadar biliyorsun merak ediyorum.
- Who else knows about this?
- Başka kim bunu biliyor?
- I want people to know about what happened here.
- İnsanların burada olanları bilmesini istiyorum.
- The only thing I know about you is your name.
- Senin hakkında bildiğim tek şey adın.
- That's all we know about you.
- Senin hakkında tüm bildiğimiz bu.
- Tom knows about that.
- Tom bunu biliyor.
- You probably know more about me than I know about you.
- Muhtemelen sen benim hakkımda, benim senin hakkında bildiğimden daha çok şey biliyorsundur.
- I knew about it.
- Bunu biliyordum.
- He said he had not known about it.
- Bunu bilmediğini söyledi.
- What else do you know about her?
- Onun hakkında başka ne biliyorsun?
- You probably know about what Tom did.
- Muhtemelen Tom'un yaptıklarını biliyorsunuz.
- What do you know about zombies?
- Zombiler hakkında ne biliyorsun?
- No one knew about it.
- Kimse bilmiyordu.
- What do you know about Mary's boyfriend?
- Mary'nin erkek arkadaşı hakkında ne biliyorsunuz?
- That's all we know about him.
- Onun hakkında tüm bildiğimiz bu.
- I don't know about the others, but as for me, I'm for it.
- Diğerlerini bilmem ama bana sorarsan, ben varım.
- She had already known about that.
- Bunu zaten biliyordu.
- Tom knew about all that.
- Tom bütün bunları biliyordu.
- You knew about this already, didn't you?
- Bunu zaten biliyordun, değil mi?
- Is there a problem I should know about?
- Bilmem gereken bir sorun mu var?
- If I had known about your illness, I could have visited you in the hospital.
- Hasta olduğunu bilseydim, seni hastanede ziyaret edebilirdim.
- What do you know about first aid?
- İlk yardım hakkında ne biliyorsun?
- Tom didn't know about it.
- Tom onu bilmiyordu.
- I assume you know about Tom's problem.
- Tom'un sorununu bildiğinizi varsayıyorum.
- Everyone knows about them.
- Herkes onları biliyor.
- I don't know about the USSR at all.
- SSCB hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- I don't know about you, but I feel pretty good today.
- Sizi bilmem ama ben bugün kendimi çok iyi hissediyorum.
- How much does Tom know about Mary?
- Tom Mary hakkında ne biliyor?
- I don't know about you, but I'd like a drink.
- Seni bilmem ama ben bir içki istiyorum.
- I don't know about that.
- Bunu bilmiyorum.
- I know about that research.
- Bu araştırmayı biliyorum.
- Tell us everything you know about that matter.
- Bu konu hakkında bildiğin her şeyi anlat.
- Few people know about the plan.
- Planı çok az kişi biliyor.
- You seem to know about it already.
- Zaten bunun hakkında biliyor gibi görünüyorsun.
- I want you to tell me everything you know about Tom.
- Tom hakkında bildiğin her şeyi bana anlatmanı istiyorum.
- Do you want Tom to know about this?
- Tom'un bunu bilmesini istiyor musun?
- Who else, other than you, knows about Tom's past?
- Tom'un geçmişini senden başka kim biliyor?
- We need to know everything that you know about the situation.
- Durum hakkında bildiğiniz her şeyi bilmemiz gerekiyor.
- I've told you everything I know about Tom.
- Tom hakkında bildiğim her şeyi anlattım.
- I was the last one to know about that.
- Bunu bilen son kişi bendim.
- Tell me what you know about the incident.
- Olay hakkında ne bildiğini söyle.
- Tom knows about hope.
- Tom umudun ne olduğunu bilir.
- Everyone knew about it.
- Herkes biliyordu.
- Everybody here already knows about it.
- Buradaki herkes bunu zaten biliyor.
- I know about you and Mary.
- Seni ve Mary'i biliyorum.
- Who else knew about me?
- Beni başka kim biliyordu?
- We know about the suffering.
- Çekilen acıları biliyoruz.
- What I know about morals, I owe to soccer.
- Ahlak hakkında bildiklerimi futbola borçluyum.
- How much do you really know about Tom?
- Tom hakkında gerçekten ne kadar biliyorsun?
