|
- At least the permanent nature of 12 miles should not now be called into question.
- En azından 12 milin kalıcı niteliği artık sorgulanmamalıdır.
- I was born in Austria, only a few miles from Bratislava, the capital of modern Slovakia.
- Ben Avusturya'da, modern Slovakya'nın başkenti Bratislava'dan sadece birkaç mil uzakta doğdum.
- We got a whole day for the last couple hundred miles.
- Son birkaç yüz mil için bütün bir gün bizimdi.
- There's another hospital down about three miles that way.
- Oralarda üç mil ileride bir diğer hastane var.
- There's another hospital down about three miles that way.
- Üç mil ileride başka bir hastane daha var.
- We got a whole day for the last couple hundred miles.
- Son birkaç yüz mil boyunca tam bir günümüz oldu.
- The road is straight for over ten miles.
- Yol 10 mil boyunca düz.
- Tom exited the tunnel at 80 miles an hour.
- Tom saatte 80 mil hızla tünelden çıktı.
- Birds can fly thousands of miles away and return to the same place every year.
- Kuşlar binlerce mil uzağa uçabilir ve her yıl aynı yere geri dönebilirler.
- Dan lived only four miles away.
- Dan sadece 4 mil uzakta ikamet etti.
- How many miles is it to the next gas station?
- Bir dahaki benzin istasyonu kaç mil uzakta?
- Fadil lived just 50 miles south of Cairo.
- Fadıl, Kahire'nin sadece 50 mil güneyinde yaşıyordu.
- On an average how many miles do you walk a day?
- Ortalama olarak günde kaç mil yürüyorsunuz?
- It's three hundred miles to London, give or take ten.
- Londra'ya üç yüz mil var, aşağı yukarı on.
- The river is six miles deep in some areas and the only way to cross it is using a pulley and a rope.
- Nehir bazı bölgelerde 6 mil derinliğinde ve onu geçmenin tek yolu makara ve ip kullanmak.
- Tom lives a few miles away.
- Tom birkaç mil uzakta yaşıyor.
- My home is about three miles from here.
- Evim buradan yaklaşık üç mildir.
- The coach made the players run five miles a day.
- Antrenör oyuncuları günde beş mil koşturdu.
- Our camp is about 5 miles downstream from here.
- Kampımız buradan yaklaşık 5 mil aşağıda.
- They walked three miles farther.
- Onlar üç mil öteye yürüdü.
- Tom lives only three miles away.
- Tom sadece üç mil uzakta yaşıyor.
- They walked three miles farther.
- Üç mil daha yürüdüler.
- We traveled westwards for 100 miles.
- Biz batıya doğru 100 mil seyahat ettik.
- She walked twenty miles daily.
- Her gün 20 mil yürüyordu.
- He ran five miles.
- O beş mil koştu.
- It's three miles longer than I can walk.
- O, yürüyebileceğimden üç mil daha uzun.
- I've run three miles.
- Üç mil koştum.
- The station is three miles away from here.
- İstasyon buradan üç mil uzaktadır.
- I own 30 acres of land about 3 miles out of town.
- Şehrin 3 mil dışında 30 dönümlük bir arazim var.
- Before I had eaten breakfast, I had run five miles.
- Kahvaltı yapmadan önce, 5 mil koşmuştum.
- The fugitive surfaced in a small town fifty miles from here but then disappeared again.
- Kaçak buradan 50 mil ötedeki küçük bir kasabada ortaya çıktı ama sonra tekrar kayboldu.
- My home is about three miles from here.
- Evim buradan yaklaşık üç mil uzakta.
- The avalanche was traveling at twenty five miles an hour.
- Çığ saatte yirmibeş mil yol alıyordu.
- We're now three hundred miles from Boston.
- Şu anda Boston'dan 300 mil uzaktayız.
- Tom lives three miles east of here.
- Tom buradan 3 mil doğuda yaşıyor.
- The train was going 500 miles per hour.
- Tren saatte 500 mil gidiyordu.
- We're now about a hundred miles away from Boston.
