| 1 |
lifeblood |
can damarı |
n. |
|
- The dynamism of Europe depends on a flourishing economy, and the lifeblood of this is effective road transportation.
- Avrupa'nın dinamizmi gelişen bir ekonomiye bağlıdır ve bunun can damarı da etkin karayolu taşımacılığıdır.
- This is the lifeblood of our companies.
- Bu, şirketlerimizin can damarıdır.
- Pawns are the lifeblood of the game.
- Piyonlar oyunun can damarıdır.
Show More (0)
|
| 2 |
lifeblood |
can |
n. |
|
- Pawns are the lifeblood of the game.
- Oyuna can veren piyonlardır.
- Pawns are the lifeblood of the game.
- Piyonlar oyunun can suyudur.
Show More (-1)
|
| 3 |
lifeblood |
kan |
n. |
|
- Her lifeblood was slowly draining away.
- Kanın kanı, yavaş yavaş azalıyordu.
Show More (-2)
|
| 4 |
lifeblood |
cansuyu |
n. |
|
- Funding is the lifeblood of any successful startup.
- Finansman, her başarılı girişimin cansuyudur.
Show More (-2)
|
