| 1 |
messenger |
elçi |
n. |
|
- I am but a human being sent as a messenger.
- Ben, sadece beşer bir elçiyim.
- The eagle is his spirit animal, a messenger between earth and sky.
- Yerle gök arasında elçi olan kartal onun ruh hayvanıdır.
- Jesus was a messenger of God.
- Hz. İsa, Tanrı'nın bir elçisiydi.
- Don't blame the messenger.
- Elçiyi suçlama.
- Jesus was a messenger of God.
- İsa Allah'ın elçisiydi.
- Mercury was the messenger of the gods.
- Merkür tanrıların elçisiydi.
- There is no god but God, and Muhammad is the messenger of God.
- Allah'tan başka bir ilâh yoktur ve Muhammed, Allah'ın elçisidir.
- I'm just the messenger.
- Ben sadece elçiyim.
- Jesus is a messenger of God.
- İsa Tanrı'nın elçisidir.
- I'm just a messenger.
- Ben sadece bir elçiyim.
- Jesus is a messenger of Allah.
- İsa Allah'ın elçisidir.
- Don't kill the messenger.
- Elçiye zeval olmaz.
- Muslims believe that Jesus was one of God's messengers.
- Müslümanlar İsa'nın Allah'ın elçilerinden biri olduğuna inanır.
- There is no god but God, and Muhammad is the messenger of God.
- Allah'tan başka ilah yoktur ve Muhammed Allah'ın elçisidir.
- Jesus is a messenger of God.
- İsa, Allah'ın elçisidir.
- I'm only the messenger.
- Ben sadece elçiyim.
- Muslims believe that Muhammad is God's messenger.
- Müslümanlar Muhammed'in Tanrı'nın elçisi olduğuna inanırlar.
- Muslims believe that Jesus was one of God's messengers.
- Müslümanlar İsa'nın Tanrı'nın elçilerinden biri olduğuna inanırlar.
- Jesus is a messenger of Allah.
- İsa, Allah'ın elçisidir.
Show More (16)
|
| 2 |
messenger |
haberci |
n. |
|
- There is a desire to shoot the messenger for bringing bad news.
- Kötü haber getirdiği için haberciyi vurma arzusu var.
- The eagle is his spirit animal, a messenger between earth and sky.
- Kartal onun totem hayvanıdır, yeryüzü ve gökyüzü arasında bir habercidir.
- The eagle is his spirit animal, a messenger between earth and sky.
- Onun totem hayvanı kartaldır, yeryüzü ile gökyüzü arasındaki habercidir.
- Instead of going myself, I sent a messenger.
- Kendim gitmek yerine, bir haberci gönderdim.
- In Greek mythology, Hermes, the son of Zeus, is the messenger of the gods.
- Yunan mitolojisinde, Zeus'un oğlu Hermes, tanrıların habercisidir.
- Mercury was the messenger of the gods.
- Merkür tanrıların habercisiydi.
- In Greek mythology, Hermes, the son of Zeus, is the messenger of the gods.
- Yunan mitolojisinde Zeus'un oğlu Hermes, tanrıların habercisidir.
- She is the messenger.
- Haberci odur.
Show More (5)
|
| 3 |
messenger |
kurye |
n. |
|
- Instead of going myself, I sent a messenger.
- Kendim gitmek yerine bir kurye gönderdim.
- She is the messenger.
- Kurye o.
Show More (-1)
|
| 4 |
messenger |
ulak |
n. |
|
- A messenger took the letter to the White House.
- Bir ulak mektubu Beyaz Saray'a götürdü.
Show More (-2)
|
| 5 |
messenger |
resul |
n. |
|
- Jesus was a messenger of God.
- Hz. İsa bir Allah resulüydü.
Show More (-2)
|