- Şu anda Boston'dan yaklaşık 100 mil uzaktayız.
- It's about thirty miles from here on Route 3.
- Buradan yaklaşık 30 mil uzakta, 3. yol üzerindedir.
- The train is going at a speed of 50 miles per hour.
- Tren saatte 50 mil hızla gidiyor.
- Sami lived just six miles away.
- Sami sadece altı mil uzakta yaşıyordu.
- His ranch covers twenty square miles.
- Çiftliği 20 mil karelik bir alanı kaplıyor.
- The school is three miles from my house.
- Okul evimden üç mil uzakta.
- The light travels at about 186,000 miles a second.
- Işık saniyede yaklaşık 186.000 mil hızla hareket eder.
- She walked twenty miles a day.
- Günde 20 mil yürürdü.
- The light travels at about 186,000 miles a second.
- Işık saniyede yaklaşık 186.000 mil hızla ilerliyor.
- The post office is about three miles past the high school.
- Postane lisenin 3 mil ötesinde.
- The station is three miles from here.
- İstasyon buradan üç mil uzakta.
- How many kilometers are there in six miles?
- Altı milin içinde kaç kilometre var?
- The valley was twenty miles wide.
- Vadi yirmi mil genişliğindeydi.
- I walk twenty miles a day.
- Günde 20 mil yürüyorum.
- I have promises to keep, and miles to go before I sleep.
- Ben uyumadan önce tutacak sözlerim ve gidecek millerim var.
- The police suspected there was a connection between the abandoned car and the dead body found three miles away.
- Polis, terk edilmiş araba ile üç mil ötede bulunan ceset arasında bir bağlantı olduğundan şüpheleniyordu.
- This river is 500 miles in length.
- Bu nehir 500 mil uzunluğundadır.
- I try to walk three miles a day.
- Günde üç mil yürümeye çalışıyorum.
- Tom lives about three miles from here.
- Tom buradan üç mil uzakta yaşıyor.
- The valley was twenty miles wide.
- Vadi yirmi mil genişliğinde.
- Tom lived three miles away from Mary when they were both in high school.
- İkisi de lisedeyken Tom, Mary'den üç mil uzakta yaşıyordu.
- We need several miles of cable.
- Bize birkaç mil kablo gerek.
- We still have ten miles to go.
- Daha 10 mil yolumuz var.
- Tom's office is three miles from where he lives.
- Tom'un ofisi yaşadığı yerden üç mil uzakta.
- I rode fifty miles that day.
- Ben o gün elli mil sürdüm.
- Tom exited the tunnel at 80 miles an hour.
- Tom tünelden saatte 80 mil hızla çıktı.
- We're now three hundred miles from Boston.
- Artık Boston'dan üç yüz mil uzaktayız.
- Tom lived thirty miles south of Boston.
- Tom, Boston'un otuz mil güneyinde yaşıyordu.
- Tom lived three miles away from Mary when they were both in high school.
- Onların her ikisi de lisedeyken Tom Mary'den üç mil uzakta yaşıyordu.
- Layla lived a few miles away.
- Leyla birkaç mil ötede yaşıyordu.
- His ranch covers twenty square miles.
- Onun çiftliği yirmi mil karedir.
- The river is six miles deep in some areas and the only way to cross it is using a pulley and a rope.
- Nehir bazı bölgelerde altı mil derinliğinde ve onu geçmenin tek yolu bir kasnak ve bir ip kullanmak.
- This river extends for hundreds of miles.
- Bu nehir yüzlerce mil boyunca uzanır.
- Tom lives thirty miles from the border.
- Tom sınırdan 30 mil uzakta yaşıyor.
- Five miles is a long distance to walk.
- Beş mil yürümek için uzun bir mesafe.
- It's about five miles.
- Yaklaşık beş mil.
- We ran for seven miles.
- Biz yedi mil koştuk.
- The velocity of light is about 186,000 miles per second.
- Işık hızı saniyede yaklaşık 186.000 mildir.
- Tom lives thirty miles from the border.
