Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
unitary symmetry
Geçmiş
İngilizce
Türkçe
1
permissive
müsamahakar
adj.
To embrace a
permissive
attitude towards so-called soft drugs would be devastating.
Sözde hafif uyuşturuculara karşı
müsamahakâr
bir tutum benimsemek felaket olur.
Mary's parents are very
permissive.
Anne ve babam çok
müsamahakardır.
Mary's parents are very
permissive.
Mary'nin ailesi çok
müsamahakâr.
Tom's parents were very
permissive.
Tom'un ailesi çok
müsamahakârdı.
Show More (1)
2
permissive
hoşgörülü
adj.
Tom's parents were very
permissive.
Tom'un ailesi çok
hoşgörülüydü.
Show More (-2)