|
- The word 'products' has been left out of the Finnish version.
- Ürünler' kelimesi Fince versiyonun dışında bırakılmıştır.
- Out of the wasteland we have at the moment, we need to create a clear and binding regulatory corpus.
- Şu anda sahip olduğumuz çorak arazinin dışında net ve bağlayıcı bir düzenleyici külliyat oluşturmamız gerekiyor.
- We must not let them down by keeping them out of the Executive.
- Onları Yürütme'nin dışında tutarak hayal kırıklığına uğratmamalıyız.
- Portugal must not be left out of the system of trans-European rail transport networks.
- Portekiz, trans-Avrupa demir yolu taşımacılığı ağları sisteminin dışında bırakılmamalıdır.
- The Dutch soft drugs policy is kept out of the firing line as a result.
- Sonuç olarak Hollanda'nın yumuşak uyuşturucu politikası ateş hattının dışında tutulmaktadır.
- The issue of the arms trade itself remains out of range.
- Silah ticareti konusunun kendisi kapsam dışında kalmaktadır.
- Denmark has also opted out of the common immigration policy.
- Danimarka ayrıca ortak göç politikasının dışında kalmayı tercih etmiştir.
- I should like to highlight two points which should not be left out of any discussion of Afghanistan.
- Afganistan ile ilgili tartışmaların dışında bırakılmaması gereken iki noktanın altını çizmek istiyorum.
- Of course, your efforts alone will not suffice and the Member States must not be left out of this process.
- Elbette tek başına sizin çabalarınız yeterli olmayacaktır ve Üye Devletler bu sürecin dışında bırakılmamalıdır.
- We cannot understand why our institution should be left out of such an important area.
- Kurumumuzun böylesine önemli bir alanın neden dışında bırakıldığını anlayamıyoruz.
- We would not be representative of European citizens if we accepted being left out of the control of research funds.
- Araştırma fonlarının kontrolünün dışında bırakılmayı kabul edersek Avrupa vatandaşlarını temsil etmiş olmayız.
- I should also like to ask the Commission not to leave the Czech Republic and Slovakia out of its emergency aid plans.
- Ayrıca Komisyon'dan Çek Cumhuriyeti ve Slovakya'yı acil yardım planlarının dışında bırakmamasını rica ediyorum.
- God has been left out of the scope of the Constitution.
- Tanrı, Anayasa'nın kapsamı dışında bırakılmıştır.
- It seemed to me madness to leave the response element of this problem out of the question.
- Bu sorunun yanıt unsurunu soru dışında bırakmak bana çılgınlık gibi geldi.
- We would therefore have found it wiser to keep this discussion out of this report.
- Dolayısıyla bu tartışmayı bu raporun dışında tutmayı daha akıllıca bulurduk.
- We must not let them down by keeping them out of the Executive.
- Onları Yürütmenin dışında tutarak hayal kırıklığına uğratmamalıyız.
- We must not leave that out of the equation when we look at the rights of minorities.
- Azınlıkların haklarına baktığımızda bunu denklemin dışında bırakmamalıyız.
- We cannot keep this tragic outcome, which is so imprinted on our minds, out of our discussion.
- Zihinlerimize böylesine kazınmış olan bu trajik sonucu tartışmamızın dışında tutamayız.
- Yet the developing world cannot be left out of multilateral trade liberalisation.
- Yine de gelişmekte olan dünya çok taraflı ticaretin serbestleştirilmesinin dışında bırakılamaz.
- We would therefore have found it wiser to keep this discussion out of this report.
- Bu nedenle bu tartışmayı bu raporun dışında tutmayı daha akıllıca bulduk.
- The Dutch soft drugs policy is kept out of the firing line as a result.
- Sonuç olarak Hollanda'nın yumuşak uyuşturucu politikası ateş hattının dışında tutulmuştur.
- I should like to highlight two points which should not be left out of any discussion of Afghanistan.