- Tom sınırdan otuz mil uzakta yaşıyor.
- We could see the summit of a mountain twenty miles away.
- Yirmi mil ötedeki bir dağın zirvesini görebiliyorduk.
- We have another ten miles to walk before sunset.
- Gün batımından önce yürümemiz gereken 10 mil daha var.
- They walked miles and miles.
- Onlar millerce yürüdü.
- Tom runs three or four miles a day.
- Tom günde üç ya da dört mil koşuyor.
- Sami drove the car at 160 miles an hour.
- Sami arabayı saatte 160 mille sürdü.
- Tom's office is three miles from his house.
- Tom'un ofisi evinden üç mil uzakta.
- The avalanche was traveling at twenty-five miles an hour.
- Çığ saatte yirmi beş mil hızla ilerliyordu.
- As the crow flies, it's about 20 miles from here.
- Kuş uçuşu, buradan yaklaşık 20 mil uzakta.
- The train was moving at 500 miles per hour.
- Tren saatte 500 mil hızla gidiyordu.
- There's a rock quarry ten miles west of town.
- Şehrin 10 mil batısında bir taş ocağı var.
- The station is about three miles from here.
- İstasyon buradan yaklaşık üç mil uzakta.
- It is 5 miles from here to Tokyo.
- Buradan Tokyo'ya beş mildir.
- It's about thirty miles from here on Route 3.
- Buradan 30 mil uzakta, 3. karayolu üzerinde.
- Jack was tired from having walked fifty miles.
- Jack, elli mil yürümekten dolayı yorgundu.
- Even though the posted speed limit was 55 miles per hour, Tom was driving much faster.
- Belirtilen hız limiti saatte 55 mil olmasına rağmen Tom çok daha hızlı sürüyordu.
- Sami lived hundreds of miles away.
- Sami yüzlerce mil uzakta yaşıyordu.
- The post office is about three miles past the high school.
- Postane liseden yaklaşık üç mil ötede.
- As the crow flies, it's about 20 miles from here.
- Kuş uçuşu olarak, o buradan yaklaşık 20 mil uzakta.
- My daughter lives in Rio de Janeiro, which is four hundred miles away from Sao Paulo.
- Kızım Sao Paulo'dan 400 mil uzakta, Rio de Janeiro'da yaşıyor.
- Layla lived a few miles away.
- Layla birkaç mil uzakta yaşıyordu.
- It's about three square miles.
- O yaklaşık üç mil kare.
- Dan lived only four miles away.
- Dan sadece 4 mil uzakta oturdu.
- The train is traveling at the rate of 50 miles an hour.
- Tren saatte 50 mil hızla gidiyor.
- Twenty miles is a long distance to walk.
- Yirmi mil yürümek için uzun bir mesafe.
- I could hear you from miles away!
- Seni millerce uzaktan duyabiliyordum.
- She covered twenty miles a day.
- Günde yirmi mil kapladı.
- I run five miles a day.
- Günde beş mil koşuyorum.
- The car broke down five miles outside of town.
- Araba şehrin beş mil dışında bozuldu.
- Layla robbed a bank twenty miles away from her home.
- Leyla evinden yirmi mil uzaktaki bir bankayı soydu.
- We live about three miles above this bridge.
- Bu köprünün yaklaşık üç mil ötesinde yaşıyoruz.
- This river is 500 miles long.
- Bu nehir beş yüz mil uzunluğunda.
- We covered some 100 miles in the car.
- Arabayla yaklaşık 100 mil yol kat ettik.
- How many kilometers are there in six miles?
- Altı milde kaç kilometre vardır?
- The train makes 20 miles an hour.
- Tren, saatte 20 mil yapıyor.
- Tom's office is three miles from where he lives.
- Tom'un ofisi yaşadığı yerden 3 mil uzakta.
- The car broke down five miles outside of town.
- Araba şehrin 5 mil dışında bozuldu.
- It's about three square miles.
- Yaklaşık üç mil kare.
- A sneeze leaves your body at forty miles an hour.