- I know about that already.
- O konuyu zaten biliyorum.
- I don't know about that yet.
- Bunu henüz bilmiyorum.
- Maria knows everything there is to know about dairying, having been employed in the field for over 35 years.
- Maria, 35 yılı aşkın bir süredir arazide istihdam edildiği için, sütçülük hakkında her şeyi bilir.
- I assume you know about Tom's problem.
- Sanırım Tom'un sorununu biliyorsun.
- Is there anything else you need to know about me?
- Benimle ilgili bilmek istediğiniz başka şeyler var mı?
- There's one thing you need to know about Tom.
- Tom hakkında bilmeniz gereken bir şey var.
- Who else knew about that?
- Bunu başka kim biliyordu?
- I know about the job.
- İşi biliyorum.
- I thought you already knew about what happened.
- Ne olduğunu zaten bildiğini düşündüm.
- What do you know about what happened?
- Ne olduğu hakkında ne biliyorsun?
- How much do you know about Boston?
- Boston hakkında ne kadar biliyorsun?
- Tom didn't know about the meeting.
- Tom toplantıyı bilmiyordu.
- I didn't know about the party.
- Partiyi bilmiyordum.
- Tom isn't going to know about it.
- Tom bunu bilmeyecek.
- Layla taught Sami everything he knows about camels.
- Layla Sami'ye develer hakkında bildiği her şeyi öğretti.
- There's something you do not know about Mary.
- Mary hakkında bilmediğin bir şey var.
- I can't let anyone know about this.
- Bunu kimsenin bilmesine izin veremem.
- Tell us everything you know about where Tom grew up.
- Tom'un büyüdüğü yer hakkında bütün bildiklerini bize anlat.
- Everyone knows about us.
- Herkes bizi biliyor.
- We can't let anyone know about this.
- Bunu kimsenin bilmesine izin veremeyiz.
- Tom taught Mary everything he knew about fishing.
- Tom balıkçılıkla ilgili bildiği her şeyi Mary'ye öğretti.
- I think she knows about us.
- Sanırım bizi biliyor.
- Something you should know about me is that I'm afraid of heights.
- Hakkımda bilmeniz gereken bir şey de yüksekten korktuğumdur.
- I thought that you already knew about this.
- Bunu zaten bildiğini sanıyordum.
- Does anyone else know about this?
- Bunu bilen başka biri var mı?
- Linda knew about Dan's affair.
- Linda, Dan'in ilişkisini biliyordu.
- The whole town knows about it.
- Bütün kasaba bunu biliyordu.
- What do you know about each other?
- Birbiriniz hakkında ne biliyorsunuz?
- What do you know about Tom's girlfriend?
- Tom'un kız arkadaşı hakkında ne biliyorsun?
- I was the only one who knew about it.
- Bunu bilen tek kişi bendim.
- What else do you know about him?
- Onunla ilgili başka ne biliyorsun?
- Only Obama knew about it.
- Bunu sadece Obama biliyordu.
- If I had known about your illness, I could have visited you in the hospital.
- Hastalığını bilseydim, seni hastanede ziyaret edebilirdim.
- What do you know about America?
- Amerika hakkında ne biliyorsun?
- Who else knew about him?
- Onu başka kim biliyordu?
- You can't let anyone know about this.
- Bunu kimsenin bilmesine izin veremezsiniz.
- If I had known about your illness, I would have visited you in the hospital.
- Hasta olduğunu bilseydim, seni hastanede ziyaret ederdim.
- I don't know about João, but Maria lost her father when she was young.
- João'yu bilmem ama Maria küçükken babasını kaybetti.
- What do we know about her?
- Onun hakkında ne biliyoruz?
- There was a lot I didn't know about Tom.
- Tom hakkında bilmediğim çok şey varmış.
- Just because you didn't know about it doesn't mean it is a lie.
- Senin bunu bilmemen, bunun bir yalan olmadığı anlamına gelmez.
- All you need to know about Islam is on this website.
- İslam hakkında bilmeniz gereken her şey bu web sitesinde.
- Did Tom know about Mary's drinking problem?
- Tom, Mary'nin içki problemini biliyor muydu?
- You should assume that Tom already knows about the problem.
