1 |
limp |
topallamak |
v. |
|
- If the economy is limping along, the currency will be weakened in the long term.
- Eğer ekonomi topallayarak ilerlerse, para birimi uzun vadede zayıflayacaktır.
- Tom is limping now.
- Tom şimdi topallıyor.
- Tom walks with a slight limp.
- Tom hafif topallayarak yürüyor.
- The German Shepherd was limping down the street.
- Alman Çoban Köpeği sokakta topallayarak yürüyordu.
- Tom walks with a limp.
- Tom topallayarak yürür.
- Tom walks with a limp.
- Tom topallayarak yürüyor.
- Tom's father has a limp.
- Tom'un babasında topallama var.
- Never trust a limping dog or the tears of a woman.
- Topallayan bir köpeğe ya da bir kadının gözyaşlarına asla güvenme.
- Tom's limping.
- Tom topallıyor.
- An old woman limped along the street.
- Yaşlı bir kadın cadde boyunca topalladı.
- I am limping along.
- Ben topallıyorum.
- The last time I saw Tom, he was limping.
- Tom'u son gördüğümde topallıyordu.
- Tom shouldn't make fun of Mary's limp.
- Tom, Mary'nin topallığıyla dalga geçmemeli.
- Tom got up and limped out of the room.
- Tom kalktı ve topallayarak odadan çıktı.
- Tom's limp is psychosomatic.
- Tom'un topallaması psikosomatik.
- The last time I saw Tom, he was limping.
- Tom'u son kez gördüğümde topallıyordu.
- Tom still has a slight limp.
- Tom'un hâlâ hafif bir topallaması var.
- I haven't seen Tom limp recently.
- Son zamanlarda Tom'un topalladığını görmedim.
- He walked with a limp.
- Topallayarak yürüyordu.
- Tom has a limp.
- Tom'un topallaması var.
- Why are you walking with a limp?
- Neden topallayarak yürüyorsun?
- You're not limping anymore.
- Sen artık topallamıyorsun.
- Tom got up and limped out of the room.
- Tom ayağa kalkıp topallayarak odadan çıktı.
- Joseph has a limp.
- Joseph'in topallaması var.
- I am limping along.
- Topallayarak ilerliyorum.
- Tom noticed that Mary was limping.
- Tom, Mary'nin topalladığını fark etti.
- Tom is limping.
- Tom topallıyor.
- You're not limping anymore.
- Artık topallamıyorsun.
- Tom is limping along.
- Tom topallayarak ilerliyor.
- Never trust a limping dog or the tears of a woman.
- Topallayan bir köpeğe ve bir kadının gözyaşlarına asla güvenme.
- I still have a slight limp.
- Hâlâ hafif bir topallamam var.
- An old woman limped along the street.
- Yaşlı bir kadın sokak boyunca topallayarak yürüyordu.
- Why are you limping?
- Neden topallıyorsun?
- Tom broke his leg last year and has limped ever since.
- Tom geçen yıl bacağını kırdı ve o zamandan beri topallıyor.
Show More (31)
|
2 |
limp |
aksamak |
v. |
|
- The German Shepherd was limping down the street.
- Alman Kurdu caddeden aşağıya doğru aksayarak yürüyordu.
- Tom shouldn't make fun of Mary's limp.
- Tom Mary'nin aksamasıyla alay etmemeli.
- Why are you walking with a limp?
- Neden aksayarak yürüyorsun?
- Tom noticed that Mary was limping.
- Tom Mary'nin aksadığını fark etti.
- He walked with a limp.
- O aksayarak yürüdü.
Show More (2)
|
3 |
limp |
gevşek |
adj. |
|
- The legs of the desk seem limp.
- Masanın ayakları gevşek duruyor.
- The UK Conservative response will not be limp.
- Birleşik Krallık Muhafazakarlarının tepkisi gevşek olmayacaktır.
Show More (-1)
|
4 |
limp |
ağır ilerlemek |
v. |
|
- The damaged plane limped to the closest airfield.
- Hasarlı uçak ağır ağır ilerleyerek en yakın havaalanına ulaştı.
Show More (-2)
|
5 |
limp |
topallama |
n. |
|
- The poor dog was walking with a limp.
- Zavallı köpek topallayarak yürüyordu.
Show More (-2)
|
6 |
limp |
topallayarak yürümek |
v. |
|
- The wounded soldier limped towards his friend.
- Yaralı asker, arkadaşına doğru topallayarak yürüdü.
Show More (-2)
|