- Hapşırık vücudunuzu saatte 40 mil hızla terk eder.
- Sami sped at sixty miles an hour.
- Sami saatte 60 mil hız yapıyordu.
- Sami lived just six miles away.
- Sami sadece 6 mil uzakta yaşıyordu.
- We could see the summit of a mountain twenty miles away.
- Biz, yirmi mil ilerideki dağın zirvesini görebildik.
- How many miles is it to the next gas station?
- Bir sonraki benzin istasyonuna kaç mil var?
- Light travels at a velocity of 186,000 miles per second.
- Işık saniyede 186.000 mil hızla hareket eder.
- Tom ran three miles today.
- Tom bugün 3 mil koştu.
- Even though the speed limit was 55 miles per hour, Tom was driving much faster.
- Hız limiti saatte 55 mil olmasına rağmen Tom çok daha hızlı sürüyordu.
- Layla robbed a bank twenty miles away from her home.
- Layla evinden 20 mil uzakta bir banka soydu.
- The avalanche was traveling at twenty-five miles an hour.
- Çığ saatte yirmi beş mil yol alıyordu.
- The average ocean depth is 2.3 miles.
- Ortalama okyanus derinliği 2.3 mil.
- She can do 90 miles an hour.
- Saatte 90 mil hız yapabiliyor.
- Layla lived only a few miles away.
- Layla sadece birkaç mil uzakta yaşıyordu.
- I just ran three miles.
- Üç mil koştum.
- He walks seven miles a day on an average.
- O, günde ortalama yedi mil yürür.
- Light travels at about 186,000 miles per second.
- Işık saniyede yaklaşık 186.000 mil hızla hareket eder.
- The avalanche was traveling at twenty five miles an hour.
- Çığ saatte 25 mil hızla ilerliyordu.
- The train was going 500 miles per hour.
- Tren saatte 500 mil hızla gidiyordu.
- It's miles away from the correct answer.
- Bu doğru cevaptan millerce uzak.
- I walk twenty miles a day.
- Günde yirmi mil yürürüm.
- I think it's about three miles from here.
- Bence o buradan yaklaşık 3 mil uzakta.
- Sami sped at sixty miles an hour.
- Sami saatte 60 mil hızla gidiyordu.
- The school is three miles from my house.
- Okul evimden 3 mil uzakta.
- Tom walks three miles a day.
- Tom günde üç mil yürüyor.
- The train is travelling at a speed of 50 miles an hour.
- Tren saatte 50 mil hızla gidiyor.
- Tom lives three miles east of here.
- Tom buradan üç mil doğuda yaşıyor.
- Fadil lived just 50 miles south of Cairo.
- Fadıl Kahire'nin sadece 50 mil güneyinde yaşıyordu.
- The town is 3 miles from the place.
- Kasaba buradan 3 mil uzakta.
- She walked twenty miles a day.
- Bir günde yirmi mil yürüdü.
- Tom lives about three miles from here.
- Tom buradan yaklaşık üç mil uzakta yaşıyor.
- We need several miles of cable.
- Birkaç mil kabloya ihtiyacımız var.
- Tom ran three miles.
- Tom üç mil koştu.
- The troops advanced twenty miles.
- Askerler, yirmi mil ilerledi.
- The station is about three miles from here.
- İstasyon buradan yaklaşık üç mil.
- Tom walks about fifteen miles a day.
- Tom günde yaklaşık on beş mil yürüyor.
- Before I had eaten breakfast, I had run five miles.
- Ben kahvaltı etmeden önce beş mil koşmuştum.
- The station is three miles away from here.
- İstasyon buradan 3 mil uzakta.
- We walked three miles.
- Üç mil yürüdük.
- The car my grandfather gave me only got ten miles to the gallon.
- Büyükbabamın bana verdiği araba bir galonla sadece 10 mil gidebiliyor.
- It's about three miles from here to the station.
- Buradan istasyona kadar yaklaşık üç mil var.
- Even though the speed limit was 55 miles per hour, Tom was driving much faster.