- Tom'un sorunu zaten bildiğini varsaymalısınız.
- We know about that.
- Bunu biliyoruz.
- Everyone knows about Tom.
- Herkes Tom'u biliyor.
- Tell us everything you know about where Tom grew up.
- Tom'un büyüdüğü yer hakkında bildiğin her şeyi anlat bize.
- What do you know about each other?
- Birbirinizin hakkında ne biliyorsunuz?
- Tom taught me everything I know about riding horses.
- At binmekle ilgili bildiğim her şeyi bana Tom öğretti.
- How did Tom know about this?
- Tom bunu nereden biliyor?
- What do you know about him?
- Onunla ilgili ne biliyorsun?
- Is there anything else you need to know about me?
- Benim hakkımda bilmeniz gereken başka bir şey var mı?
- Tom knows about hope.
- Tom umudu biliyor.
- What do you even know about this stuff?
- Bu şey hakkında ne biliyorsun ki sen?
- One thing you should know about me is that I'm obsessed with punctuality.
- Hakkımda bilmeniz gereken bir şey de dakiklik konusunda takıntılı olduğumdur.
- What would I know about love?
- Ben aşk hakkında ne bilirim ki?
- What do you know about all this?
- Bütün bunlar hakkında ne biliyorsun?
- Tom didn't know about that.
- Tom bunu bilmiyordu.
- Do you know about that?
- Bunu biliyor musun?
- Tom said you knew about it.
- Tom bildiğini söyledi.
- I was the only one who knew about it.
- Bu konuda bilen tek kişi bendim.
- There's a lot I still don't know about my job.
- İşim hakkında hâlâ bilmediğim çok şey var.
- Tom knows about this, doesn't he?
- Tom bunu biliyor, değil mi?
- Tom didn't know about Mary's relationship with John.
- Tom, Mary'nin John'la olan ilişkisini bilmiyordu.
- There are things I have to know about.
- Bilmem gereken şeyler var.
- You know about that, don't you?
- Bunu biliyorsun, değil mi?
- You probably also know about what Tom did.
- Muhtemelen Tom'un ne yaptığını da biliyorsunuzdur.
- Tom already knows about it.
- Tom bunu zaten biliyor.
- I'm not sure that my parents know about my relationship with Tom.
- Ailemin Tom'la olan ilişkimi bildiğinden emin değilim.
- Please tell me what you know about it.
- Lütfen bana bu konuda bildiklerini anlat.
- They know about it.
- Bunu biliyorlar.
- What do you know about this place?
- Bu mekan hakkında ne biliyorsun?
- I wish I had known about this when I was a kid.
- Keşke ben bir çocukken bunun hakkında bilseydim.
- I know about you and them.
- Seni ve onları biliyorum.
- Tell me what you know about what happened at the library this afternoon.
- Bu öğleden sonra kütüphanede olanlar hakkında ne biliyorsan anlat.
- What do you know about first aid?
- İlk yardım hakkında ne bilirsin?
- I want you to tell me everything you know about what's happening.
- Neler olduğu hakkında bildiğin her şeyi bana anlatmanı istiyorum.
- Something you should know about me is that my greatest fear in life is that people will find out that I'm poor.
- Benim hakkımda bilmeniz gereken bir şey varsa o da hayattaki en büyük korkumun insanların fakir olduğumu öğrenmesi olduğudur.
- Has something happened I should know about?
- Hakkında bilmem gereken bir şey oldu mu?
- I need you to tell me what you know about what happened.
- Olanlar hakkında bildiklerini bana anlatmanı istiyorum.
- Something you should know about me is that I stay up until late at night.
- Benim hakkımda bilmen gereken bir şey varsa o da gece geç saatlere kadar uyanık kaldığımdır.
- I've just told you everything I know about that.
- Bu konuda bildiğim her şeyi anlattım.
- Something you should know about me is that I'm addicted to computer games.
- Benim hakkımda bilmen gereken bir şey bilgisayar oyunlarına bağımlı olduğumdur.
- I know about you two.
- İkinizi de biliyorum.
- Is there anything else I should know about Tom?
- Tom hakkında bilmem gereken başka bir şey var mı?
- Tom probably didn't even know about it.
