Tureng - pen - İngilizce Türkçe Cümleler

Geçmiş

	İngilizce	Türkçe
1	pen	kalem (kurşunkalem hariç)	n.
	Here there's space for pens, notes and pictures. Burada kalemler, notlar ve resimler için alan var. Here there's space for pens, notes and pictures. Burada kalemler, notlar ve resimler için yer var. Hrabal's pen is powerful and a little dark. Hrabal'ın kalemi kuvvetli ve biraz karanlık. Hrabal's pen is powerful and a little dark. Hrabal'ın kalemi kuvvetli ve biraz da karanlık. Here there's space for pens, notes and pictures. Burada kalemler, notlar ve resimler için alan vardır. Hrabal's pen is powerful and a little dark. Hrabal'ın kalemi kuvvetli ve biraz da kasvetli. Tom lost his favorite pen. Tom en sevdiği kalemi kaybetti. Please give this pen to me. Lütfen bu kalemi bana ver. Tom bent down and picked up the pen that he'd dropped. Tom eğildi ve düşürdüğü kalemi aldı. The pen is mightier than the sword. Kalem kılıçtan daha güçlüdür. Is this your pen? Bu senin kalemin mi? The pen I'm writing with belongs to Tom. Yazdığım kalem Tom'a ait. She put down her pen. Kalemini yere bıraktı. Jim dropped his pen and bent to pick it up. Jim, kalemini düşürdü ve almak için eğildi. Do you have another pen? Başka bir kalemin var mı? Where is the pen? Kalem nerede? I'll give this pen to you. Bu kalemi sana vereceğim. Lend me your pen, please. Bana kalemini ödünç ver, lütfen. My pen has run out of ink. Kalemimin mürekkebi bitti. These pens aren't Tom's. Bu kalemler Tom'un değil. Do you have a lot of pens? Bir sürü kalemin mi var? Tom didn't remember where he'd put his pen. Tom kalemini nereye koyduğunu hatırlamıyordu. Do you have a lot of pens? Çok kalemin var mı? Those pens are mine. O kalemler benim. If you want a pen, I will lend you one. Kalem istersen, sana bir tane ödünç veririm. Tom lost his favorite pen. Tom en sevdiği kalemini kaybetti. Here's a pen. İşte bir kalem. She asked for a pen. O bir kalem istedi. The pen always beats the sword. Kalem daima kılıcı yener. Your pen is bad. Kaleminiz kötü. The pen is spilling ink. Kalem, mürekkep akıtıyor. This pen belongs to me. Bu kalem bana ait. I'm looking for my pen. Kalemimi arıyorum. He knew where his pen was. O, kaleminin nerede olduğunu biliyordu. My pen isn't as good as yours. Benim kalemim seninki kadar iyi değil. May I borrow this pen? Bu kalemi ödünç alabilir miyim? I have ten pens. On kalemim var. I lost my favorite pen. En sevdiğim kalemimi kaybettim. This is Lucia's pen. Bu Lucia'nın kalemi. It's not just a pen. Sadece bir kalem değil. She bought this pen at that store. Bu kalemi o mağazadan aldı. Please give me this pen. Lütfen bu kalemi bana ver. Excuse me, do you have a pen? Affedersiniz, kaleminiz var mı? He got out his pen. O, kalemini çıkardı. This pen is mine. Bu kalem benim. Tom looked for his pen. Tom kalemini aradı. Please lend me your pen. Lütfen bana kalemini ödünç ver. I lost my favorite pen. Favori kalemimi kaybettim. This is the pen which the famous novelist wrote with. Bu ünlü romancının yazı yazdığı kalem. Can I borrow a pen? Bir kalem ödünç alabilir miyim? That pen is more expensive than this one. O kalem bundan daha pahalıdır. How many pens does she have? Kaç tane kalemi var? Tom quit writing and put down his pen. Tom yazmaktan vazgeçti ve kalemini bıraktı. Have you got a pen? Kaleminiz var mı? Every perfect man in literature has always been created by the pen of a woman. Edebiyattaki her mükemmel erkek, her zaman bir kadının kaleminden çıkmıştır. Are there any pens in the car? Arabada hiç kalem var mıdır? I