not to leave - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
not to leave bırakmamak v.
  • I should also like to ask the Commission not to leave the Czech Republic and Slovakia out of its emergency aid plans.
  • Ayrıca Komisyon'dan Çek Cumhuriyeti ve Slovakya'yı acil yardım planlarının dışında bırakmamasını rica ediyorum.
  • She was careful not to leave the door unlocked.
  • Kapıyı açık bırakmamaya dikkat ediyordu.
  • Tom asked Mary not to leave him alone.
  • Tom Mary'den onu yalnız bırakmamasını istedi.
Show More (14)