- Hız sınırı saatte 55 mil olmasına rağmen Tom çok daha hızlı gidiyordu.
- The troops advanced twenty miles.
- Birlikler, 20 mil ilerledi.
- Dan lived only four miles away.
- Dan sadece 4 mil uzakta yaşadı.
- I live ten miles from the city.
- Kentten 10 mil uzakta yaşıyorum.
- We didn't see a single house for five miles there.
- Beş mil boyunca tek bir ev bile görmedik.
- This plane can fly at 800 miles an hour.
- Bu uçak saatte 800 mil hızla uçabilir.
- Tom lives only three miles away.
- Tom sadece 3 mil uzakta yaşıyor.
- A sneeze leaves your body at forty miles an hour.
- Bir hapşırık saatte kırk mil hızla vücudunuzu terk eder.
- We didn't see a single house for five miles there.
- Biz orada beş mil boyunca tek bir ev görmedik.
- We ran for seven miles.
- Yedi mil koştuk.
- This country road leads to a small town ten miles away.
- Bu köy yolu 10 mil ötedeki küçük bir kasabaya gidiyor.
- It's three miles longer than I can walk.
- Yürüyebileceğimden 3 mil daha uzun.
- Light travels at about 186,000 miles per second.
- Işık saniyede yaklaşık 186.000 mil hızla yol alır.
- This plane can fly at 800 miles an hour.
- Bu uçak saatte 800 mil uçabilir.
- Tom lives only a few miles away.
- Tom sadece birkaç mil ötede yaşıyor.
- Tom runs three or four miles a day.
- Tom bir günde üç ya da dört mil koşar.
- They walked at the rate of three miles an hour.
- Saatte üç mil hızla yürüyorlar.
- It's at least three hundred miles from here.
- Buradan en az 300 mil uzakta.
- This river extends for hundreds of miles.
- Bu nehir yüzlerce mil uzanır.
- We walked about five miles.
- Biz yaklaşık beş mil yürüdük.
- Jim makes a point of jogging three miles every day.
- Jim her gün üç mil koşmaya özen gösteriyor.
- The train was moving at 500 miles per hour.
- Tren saatte 500 mil yol alıyordu.
- The coach made the players run five miles a day.
- Koç oyunculara günde beş mil koşturuyordu.
- I think it's about three miles from here.
- Sanırım buradan yaklaşık 3 mil uzakta.
- She can do 90 miles an hour.
- O, saatte 90 mil yapabilir.
- It is 5 miles from here to Tokyo.
- Buradan Tokyo'ya 5 mil var.
- A category 5 hurricane can reach speeds of about 155 miles per hour.
- Kategori 5 bir kasırga saatte yaklaşık 155 mil hıza ulaşabilir.
- It's eight miles from here to London.
- Buradan Londra'ya sekiz mil.
- Layla lived a few miles away.
- Leyla birkaç mil uzakta yaşıyordu.
- Tom lives 10 miles from the Canadian border.
- Tom Kanada sınırından 10 mil uzakta yaşıyor.
- Tom runs three miles a day.
- Tom günde üç mil koşuyor.
- The city is fifty miles above London.
- Şehir, Londra'nın elli mil yukarısındadır.
- I live ten miles from the city.
- Şehirden 10 mil uzakta yaşıyorum.
- The lake is four miles across.
- Göl, dört mil genişliğindedir.
- We walked about five miles.
- Beş mil kadar yürüdük.
- This river is 500 miles in length.
- Bu nehrin uzunluğu 500 mil.
- I rode fifty miles that day.
- O gün elli mil sürdüm.
- Nikko is situated about seventy five miles north of Tokyo.
- Nikko, Tokyo'nun yaklaşık yetmiş beş mil kuzeyinde yer alır.
- The lake is four miles across.
- Göl dört mil genişliğinde.
- We still have quite a few more miles to go before we get there.
- Oraya varmadan önce hala birkaç mil yolumuz var.
- The lake is three miles across.
- Göl üç mil genişliğinde.