forgot my pen. Kalemimi unuttum. This isn't my pen. Bu benim kalemim değil. Can I borrow your pen for a few minutes? Birkaç dakikalığına kaleminizi ödünç alabilir miyim? Tom put down his pen. Tom kalemini bıraktı. I put down my pen. Kalemimi bıraktım. Please lend me this pen. Lütfen bu kalemi bana ödünç verin. You can use whichever pen I'm not using. Kullanmadığım herhangi bir kalemi kullanabilirsin. Are there any pens on the desk? Masada hiç kalem var mı? May I borrow your pen? Kaleminizi ödünç alabilir miyim? Your pen was under the table. Senin kalemin masanın altındaydı. You can use my pen. Kalemimi kullanabilirsin. Whose pen is that? Bu kimin kalemi? Please give me this pen. Lütfen bana bu kalemi ver. Please lend me this pen. Lütfen bu kalemi bana ödünç ver. Tom wanted Mary to return his pen. Tom Mary'den kalemini geri vermesini istedi. How am I writing without a pen? Bir kalem olmadan nasıl yazıyorum? The pen I lost yesterday was new. Dün kaybettiğim kalem yeniydi. Please give me back my pen. Lütfen kalemimi geri ver. Have you seen my pen? Kalemimi gördün mü? I see your pen. Kalemini görüyorum. I want a pencil and a pen. Kalem ve kurşun kalem istiyorum. I will borrow a pen. Bir kalem ödünç alacağım. This is Tom's pen. Bu, Tom'un kalemi. Why aren't you using the new pen I just gave you? Sana demin verdiğim yeni kalemi neden kullanmıyorsun? Which is your pen? Hangisi senin kalemin? The pen I'm writing with belongs to Tom. Yazı yazdığım kalem Tom'a aittir. He gave me a pen. Bana bir kalem verdi. Tom handed the pen to Mary. Tom kalemi Mary'ye uzattı. Tom has a pen in his hand. Tom'un elinde bir kalem var. He has a few pens. Onun birkaç kalemi var. Could you lend me your pink pen, please? Pembe kalemini bana lütfen ödünç verebilir misin lütfen? I bent over to pick up the pen. Kalemi almak için eğildim. I misplaced your blue pen. Mavi kalemini kaybettim. I have a few pens. Birkaç kalemim var. You may use my pen. Sen benim kalemimi kullanabilirsin. Who broke this pen? Bu kalemi kim kırdı? Please hand me that pen. Lütfen o kalemi bana ver. What does this pen cost? Bu kalemin maliyeti nedir? Do you have a pen on you? Yanınızda bir kaleminiz var mı? He made me write the letter with a pen. Bana bir kalemle mektup yazdırdı. I will lend you a pen. Sana bir kalem ödünç vereceğim. He laid down his pen and looked at me. Kalemini bıraktı ve bana baktı. Do you have a pen? Kaleminiz var mı? She took a pen out of her pocket. Cebinden bir kalem çıkardı. You use a pen in a university. Üniversitede bir kalem kullanıyorsun. Tom took his pen out of his pocket. Tom cebinden kalemini çıkardı. Choose any of these pens. Bu kalemlerden herhangi birini seçin. If you need a pen, I'll lend you one. Kaleme ihtiyacın varsa, sana bir tane ödünç veririm. What does this pen cost? Bu kalemin fiyatı ne kadar? Anna's pen is black. Anna'nın kalemi siyah. Tom pulled out a pen. Tom bir kalem çıkardı. You can use this pen for the time being. Şimdilik bu kalemi kullanabilirsiniz. I have no pen to write my letter with. Mektubumu yazmak için hiç kalemim yok. What have you done with my pen? Kalemime ne yaptın? You can click on the pen to change sentences afterwards. Daha sonra cümleleri değiştirmek için kaleme tıklayabilirsiniz. It's a pen. Bu bir kalem. Could I borrow a pen? Bir kalem ödünç alabilir miyim? I need a pen to sign the car insurance documents. Araba sigortası belgelerini imzalamak için bir kaleme ihtiyacım var. Can I borrow your pen? Ben senin kalemini ödünç alabilir miyim? The pen is the tongue of the