- Tom muhtemelen bunu bilmiyordu bile.
- I knew about that already.
- O konuyu zaten biliyordum.
- Tom was the only one who knew about it.
- Tom bunu bilen tek kişiydi.
- No one was supposed to know about that.
- Kimsenin bunu bilmemesi gerekiyordu.
- I know about this already.
- Bunu zaten biliyorum.
- I didn't know Tom knew about that.
- Tom'un bunu bildiğini bilmiyordum.
- Do your parents know about this?
- Anne baban bunu biliyor mu?
- How much do you know about Tom?
- Tom hakkında ne kadar şey biliyorsun?
- Are there any problems we should know about?
- Bilmemiz gereken herhangi bir sorun var mı?
- Does Tom know about this?
- Tom bunu biliyor mu?
- I don't know about you, but I'm starved.
- Seni bilmem ama ben açlıktan ölüyorum.
- There's something you don't know about Tom.
- Tom hakkında bilmediğin bir şey var.
- I know about everything that's happened.
- Olan biten her şeyi biliyorum.
- The thing you have to know about Batman is, he's a superhero.
- Batman hakkında bilmeniz gereken şey, onun süper kahraman olmasıdır.
- Why don't you tell me everything you know about Tom?
- Neden bana Tom hakkında bildiğin her şeyi anlatmıyorsun?
- I didn't know about that.
- Bunu bilmiyordum.
- The thing you have to know about Batman is, he's a superhero.
- Batman hakkında bilmeniz gereken şey, onun bir süper kahraman olduğu.
- Had I known about it, I would have told you.
- Bilseydim, sana söylerdim.
- Everybody knows about that now.
- Artık herkes biliyor.
- What do you know about Brazil?
- Brezilya hakkında ne biliyorsun?
- I suggest you tell us everything you know about Tom.
- Tom hakkında bildiğin her şeyi bize söylemeni öneriyorum.
- If I had known about your illness, I would have visited you in the hospital.
- Hastalığını bilseydim seni hastanede ziyaret ederdim.
- You don't need to know about that.
- Bunu bilmene gerek yok.
- Tell me everything you know about this.
- Bu konuda bildiğin her şeyi anlat.
- Everybody here already knows about it.
- Buradaki herkes zaten bunu biliyor.
- Tom must've known about it already.
- Tom bunu zaten biliyor olmalı.
- Do you have any other secrets I should know about?
- Bilmem gereken başka bir sırrın var mı?
- How much do you know about Tom's job?
- Tom'un işi hakkında ne kadar biliyorsunuz?
- You know about her, don't you?
- Onu biliyorsun, değil mi?
- How many other people know about this?
- Bunu başka kaç kişi biliyor?
- Everybody knows about that.
- Herkes onu bilir.
- Sami deserves to know about the affair.
- Sami ilişkiyi bilmeyi hak ediyor.
- You probably already know about our company.
- Muhtemelen şirketimizi zaten biliyorsunuzdur.
- Tell us what you know about Tom's family.
- Tom'un ailesi hakkında bildiklerini anlat.
- He knows about medicine.
- O tıp biliyor.
- You know about him, don't you?
- Onu biliyorsun, değil mi?
- Are there any problems I should know about?
- Bilmem gereken herhangi bir sorun var mı?
- Don't let Tom know about this.
- Tom'un bunu bilmesine izin verme.
- Does anybody else know about these pictures?
- Bu resimleri bilen başka biri var mı?
- What the hell does he know about that?
- O bu konuda ne biliyor?
- Tell me what you know about the incident.
- Bana olay hakkında ne bildiğini söyle.
- Tom already knows about it.
- Tom zaten bunu biliyor.
- It does not matter that he did not know about it.
- Bunu bilmemesi önemli değil.
- I need you to tell me what you know about Tom.
- Tom hakkında ne bildiğini bana söylemeni istiyorum.
- What do you know about illegal weapon sales?
- Yasadışı silah satışları hakkında ne biliyorsun?
- What do we know about him?
- Onunla ilgili ne biliyoruz?
- I don't know about you, but I agree with Tom.
- Seni bilmem ama ben Tom'a katılıyorum.
- One thing you should know about me is that I seldom cry.
