|
- Outsiders find European regulations a great and impenetrable mystery.
- Dışarıdan bakanlar Avrupa mevzuatını büyük ve içinden çıkılmaz bir gizem olarak görüyorlar.
- We still have not solved this mystery surrounding the Council.
- Konseyi çevreleyen bu gizemi hala çözebilmiş değiliz.
- We still have not solved this mystery surrounding the Council.
- Konsey'i çevreleyen bu gizemi hala çözebilmiş değiliz.
- Outsiders find European regulations a great and impenetrable mystery.
- Dışarıdan bakanlar Avrupa mevzuatını büyük ve içinden çıkılmaz bir gizem olarak görürler.
- Although, it is still a mystery how this name came about.
- Ancak bu ismin nasıl ortaya çıktığı hala gizemini koruyor.
- When we remember that we are all mad, the mysteries disappear and life stands explained.
- Hepimizin deli olduğunu hatırladığımızda, gizemler kaybolur ve hayat apaçık kendini gösterir.
- When will that mystery be cleared up?
- Bu gizem ne zaman çözülecek?
- Do you know how to solve this mystery?
- Bu gizemin nasıl çözüleceğini biliyor musun?
- What's the big mystery?
- Büyük gizem nedir?
- What happened next was a mystery.
- Sonra olanlar bir gizemdi.
- What's the big mystery?
- Büyük gizem ne?
- Tom is a mystery.
- Tom tam bir gizem.
- Sami was reading a mystery book.
- Sami bir gizem kitabı okuyordu.
- Informal diction is always full of mystery and surrealism.
- Resmi olmayan diksiyon her zaman gizem ve gerçeküstücülükle doludur.
- The dream was a mystery to me.
- Bu rüya, benim için bir gizemdi.
- The mystery only deepened.
- Gizem sadece derinleşti.
- That remains a mystery.
- Bu bir gizem olarak kalıyor.
- One American scientist, William Keeton, used a very interesting experiment to solve this mystery.
- Amerikalı bir bilim adamı, William Keeton, bu gizemi çözmek için çok enteresan bir deney yaptı.
- Life is a mystery to be lived, not a problem to be solved.
- Hayat yaşanması gereken bir gizemdir, çözülmesi gereken bir sorun değil.
- Has anyone solved that mystery?
- Bu gizemi çözen oldu mu?
- It's one of the biggest mysteries in science today.
- Bugün bilimin en büyük gizemlerinden biri.
- This is one of the greatest mysteries in astrophysics.
- Bu, astrofizikteki en büyük gizemlerinden biridir.
- This letter is the only key to the mystery.
- Bu mektup, gizemin tek anahtarı.
- Do you know how to solve this mystery?
- Bu gizemi nasıl çözeceğini biliyor musun?
- The mystery remains unsolved.
- Gizem çözülmemiş kalıyor.
- Russia is a riddle wrapped in a mystery inside an enigma.
- Rusya, bir muammanın içindeki gizemle sarılmış bir bilmece.
- Can you help me solve a mystery?
- Bir gizemi çözmeme yardım edebilir misin?
- How that could've happened is a mystery to me.
- Bunun nasıl olabildiği benim için bir gizem.
- When will that mystery be cleared up?
- Bu gizem ne zaman açıklığa kavuşacak?
- The mystery of life is beyond human understanding.
- Yaşamın gizemi insan anlayışının ötesindedir.
- Can you help solve this mystery?
- Bu gizemi çözmemize yardım edebilir misin?
- Space is full of mysteries.
- Uzay gizemlerle dolu.
- The universe is full of mysteries.
- Evren gizemlerle doludur.
- He had no difficulty explaining the mystery.
- Gizemi çözmekte hiç zorlanmadı.
- I like reading mystery novels.
- Gizem romanlarını okumayı seviyorum.
- He was interested in the mysteries of the Orient.
- O, Doğunun gizemleri ile ilgileniyordu.
- This letter is the only key to the mystery.
- Bu mektup, gizemin tek anahtarıdır.
- There are many mysteries in life.
- Hayatta birçok gizemler vardır.
