|
- We need no longer place the main focus of policy on China.
- Artık politikamızın ana odağını Çin'e çevirmemize gerek yok.
- The main focus of the e-Learning programme will be the e-twinning of schools.
- E-Öğrenme programının ana odağı okulların e-twinning'i olacaktır.
- These points will be the main focus of my short presentation today, so let me deal with them in the same order.
- Bu noktalar bugünkü kısa sunumumun ana odağını oluşturacak, bu nedenle aynı sırayla ele almama izin verin.
- The main focus here, then, must be on the essentials.
- O halde buradaki ana odak noktası temel unsurlar olmalıdır.
- Secondly, the main focus of taxing motoring should be made to move away from the notion of ownership.
- İkinci olarak motorlu taşıtların vergilendirilmesinde ana odak noktası mülkiyet kavramından uzaklaştırılmalıdır.
- The main focus is on religious fundamentalism, with other forms of fundamentalism only being given a brief mention.
- Ana odak noktası köktendincilik olup, diğer köktendincilik türlerine sadece kısa bir yer verilmiştir.
- The main focus here, then, must be on the essentials.
- O halde burada ana odak noktası temel ihtiyaçlar olmalıdır.
- But rural development is the main focus of the report.
- Ancak raporun ana odağı kırsal kalkınma.
- If the WTO survives, this must remain the main focus of negotiations.
- DTÖ'nün varlığını sürdürmesi halinde, bu konu müzakerelerin ana odağı olmaya devam etmelidir.
- In Annex 2 however I see that the main focus of attention is on completion of the internal market.
- Bununla birlikte, Ek 2'de ana odak noktasının iç pazarın tamamlanması olduğunu görüyorum.
- If the WTO survives, this must remain the main focus of negotiations.
- Eğer DTÖ ayakta kalacaksa, bu konu müzakerelerin ana odağı olmaya devam etmelidir.
- That's been my main focus.
- O benim ana odak noktam oldu.
- That's been my main focus.
- Bu benim ana odak noktamdı.
Show More (10)
|