- Afganistan'la ilgili herhangi bir tartışmanın dışında bırakılmaması gereken iki noktanın altını çizmek istiyorum.
- What happened was out of Tom's control.
- Olanlar Tom'un kontrolü dışındaydı.
- The case was settled out of court.
- Dava mahkeme dışında çözüldü.
- I've been out of the office for the past three days.
- Son üç gündür ofis dışındaydım.
- I've locked myself out of my house, so I'm going to break a window to get in.
- Kendimi evin dışında kilitledim, bu yüzden içeri girmek için camı kıracağım.
- Don't you have something that isn't out of my price range?
- Benim fiyat aralığımın dışında bir şeyiniz yok mu?
- Tom is still out of the town.
- Tom hala şehir dışında.
- Fish cannot live out of water.
- Balık suyun dışında yaşayamaz.
- I stayed with the Jacksons whenever my parents were out of town.
- Ailem şehir dışındayken Jackson'larda kalırdım.
- Tom's parents are out of town.
- Tom'un ailesi şehir dışında.
- They're just out of my price range.
- Benim fiyat aralığımın dışındalar.
- They're out of town.
- Onlar şehir dışındalar.
- How long have you been out of prison?
- Ne kadar zamandır hapishanenin dışındasın?
- All of my roommates are out of town.
- Oda arkadaşlarımın hepsi şehir dışında.
- Keep me out of this.
- Beni bunun dışında tutun.
- Don't leave her out of the plans.
- Onu planların dışında bırakmayın.
- That's out of your control.
- Bu senin kontrolün dışında.
- Sami is out of the country.
- Sami ülke dışında.
- Tom is a friend from out of town.
- Tom şehir dışından bir arkadaş.
- He's out of the office because he's in Osaka on business.
- O, iş için Osaka'da olduğundan dolayı ofis dışında.
- My parents are out of town.
- Ailem şehir dışında.
- What's Tom doing out of jail?
- Tom hapishanenin dışında ne yapıyor?
- Are they from out of town?
- Şehir dışından mı geliyorlar?
- Leave her out of this.
- Onu bunun dışında bırak.
- I've locked myself out of my car.
- Anahtar içindeyken kilitlenmiş arabanın dışında kaldım.
- Leave them out of this.
- Onları bu işin dışında bırak.
- Tom acted out of character.
- Tom karakterinin dışında davrandı.
- His house was out of the way.
- Evi yolun dışındaydı.
- Layla preferred to spend her time out of the house.
- Leyla zamanını evinin dışında geçirmeyi tercih etti.
- Tom is now out of the game.
- Tom artık oyun dışında.
- The majority of my patients come to me from out of town.
- Hastalarımın çoğu bana kasaba dışından geliyor.
- I was out of the room.
- Ben odanın dışındaydım.
- I've been out of the office for the past three days.
- Son üç gündür büronun dışındaydım.
- Tom always seems to be out of town.
- Tom her zaman şehrin dışında gibi görünüyor.
- I'm out of town next week.
- Gelecek hafta şehir dışındayım.
- Tom's parents are out of town.
- Tom'un ebeveynleri şehir dışında.
- Some of the company's executives are out of town for a conference.
- Şirketin bazı yöneticileri bir konferans için şehir dışında.
- He's out of town on business.
- O iş için kasaba dışındadır.
- He is out of the office.
- O, ofisin dışında.
- That's out of your control.
- O senin kontrolün dışında.
- Keep me out of this.
- Beni bunun dışında tut.
- My parents are out of town.
- Ebeveynlerim şehir dışında.
- He's way out of my league.
- O benim ligimin çok dışında.
- What are you doing out of bed?
- Yatağın dışında ne yapıyorsun?
- Tom was out of town last week.
- Tom geçen hafta şehir dışındaydı.
- Tom is out of town again.
- Tom yine şehir dışında.
- She was out of Japan last year.
- O, geçen yıl Japonya'nın dışındaydı.