- Hakkımda bilmeniz gereken bir şey varsa o da nadiren ağladığımdır.
- I already knew about it.
- Ben o konuyu zaten biliyordum.
- Do they know about us?
- Bizi biliyorlar mı?
- Tell us everything you know about Tom.
- Tom hakkında bildiğiniz her şeyi bize söyle.
- What do you really know about Tom?
- Tom hakkında gerçekten ne biliyorsun?
- That's all we know about Tom.
- Tom hakkında bildiğimizin hepsi bu kadar.
- It seems that he knows about it.
- Bunu biliyor gibi görünüyor.
- You already know about what Tom did, don't you?
- Tom'un ne yaptığını zaten biliyorsun, değil mi?
- Everything I thought I knew about Mary was a lie.
- Mary hakkında bildiğimi sandığım her şey yalanmış.
- What do you know about it?
- Bu konuda ne biliyorsun?
- Tom told me things I never knew about him.
- Tom bana onun hakkında hiç bilmediğim şeyler anlattı.
- Everyone in the town knows about it.
- Şehirdeki herkes onu biliyor.
- You probably also know about what Tom did.
- Tom'un ne dediğini muhtemelen sen de biliyorsun.
- I was the only one who knew about that.
- Bunu bilen tek kişi bendim.
- You probably know about what Tom did.
- Muhtemelen Tom'un ne yaptığını biliyorsun.
- Tom already knows about this.
- Tom zaten bu konuyu biliyor.
- Tom did something he didn't want Mary to know about.
- Tom Mary'nin bilmesini istemediği bir şey yaptı.
- Tell us what you know about Tom.
- Bize Tom hakkında bildiğini söyle.
- Please tell me everything you know about that.
- Lütfen bana bu konuda bildiğin her şeyi anlat.
- Nobody knows about the plan.
- Hiç kimse plan hakkında bir şey bilmiyor.
- Is there a problem I should know about?
- Bilmem gereken bir problem var mı?
- I think he knows about us.
- Onun bizim hakkımızda bildiğini düşünüyorum.
- How do you know about Tom?
- Tom hakkında nasıl biliyorsun?
- I was the only one who knew about that.
- O konuyu bilen tek kişiydim.
- I knew about that a week ago.
- Bunu bir hafta önce biliyordum.
- Tom told me things I never knew about him.
- Tom bana onun hakkında bilmediğim şeyleri söyledi.
- How much do you know about the process?
- Süreç hakkında ne kadar biliyorsun?
- One thing you should know about me is that I play poker every Friday night.
- Hakkımda bilmeniz gereken bir şey de her Cuma gecesi poker oynadığımdır.
- We've known about that for a long time.
- Bunu uzun zamandır biliyorduk.
- Everyone knows about her.
- Herkes onu biliyor.
- Tom, there is something you should know about me.
- Tom, benim hakkımda bilmen gereken bir şey var.
- I know about your cancer.
- Kanserini biliyorum.
- Something you should know about me is that I'm addicted to computer games.
- Benim hakkımda bilmeniz gereken bir şey de bilgisayar oyunlarına bağımlı olduğumdur.
- I didn't know about it, so don't blame me for it.
- Bunu bilmiyordum, bu yüzden beni suçlamayın.
- Is there a problem I should know about?
- Bilmem gereken bir sorun var mı?
- You probably know more about me than I know about you.
- Muhtemelen benim hakkımda, benim senin hakkında bildiğimden daha çok şey biliyorsundur.
- What else do you know about Tom?
- Tom hakkında başka ne biliyorsun?
- How much do you know about them?
- Onlar hakkında ne kadar biliyorsun?
- Look, Tom, nobody needs to know about this.
- Bak Tom, kimsenin bunu bilmesine gerek yok.
- What do you know about first aid?
- İlk yardım hakkında ne biliyorsunuz?
- If you hear anything new from him, please let me know about it.
- Ondan yeni bir şey duyarsan, lütfen bana bildir.
- Tom already knows about this.
- Tom bunu zaten biliyor.
- Everyone here already knows about it.
- Buradaki herkes bunu zaten biliyor.
- I'm assuming Tom knows about this.
- Tom'un bunu bildiğini varsayıyorum.
- Just tell me what you know about Tom.
