|
- It is as if the Council had more than one face and two hands and what one signs up to, the other begrudges.
- Sanki Konsey'in birden fazla yüzü ve iki eli varmış ve birinin onayladığını diğeri küçümsüyormuş gibi.
- On more than one point, the draft text reflects the pressure exerted by the agrifood lobby.
- Taslak metin, birden fazla noktada tarımsal gıda lobisinin uyguladığı baskıyı yansıtmaktadır.
- The Greek Government was notified of the decision and sent its comments on more than one occasion.
- Yunan Hükümeti karardan haberdar edilmiş ve birden fazla vesileyle yorumlarını göndermiştir.
- I would take this opportunity to remind him that you cannot take a stand on more than one platform at once.
- Bu vesileyle kendisine aynı anda birden fazla platformda yer alamayacağını hatırlatmak isterim.
- Even that creates more than one class of research in the European Union.
- Bu bile Avrupa Birliği'nde birden fazla araştırma sınıfı yaratmaktadır.
- This is something we have discussed on more than one occasion in this House.
- Bu, bu Meclis'te birden fazla kez tartıştığımız bir konudur.
- In an airport, there would be chaos if there were more than one company providing air traffic control.
- Bir havaalanında hava trafik kontrolü sağlayan birden fazla şirket olsaydı kaos yaşanırdı.
- It is one that my committee in Parliament has also discussed on more than one occasion.
- Bu, Parlamento'daki komisyonumun da birden fazla kez tartıştığı bir konudur.
- I think that there is more than one aim; emissions are not the only factor.
- Bence birden fazla amaç var; tek faktör emisyonlar değil.
- It is one that my committee in Parliament has also discussed on more than one occasion.
- Parlamento'daki komisyonum da bu konuyu birden fazla kez ele almıştır.
- We have had the opportunity on more than one occasion to discuss those guidelines in this Parliament.
- Bu Parlamento'da birden fazla kez bu kılavuz ilkeleri tartışma fırsatımız oldu.
- The way in which these regulations have come to exist is exemplary for more than one reason.
- Bu düzenlemelerin ortaya çıkış şekli birden fazla nedenden ötürü örnek teşkil etmektedir.
- We have already said here on more than one occasion that this Stability Pact is useless.
- İstikrar Paktı'nın bir işe yaramadığını burada birden fazla kez dile getirdik.
- I saw it for myself on more than one occasion and things have not improved since I left.
- Birden fazla kez kendim gördüm ve ayrıldığımdan beri işler düzelmedi.
- With more than one relay our system will not work.
- Birden fazla aktarma ile sistemimiz çalışmayacaktır.
- If there is more than one decision-maker, nobody clearly bears the responsibility.
- Birden fazla karar verici varsa, hiç kimse açıkça sorumluluk taşımaz.
- Anybody who has studied them will have realised that they contain more than one contradiction.
- Onları inceleyen herkes birden fazla çelişki içerdiklerini fark edecektir.
- It is possible to obtain more than one kit in all of these countries.
- Bu ülkelerin tamamında birden fazla kit temin etmek mümkündür.
- The Greek Government was notified of the decision and sent its comments on more than one occasion.
- Yunan Hükümeti karardan haberdar edilmiş ve birden fazla vesileyle görüşlerini iletmiştir.
- That can be hard for parents with more than one child.
- Birden fazla çocuğu olan anne babalar için zor olabilir.
- That can be hard for parents with more than one child.
- Birden fazla çocuğu olan ebeveynler için bu durum zor olabilir.
- Persistent cookies are used across more than one browsing session.
- Kalıcı çerezler birden fazla göz atna oturumu boyunca kullanılır.
- Why didn't you buy more than one of these?
- Neden bunlardan birden fazla almadın?
- I have more than one girlfriend.
- Birden fazla kız arkadaşım var.
- I have more than one friend who can't swim.
- Yüzme bilmeyen birden fazla arkadaşım var.
- There was more than one.
- Birden fazla vardı.
- Do you have more than one mobile phone?
- Birden fazla cep telefonunuz var mı?
- It seems we have more than one problem.
- Görünüşe göre birden fazla sorunumuz var.
- No one can do more than one thing at a time.
- Hiç kimse aynı anda birden fazla şey yapamaz.
- There's more than one kind of Swiss cheese.
- Birden fazla türde İsviçre peyniri vardır.
- There may be more than one possibility.
- Birden fazla olasılık olabilir.
- To have more than one problem before him at one time makes him irritable, upset and exasperated.
- Önünde aynı anda birden fazla sorun olması onu sinirli, üzgün ve öfkeli yapar.
- Do you have more than one mobile phone?
- Birden fazla cep telefonun var mı?
- One can't do more than one thing at a time.
- Birisi bir seferde birden fazla şey yapamaz.
- I've made more than one stupid mistake in my life.
- Ben de hayatımda birden fazla aptalca hata yaptım.
- There's more than one way to do it.
- Bunu yapmanın birden fazla yolu var.
- There can be more than one correct answer.
- Birden fazla doğru cevap olabilir.
- Tom certainly has had more than one job offer by now.
- Tom şu ana kadar birden fazla iş teklifi aldı.
- Does Tom have more than one girlfriend?
- Tom'un birden fazla kız arkadaşı var mı?
- I have more than one thing I'm good at.
- İyi olduğum birden fazla şey var.
- Tom took more than one picture, didn't he?
- Tom birden fazla fotoğraf çekti, değil mi?
- Sometimes it takes more than one person to do this.
- Bazen bunu yapmak için birden fazla kişi gerekir.
- Sometimes it takes more than one person to do this.
- Bunu yapmak bazen birden fazla kişi gerektirir.
- Tom has gotten fired from more than one job.
- Tom birden fazla işten kovuldu.
- I have more than one hiding place.
- Benim birden fazla saklanma yerim var.
- I have more than one friend who can't swim.
- Yüzemeyen birden fazla arkadaşım var.
- There's more than one kind of Swiss cheese.
- İsviçre peynirinin birden fazla çeşidi var.
- One can't do more than one thing at a time.
- İnsan aynı anda birden fazla şey yapamaz.
- Tom wished he knew more than one language.
- Tom birden fazla dil bilmek isterdi.
- Do you have more than one copy of this key?
- Bu anahtarın birden fazla kopyası var mı?
- It seems we have more than one problem.
- Birden fazla sorunumuz var gibi görünüyor.
- Mother is no more than one.
- Birden fazla anne olmaz.
- I've made more than one stupid mistake in my life.
- Hayatımda birden fazla aptalca hata yaptım.
- I have more than one hiding place.
- Birden fazla saklanma yerim var.
- I have more than one friend who can't speak French.
- Fransızca konuşamayan birden fazla arkadaşım var.
- There's more than one way to skin a cat.
- Bir kedinin derisini yüzmenin birden fazla yolu var.
- Tom is being sued by more than one person.
- Tom birden fazla kişi tarafından dava ediliyor.
- Tom certainly has had more than one job offer by now.
- Tom'un şimdiye kadar birden fazla iş teklifi aldığı kesin.
- Tom has had more than one drink.
- Tom birden fazla içki içti.
- Tom had seen Mary with John on more than one occasion before and finally figured out that they were seeing each other.
- Tom Mary'yi daha önce birden fazla kez John'la birlikte görmüş ve sonunda birbirleriyle görüştüklerini anlamıştı.
- There's more than one way to skin a cat.
- Bir kedinin derisini yüzmenin birden fazla yolu vardır.
- Tom knew Mary had more than one cat.
- Tom, Mary'nin birden fazla kedisi olduğunu biliyordu.
Show More (59)
|