soul. Kalem ruhun dilidir. Whose pens are these? Bunlar kimin kalemleri? He took out his pen to sign his check. Çekini imzalamak için bir kalem çıkardı. I have only one pen. Sadece bir kalemim var. Do you have another pen? Başka kaleminiz var mı? These pens are his. Bu kalemler onun. I have a new pen; I'll lend it to you. Yeni bir kalemim var; onu sana ödünç verebilirim. The pen I am writing with belongs to Tom. Yazdığım kalem Tom'a ait. This is her pen. Bu onun kalemi. Do you see my pen? Kalemimi görüyor musun? Do you have a pen or pencil? Kaleminiz var mı? He didn't have a single pen. Tek bir kalemi bile yoktu. You may use my pen. Kalemimi kullanabilirsin. I'll just go and get my pen. Gidip kalemimi getireyim. The pen I am writing with belongs to Tom. Yazı yazdığım kalem Tom'a aittir. Give me my pen back. Kalemimi geri ver. How many pens do you have? Kaç tane kalemin var? Can I write with this pen? Bu kalemle yazabilir miyim? Don't forget to return my pen! Kalemimi geri vermeyi unutma! Write it with a pen. Bunu bir kalemle yaz. Don't forget to bring a pen. Bir kalem getirmeyi unutma. Tom couldn't remember where he put his pen. Tom kalemini nereye koyduğunu hatırlayamadı. This is the same pen that I lost yesterday. Bu dün kaybettiğim kalemin aynısı. Is this pen yours? Bu kalem senin mi? To tell the truth, I have lost your pen. Gerçeği söylemek gerekirse, kalemini kaybettim. These pens aren't mine. Bu kalemler benim değil. To tell you the truth, I lost your pen. Doğruyu söylemek gerekirse, kalemini kaybettim. I have no pen to write my letter with. Mektup yazacak kalemim yok. Your pen was under the table. Kalemin masanın altındaydı. Tom got his notebook and pen ready. Tom defter ve kalemini hazırladı. Have you got a pen? Kalemin var mı? Please give me back my pen. Lütfen kalemimi bana geri ver. You have three pens. Üç kaleminiz var. These pens are better than those. Bu kalemler onlardan daha iyi. He took out his pen to sign his check. Çeki imzalamak için kalemini çıkardı. I'll lend you this pen. Sana bu kalemi ödünç vereceğim. This is the pen that I lost yesterday. Bu dün kaybettiğim kalem. There is a pen on the desk. Masada bir kalem var. Put down that pen. O kalemi yere koy. Can I use your pen? Ben senin kalemini kullanabilir miyim? Could I please borrow your pen? Kaleminizi ödünç alabilir miyim? Pass me the pen. Kalemi uzatsana. Tom signed his name with the new pen that he got from Mary. Tom Mary'den aldığı yeni kalemle adını imzaladı. Please give this pen to me. Lütfen bana bu kalemi verin. You can borrow my pen. Kalemimi ödünç alabilirsin. Tom opened his desk drawer and took out a pen. Tom masasının çekmecesini açtı ve bir kalem çıkardı. He got out his pen. Kalemini çıkardı. Is this pen Tom's? Bu kalem Tom'un mu? I have a new pen; I'll lend it to you. Yeni bir kalemim var. Onu sana ödünç vereceğim. This is Tom's pen. Bu Tom'un kalemi. Pass me the pen. Kalemi bana iletin. I'll lend you this pen. Sana bu kalemi vereceğim. Choose any of these pens. Bu kalemlerden birini seç. Tom found a pen. Tom bir kalem buldu. The President had the power to save the men from execution at the stroke of a pen. Başkanın adamları ipten alacak gücü vardı, bir kalem oynatmaya bakardı iş. Why aren't you using the new pen I just gave you? Sana az önce verdiğim yeni kalemi neden kullanmıyorsun? I have to find my pen. Kalemimi bulmalıyım. Then the pen fell from my hand and I just listened. Sonra kalem elimden düştü ve sadece dinledim. If I had had more money, I would have bought the pen. Daha fazla