- I locked myself out of my apartment.
- Kendimi dairemin dışında kilitledim.
- I asked Tom to come over to collect my mail and feed my cat while I'm out of town.
- Tom'dan ben şehir dışındayken gelip postalarımı almasını ve kedimi beslemesini istedim.
- Tom has been out of town since last Saturday.
- Tom geçen cumartesiden beri şehir dışındaydı.
- Tom offered to feed my cat while I was out of town.
- Tom, ben şehir dışındayken kedimi beslemeyi teklif etti.
- Tom is out of town, isn't he?
- Tom şehir dışında, değil mi?
- Leave him out of this.
- Onu bunun dışında bırak.
- All of my roommates are out of town.
- Oda arkadaşlarımın hepsi şehir dışından.
- Tom was out of town last weekend.
- Tom geçen hafta sonu şehir dışındaydı.
- Tom is out of the race.
- Tom yarışın dışında.
- Tom is a friend from out of town.
- Tom şehir dışından bir arkadaşım.
- We have to talk Tom out of this.
- Bunun dışında Tom'la konuşmak zorundayız.
- What happened was out of Tom's control.
- Olanlar Tom'un kontrolünün dışındaydı.
- Tom slept on the porch last night because he'd locked himself out of his house.
- Tom dün gece verandada uyudu çünkü kendini evin dışında kilitlemişti.
- Leave them out of this.
- Onları bunun dışında bırak.
- Tom is out of town.
- Tom şehir dışında.
- Tom took care of my dog while I was out of town.
- Ben şehir dışındayken köpeğime Tom baktı.
- They're out of town.
- Şehir dışındalar.
- This is literally and figuratively out of this world.
- Bu kelimenin tam anlamıyla ve mecazi olarak bu dünyanın dışında.
- Don't you have something that isn't out of my price range?
- Fiyat aralığım dışında olmayan bir şeyin yok mu?
- I've been out of town all week.
- Bütün hafta şehir dışındaydım.
- Tom and Mary are out of town.
- Tom ve Mary şehir dışındalar.
- Tom is way out of my league.
- Tom benim ligimin çok dışında.
- Are they from out of town?
- Onlar şehir dışından mı?
- She was out of Japan last year.
- Geçen yıl Japonya dışındaydı.
- The chocolate is going to melt if you keep it out of the fridge.
- Çikolatayı buzdolabının dışında tutarsanız eriyecek.
- Tom could be out of town.
- Tom şehir dışında olabilirdi.
- Isn't there another way out of this?
- Bunun dışında başka bir yol yok mu?
- Tom offered to feed my cat while I was out of town.
- Tom ben şehir dışındayken kedimi beslemeyi önerdi.
- Her parents were out of town.
- Ailesi şehir dışındaydı.
- Tom was out of town last weekend.
- Tom geçen hafta şehir dışındaydı.
- Tom is out of town on business.
- Tom iş için şehir dışında.
- I own 30 acres of land about 3 miles out of town.
- Şehrin 3 mil dışında 30 dönümlük bir arazim var.
- Some of the company's executives are out of town for a conference.
- Şirket yöneticilerinden bazıları bir konferans için şehir dışındalar.
- Keep out of this.
- Bunun dışında tut.
- I've been out of town.
- Şehir dışındaydım.
- Tom and Mary are out of town.
- Tom ve Mary kent dışındalar.
- He was out of town last week.
- Geçen hafta şehir dışındaydı.
- The majority of my patients come to me from out of town.
- Hastalarımın çoğunluğu bana şehir dışından gelmektedir.
- Tom is still out of town.
- Tom hala şehir dışında.
- What are you doing out of jail?
- Hapishanenin dışında ne yapıyorsun?
- Tom was out of it.
- Tom bu işin dışındaydı.
- Tom is out of town this week.
- Tom bu hafta şehir dışında.
- Fish can't live out of water.
- Balıklar su dışında yaşayamaz.
