make good - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
make good telafi etmek v.
  • The poorest regions are gradually making good their underdevelopment.
  • En yoksul bölgeler az gelişmişliklerini yavaş yavaş telafi etmektedir.
  • We also know that some environmental damage is completely irreversible and cannot be made good.
  • Ayrıca bazı çevresel zararların tamamen geri döndürülemez olduğunu ve telafi edilemeyeceğini de biliyoruz.
  • The European Commission must make good these omissions as soon as possible.
  • Avrupa Komisyonu bu eksiklikleri mümkün olan en kısa sürede telafi etmelidir.
Show More (1)
make good gidermek v.
  • We will only vote in favour of this draft directive if these two shortcomings are made good.
  • Bu taslak yönergeye ancak bu iki eksikliğin giderilmesi halinde olumlu oy vereceğiz.
Show More (-2)
make good başarılı olmak v.
  • He had made good as a singer and he became very popular.
  • O bir şarkıcı olarak başarılı olmuştu ve o çok popüler oldu.
Show More (-2)