param olsaydı, kalemi satın alırdım. The pen I lost yesterday was a new one. Dün kaybettiğim kalem yeniydi. You may use my pen at any time. Kalemimi istediğin zaman kullanabilirsin. You can use this pen for the time being. Şimdilik bu kalemi kullanabilirsin. Don't forget to return my pen. Kalemimi geri vermeyi unutma. Tom pulled out a notebook and pen. Tom bir defter ve kalem çıkardı. Tom got out his pen. Tom kalemini çıkardı. Which pen do you see? Hangi kalemi görüyorsunuz? Which pen do you see? Hangi kalemi görüyorsun? Tom handed his pen to Mary. Tom kalemini Mary'ye uzattı. Please buy me three pens. Lütfen bana üç kalem al. And now, where is my pen? Şimdi, kalemim nerede? I'll lend you a pen. Sana bir kalem ödünç vereceğim. Did Tom give you back your pen? Tom sana kalemini geri verdi mi? I don't have any pens. Hiç kalemim yok. Whose are these pens? Bu kalemler kimin? May I use this pen? Bu kalemi kullanabilir miyim? Lend me your pen, please. Kalemini bana ödünç ver, lütfen. Is that a red pen? O kırmızı bir kalem mi? Here, use my pen. Al, kalemimi kullan. Don't you have a pen? Bir kalemin yok mu? Tom didn't know where his pen was. Tom kaleminin nerede olduğunu bilmiyordu. Tom handed Mary a pen. Tom Mary'ye bir kalem uzattı. Give me back my pen. Kalemimi geri ver. I need a pen. Bir kaleme ihtiyacım var. Don't forget to bring a pen. Kalem getirmeyi unutma. These are pens. Bunlar kalem. Tom has a pen, but he doesn't have any paper. Tom'un kalemi var ama kağıdı yok. This is the best pen. Bu en iyi kalem. I can't find my pen. Kalemimi bulamıyorum. This pen is very easy to write with. Bu kalemle yazmak çok kolay. If you want a pen, I will lend you one. Eğer bir kalem istiyorsan, sana bir tane ödünç verebilirim. My aunt's pen is full of ink. Teyzemin kalemi mürekkep dolu. He laid down his pen and leaned back in his chair. Kalemini bıraktı ve sandalyesine yaslandı. It's a slip of the pen. Bu bir kalem sürçmesi. I haven't got any pen. Hiç kalemim yok. The pen always beats the sword. Kalem her zaman kılıcı yener. Tom signed his name with the pen Mary had given him. Tom, Mary'nin ona verdiği kalemle imzasını attı. Tom had a pen in his hand. Tom'un elinde bir kalem vardı. Give me the pen. Kalemi bana ver. Is there a pen on the desk? Masanın üzerinde kalem var mı? Tom asked for a pen. Tom bir kalem istedi. This pen is the best. Bu kalem en iyisi. And now, where is my pen? Ve şimdi, kalemim nerede? I need to search for my pen. Kalemimi aramam lazım. Your pen is bad. Senin kalemin kötü. Sara has 31 pens. Sara'nın 31 kalemi var. Tom quit writing and put down his pen. Tom yazmayı bıraktı ve kalemini yere bıraktı. Do you have a pen I could use? Kullanabileceğim bir kaleminiz var mı? Can I borrow this pen? Ben bu kalemi ödünç alabilir miyim? Whose pen is this? Bu kimin kalemi? I'm talking about this pen, not that one over there on the desk. Bu kalemden bahsediyorum, masanın üstündekinden değil. Don't you have a pen? Kaleminiz yok mu? It's not just a pen. Bu sadece bir kalem değil. He didn't have a single pen. Hiç kalemi yoktu. This pen belongs to you, doesn't it? Bu kalem sana ait, değil mi? I'll lend you my pen. Sana kalemimi ödünç vereceğim. This pen doesn't work. Bu kalem çalışmıyor. Tom has three pens in his pocket. Tom'un cebinde üç kalem var. He has a few pens. Birkaç kalemi var. You can click on the pen to change sentences afterwards. Cümleleri sonradan değiştirmek için kalemin üzerine tıklayabilirsiniz. I can't find my pen. Benim kalemimi bulamıyorum. Tom pulled out a notebook and