- And then, he chased the cattle, the sheep and everyone out of the temple.
- Ve sonra o, sığırları, koyunları ve tapınağın dışındaki herkesi kovaladı.
- Tom is out of the picture, since he's too young.
- Tom çok genç olduğu için bu işin dışında.
- He's out of town.
- O şehir dışında.
- Her parents were out of town.
- Onun ebeveynleri şehir dışındaydı.
- Have you been out of the country recently?
- Son zamanlarda ülke dışında mıydın?
- It is not recommended to leave phone handsets out of the charger for long periods of time.
- Telefon ahizelerinin uzun süre şarj cihazının dışında bırakılması tavsiye edilmez.
- Layla preferred to spend her time out of the house.
- Leyla zamanını evin dışında geçirmeyi tercih ediyordu.
- You're not out of the woods.
- Ormanın dışında değilsin.
- They're just out of my price range.
- Onlar benim fiyat aralığının dışında.
- He was out of town last week.
- O, geçen hafta kasabanın dışındaydı.
- Tom's out of the picture.
- Tom resmin dışında.
- Tom's out of the country.
- Tom ülke dışında.
- Tom has been out of town for the last three months.
- Tom son üç aydır şehir dışında.
- Tom took care of my dog while I was out of town.
- Tom ben şehir dışındayken köpeğime baktı.
- Tom had a party when his parents were out of town.
- Ailesi şehir dışındayken Tom bir parti verdi.
- Her behaviour was out of the ordinary.
- Davranışları alışılmışın dışındaydı.
- Tom could be out of town.
- Tom şehir dışında olabilir.
- His parents were out of town.
- Ailesi şehir dışındaydı.
- Fish can't live out of water.
- Balıklar suyun dışında yaşayamaz.
- Tom is out of the office.
- Tom ofis dışında.
- As I'm not good at swimming, I avoid swimming out of my depth.
- Yüzmede iyi olmadığım için, derinliğimin dışında yüzmekten kaçınırım.
- Tom was out of town yesterday.
- Tom dün kent dışındaydı.
- Tom was out of town yesterday.
- Tom dün şehir dışındaydı.
- What happened was out of my control.
- Olanlar kontrolüm dışındaydı.
- Leave Tom out of this.
- Tom'u bunun dışında bırak.
- Don't leave her out of the plans.
- Onu planların dışında bırakma.
- This is out of my control.
- Bu benim kontrolüm dışında.
- Tom is out of the country.
- Tom ülke dışında.
- I'm from out of town.
- Ben şehir dışındanım.
- What happened was out of my control.
- Olanlar benim kontrolüm dışındaydı.
- He's out of town on business.
- İş için şehir dışında.
- She's way out of my league.
- O benim klasımın dışında.
Show More (140)
|
|
- In these three areas, many Danish companies are experiencing major problems and being squeezed out of their markets.
- Bu üç alanda birçok Danimarkalı şirket büyük sorunlar yaşamakta ve kendi pazarlarının dışına itilmektedir.
- The intelligentsia and the leaders of its society were driven out of the country.
- Aydınlar ve toplumun önde gelenleri ülke dışına sürüldü.
- Surely it is nobody's intention to force successful and environmentally caring companies out of the market?
- Başarılı ve çevreye duyarlı şirketleri piyasanın dışına itmek kimsenin amacı değildir.
- I stayed with the Jacksons whenever my parents were out of town.
- Annemle babam ne zaman şehir dışına çıksa Jackson'larla kalırdım.
- Tom felt like he was floating out of his body.
- Tom vücudunun dışına çıkıyormuş gibi hissetti.
- You're out of order.
- Düzenin dışına çıktın.
- Tom locked himself out of his room.
- Tom kendini odasının dışına kilitledi.
- He hit the ball out of bounds.
- Topu saha dışına attı.
- She rarely, if ever, goes out of town.
- Şehir dışına nadiren çıkar.
- He was seen going out of the house.