- Don't you just love a mystery?
- Gizemleri sevmez misin?
- We've got a mystery to solve.
- Çözmemiz gereken bir gizem var.
- Russia is a riddle wrapped in a mystery inside an enigma.
- Rusya bir muammanın içindeki gizeme sarılmış bir bilmecedir.
- Tom is an expert at solving mysteries.
- Tom gizemleri çözme konusunda uzmandır.
- I like mysteries.
- Gizemleri seviyorum.
- Let's see if we can solve that mystery.
- Bakalım bu gizemi çözebilecek miyiz?
- Space is full of mysteries.
- Uzay gizemlerle doludur.
- Everyone thinks I'm a mystery.
- Herkes benim bir gizem olduğumu düşünüyor.
- Can you help solve this mystery?
- Bu gizemi çözmeye yardımcı olabilir misiniz?
- Don't tell me the end of the mystery.
- Bana gizemin sonunu anlatma.
- The dream was a mystery to me.
- Rüya, benim için bir gizemdi.
- I like solving mysteries.
- Gizemleri çözmeyi severim.
- The family loves to watch murder mysteries together.
- Aile birlikte cinayet gizemlerini izlemeyi seviyor.
- So what's the big mystery?
- Peki büyük gizem ne?
- This is one of the biggest mysteries in science today.
- Bu, bugün bilimin en büyük gizemlerinden biri.
- He had no difficulty in explaining the mystery.
- Gizemi açıklamada zorluk çekmedi.
- Tom is an expert at solving mysteries.
- Tom gizemleri çözmede uzman.
- Has anyone solved that mystery?
- O gizemi biri çözdü mü?
- What's your favorite mystery novel?
- En sevdiğiniz gizem romanı hangisi?
- I like solving mysteries.
- Gizemleri çözmeyi seviyorum.
- The only mystery in life is why the kamikaze pilots wore helmets.
- Hayattaki tek gizem, kamikaze pilotlarının neden kask taktığıdır.
- Nature is full of mysteries.
- Doğa gizemlerle doludur.
- Life is full of mysteries.
- Hayat gizemlerle doludur.
- He has a morbid fondness for murder mysteries.
- Cinayet gizemlerine karşı hastalıklı bir düşkünlüğü var.
- There are many mysteries in life.
- Hayatta pek çok gizem vardır.
- Life is a mystery to be lived, not a problem to be solved.
- Yaşam yaşanacak bir gizemdir, çözülecek bir sorun değildir.
- Everyone thinks I'm a mystery.
- Herkes benim bir gizem olduğumu düşünür.
- Life is a mystery.
- Hayat bir gizemdir.
- This is one of the greatest mysteries in all of science.
- Bu, tüm bilimdeki en büyük gizemlerden biri.
- The mystery deepens.
- Gizem derinleşiyor.
- This mystery is solved.
- Bu gizem çözüldü.
- What happened next was a mystery.
- Ardından gelen şey bir gizemdi.
- The mystery of life is beyond human understanding.
- Hayatın gizemi insan anlayışının dışındadır.
- How and when life began is still a mystery.
- Yaşamın nasıl ve ne zaman başladığı hala bir gizem.
- Mystery prevails.
- Gizem hakim.
- I just adore mysteries.
- Ben gizemlere bayılırım.
- Despite the importance of sleep, its purpose is a mystery.
- Uykunun önemine rağmen, amacı bir gizemdir.
- This is the key to the whole mystery.
- Bu, bütün gizemin anahtarıdır.
- What happened next was a mystery.
- Sonra ne olduğu bir gizemdi.
- What's your favorite mystery novel?
- Favori gizem romanın nedir?
- Has anybody solved this mystery?
- Bu gizemi çözen biri oldu mu?
- How and when life began is still a mystery.
- Yaşamın nasıl ve ne zaman başladığı hala bir gizemdir.
- In this place where empire and exploration meet, for every mystery we reveal, far more must remain unspoken.
- İmparatorluğun ve keşif gezisinin buluştuğu bu yerde, ortaya koyduğumuz her gizem için çok daha fazlasının söylenmeden kalması gerekir.