pen. Tom bir defter ve bir kalem çıkardı. How am I writing without a pen? Kalem olmadan nasıl yazıyorum? I plan to buy him a pen. Ona bir kalem almayı planlıyorum. All these pens are Tom's. Bütün bu kalemler Tom'un. Don't use my pen. Kalemimi kullanmayın. Tom signed his name with the new pen that he got from Mary. Tom, Mary'den aldığı yeni kalemle ismini imzaladı. Tom put down his pen. Tom kalemini düşürdü. There must be something wrong with the pen he is using. Kullandığı kalemde bir sorun olmalı. I have ten pens more than you do. Benim senden on kalem fazlam var. I really love my blue pen. Mavi kalemimi gerçekten severim. I had my pen stolen. Kalemimi çaldırdım. You can use this pen. Bu kalemi kullanabilirsin. The pen is white. Kalem beyaz. My pen is where my book is. Kalemim kitabımın olduğu yerde. May I borrow your pen? Kalemini ödünç alabilir miyim? This pen doesn't write well. Bu kalem iyi yazmıyor. I need to find my pen. Kalemimi bulmalıyım. They had three sons, all of them young, and such brave fellows that no pen could describe them. Üç oğulları vardı, hepsi de gençti ve öyle cesur çocuklardı ki hiçbir kalem onları anlatamazdı. Would you lend me your pen? Kalemini bana ödünç verir misin? How much is this pen? Bu kalem ne kadar? The pen is broken. Kalem kırılmış. Are there any pens in the car? Arabada hiç kalem var mı? I'll go find a pen. Gidip bir kalem bulacağım. He made his sister a nice pen tray. Kız kardeşine güzel bir kalem tepsisi yaptı. Write your answer with a pen. Cevabınızı bir kalemle yazın. If you want this pen, I will lend it to you. Bu kalemi istiyorsan, onu sana ödünç veririm. Whose pen is that? O kimin kalemi? Do you have a pen? Bir kalemin var mı? These are his pens. Bunlar onun kalemleri. Get out your notebooks and pens. Defterlerinizi ve kalemlerinizi çıkarın. Here's a pen for you to use. İşte kullanman için bir kalem. I will not allow you to use my pen. Kalemimi kullanmana izin vermeyeceğim. I need to find my pen. Kalemimi bulmam lazım. This is the pen that he signed the document with. Bu, belgeyi imzaladığı kalem. His pen was not under the table. Kalemi masanın altında değildi. Tom had a pen, but he didn't have any paper. Tom'un kalemi vardı ama kağıdı yoktu. If you want this pen, I will lend it to you. Eğer bu kalemi istersen, sana ödünç verebilirim. The pen is broken. Kalem kırık. Excuse me, do you have a pen? Afedersiniz, bir kaleminiz var mı? To tell the truth, I have lost your pen. Doğruyu söylemek gerekirse, kaleminizi kaybettim. I've lost my pen. Kalemimi kaybettim. Put down that pen. O kalemi bırak. Jim dropped his pen and bent to pick it up. Jim, kalemini düşürdü ve onu almak için eğildi. Tom took out a pen and a notepad. Tom bir kalem ve not defteri çıkardı. My pen must be looked for. Kalemim aranmalı. You can use this pen. Bu kalemi kullanabilirsiniz. Don't use my pen. Benim kalemimi kullanma. I have to look for my pen. Kalemimi aramak zorundayım. There is a pen. Bir kalem var. Khalid has a variety of pens. Khalid'in çeşitli kalemleri var. What a lot of pens! Ne kadar çok kalem var! The President had the power to save the men from execution at the stroke of a pen. Başkanın bir kalem darbesiyle adamları idamdan kurtaracak gücü vardı. I'll give you this pen. Sana bu kalemi vereceğim. There are two or three pens on the desk. Masanın üzerinde iki ya da üç kalem var. This is a pen. Bu bir kalem. Can I borrow your pen for a few minutes? Kaleminizi birkaç dakikalığına ödünç alabilir miyim? Which is your pen? Kaleminiz hangisi? How many pens did