- O, evin dışına giderken görüldü.
- The crowd poured out of the stadium.
- Kalabalık stadyumun dışına taştı.
- I'll be out of town next week.
- Önümüzdeki hafta kasaba dışına çıkacağım.
- Tom was escorted out of the building by security guards after being fired.
- Tom'a ateş edildikten sonra güvenlik görevlileri tarafından binanın dışına kadar refakat edildi.
- Fadil and Layla moved out of town.
- Fadıl ve Leyla şehir dışına taşındılar.
- Tom looks out of place.
- Tom mekanın dışına bakıyor.
- Tom is heading out of town.
- Tom şehir dışına gidiyor.
- He carried the chairs out of the room.
- Sandalyeleri odanın dışına taşıdı.
- Tom is heading out of town.
- Tom şehir dışına çıkıyor.
- Dan moved out of the area.
- Dan alanının dışına taşındı.
- I went three blocks out of my way.
- Yolumun üç blok dışına çıktım.
- Tom is moving out of town at the end of this month.
- Tom bu ayın sonunda kasabanın dışına taşınıyor.
- Tom is moving out of town at the end of this month.
- Tom bu ayın sonunda şehir dışına taşınıyor.
- Tom was heading out of town when I saw him.
- Onu gördüğümde Tom şehir dışına çıkıyordu.
- This highway will take you out of the city.
- Bu otoyol sizi şehrin dışına çıkaracak.
- Greece has made it illegal to take money out of the country.
- Yunanistan ülke dışına para çıkarmayı yasadışı hale getirdi.
- The aim is to be out of the country within the hour.
- Amaç bir saat içinde ülke dışına çıkmak.
- Don't stick your hand out of the window.
- Elini pencerenin dışına uzatma.
- Tom has been babysitting our children whenever we're out of town.
- Ne zaman şehir dışına çıksak Tom çocuklarımıza bakıyor.
- I think his wife is going out of town.
- Sanırım karısı kasabanın dışına gidiyor.
- Greece has made it illegal to take money out of the country.
- Yunanistan ülke dışına para çıkarmayı yasa dışı yaptı.
- Fadil pulled Layla out of the trunk.
- Fadıl, Leyla'yı bagajın dışına çıkardı.
- Tom locked himself out of his house.
- Tom kendini evin dışına kilitledi.
- She had hardly opened the door when a white dog rushed out of the house.
- Beyaz bir köpek evin dışına fırladığında, o kapıyı henüz açmıştı.
- I jumped out of the way.
- Ben yolun dışına atladım.
- I had to drag Tom out of bed.
- Tom'u yatağın dışına sürüklemek zorunda kaldım.
- Tom chased the cats out of his house.
- Tom kedileri evin dışına kovaladı.
- This bus line goes out of the city.
- Bu otobüs hattı şehir dışına gidiyor.
- Fadil and Layla moved out of town.
- Fadıl ve Layla şehir dışına taşındı.
- Tom escorted Mary out of the building.
- Tom, Mary'ye binanın dışına kadar eşlik etti.
- As propellant blasts out of the rocket in one direction, it pushes the spacecraft in the other.
- İtici gaz roket dışına bir yönde patladığı için, o uzay aracını diğer yönde iter.
- My wife is going out of town for a few days.
- Eşim birkaç gün için şehir dışına gidiyor.
- The slippery snake slithered right out of his hand.
- Kaygan yılan onun tam elinin dışına kaydı.
- Tom has locked himself out of his office.
- Tom kendini ofisinin dışına kilitledi.
- Fadil dragged the garbage can out of the house.
- Fadıl çöp kutusunu evin dışına sürükledi.
- Tom pushed Mary out of the way.
- Tom Mary'yi yolun dışına itti.
- This bus line goes out of the city.
- Bu otobüs hattı şehir dışına gider.
- A fish leaped out of the water.
- Bir balık suyun dışına fırladı.
Show More (44)
|
