| 1 |
look through |
bakmak |
v. |
|
- Looking through the Minutes I have just noticed that my name does not appear in yesterday's Minutes.
- Tutanaklara bakarken dünkü tutanaklarda ismimin yer almadığını fark ettim.
- I looked through the garage window; what I saw surprised me.
- Garajın penceresinden baktım, gördüğüm beni şaşırttı.
- Look through that hole and tell me what you see.
- O delikten bak ve bana ne gördüğünü söyle.
- Tom didn't want anyone looking through his stuff.
- Tom kimsenin eşyalarına bakmasını istemiyordu.
- Tom looked through the file.
- Tom dosyaya baktı.
- Tom is looking through his binoculars.
- Tom dürbünüyle bakıyor.
- Tom looked through the bars.
- Tom parmaklıkların arkasından baktı.
- Tom looked through the telescope.
- Tom teleskopla baktı.
- In looking through the mist, I caught a glimpse of my future.
- Sisin içinden bakarken, geleceğime dair bir anlık görüntü yakaladım.
- Tom is looking through the file you sent us.
- Tom bize gönderdiğin dosyaya bakıyor.
- Tom looked through the drawers.
- Tom çekmecelere baktı.
- Tom looked through the hole in the wall.
- Tom duvardaki delikten baktı.
- The policeman looked through my wallet.
- Polis memuru cüzdanıma baktı.
- Tom looked through the drawer to see if there was a pen he could use.
- Tom kullanabileceği bir kalem olup olmadığını görmek için çekmeceye baktı.
- Tom looked through his wallet.
- Tom cüzdanına baktı.
- Tom was looking through some papers.
- Tom bazı kağıtlara bakıyordu.
- We all looked through the window.
- Biz hepimiz pencereden baktık.
- Tom is looking through his notes.
- Tom notlarına bakıyor.
- Tom looked through the window and saw Mary.
- Tom pencereden baktı ve Mary'yi gördü.
- Tom is looking through the glass door.
- Tom cam kapıdan bakıyor.
- Look through these papers.
- Şu kağıtlara bir bak.
- He looked through a magazine.
- O bir dergiye baktı.
- Tom looked through the keyhole.
- Tom anahtar deliğinden baktı.
- Tom tried to look through the keyhole, but couldn't see anything.
- Tom anahtar deliğinden bakmaya çalıştı ama hiçbir şey göremedi.
- Tom looked through the binoculars.
- Tom dürbünle baktı.
- Tom is looking through the file you sent us.
- Tom bize gösterdiğin dosyaya bakıyor.
- He made me look through his photo album.
- Fotoğraf albümüne bakmamı istedi.
- I'm looking through his report.
- Raporuna bakıyorum.
- He was looking through a microscope.
- O, bir mikroskop ile bakıyordu.
- I asked Tom if I could look through his photo album.
- Tom'a fotoğraf albümüne bakabilir miyim diye sordum.
- Tom looked through the periscope.
- Tom periskopla baktı.
- Tom looked through the window at the street.
- Tom pencereden sokağa baktı.
- We all looked through the window.
- Hepimiz pencereden baktık.
- Tom looked through the window that was in the door.
- Tom kapıdaki pencereden baktı.
- Tom looked through the window in the door.
- Tom kapıdaki pencereden baktı.
- Tom didn't want anyone looking through his stuff.
- Tom hiç kimsenin onun eşyasına bakmasını istemiyordu.
- He looked through the window.
- O, pencereden baktı.
- Tom looked through the telescope.
- Tom teleskoptan baktı.
- Tom looked through the binoculars.
- Tom dürbünden baktı.
- Tom is looking through his clothes.
- Tom kıyafetlerine bakıyor.
- Tom looked through the peephole.
- Tom gözetleme deliğinden baktı.
- Tom is looking through the documents.
- Tom belgelere bakıyor.
- Tom looked through the peephole before opening the door.
- Tom kapıyı açmadan önce gözetleme deliğinden baktı.
- Tom is looking through the catalog now.
- Tom şu anda kataloga bakıyor.
- Tom looked through the bars.
- Tom parmaklıklardan baktı.