you buy? Kaç tane kalem aldınız? Please lend me your pen. Lütfen kalemini bana ödünç ver. You use a pen in a university. Üniversitede kalem kullanırsın. Please hand me that pen. Lütfen o kalemi bana uzat. There is a pen between the apple and the book. Elma ile kitap arasında bir kalem var. There are no pens on the desk. Masada hiç kalem yok. That is not my pen. O benim kalemim değildir. The pen is spilling ink. Kalem mürekkep döküyor. This is the pen which the famous novelist wrote with. Ünlü romancının yazdığı kalem budur. Write with a pen. Kalemle yaz. My pen has been stolen. Kalemim çalındı. How many pens are there on the desk? Masada kaç tane kalem var? May I borrow a pen? Bir kalem ödünç alabilir miyim? Tom got his notebook and pen ready. Tom defterini ve kalemini hazırladı. Here, use my pen. Buyur, benim kalemimi kullan. I really love my blue pen. Mavi kalemimi gerçekten seviyorum. My pen is new. Kalemim yeni. My pen is out of ink. Kalemimin mürekkebi bitti. She put down her pen. O kalemini bıraktı. Can I borrow this pen? Bu kalemi ödünç alabilir miyim? I need a pen to sign the car insurance documents. Araç sigorta belgelerini imzalamak için bir kaleme ihtiyacım var. Tom looked through the drawer to see if there was a pen he could use. Tom kullanabileceği bir kalem olup olmadığını görmek için çekmeceye baktı. The pen is on the desk. Kalem masanın üzerinde. That is not my pen. Bu benim kalemim değil. There must be something wrong with the pen he is using. Onun kullandığı kalemde bir sorun olmalı. My pen is new. Kalemim yenidir. Tom took his pen out of his pocket. Tom, kalemini cebinden çıkardı. He knew where his pen was. Kaleminin nerede olduğunu biliyordu. Which is longer, this pen or that one? Hangisi daha uzun, bu kalem mi yoksa o mu? He laid down his pen and leaned back in his chair. Kalemini bıraktı ve sandalyesinde arkasına yaslandı. Could you lend me your pink pen, please? Bana pembe kalemini ödünç verir misin lütfen? There are two or three pens on the desk. Masada iki ya da üç kalem var. I'll give him a pen. Ona bir kalem vereceğim. I misplaced your blue pen. Mavi kalemini yanlış yere koydum. That pen is more expensive than this one. O kalem bundan daha pahalı. Would you mind lending me your pen? Kaleminizi ödünç verebilir misiniz? I need to borrow your pen. Kalemini ödünç almam lazım. Can you loan me a pen? Bana bir kalem ödünç verebilir misin? If you need a pen, I'll lend you one. Bir kaleme ihtiyacınız varsa, size bir tane ödünç veririm. Which is longer, this pen or that one? Hangisi daha uzun, bu kalem mi yoksa bu mu? Your pen is better than mine. Senin kalemin benimkinden daha iyi. You can use my pen. Benim kalemimi kullanabilirsin. Tom took a pen out of his shirt pocket. Tom gömleğinin cebinden bir kalem çıkardı. Would you lend me your pen? Bana kalemini ödünç verir misin? Tom picked up a pen and started to write. Tom bir kalem aldı ve yazmaya başladı. Excuse me, but could you lend me a pen? Affedersiniz ama bana bir kalem ödünç verebilir misiniz? Those pens are mine. Bu kalemler benim. I need a pen and paper. Kağıt ve kaleme ihtiyacım var. John has a pen. John'un kalemi var. Is there a pen on the desk? Masada bir kalem var mı? She asked for a pen. Bir kalem istedi. My pen must be looked for. Benim kalemim aranmalı. The color doesn't matter to me, just bring me a pen. Rengi benim için önemli değil, sadece bir kalem getir. This pen is the best. Bu kalem en iyisidir. Can I borrow your pen? Kalemini ödünç alabilir miyim? Show More (344)
2	pen	dolma kalem	n.