- Life is a great mystery.
- Hayat büyük bir gizemdir.
- So what's the big mystery?
- Peki büyük gizem nedir?
- He had no difficulty explaining the mystery.
- O, gizemi açıklamada zorluk çekmedi.
- There was an air of mystery about the whole affair.
- Tüm olayda bir gizem havası vardı.
- Today, we are going to unravel the mystery of the English subjunctive.
- Bugün, İngilizce dilek kipinin gizemini çözeceğiz.
- The universe is full of mysteries.
- Evren gizemlerle dolu.
- This is one of the biggest mysteries in science today.
- Bu, bugün bilimdeki en büyük gizemlerden biridir.
- Love is mystery and misery indefinitely.
- Aşk sonsuza dek gizem ve mutsuzluk demektir.
- This is a mystery to us.
- Bu bizim için bir gizem.
- Don't tell me the end of the mystery.
- Bana gizemin sonunu söylemeyin.
- Its origin and purpose is still a total mystery.
- Kökeni ve amacı hala tam bir gizem.
- The family loves to watch murder mysteries together.
- Aile birlikte cinayet gizemleri izlemeyi sever.
- We love mysteries.
- Gizemleri seviyoruz.
- As the story advances, the mystery unravels.
- Hikaye ilerledikçe gizem çözülür.
- Layla's death was a mystery.
- Layla'nın ölümü bir gizemdi.
- The mystery of her death was never solved.
- Ölümünün gizemi asla çözülemedi.
- Layla's death was a mystery.
- Leyla'nın ölümü bir gizemdi.
- It's one of the biggest mysteries in science today.
- Bu bugün bilimdeki en büyük gizemlerden biridir.
- What happened next was a mystery.
- Daha sonra ne olduğu bir gizemdi.
- There's a mystery here and I want to get to the bottom of it.
- Burada bir gizem var ve ben de bunu çözmek istiyorum.
- Has anybody solved this mystery?
- Bu gizemi çözen var mı?
- We've solved that mystery.
- Bu gizemi çözdük.
- Nature is full of mystery.
- Doğa gizemle doludur.
- He was interested in the mysteries of the Orient.
- Doğu'nun gizemlerine ilgi duyuyordu.
- Do you like mystery novels?
- Gizem romanlarını sever misin?
- As the story advances, the mystery unravels.
- Hikaye ilerledikçe, gizem çözülüyor.
- This is one of the greatest mysteries in astrophysics.
- Bu astrofizikteki en büyük gizemlerden biri.
- I like mysteries.
- Gizemleri severim.
- The mystery deepens.
- Gizemim derinleşiyor.
- The cause of Tom's death is still shrouded in mystery.
- Tom'un ölüm nedeni hâlâ gizemini koruyor.
- The true nature of the planet Alpha Centauri Bb is still a mystery.
- Alpha Centauri Bb gezegeninin gerçek doğası hala bir gizem.
- This is the key to the whole mystery.
- Bu tüm gizemin anahtarı.
- The mystery remains unsolved.
- Gizem hâlâ çözülmedi.
- The mystery still remains unsolved.
- Gizem hala çözülemedi.
- It's still a mystery.
- Bu hala bir gizem.
- In this place where empire and exploration meet, for every mystery we reveal, far more must remain unspoken.
- İmparatorluk ve keşfin buluştuğu bu yerde, ortaya çıkardığımız her gizem için çok daha fazlası konuşulmadan kalmalıdır.
- Don't you just love a mystery?
- Gizemi sevmiyor musun?
- Mystery prevails.
- Gizem galip gelir.
- This is one of the greatest mysteries in all of science.
- Bu, tüm bilimin en büyük gizemlerinden biridir.
- Do you have any clue to the mystery?
- Bu gizemle ilgili bir ipucunuz var mı?
- We've got a mystery to solve.
- Çözecek bir gizemimiz var.
- Tom likes mystery.
- Tom gizemi sever.
- This is all a mystery to me.
- Bunların hepsi benim için bir gizem.
Show More (121)
|
