Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
Geçmiş
İngilizce
Türkçe
1
own right
(birinin) kendi hakkı
n.
To look the other way is to throw away our
own rights
and our claim to call ourselves civilised.
Bunu görmezden gelmek,
kendi haklarımızı
ve kendimize medeni deme iddiamızı bir kenara atmak demektir.
It is our task to ensure that citizens are also given resources to campaign themselves for their
own rights.
Vatandaşlara
kendi hakları
için mücadele edebilecekleri kaynakların verilmesini sağlamak da bizim görevimizdir.
It is our task to ensure that citizens are also given resources to campaign themselves for their
own rights.
Bizim görevimiz vatandaşlara
kendi hakları
için mücadele edebilecekleri kaynakların da verilmesini sağlamaktır.
Show More (0)
2
own right
(birinin) kendi başarısı
n.
It forms an ecosystem, an entity in its
own right,
rich in its environment and in its culture.
Bir ekosistem oluşturur,
kendi başına
bir varlıktır, çevresi ve kültürü bakımından zengindir.
Terrorism has been identified as a phenomenon that should be condemned in its
own right
and eradicated.
Terörizm,
kendi başına
kınanması ve ortadan kaldırılması gereken bir olgu olarak tanımlanmıştır.
Show More (-1)