| 1 |
magnitude |
büyüklük |
n. |
|
- The earthquake reached a magnitude of 6.8 on the Richter scale.
- Richter ölçeğine göre deprem 6.8 büyüklüğüne ulaşmıştır.
- The last time Austria experienced a flood disaster of this magnitude was over a century ago.
- Avusturya'da bu büyüklükte bir sel felaketi en son bir asır önce yaşanmıştı.
- However, shortcomings in implementation have certainly contributed to the magnitude of the 2001 FMD epidemic.
- Bununla birlikte, uygulamadaki eksiklikler 2001 şap salgınının büyüklüğüne kesinlikle katkıda bulunmuştur.
- Naturally, no one can accept that an accident of this sort should lead to a disaster of such magnitude.
- Doğal olarak hiç kimse bu tür bir kazanın bu büyüklükte bir felakete yol açmasını kabul edemez.
- Environmental disasters of this magnitude underline the need for an EU coastguard.
- Bu büyüklükteki çevre felaketleri, AB sahil güvenliğine duyulan ihtiyacın altını çizmektedir.
- However, shortcomings in implementation have certainly contributed to the magnitude of the 2001 FMD epidemic.
- Bununla birlikte, uygulamadaki eksiklikler 2001'deki şap salgınının büyüklüğüne kesinlikle katkıda bulunmuştur.
- The changeover to the euro is a unique event in economic history for which there is no precedent in terms of magnitude.
- Avroya geçiş, ekonomi tarihinde büyüklük açısından emsali olmayan benzersiz bir olaydır.
- He realized the magnitude of his crime.
- Suçunun büyüklüğünü anladı.
- An earthquake of magnitude 5 shook Tokyo.
- 5 büyüklüğünde bir deprem Tokyo'yu salladı.
- A massive earthquake of magnitude 8.8 hit the Japanese islands today.
- Bugün Japon adalarını 8.8 büyüklüğünde büyük bir deprem vurdu.
- No one could believe the magnitude of the tragedy.
- Kimse trajedinin büyüklüğüne inanamadı.
- A massive earthquake of magnitude 8.8 hit the Japanese islands today.
- 8.8 büyüklüğündeki büyük deprem bugün Japon adalarını vurdu.
- I hadn't realized the magnitude of the problems.
- Sorunların büyüklüğünü fark etmemiştim.
- No one could believe the magnitude of the tragedy.
- Hiç kimse trajedinin büyüklüğüne inanamıyordu.
- You need to understand the magnitude of the problem.
- Sorunun büyüklüğünü anlaman gerekiyor.
- An earthquake of magnitude 5 shook Tokyo.
- Beş büyüklüğünde bir deprem Tokyo'yu sarstı.
- You need to understand the magnitude of the problem.
- Sorunun büyüklüğünü anlamalısın.
- He realized the magnitude of his crime.
- Suçunun büyüklüğünü fark etti.
- We also had problems in the past, but this time it's of a different order of magnitude.
- Geçmişte de sorunlar yaşadık ama bu seferki farklı bir büyüklükte.
Show More (16)
|
| 2 |
magnitude |
depremin büyüklüğü |
n. |
|
- The Japan Meteorological Agency has revised the magnitude of the eastern Japan quake from 8.8 to 9.0, the largest recorded in world history.
- Japonya Meteoroloji Ajansı, Japonya'nın doğusunda meydana gelen ve dünya tarihinde kaydedilen en büyük deprem olan depremin büyüklüğünü 8.8'den 9.0'a yükseltti.
- The Japan Meteorological Agency has revised the magnitude of the eastern Japan quake from 8.8 to 9.0, the largest recorded in world history.
- Japonya Meteoroloji Ajansı doğu Japonya deprem büyüklüğünü 8.8 den 9.00'a kadar tekrar inceledi, dünya tarihinde en büyük kayıt.
Show More (-1)
|
| 3 |
magnitude |
ehemmiyet |
n. |
|
- At that moment, she realized the magnitude of the problem.
- O anda sorunun ehemmiyetinin farkına vardı.
Show More (-2)
|
| 4 |
magnitude |
kadir |
n. |
|
- The naked eye can only see stars of the first magnitude.
- Çıplak gözle yalnızca birinci kadirden yıldızları görebilirsiniz.
Show More (-2)
|
| 5 |
magnitude |
boyut |
n. |
|
- We also had problems in the past, but this time it's of a different order of magnitude.
- Geçmişte de sorunlarımız vardı ama bu kez farklı bir boyutta.
Show More (-2)
|