- Look through that hole and tell me what you see.
- Şu delikten bak ve bana ne gördüğünü söyle.
- I looked through the garage window; what I saw surprised me.
- Garaj penceresinden baktım; gördüğüm şey beni şaşırttı.
- Tom tried to look through the keyhole, but couldn't see anything.
- Tom anahtar deliğinden bakmaya çalıştı fakat bir şey göremedi.
- Please look through these papers at your leisure.
- Lütfen boş zamanlarınızda bu kağıtlara bakın.
- Tom looked through the peephole in the door.
- Tom kapıdaki gözetleme deliğinden baktı.
- Look through the yellow pages.
- Sarı sayfalara bakın.
- Tom looked through the window.
- Tom pencereden baktı.
- He looked through the evening paper.
- Akşam gazetesine baktı.
- Tom made me look through his photo album.
- Tom beni fotoğraf albümüne bakmaya zorladı.
- I looked through Tom's wallet.
- Tom'un cüzdanına baktım.
- Tom is looking through his binoculars.
- Tom dürbününden bakıyor.
- Tom is looking through the letters.
- Tom mektuplara bakıyor.
- Tom looked through his binoculars.
- Tom dürbünüyle baktı.
- He looked through the window.
- Pencereden baktı.
- Tom looked through the menu.
- Tom menüden baktı.
- He usually looks through the newspapers before breakfast.
- O, gazetelere genellikle kahvaltıdan önce bakar.
- Tom wanted to look through the telescope.
- Tom teleskoptan bakmak istedi.
- Tom looked through the small window in the door.
- Tom kapıdaki küçük pencereden baktı.
- Tom is looking through the telescope.
- Tom teleskoptan bakıyor.
- All of us looked through the window.
- Hepimiz pencereden baktık.
- Tom looked through the menu.
- Tom menüye baktı.
- Tom is looking through the telescope.
- Tom teleskopla bakıyor.
- My cat likes to look through the window.
- Kedim pencereden bakmayı sever.
- Tom looked through the periscope.
- Tom periskoptan baktı.
- Tom looked through the hole.
- Tom delikten baktı.
- My cat likes to look through the window.
- Kedim pencereden bakmayı seviyor.
- Tom is looking through his desk drawers.
- Tom masa çekmecelerine bakıyor.
Show More (69)
|
| 2 |
look through |
göz atmak |
v. |
|
- Tom is looking through his notes.
- Tom notlarına göz atıyor.
- Tom is looking through the catalog now.
- Tom şimdi kataloğa göz atıyor.
- Look through the yellow pages.
- Sarı sayfalara bir göz at.
- Tom is looking through the documents.
- Tom evraklara bir göz atıyor.
- He looked through the evening paper.
- Akşam gazetesine göz attı.
- I've looked through your report and made some notes on it.
- Raporuna göz attım ve onun üstüne bazı notlar aldım.
- He usually looks through the newspapers before breakfast.
- Genellikle kahvaltıdan önce gazetelere göz atar.
- He looked through a magazine.
- Bir dergiye göz attı.
Show More (5)
|
| 3 |
look through |
incelemek |
v. |
|
- That leaves you and me looking through a lot of amendments that can sometimes be rather confusing.
- Bu da size ve bana bazen oldukça kafa karıştırıcı olabilen çok sayıda değişikliği incelemek zorunda bırakıyor.
- I'm looking through his report.
- Onun raporunu inceliyorum.
- We have looked through your letter carefully.
- Mektubunuzu dikkatle inceledik.
- I've looked through your report and made some notes on it.
- Raporunuzu inceledim ve üzerine bazı notlar aldım.
- Please look through these papers at your leisure.
- Lütfen boş vaktinde bu evrakları incele.
Show More (2)
|
| 4 |
look through |
gözden geçirmek |
v. |
|
- Tom was looking through some papers.
- Tom bazı belgeleri gözden geçiriyordu.
- Tom looked through the drawers.
- Tom çekmeceleri gözden geçirdi.
- We have looked through your letter carefully.
- Mektubunu dikkatlice gözden geçirdik.
Show More (0)
|