- Tom hakkında ne biliyorsan söyle.
- Tom certainly knew about the problem.
- Tom kesinlikle sorunu biliyordu.
- I didn't know about your plan.
- Planını bilmiyordum.
- Tom taught Mary everything he knew about fishing.
- Tom, Mary'ye balıkçılık hakkında bildiği her şeyi öğretti.
- Is there anything else I should know about Tom?
- Tom hakkında bilmem gereken bir şey var mı?
- That's all we know about Tom.
- Tom hakkında tüm bildiğimiz bu.
- Tell us what you know about Tom's problems.
- Bize Tom'un sorunları hakkında bildiklerini söyle.
- He knew about the affair.
- İlişkiyi biliyordu.
- I know about Tom.
- Tom'u biliyorum.
- There are still a lot of things I don't know about Tom.
- Tom hakkında hala bilmediğim çok şey var.
- How long have you known about it?
- Bunu ne zamandır biliyordun?
- I don't think Tom knows about this yet.
- Tom'un henüz bunu bildiğini sanmıyorum.
- We can't let anyone know about what we did.
- Kimsenin yaptıklarımızı bilmesine izin veremeyiz.
- How many other people know about this?
- Başka kaç kişi bunu biliyor?
- Tom wondered if Mary knew about what John had done.
- Tom John'un ne yaptığını Mary'nin bilip bilmediğini merak ediyordu.
- How much do you know about Tom's job?
- Tom'un işi hakkında ne kadar şey biliyorsun?
- If I had known about the plan, I could have helped him.
- Planı bilseydim, ona yardım edebilirdim.
- Tom never knew about that.
- Tom bunu hiç bilmedi.
- There's a lot I still don't know about my job.
- İşimle ilgili hâlâ bilmediğim çok şey var.
- If I had known about it, I would have told you.
- Eğer bilseydim, sana söylerdim.
- Tom knew about that already.
- Tom bunu zaten biliyordu.
- What do you know about CIA?
- CIA hakkında ne biliyorsun?
- Does anybody else know about this?
- Başka biri bunun hakkında bir şey biliyor mu?
- I'll tell you what I know about Tom.
- Tom hakkında bildiklerimi anlatacağım.
- I want you to tell me everything you know about that.
- Bu konuda bildiğin her şeyi bana anlatmanı istiyorum.
- Something you should know about me is that my greatest fear in life is that people will find out that I'm poor.
- Benim hakkımda bilmen gereken bir şey hayattaki en büyük korkumun insanların fakir olduğumu öğrenmesidir.
- Who else knew about them?
- Onları başka kim biliyordu?
- What do you know about this place?
- Burası hakkında ne biliyorsun?
- What do you know about Boston?
- Boston hakkında ne biliyorsun?
- Does my father know about this?
- Babam bunu biliyor mu?
- Tell us everything you know about what's been happening.
- Olanlar hakkında bildiğin her şeyi anlat bize.
- We need to know everything that you know about the situation.
- Durum hakkında bildiğin her şeyi bilmemiz gerekiyor.
- Everyone in the town knows about it.
- Kasabadaki herkes bunu biliyor.
- Everything I thought I knew about Tom was a lie.
- Tom hakkında bildiğimi düşündüğüm her şey bir yalandı.
- Tom knows everything there is to know about Italian cars.
- Tom İtalyan arabaları hakkında bilinmesi gereken her şeyi bilir.
- What do you know about Tatoeba?
- Tatoeba hakkında ne biliyorsun?
- Something you should know about me is that I sleep late in the morning.
- Benim hakkımda bilmeniz gereken bir şey varsa o da sabahları geç saatlere kadar uyuduğumdur.
- You seem to know about it already.
- Bunu zaten biliyor gibisin.
- Tom isn't going to know about it.
- Tom o konuyu bilmeyecek.
- If he had known about it, he would have come.
- Bilseydi gelirdi.
- My mother would freak out if she knew about it.
- Annem bunu bilse çıldırırdı.
- How much do you know about them?
- Onlar hakkında ne kadar şey biliyorsun?
- I want you to tell me everything you know about Tom.
- Tom hakkında bildiğin her şeyi bana söylemeni istiyorum.
Show More (612)
|