- Tom lives three miles from Mary.
- Tom, Mary'den üç mil uzakta yaşıyor.
- Even though the posted speed limit was 55 miles per hour, Tom was driving much faster.
- İlan edilen hız sınırı saatte 55 mil olmasına rağmen Tom çok daha hızlı gidiyordu.
- This river is 500 miles long.
- Bu nehir 500 mil uzunluğunda.
- It's just two miles to the town.
- Şehre yalnızca 2 mil uzaklıkta.
- Sydney is miles away from here.
- Sidney buradan millerce uzakta.
- Nikko is situated about seventy five miles north of Tokyo.
- Nikko, Tokyo'nun yaklaşık yetmiş beş mil kuzeyinde yer almaktadır.
- Tom runs three miles a day.
- Tom günde üç mil koşar.
- Jack was tired from having walked fifty miles.
- Jack, elli mil yürüdüğü için yorgundu.
- The city is fifty miles above London.
- Şehir, Londra'nın elli mil kuzeyindedir.
- Tom lived thirty miles south of Boston.
- Tom, Boston'un 30 mil güneyinde yaşıyordu.
- Tom walks three miles a day.
- Tom günde üç mil yürür.
- It's at least three hundred miles from here.
- O buradan en az üç yüz mil.
- We traveled westwards for 100 miles.
- Batıya doğru 100 mil gittik.
- He ran five miles.
- Beş mil koştu.
- It's about five miles.
- Yaklaşık 5 mil.
- The road stays straight for the next 50 miles.
- Yol önümüzdeki 50 mil boyunca düz kalacak.
- My daughter lives in Rio de Janeiro, which is four hundred miles away from Sao Paulo.
- Kızım Sao Paulo'dan dört yüz mil uzaktaki Rio de Janeiro'da yaşıyor.
- The velocity of light is about 186,000 miles per second.
- Işığın hızı saniyede yaklaşık 186.000 mildir.
- Tom ran three miles today.
- Tom bugün üç mil koştu.
- There's no need to change the oil every 3000 miles.
- Her 3000 milde bir yağ değiştirmeye gerek yok.
- Dan lived only four miles away.
- Dan yalnızca 4 mil uzakta yaşıyordu.
- It's three hundred miles to London, give or take ten.
- Londra'ya, üç aşağı beş yukarı, üç yüz mil uzaklıktadır.
- Tom's parents live three miles from him.
- Tom'un ailesi ondan üç mil uzakta yaşıyor.
- He walks seven miles a day on an average.
- Günde ortalama yedi mil yürür.
- It's eight miles from here to London.
- Buradan Londra'ya sekiz mil var.
- On an average how many miles do you walk a day?
- Günde ortalama kaç mil yürüyorsunuz?
- Sami drove the car at 160 miles an hour.
- Sami arabayı saatte 160 mil hızla sürüyordu.
- I run five miles a day.
- Günde beş mil koşarım.
- The lake has a diameter of 3 miles.
- Gölün çapı 3 mil.
- Tom says that he walked three miles yesterday.
- Tom dün üç mil yürüdüğünü söylüyor.
- I walked an entire ten miles.
- Tam 10 mil yürüdüm.
- The station is three miles from here.
- İstasyon, buradan 3 mil uzakta.
- I live miles away from the nearest station.
- En yakın istasyondan millerce uzakta yaşıyorum.
- Tom's parents live three miles from him.
- Tom'un anne babası ondan üç mil uzakta yaşıyor.
- The city is fifty miles above London.
- Şehir, Londra'dan elli mil yukarıda.
- They walked at the rate of three miles an hour.
- Saatte üç mil hızla yürüdüler.
- She covered twenty miles a day.
- Günde 20 mil yol kat ederdi.
- You seem a million miles away.
- Bir milyon mil uzakta gibi görünüyorsun.
- How many miles is it to Boston?
- Boston'a kaç mil var?
- Dan lived only four miles away.
- Dan yalnızca 4 mil uzakta oturuyordu.
Show More (230)
|