Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
kısıtlı bütçeyle yaşamak
Geçmiş
İngilizce
Türkçe
1
odometer
kilometre sayacı
n.
Tom looked at the
odometer.
Tom
kilometre sayacına
baktı.
I looked at the
odometer.
Kilometre sayacına
baktım.
Tom checked his
odometer
to see how far he'd driven.
Tom ne kadar yol gittiğini görmek için
kilometre sayacını
kontrol etti.
Show More (0)
2
odometer
kilometre göstergesi
n.
The car's
odometer
indicated that it had covered a considerable distance.
Arabanın
kilometre göstergesi,
hatırı sayılır bir mesafe kat ettiğini gösteriyordu.
Show More (-2)