	It's a pen. Bu bir dolma kalem. My pen is where my book is. Dolma kalemim kitabımın olduğu yerde. I've lost my pen. Dolma kalemimi kaybettim. Do you have a pen or a pencil? Bir dolma kalemin veya kurşun kalemin var mı? I bought a pen for your birthday present. Doğum günü hediyen olarak sana bir dolma kalem aldım. What have you done with my pen? Dolma kalemimi ne yaptın? This is Julia's pen. Bu Julia'nın dolma kalemi. I have an extra pen I could lend you. Ödünç verebileceğim fazladan bir dolma kalemim var. Please write your name in pen. Lütfen adını dolma kalemle yaz. There is a pen on the desk. Masada bir dolma kalem var. Could I please borrow your pen? Lütfen dolma kalemini ödünç alabilir miyim? Here's a pen. İşte bir dolma kalem. Francesco's pen is much better than mine. Francesco'nun dolma kalemi benimkinden çok daha iyi. This is the best pen. Bu en iyi dolma kalem. I need to borrow your pen. Dolma kalemini ödünç almalıyım. Tom gave me a pen. Tom, bana bir dolma kalem verdi. He was holding a pen in his hand. O, elinde bir dolma kalem tutuyordu. Write with a pen, not with a pencil. Bir dolma kalemle yaz, kurşun kalemle değil. My pen isn't as good as yours. Benim dolma kalemim sizinki kadar iyi değil. Whose pen is this? Bu kimin dolma kalemidir? You may use my pen at any time. İstediğin zaman dolma kalemimi kullanabilirsin. He didn't have a single pen. Onun tek bir dolma kalemi yoktu. Is this a pen or a pencil? Bu bir dolma kalem mi yoksa bir kurşun kalem mi? I bought a pen like yours yesterday. Dün seninki gibi bir dolma kalem aldım. Do you have a pen I could use? Kullanabileceğim bir dolma kalemin var mı? He made me write the letter with a pen. O bana mektubu bir dolma kalemle yazdırdı. This is a pen. Bu bir dolma kalemdir. I'm talking about this pen, not that one over there on the desk. Ben bu dolma kalemden bahsediyorum oradaki masada olandan değil. Tom has a pen in his hand. Tom'un elinde bir dolma kalem var. Tom didn't know where his pen was. Tom dolma kaleminin nerede olduğunu bilmiyordu. Tom pulled out a pen. Tom bir dolma kalem çıkardı. My pen has run out of ink. Dolma kalemimin mürekkebi tükendi. Can I write with this pen? Bu dolma kalemle yazabilir miyim? Have you seen my pen? Dolma kalemimi gördün mü? I have to look for my pen. Dolma kalemimi aramak zorundayım. I need a pen. Bir dolma kaleme ihtiyacım var. Would you mind lending me your pen? Bana dolma kalemini ödünç verir misin? This pen is very easy to write with. Bu dolma kalemle yazmak çok kolay. Do you have a pen or pencil? Bir dolma kalemin mi yoksa bir kurşun kalemin mi var? This pen doesn't write well. Bu dolma kalem iyi yazmaz. Then the pen fell from my hand and I just listened. Sonra dolma kalem elimden düştü ve ben sadece dinledim. The pen I lost yesterday was new. Dün kaybettiğim dolma kalem yeniydi. You can use my pen. Dolma kalemimi kullanabilirsin. Give me the pen. Dolma kalemi bana ver. John has a pen. John'ın bir dolma kalemi var. You've dropped your pen. Dolma kalemini düşürdün. Do you see my pen? Dolma kalemimi görüyor musun? Write your answer with a pen. Cevabını bir dolma kalemle yaz. Excuse me, but could you lend me a pen? Afedersin fakat bana bir dolma kalem ödünç verebilir misin? I need a pen and paper. Bir dolma kalem ve kâğıda ihtiyacım var. Tom couldn't remember where he put his pen. Tom dolma kalemini nereye koyduğunu hatırlayamadı. May I borrow your pen? Dolma kalemini ödünç alabilir miyim? You must fill the blanks in with a pen. Bir dolma kalemle boşlukları doldurmalısın. I'll go find a pen. Bir dolma kalem bulmaya gideceğim. I need to get a pen. Bir dolma kalem almalıyım. I need to search for my pen. Dolma kalemimi aramalıyım. Show More (53)
3	pen	ağıl (çevresi çit veya tel örgüyle çevrili, üstü açık)	n.
	The goats are in the pen. Keçiler ağılda. The sheep are in the pen. Koyunlar ağılda. When I was a kid, there was a black pig in a pen beside our house. Ben çocukken, evimizin yanındaki ağılda siyah bir domuz vardı. When I was a kid, there was a black pig in a pen beside our house. Ben çocukken, evimizin yanındaki bir ağılda siyah bir domuz vardı. The pigs are not in the pen. Domuzlar ağılda değil. Show More (2)
4	pen	dolmakalem	n.
	Tom signed his name with the pen Mary had given him. Tom Mary'nin ona verdiği dolmakalemle imzasını attı. Where is the pen? Dolmakalem nerede? The pen is white. Dolmakalem beyazdır. Please write with a pen. Lütfen bir dolmakalem ile yaz. I gave Tom a nice pen. Tom'a güzel bir dolmakalem verdim. Show More (2)